Uzun süredir toplumsal kutuplaşmanın pençesindeki Mısır’da bu kez halk Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el Sisi'ye bakış konusunda bölündü
KAHIRE —
Mısır halkının tanımadığı bir general olan el Sisi geçen yıl eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi tarafından silahlı kuvvetlerin başına getirilmiş, daha sonra Mursi’yi ülkeyi iç savaşa sürüklemekle suçlayarak devirmişti.
Milyonlarca Mısırlı için General Abdül-Fettah el Sisi Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi deviren, ülkeyi kurtaran, kontroldan çıkmış aşırı islamcı tehdidi önleyen ve Mısır’ı tekrar doğru yola sokan kişi.
Destekçileri her yere resmini asıyor. Ali el Gazzer Sissi’nin tahtadan heykelini yaparken şöyle diyor: “Allaha şükür General Sissi var. Yoksa iç savaş çıkacaktı. Ama yüce tanrım terörizmin yok edilmesini istedi.”
Ancak bir çok kişi için “terörizm” General el Sisi tarafından Mursi ve yandaşları için kullanılan bir sözcük. Nitekim İslamcı kitlenin General Sissi’yi farklı gözle görmesi şaşırtıcı değil.
Eski hava kuvvetleri subayı İbrahim Suylam bir “Sissi cephesi” yaratıldığını ve bundan dehşete kapıldığını söylüyor: “Bu fotoğrafların hepsi propaganda. Bunlardan iğreniyorum. Bunlara bakınca oyumu, özgürlüğümü çalan ve kardeşlerimi öldüren bir kişiyi görüyorum.”
Mursi geçen yıl kimsenin tanımadığı 58 yaşındaki generali savunma bakanlığına atadığında el Sisi’nin siyasi görüşleri bilinmiyordu. Mursi ordunun çıkarlarını koruyan yeni anayasayı olağanüstü yetkiler üstlenerek çıkardığında General el Sisi hiçbir şey söylemedi.
El Sisi geçen Nisan’da “Mısırlı’ya zarar veren el kesilmelidir” dediğinde hem Mursi yanlısı hem de karşıtı güçler generali kendi adamları olarak gördü.
Daha sonra 3 Temmuz’da Mursi karşıtı büyük protesto gösterilerinin ardından cumhurbaşkanı devrildi ve General el Sisi geleceğin cumhurbaşkanı olarak görüldü.
Askeri müdahale sırasında ordunun Mursi hakkındaki kaygıları açıklık kazandı. Bunların öğrenilmesi, ordunun aşırı İslamcılık ve çöken ekonomiye dayanamayarak sokaklara dökülen göstericilerin liderleriyle müdahale öncesi gizli görüşmeler yaptığı suçlamalarına yol açtı.
Mısır’da ordunun siyasete karışması yeni değil.
Krala karşı darbe yapan General Cemal Abdül Nasır’dan Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek’e kadar askerler Mısır’da durgunluk olsa bile istikrar sağladı.
Mübarek devrildiğinde bile halk Yüksek Askeri Konseyi, ülkenin yöneticileri olarak memnunlukla karşıladı. Sıradan Mısırlılar’ı ülke yönetimi dışında bırakan bu durum bazıları için rahatsız edici bir olay.
İnsan hakları eylemcisi Priyanka Motaparthy bunlardan biri: “İleri adım atmak için Mısır’da halkın yaşamını şekillendirecek anayasanın, gösteri hakkı, özgür medya gibi hayati belgelerin sivil toplumun sesini duyuracak biçimde yeniden yazılması gerekiyor.”
Mısır’da General el Sisi hayranlığı devam ederken kendisinin iktidarı halka mı teslim edeceği yoksa ilerde yeniden mi üstleneceği hala açıklık kazanmış değil.
Milyonlarca Mısırlı için General Abdül-Fettah el Sisi Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi deviren, ülkeyi kurtaran, kontroldan çıkmış aşırı islamcı tehdidi önleyen ve Mısır’ı tekrar doğru yola sokan kişi.
Destekçileri her yere resmini asıyor. Ali el Gazzer Sissi’nin tahtadan heykelini yaparken şöyle diyor: “Allaha şükür General Sissi var. Yoksa iç savaş çıkacaktı. Ama yüce tanrım terörizmin yok edilmesini istedi.”
Ancak bir çok kişi için “terörizm” General el Sisi tarafından Mursi ve yandaşları için kullanılan bir sözcük. Nitekim İslamcı kitlenin General Sissi’yi farklı gözle görmesi şaşırtıcı değil.
Eski hava kuvvetleri subayı İbrahim Suylam bir “Sissi cephesi” yaratıldığını ve bundan dehşete kapıldığını söylüyor: “Bu fotoğrafların hepsi propaganda. Bunlardan iğreniyorum. Bunlara bakınca oyumu, özgürlüğümü çalan ve kardeşlerimi öldüren bir kişiyi görüyorum.”
Mursi geçen yıl kimsenin tanımadığı 58 yaşındaki generali savunma bakanlığına atadığında el Sisi’nin siyasi görüşleri bilinmiyordu. Mursi ordunun çıkarlarını koruyan yeni anayasayı olağanüstü yetkiler üstlenerek çıkardığında General el Sisi hiçbir şey söylemedi.
El Sisi geçen Nisan’da “Mısırlı’ya zarar veren el kesilmelidir” dediğinde hem Mursi yanlısı hem de karşıtı güçler generali kendi adamları olarak gördü.
Daha sonra 3 Temmuz’da Mursi karşıtı büyük protesto gösterilerinin ardından cumhurbaşkanı devrildi ve General el Sisi geleceğin cumhurbaşkanı olarak görüldü.
Askeri müdahale sırasında ordunun Mursi hakkındaki kaygıları açıklık kazandı. Bunların öğrenilmesi, ordunun aşırı İslamcılık ve çöken ekonomiye dayanamayarak sokaklara dökülen göstericilerin liderleriyle müdahale öncesi gizli görüşmeler yaptığı suçlamalarına yol açtı.
Mısır’da ordunun siyasete karışması yeni değil.
Krala karşı darbe yapan General Cemal Abdül Nasır’dan Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek’e kadar askerler Mısır’da durgunluk olsa bile istikrar sağladı.
Mübarek devrildiğinde bile halk Yüksek Askeri Konseyi, ülkenin yöneticileri olarak memnunlukla karşıladı. Sıradan Mısırlılar’ı ülke yönetimi dışında bırakan bu durum bazıları için rahatsız edici bir olay.
İnsan hakları eylemcisi Priyanka Motaparthy bunlardan biri: “İleri adım atmak için Mısır’da halkın yaşamını şekillendirecek anayasanın, gösteri hakkı, özgür medya gibi hayati belgelerin sivil toplumun sesini duyuracak biçimde yeniden yazılması gerekiyor.”
Mısır’da General el Sisi hayranlığı devam ederken kendisinin iktidarı halka mı teslim edeceği yoksa ilerde yeniden mi üstleneceği hala açıklık kazanmış değil.