İran’ın 20 Ocak’ta 10 gün süreyle gaz akışını kestiğini açıklaması üzerine AKP hükümetinin doğalgaz kesintisi kararına imza atması, Türkiye’nin yoğun kar yağışı etkisi altında kaldığı gün, en önemli gündem başlıklarından biri oldu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın kararıyla 21 Ocak’tan itibaren fabrikaların kullandığı doğalgazda yüzde 40 oranında kısıtlamaya gidildi. Bunun yanısıra 24 Ocak’tan itibaren Türkiye’deki tüm Organize Sanayi Bölgeleri’nde (OSB) üç ila dört gün sürecek elektrik kısıntıları uygulanacağı açıklandı.
Gaz kesintisi söz konusuyken ülke genelinde gaz tüketimi ise kış koşulları nedeniyle 19 Ocak’ta rekor seviyeye yükseldi ve günlük 290 milyon metreküp düzeyine çıktı. BOTAŞ’ın sanayi tesisleri ve elektrik santralleri için gaz kesintisi uygulamaya başlamasıyla günlük tüketim 225-226 milyon metreküpe çekildi ve 60-65 milyon metreküplük bir kısıntı olduğu açıklandı. Boru Hatları İle Petrol Taşıma Anonim Şirketi (BOTAŞ) heyeti, Tahran’da birebir görüşmelerle İran yönetimini gaz kesintisi kararından vazgeçmesini sağlamaya çalışıyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “İran ile ilgili girişimlerimiz devam ediyor” diyerek “sanayide iki grup halinde en fazla üç gün kesinti olacağını” savundu. Muhalefet cephesi ise, AKP hükümetinin doğalgaz kesintisine kararına sert tepki göstererek, asıl meselenin İran’ın tutumu değil kış ayları için planlama yapılmaması olduğuna dikkat çekti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise, “Sanayi tesislerine 3 gün boyunca enerji verilemeyecek. Bu iktidar bu ülkeye bunu da yaşattı. Tabii daha önemli işleri var. Gece yarısı sanatçıların evine baskın yaptırmak, gazetecileri atasözü paylaştılar diye hapse attırmak, dil koparmak… Beceriksizler” tepkisini gösterdi. Asıl sorunu “kış için doğalgaz depolaması yapılmaması” olarak vurgulayan Kılıçdaroğlu’nun verdiği bilgiye göre; 2021 Ekim ayında Türkiye’nin depolama kapasitesi yüzde 54, bugün yüzde 32 seviyesinde. 2018 Ocak ayında ise depolardaki gaz miktarı yüzde 73 iken, 2019’da yüzde 72 ve 2020’de yüzde 60 idi.
Your browser doesn’t support HTML5
Enerji uzmanı Aydın Sezer, VOA Türkçe’ye açıklamasında, özellikle bugünlerdeki kara kış koşulları devam ederse Türkiye’nin İran’ın gaz vanasını açmasına rağmen kriz yaşayabileceğini açıkladı.
Sezer, “Çünkü bizin projeksiyonlarımızda Türkiye’nin bu sene (2022) ihtiyacı olan 60 milyar metreküp gazı tamamen karşılayacak ve bir anlamda da emniyet supabı sağlayabilecek depolarda ya da ilave güzergahlarda gelecek bir gaz olmadığı için bu sıkıntıyı yaşıyoruz maalesef. Yani spot LNG alımı da bir işe yaramadı. Görüldüğü üzere tüm kapasite kullanılıyor. Bu tamamen öngörüsüzlükle, hesapsızlıkla ile alakalı bir durum. Temel nedenlerden biri Rusya’yla ile Türk Akım hattında anlaşma yapmamamız diğeri de TANAP’ın ortaya çıkmasıyla birlikte ortağımız olduğumuz Şahdeniz gazını Avrupa’ya satar konumda olmamız. Ne yazık ki Avrupa’nın derdini düşünmekten biz yıllardan beri kendi derdimizle uğraşmadık” dedi.
