Perşembe günü İstanbul’da bir otelde toplanan Uluslararası Gazze’yi Kurtarma Platformu, Gazze’ye insani yardım ulaştıracak bir filonun oluşturulması için hazırlıkların sürdüğü bilgisini medyayla paylaştı.
Platform en geç Ocak ayında Gazze’ye insani yardım göndermeyi planlıyor.
“Akdeniz’de yine yola çıkacağız”
Bu girişim içinde yer alan Türk sivil toplum kuruluşlarından biri Mavi Marmara Özgürlük ve Dayanışma Derneği.
Derneğin başkanı Beheşti İsmail Songür, VOA Türkçe’nin sorularını yanıtladı; “Gazze’ye yardım için bir saniye bile beklemeye tahammülün kalmadığını” söyledi.
Beheşti İsmail Songür, "Bizler insani yardım taşıyoruz, uluslararası aktivistleriz. Herhangi bir siyasi unsura, herhangi bir devlete, herhangi bir partiye bağlı değiliz. Tamamen vicdanlarımızla hareket eden sivil toplum örgütleriyiz. Şu an Gazze’de öldürülen çocuklar, önümüze düşen o görüntülerden normal ve sakin kalmamız beklenebilir mi? Bunun karşısında hemen harekete geçmeliyiz. Gazze’nin bizden talep ettiği, Filistin hükümetinin bizden talep ettiği şu an için insani yardımdır” dedi.
Filistin yönetiminin taleplerini karşılamak üzere hem Akdeniz’den hem de Mısır’daki Refah sınır kapısından “sivil itaatsizlik pratiği” ile ellerinden geleni yapacaklarını söyleyen İsmail Songür, protesto gösterisi düzenleyeceklerini de dile getirdi.
Avukat Gülden Sönmez: “Dünya sokakları, insanlık ailesinin vicdanı arkamızda”
2010 yılında İsrail güçleri tarafından Akdeniz’de uluslararası sularda durdurulan Mavi Marmara gemisinde hayatını kaybedenlerin avukatı olan Gülden Sönmez, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kuruluş statüsü de olan Roma Statüsü ile Cenevre Sözleşmeleri’nin Gazze’ye yönelik ablukanın kırılması için devletlere sorumluk yüklediğini savundu.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Avukat Sönmez, “Eğer komşu devletseniz Mısır gibi Lübnan gibi Türkiye gibi imkanınız varsa bu geçişi kolaylaştırmak, bu geçişe yardım etmek zorundasınız. Yani aslında Gazze bizi beklerken ister sivil insani yardım kuruluşları, isterse devletlerin imkanları olsun hepimize uluslararası hukuk, ‘Gazze'ye gidin ve insani yardım götürün’ diyor. İster tıbbi yardım, ister gıda yardımı, ister temiz su ihtiyacı. Gemilerle denizden ya da karadan, hangi imkana sahipsek, uluslararası hukuk hepimizin arkasında. Dünya sokakları, insanlık ailesinin vicdanı da hepimizin arkasında. Yolumuz açık olsun” ifadelerini kullandı.
Uluslararası hukukta insan hakları üzerine yapılan ve 1949 yılında imzalanan Cenevre sözleşmeleri, savaşın kurallarının belirlenmesi ve savaş mağdurlarının korunmasını amaçlıyor. Silahlı çatışma hukuku olarak da bilinen dört sözleşme, uluslararası insancıl hukukun temel kaynağını oluşturuyor.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kurucu anlaşması Roma Statüsü'nün 8. maddesine göre, Cenevre Sözleşmeleri ile sağlanan yardım malzemelerini bilerek engelleme dahil, yaşamları için vazgeçilmez maddelerden mahrum etmek suretiyle sivillerin aç bırakılmasının bir savaş yöntemi olarak kullanılması, mahkemenin yargı yetkisine giriyor. Türkiye ve İsrail, Roma Statüsü'nün imzacı ülkeleri arasında yer almıyor.
Gazze’ye ilk insani yardım 2008’de gönderildi
Hamas’ın yönetimindeki Gazze’ye yönelik İsrail ablukasını kırmak için ilk uluslararası deniz eylemi 2008 yılının Ağustos ayında yapıldı. Güney Kıbrıs’ın Larnaka limanından çıkan 21 metrelik Özgür Gazze ve 18 metrelik Liberty gemileri 30 saatlik yolculuktan sonra 25 Ağustos’ta Gazze sahiline ulaştı.
29 Ekim 2008’de Dignity adlı gemi içinde Filistin 1976 yılında Nobel Barış Ödülü alan Mairead Corrigan ve Filistin Ulusal Girişimi Başkanı Mustafa Barguti'nin de bulunduğu kafileyi Gazze kıyısına taşıdı.
Sonrasında İsrail’in insani yardım gemilerine bakışı değişti. 29 Haziran 2009’da Spirit of Humanity adlı geminin ulaşımını engelledi, gemideki 19 insan haklarını aktivistini bir süre gözaltına aldı.
Erdoğan, “İnsani yardım göndermek için dönemin başbakanına mı sordunuz?” demişti
İsrail’in en sert müdahalesi 31 Mayıs 2010’da Özgür Gazze Hareketi ile İHH’nın ortaklaşa hazırladığı altı gemilik filoya oldu.
Gazze, Defne-Y, Sfendoni, Elefteri Meshegeios, Challenger gemileri İsrail komandoları tarafından ele geçirilirken içinde gazetecilerin de bulunduğu, 560 kişinin yolculuk ettiği Mavi Marmara gemisinde 10 kişi, İsrail komandoları tarafından öldürüldü.
Olayın ertesi günü “İsrail’i devlet terörü” ile suçlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, saldırıdan altı yıl sonra Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki bir iftar toplantısında, “Siz kalkıp da Türkiye'den böyle bir insani yardımı götürmek için günün başbakanına mı sordunuz? Biz zaten gerekli yardımı Gazze'ye bugüne kadar hep yaptık, yapıyoruz” sözleriyle organizasyonu yapanlardan İHH’ye tepki gösterdi.
Erdoğan’ın sözlerinden 3 ay sonra İsrail, hayatını kaybedenlerin yakınları için 20 milyon dolar tazminatı Türkiye’ye gönderdi.
Tazminat ödenmesinden iki ay sonra 9 Aralık 2016’da dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı ile birlikte dört İsrailli yetkilinin gıyaben yargılandığı Mavi Marmara davası düştü.
Hamas’ın İsrail’e yönelik 7 Ekim’deki saldırısında İsrail’e göre 1200 kişi hayatını kaybetti. Hamas’ın saldırısının ardından yaklaşık 240 kişi de kaçırıldı.
İsrail’in Hamas’ın yönetimindeki Gazze’ye yönelik hava ve kara harekatında Gazze’deki yetkililere göre 13 binden fazla kişi hayatını kaybetti.
Hamas, ABD ve AB’nin terör örgütü listesinde. İsrail Hamas’ın Gazze’de sivilleri canlı kalkan olarak kullandığını iddia ederken, Hamas ise bu iddiayı reddediyor.
Gazze Şeridi 17 yıldır İsrail ablukasında bulunuyor. İsrail ve Hamas arasında Katar'ın arabuluculuğunda varılan ve yedi haftadır devam eden çatışmalara ilk kez ara verilmesini öngören geçici ateşkes anlaşması kapsamında Gazze'ye ilave yardımın gönderilmesi bekleniyor.