New York Times gazetesi muhabiri ve yazar James Risen, 2006 yılında kaleme aldığı “State of War – Savaş Devleti” adlı kitabında İran’da düzenlenen bir CIA operasyonu hakkında kendisine bilgi sağlayan kaynağın adını vermeyi reddediyor. Devlet sırlarını kamuoyuna açıkladığı için hem hapis, hem de para cezasıyla karşı karşıya kalan Risen, anayasanın gazetecilerin haber kaynaklarını da koruma altına aldığını savunuyor. Ancak federal hükümet, bu güvencenin ulusal güvenlik sırlarının ifşasını kapsamadığında ısrarlı. Bir süre önce James Risen’a destek için toplanan imzalar, Washington’da Adalet Bakanlığı’na teslim edildi.
100 binin üzerinde imza toplanan kampanya, James Risen’a açılan davanın düşürülmesini istiyor. RootsAction adlı bir sivil toplum örgütünün internetten başlattığı imza kampanyası ayrıca gazetecilere de kaynaklarının gizliliğini koruma çağrısı yapıyor.
Risen’ın kitabı, eski Başkan George W. Bush döneminde Merkezi İstihbarat Dairesi’nin, İran’ın nükleer programına yönelik gizli sabotaj faaliyetlerine yer veriyor. Yönetim, bilgiyi sızdıran kişiyi tespit ettiği iddiasıyla James Risen’ı ifade vermeye çağırdı, ancak gazeteci kaynağını açıklamaya hiç niyetli değil.
Bilgi sızdırılmasının yasadışı olduğunu savunanlar, bunun Amerikan devletinin halkı koruma çabalarını tehlikeye attığı görüşünde.
RootsAction’un kurucusu Norman Solomon, topladığı imzaları Adalet Bakanlığı’na teslim etti: “Adalet Bakanlığı’nın James Risen’ı haber kaynaklarına ihanet etmeye zorlamaktan vazgeçmesini istiyoruz. Ayrıca hapis ya da ağır para cezası tehdidiyle gizli kaynaklarını açıklamaya zorlanan gazetecilerin de basın özgürlüğüne yönelik anayasal güvence kapsamına alınmasını talep ediyoruz.”
Gazetecileri Koruma Komitesi’nden Courtney Radsch’e göre, gazetecilerin prensiplerini korumaları hayatiönem taşıyor: “Gizli kaynakların korunması gazetecilik mesleğinde çok gerekli bir koşul. Basın, demokrasinin devamlılığını, devletin şeffaflığını ve hesap verme yükümlülüğünü garantiler. Gazeteciler kaynaklarının gizliliğini koruyamazlarsa, görevlerini yapmaları çok zorlaşır.”
Washington’daki Ulusal Basın Kulübü’nde konuşan James Risen, basın özgürlüğü mücadelesi verdiğini söylüyor ve Adalet Bakanlığı’yla Obama Yönetimi’ni suçluyor: “Olayı Amerika’da anayasal haklar ve basın özgürlüğü konusunda bir şova dönüştürdüler. Bu kavgayı ben başlatmasam da mücadeleme devam edebildiğim için mutluyum.”
James Risen, davasını Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı, ancak mahkeme duruma müdahale etmeyeceğini bildirdi.
Basın Özgürlüğü Vakfı avukatlarından Ahmed Gappur’a göre, Risen kaynağını açıklamazsa Adalet Bakanlığı gazeteciyi hapis veya para cezasına çarptırabilir ya da duruma çözüm bulur: “James Risen, haber yazarak ve kitap yayınlayarak yasaları çiğnemedi. Adalet Bakanlığı da böyle bir iddiada bulunamaz. Ayrıca, yasal yollarla elde edilmiş bilgiyi kullanma konusunda basının devletten izin alması gerektiren bir yasa da yok.”
Adalet Bakanlığı bu konudaki görüşünü kamuoyuyla paylaşmayı reddediyor.