TMMOB Makine Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener de Azerbaycan’ın Türkgözü giriş noktasından Erzurum’a ulaşan boru hattından uygun koşullarda gaz temin edilmesi gerektiğini belirterek, Güneydoğu ve Doğu illeri için bölgede depolama yapılması gerektiğini açıkladı.
Türkiye’nin yaşadığı doğalgaz krizine ilişkin detaylı değerlendirmeler şu şekilde.
Enerji Bakanı: “İran doğalgaz akış standartlarını tutturmadı”
Sanayide enerji krizi tablosu ortaya çıkması üzerine bugün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile birlikte Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) Başkanı Memiş Kütükcü, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Mahmut Asmalı, Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkaı Rifat Hisarcıklıoğlu ile çevrimiçi toplantı yaptı.
Bu toplantıda Dönmez, arz, kısıntı ve tedarik zorluğundan dolayı fiyatlarda da ciddi artışlar olduğunu ancak buna rağmen vatandaşları karanlıkta ve soğukta bırakmamak için tedarikçilerle yoğun olarak çalıştıklarını kaydetti. Doğalgazda İran hariç tüm giriş noktalarının tam kapasite çalışır durumda olduğunu söyleyen Dönmez, "İran'ın şu anda kontratında yazılı olan akışla ilgili standartları tutturamadığını görüyoruz. Bize yazıyla kendi taraflarındaki bir istasyonda kaçak tespit ettiklerini ifade ettiler. Ekiplerimizi yerinde tespit için oraya gönderdik. İran ile girişimlerimiz devam ediyor. Bizim yaklaşımımız kış şartlarını atlattıktan sonra tamiratla ilgili girişimlerin yapılmasıydı ancak onlar bu riski alamayacaklarını söyledi. OSB yönetimleri kritik prosesi olan firmaları belirlediler ve bu kritik firmalara enerji tedariki devam edecek şekilde bir planlama yapıldı. Sanayide 2 grup halinde en fazla 3 gün kısıntı olacak şekilde tedbirlerimizi aldık” diye konuştu.
BOTAŞ ise ilaç, et ve et ürünleri ile süt ve süt ürünleri üreten işletmeler için doğalgaz kesintisi uygulamasının sonlandırıldığını bildirdi.
Kılıçdaroğlu: “Cumhuriyet tarihinde ilk, depolama yapılmamış”
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, bugün DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ı parti genel merkezinde ziyaret etti ve ortak basın toplantısı düzenledi. Burada İran’ın gaz akışını kesme kararına gerekçe olarak gösterdiği boru hattında sızıntı olduğu açıklamasına ilişkin “inanmak zorundayız” diyen Kılıçdaroğlu, meseleyi İran’ın tutumundan öte AKP hükümetinin gaz tedarikinde hazırlıksız olduğu görüşünü paylaştı.
Kılıçdaroğlu, “Geçmişte de zaman zaman bu kesintiler oldu ama depolarımız doluydu. Ocak 2018’de var olan depolardaki gaz yüzde 73 oranında şimdi yüzde 32 seviyesinde. Niçin? O zaman liyakatli kadrolar az da olsa vardı. Sorunları çözme iradesi yok ortada. Sorunların arkasına takılıp giden ve savrulan bir iktidar var. Her açıdan son derece kaygı verici bir tablo. Devleti yöneten irade şunu görmek zorunda, kışın doğal kesilse ne olacak? Var olan depolar neden doldurulmuyor? Buradaki sorun yeni bir sorun değil aslında. Sorun var olan depoların doldurulmaması. Fatura sanayiciye çıkıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Babacan da, “Merkez Bankası depoları boşaltılırken enerji depolarımız da boşaltılıyormuş; bunu görmüş olduk. İran’ın doğal gaz sağlamamasıyla gerçekten doğalgaz depoları varken bu depoların tam kapasiteyle kullanılmamış olması affedilebilir bir hata değil. Şu andaki sistemin yürümediği, bu zihniyetin bu ülkeyi yönetemediğinin bir örneği daha” ifadesini kullandı.
