Geçtiğimiz günlerde Washington’daki Georgetown Üniversitesi ve İtalya Araştırmalar Enstitüsü, “Göç, İnsanlık Dramından Fırsata Dönüşür mü” konulu bir panel düzenledi. Konuya katılan uzmanların, Göç’ün her ülke için uzun vadede bir fırsat oluşturduğu konusunda birleşmeleri ilgi çekti.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü OECD yöneticisi Stefano Scarpetta, evsahibi ülkeler mültecileri başarılı bir şekilde entegre edecek stratejiler uygularsa göçün ekonomiler üzerinde uzun dönemde olumlu etkileri olacağını savundu.
Scarpetta, “Elimizdeki kanıtlar göçün ülke ekonomisine uzun vadede fırsata dönüştüğünü gösteriyor. Bir süre sonra yapılan yardımların geri döndüğünü biliyoruz. Mülteciler yasal olarak hünerlerini gösterebilecekleri bir işte çalışmaya başladıklarında vergilerini ödüyor, ülke ekonomisi ve güvenliğine katkıda bulunuyorlar" dedi. Ancak Scarpetta, bu krizin daha önce görülmemiş kadar büyük olduğunu ve uluslararası toplumun ortak çalışmaya dahil olması gerektiğini belirtiyor.
OECD yetkilisi Scarpetta’ya Türkiye’nin mülteci krizinde oynadığı rolle ilgili görüşlerini sorduk ve şu cevabı aldık: “Türkiye, bu krizde büyük bir rol oynuyor. İki milyondan fazla mülteci Türkiye’de yaşıyor ve Türkiye şimdiye kadar sığınmacılar için 8 milyar dolardan fazla para harcadı. Bu konuyla ilgili her hangi bir çözümde Türkiye de olmak zorunda. Avrupa, Türkiye ile ortak adım atmalı ve çözüme diyalog yoluyla ulaşılmalı. Türkiye olmadan üretilen bir çözüm, başarısız olacaktır.”
Panelin konuşmacılarından Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü uzmanı Jacob Kirkegaard da, Türkiye ve Avrupa Birliği’nin yaptığı son anlaşmayı "Avrupa Birliği’nin Türk hükümetine mültecileri Türkiye’de tutması ve Avrupa’dan geri gönderilecek mültecileri de kabul etmesi için rüşvet verdiğini söylemek mümkün" diyerek değerlendirdi.
Türkiye’de 2 milyondan fazla mülteci yaşarken, refah düzeyi çok yüksek olan Avrupa Birliği ülkeleri, 1 milyon mülteci kabul edecek. 1 milyon mültecinin Avrupa Birliği’nde istikrarı tehdit ettiğini düşünürsek, 2 buçuk milyon mülteci barındıran Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin kaderinde söz sahibi olması düşünülebilir mi? Uzmana göre, Avrupa dış sınırlarını yeterince kontrol edemezse, Türkiye’nin AB’nin kaderini etkileme potansiyeli devam eder.
Uzmanlar, Türkiye ve sonra da Avrupa’ya ulaşan mültecilerin büyük bölümünün Suriye’de savaş bitse de ülkelerine dönmeyecekleri görüşünde. Bu nedenle mültecilere ev sahipliği yapan ülkelerin, sığınmacılara ekonomik ve sosyal ve yardım yaparak ekonomiye ve topluma yararlı olmasını sağlaması gerekiyor.