Fransa'daki Sığınmacılar Zor Durumda

Your browser doesn’t support HTML5

Avrupa ülkeleri dünyanın çeşitli yerlerindeki çatışmalar yüzünden Afrika ve Ortadoğu’dan mülteci akınına uğramış durumda. Ancak hükümetler, mülteci konusuna sivil toplum kuruluşlarının istediği kadar sıcak bakmıyor.

Avrupa Konseyi, Şubat ayında yayınladığı bir raporda Fransa’nın iltica politikasını sert bir dille eleştirdi. Eleştirinin nedeni, Fransa’nın uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmemesi. Rapor, kaçak göçle mücadele etmeye çalışan Avrupa Birliği’nin siyasi sığınma hakkı arayanlara hemen hayır dediğine dikkati çekiyor.

Paris’in ünlü semtlerinden Montmartre yakınlarında tren rayları ve metro üst geçidi arasına sıkışmış kirli çadırlardan oluşan bir kamp göze çarpıyor. Bu çadırlarda çoğu Etiyopya ve Somalili yaklaşık 200 göçmen yaşıyor. Sığımacılardan bazıları başka ülkelere gitmek, bazılarıysa Fransa’ya sığınmak istiyor.

Paris’in 18’nci Bölge Belediye Başkanı Eric Lejoindre, ”Bu kişilerin bazıları, hatta çoğu Paris ya da Fransa’nın başka bir kentinde kalmak istemiyor. Daha kuzeye, İngiltere ya da İsveç’e gitmek istiyorlar. Fransa’dan hiçbir şey istemeyen bu insanlarla iletişime geçmek çok zor. Kaçının iltica başvurusu yaptığını, kaçının Fransa’da kalmak istemediğini belirlemek kolay değil çünkü sürekli yer değiştiriyorlar” şeklinde konuşuyor.

Peki, Fransa içinde yer değiştirmeyip kamplarda kalanların sorunları belli mi? Paris’in 18’nci Bölge Belediye Başkanı Eric Lejoindre, sığınmacıların yaşamlarını kamplarda sürdürmek istemediklerini söylüyor: ”Bu kampta yaşayanlar sorunlarının ne olduğunu biliyor. Kampın kalıcı olmasını istemiyorlar. Kampı elbette ki ben de istemiyorum. Ama onlar da durumun farkında. Yaşanması mümkün olmayan ülkelerden geliyorlar. Şimdiye kadar şiddet eylemleri ya da hırsızlık gibi vakalarla karşılaşmadık. Aralarında bazıları iyi eğitim görmüş kişiler. Çoğu İngilizce biliyor çünkü İngilizce konuşulan ülkelerden geliyorlar. Fransızca bilmiyorlar.”

Eric Lejoindre, sığınmacıların da kampların kalıcı olmayacağını anlaması gerektiğini vurguluyor. Yetkili, kentin ortasında sığınmacı kampları tutamayacaklarını söylüyor: ”Herkesin bu kampın uzun süre burada olamayacağını anlaması gerekiyor. Kamp bir noktada kaldırılacak. Ve bu kampta barınanların kendilerine yaşayacak yeni bir yer bulmaları gerekecek. İçlerinde Fransa’ya siyasi sığınmacı olarak başvuranlar ya da başka ülkelere gidecek olanlar var. Ancak bu kampın burada yıllarca kalması mümkün değil.”

Fransız hükümetinin ve parlamentosunun sığınmacı politikaları ne yönde? Sığınmacı veya mülteciler, sempatiyle karşılanıyor mu? Eric Lejoindre bu konuda gerekenin yapıldığını savunuyor: ”Parlamento, iltica politikasında reform yapacak bir yasa geçirdi. Fransa’nın iltica etmek isteyenlere kucak açan bir ülke olmaya devam etmesi gerekiyor. Ancak herkes Paris’e gelip burada kalamaz. Tüm ülkenin, iltica politikamızın bir parçası olması gerekiyor. Parlamentodan geçen iltica reformunun amacı da bu.”

Fransa’da Uluslararası Af Örgütü Mülteci Programı Direktörü Jean-Francois Dubost, sığınma başvurularının özenle incelenmesi gerektiğini vurguluyor: ”Siyasi sığınma başvurusu yapan herkesin ülkeye iyi şartlar altında kabul edilme hakkı olduğunu savunuyoruz. Süreç boyunca bütün sosyal ve ekonomik haklardan yararlanmaları gerekir. Herkesin iltica işlemlerine eşit erişimi olmalı.”

Uluslararası Af Örgütü yetkilisi, bütün sığınmacıların başkentlerde ve dolayısıyla Paris’te kalamayacağını kabul ediyor: ”Paris ve civarı, Fransa’ya iltica edenlerin en çok tercih ettiği bölge. Fransa’ya başvuranların yüzde 40’ı Paris’e yerleşmek istiyor. Bu durum, başvuran kişilerin Paris’e gelince neden barınma gibi temel sorunlarla karşılaştığını açıklıyor.”

Peki, Paris’teki koşullar ne kadar yeterli? Sığınmacılar aradıklarını burada buluyorlar mı? Uluslararası Af Örgütü Fransa Sorumlusu Jean-Francois Dubost, bazı kaygıları olduğunu gizlemiyor: ”Bazı koşullar kimileri için son derece olumlu. Bu da iltica başvurusunun kabul edilme olasılığını yükseltiyor. Ancak Fransız hükümetinin önerdiği yasa, sahte sığınmacılara karşı mücadele etmeye dayalı. Bu da bizi kaygılandırıyor. Adımlar doğru yolda atılmamış ve önyargılı davranılmış oluyor.”

Avrupa Birliği sığınmacılara karşı nasıl bir politika uyguluyor? Göçe ne kadar sıcak bakıyor? Uluslararası Af Örgütü bu konuda da kaygılı.

Jean-Francois Dubost, ”Avrupa Birliği düzeyinde bizi kaygılandıran esas konu, iltica konusunda ortak bir yaklaşımdan yoksun olması. Her hükümet, iltica ve mülteci sorunlarını Avrupa Birliği’nin eşgüdümlü yaklaşımı olmadan, kendi başına, ulusal seviyede halletmeye çalışıyor. Bir diğer sorun da Avrupa Birliği hükümetlerinin mülteci sorununu sadece bir göç durumu olarak görmesi. Göç kontrolu için devrede olan mekanizmaları sığınmacılar için de kullanmak istiyorlar. Bu da doğru bir yaklaşım değil,” diyor.

Dünyanın çeşitli bölgelerinde çatışmalar devam ettiği sürece mülteci sayısı da artacak. Bu da hükümetleri daha büyük bir siyasi ve sosyal baskı altında bırakacak.