Aydın Sezer: “Sürpriz değil Türkiye hazırlıksız yakalandı”
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan enerji uzmanı Aydın Sezer, “Sürpriz değil aslında her yıl yaşadığımız gelişmelerle karşı karşıyayız. Bu yılın farkı kış şartlarının ağır geçiyor olması ve geçtiğimiz yıl anlaşmalarımızın sona ermiş olması. İran’ın böyle bir kesintiye gideceği belliydi. Zaten her yıl belirli oranda kesinti tekrarlanıyor. Ama Türkiye hazırlıksız yakalandı çünkü uzun vadeli enerji anlaşmalarını yeteri düzeyde tamamlayamadı” dedi.
İran’ın gaz kesintisi kararı söz konusu dahi olmasa da Türkiye’nin sanayi ile elektrik üretimi ihtiyacı ve kış koşullarında hane halkı ihtiyacı açısından arz – talep dengesini sağlamakta yine sıkıntı yaşayacağını söyleyen Sezer, özellikle bugünlerdeki kara kış koşulları devam ederse Türkiye’nin İran’ın gaz vanasını açmasına rağmen kriz yaşayabileceğini açıkladı. Sezer, “Çünkü bizin projeksiyonlarımızda Türkiye’nin bu sene ihtiyacı olan 60 milyar metreküp gazı tamamen karşılayacak ve bir anlamda da emniyet supabı sağlayabilecek depolarda ya da ilave güzergahlarda gelecek bir gaz olmadığı için bu sıkıntıyı yaşıyoruz maalesef. Yani spot LNG alımı da bir işe yaramadı. Görüldüğü üzere tüm kapasite kullanılıyor. Bu tamamen öngörüsüzlükle, hesapsızlıkla ile alakalı bir durum. Temel nedenlerden biri Rusya’yla ile Türk Akım hattında anlaşma yapmamamız diğeri de TANAP’ın ortaya çıkmasıyla birlikte ortağımız olduğumuz Şahdeniz gazını Avrupa’ya satar konumda olmamız. Ne yazık ki Avrupa’nın derdini düşünmekten biz yıllardan beri kendi derdimizle uğraşmadık” diye konuştu.
Bakanlıkça önce istisna kararı almaksızın tüm sanayi kuruluşları için kesinti kararı aldığını ardından da bugün bazı sektörleri istisna kapsamına aldığını işaret eden Sezer, konutlarda gaz kesintisi öncesinde elektrik kesintisi yaşanabileceğini belirterek, “Dolayısıyla bu saatten sonra böylesi bir enerji açığıyla karşı karşıya kalınması sonrasında mantıklı bir karar verilmesi zor. Ama Türkiye için yeni bir senaryo değil. Ne yazık ki Türkiye enerji kriziyle karşılaştığında palyatif (geçici) tedbirlerle olayı atlatmaya çalışıyor ve kriz tekrar ediyor” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin Rusya ve Azerbaycan ile gaz ilişkisi nasıl?
Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacını ikisi Rusya, ikisi Azerbaycan ve biri İran kaynaklı boru hatlarıyla karşıladığını anımsatan Sezer, Rusya ile 2021 yılı sonunda anlaşma güncellenmediği için Batı hattı olarak adlandırılan Bulgaristan üzerinden gaz akışı olmadığını hatırlattı. Kıyıköy’de Türkiye’ye ulaşan hattın yıllık 15.75 milyar metreküp olduğunu belirten Sezer, Türkiye’nin aslında eskiden olduğu gibi 2022 yılı içinde eski hat için uzun vadeli bir anlaşma yapabileceğini belirterek, “Şu anda bunun fiyatı 305 dolar mertebesinde. Ama Türkiye, çeşitli nedenlerle Rusya ile uzun vadeli sözleşme şartlarını yerine getiremedi ve imzalayamadı. Dolayısıyla batı hattında Ocak itibariyle gaz fiziki olarak kesildi. Buna mukabil Rusya’yla spot anlaşması yapıldı ve bu da 15.75 milyar metreküp düzeyinde değil. Bunun altını çizelim. Bu yaklaşık 9-10 milyar metreküp civarında. Dolayısıyla o hatta atıl bir kapasite var, boru hattı kapasitesini kullanamıyoruz” diye anlattı. Türkiye’nin Rusya’yla muhtemelen eski fiyat üzerinden spot anlaşma yapamadığını ve Türk Akım aracılığıyla satın alma fiyatında gizlilik olduğunu ekledi.
Azerbaycan’dan geçmişte 6.6 milyar metreküp gaz temin edildiğini ve sınırda bunu teslim alan BOTAŞ’ın milli hatlarıyla özellikle Doğu illerine bu gazı dağıttığını belirten Sezer, 2021’in ilk çeyreğinde bu anlaşma için de uzatma yapılmadığını açıkladı. Bunun yerine Türkiye’nin Azerbaycan ile ortak projesi olan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TANAP) hayata geçirilince Avrupa’ya gaz akışı sağlandığını belirten Sezer, “TANAP ile Türkiye’yi boydan boya geçen boru hattı ile Şahdeniz-2 gazının Avrupa’ya ulaşmasının önü açıldı. İngiliz BP ve Rus Lukoil’den sonra Türkiye Şahdeniz’de üçüncü büyük ortak konumunda. Ancak bu hatta biz Avrupa’ya gidecek 10 milyar gazı Türkiye’de tutabilirdik ve gerek TANAP gerekse eski milli hat ile sağlanacak gaz Türkiye’nin tüketimi için kullanılabilirdi. Ancak TANAP ile İtalya’ya kadar uzanan gaz hattının önünü açmamız birinci büyük hata oldu. Sadece iki ay önce Azerbaycan ile tekrar müzakerelere başlayarak eski hat üzerinden ilave gaz talep ettik. Azerbaycan olumlu yaklaştı ve eski hattan yeniden gaz alıyoruz. Ama İtalya için belirlenmiş TANAP fiyatı üzerinden iletim bedeli düşürülerek gaz satın alıyoruz. Bu da ikinci büyük hata oldu” diye konuştu.
Makine Mühendisleri Odası: “Azerbaycan’dan sınırda gaz alınmalı”
TMMOB Makine Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener, Türkiye’nin birincil enerji arzında doğalgaz payını yüzde 27,1 olarak açıklayarak, “2021’in ilk on bir ayında tüketilen elektriğin üçte biri, doğalgaz yakıtlı santrallarda üretilmiştir. Yaşamımızda bu kadar önemli yeri olan doğalgazda, yüzde 99 oranında dışa bağımlıyız. 2020’de doğalgaz ithalatının üçte biri Rusya Federasyonu’ndan, dörtte biri Azerbaycan’dan yapılmış, İran’ın payı ise yüzde 11 olmuştur” bilgisini verdi. Azerbaycan’ın Türkgözü giriş noktasından Erzurum’a ulaşan boru hattından uygun koşullarda gaz temin edilmesi gerektiğini belirten Yener, Güneydoğu ve Doğu illeri için bölgede depolama yapılması gerektiğini vurguladı. Yener, “Yıllık kapasitesi 6,5 milyar m3 olan Azerbaycan-Erzurum hattına Azerbaycan’dan gazın gelmesi ve BOTAŞ şebekesine gaz verebilmesi de lazımdır. Enerji yönetimi bu hattan temin edilen gazın daha yüksek fiyatlarla ve ilave taşıma bedelleri ile Eskişehir’den alınmasına (TANAP) yönelik hatalı karar ve uygulamadan derhal dönmelidir” dedi.
Yener, “Enerji ihtiyacımız, bu çerçevedeki toplumsal, kamusal, ulusal çıkarlar temelindeki bir planlama sistematiği ve uzun vadeli öngörülerle, düşük maliyetle üretim ve dağıtım yoluyla Türkiye’nin sürekli ve en ucuz şekilde yararlanmasına imkân verecek biçimde karşılanmalıdır. Kâr odaklı üretim, iletim, dağıtım ve satış politikasının reddedilmesi gerekiyor. Enerji ihtiyacını güvenli ve en ucuz biçimde karşılama amacını gözeten kamucu, toplumcu enerji politikalarına yönelmek gerekmektedir. Başka türlü dışa bağımlılıktan, kesintilerden, fahiş fiyat artışlarından ve zincirleme hayat pahalılığından kurtulmak mümkün değildir” görüşlerini aktardı.