Türkiye ile ABD arasında Fırat’ın doğusunda başlatılan işbirliği, an itibariyle Ankara’yı tatmin etmekten uzak. Türkiye, Fırat’ın doğusundaki ortak devriyeyi yetersiz buluyor ve bir an evvel NATO müttefikinden bunun daha ilerisine geçilen adımlar atmasını bekliyor.
Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun son iki haftadır yaptığı açıklamalar bu beklentiyi gözler önüne seriyor.
Erdoğan Eylül sonuna kadar süre verdi
Öyle ki Cumhurbaşkanı, Pazar günü Malatya’da güvenli bölge için kesin bir tarih verdi.
Erdoğan, “Anlaşılan o ki müttefikimiz bizim için değil, terör örgütü için güvenli bir bölge oluşturmanın peşinde. Böyle bir anlayışı reddediyoruz. Eylül ayı bitmeden Fırat’ın doğusunda kendi askerlerimizle fiilen güvenli bölge oluşumunu başlatmamış olursak artık kendi yolumuza gitmekten başka çaremiz kalmayacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı, YPG/PYD’den arındırılmasını istediği bölgeye 1 milyon Suriyeli’nin yerleştirilmesi için yalnız şehirlerde değil kırsalda da güvenliğin sağlanmış olması gerektiğinin altını çizdi.
Çavuşoğlu, ABD’yi “terör örgütünden bağımsız hareket edemeyen sözde müttefik” olarak tanımladı
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ise bugün yaptığı açıklamada Fırat’ın doğusundaki TSK askerleri ile Amerikan askerlerinin çıktığı devriye dışındaki adımları “kozmetik adımlar” olarak nitelerken eleştirinin dozunu da arttırdı.
Çavuşoğlu, “ABD'nin bir oyalama sürecine girmeye çalıştığını görüyoruz. Bir terör örgütünden bağımsız hareket edemeyen sözde müttefikten bahsediyoruz. Bir taraftan YPG-PKK'ya destek vermeye devam ediyor. Amerika, bu teröristlere güvenli bölge oluşturmaya çalışıyor. Türkiye'nin planı hazır. Bu işbirliğinden netice çıkmazsa bölgeye gireriz. Nasıl Afrin ve Fırat Kalkanı bölgelerini temizlediysek burayı da temizleriz. Ayrıca buraya da Suriyeliler döndürülür, temel ihtiyaçları karşılanır. Şu ana kadar ABD'nin tavrı PKK-YPG yanlısı bir tavırdı” ifadelerini kullandı.
Elbette bu sözler, her ne kadar tüm hükümet üyeleri gibi Türkiye’nin a,b,c planları olduğuna işaret etse de, “ Sayın Cumhurbaşkanımızın da tekrar tekrar söylediği gibi biz stratejik ortaklık, müttefiklik ruhuna uygun, birlikte terörle mücadeleyi yapmak istiyoruz. Biz sonuna kadar görüşmeler yoluyla, mutabakatla bu işi götürmeye çalışıyoruz ama bu hep böyle olacak, hep bekleyeceğiz değiliz” diyen Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’dan biraz farklı bir ton içeriyor.
Metin Gürcan: “Fırat’ın doğusunda güven bunalımı var”
Güvenlik analisti Metin Gürcan, Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda ABD’nin istediğini almak için 'iyi polis-kötü polis' taktiği uyguladığı kanısında.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Gürcan, “Önce hava devriyeleri başladı. Türk drone'larının keşif ve gözlem yapmak için Fırat’ın doğusunda hava sahasına girmesine izin verildi. Ancak Türk helikopterlerine aynı izin verilmedi. Bizim helikopterler sınır hattında uçtu. İzin vermemiş olması hala daha güven bunalımının sürdüğünü gösteriyor. Farklılaşan çıkarları olan iki aktör işbirliğine gitmeye çalışıyor ama hem sahada hem diplomatik sahada işleri hiç kolay değil. 1,5 saat süren ortak kara devriyesi de sembolik önemi olan işlevsiz bir askeri çaba. Sembolik önemi yüksek zira tarafların her türlü sıkıntıya rağmen birlikte bir şey yapabilme iradesine sahip olduklarını gösteriyor. İşlevsiz Fırat’ın doğusunda güvenli bölge için kolordu düzeyinde güç olması gerekecek o yüzden bu tarz ortak devriyeler çok yetersiz. Sahadaki güven bunalımı aşmak ve mevcut süreci hızlandırmak için Türkiye iyi polis kötü polis taktiğini uyguluyor. Kötü polis Çavuşoğlu, bu işin olmayacağı yönünde sert açıklamalar yapıyor. İyi polis ise Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar. O olmasaydı bu işbirliği olmazdı. Sayın Cumhurbaşkanı da fırsat penceresini aşmış gözüküyor” dedi.
Prof. Güvenç: “Türkiye, ABD’yi kendi tarafına çekmeye çalışıyor ama bu çaba sonuç vermiş değil”
Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Serhat Güvenç’e göre, Amerika’ya karşı sert eleştiriler yapan hükümet yetkililerinin ana amacı şu ana kadar aldıklarından fazlasına erişmek.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Prof. Güvenç, “Bir yandan ortak devriye fotoları paylaşılıyor ama giderek dozu yükselen memnuniyetsizlik mesajları yükseliyor. Türkiye farklı yöntemlerle müzakere etme çabası göstererek başlangıçtaki pozisyonunda ısrarcı olduğunu hatırlatıyor. Deyim yerindeyse ‘yetmez ama evet’ pozisyonunun ötesine geçmek itiyor. Görünen o ki Amerikan tarafı için mevcut düzenleme maksimumu temsil ediyor. Bir de unutmamak gerekir ki bunun Türkiye-Rusya boyutu da var. Türkiye eskiden çetrefil dış politika konularında Brüksel ve Washington arasında kalırken şimdiyse Washington-Moskova arasında denge arayışında. Putin’den bir şey alındığında Washington’a karşı ses yükseltiyor, Amerika’dan bir şey koparıldığında Rusya’yla pazarlık etmeye çalışıyor. Elbette Türkiye, Amerika’yı kendi pozisyonuna çekmeye, işbirliği yaptığı grupları bırakıp kendisiyle çalışmaya ikna etmeye çalışıyor. Ancak bu çaba sonuç vermişe benzemiyor” dedi.
Gürcan: “Erdoğan’ın umudu başkanlar diplomasisi”
24 Eylül’de New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu üst düzey toplantıları başlayacak. Genel kurula katılacak olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın burada ABD Başkanı Donald Trump’la görüşme yapması bekleniyor.
Metin Gürcan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başkan Trump’la yapacağı görüşmenin ana gündem maddesi Fırat’ın doğusu olacak. Fırat’ın batısında Rusya ile Fırat’ın doğusunda ise ‘başkanlar diplomasisi’ ile işler yürüyor. Başkanlar diplomasisi olmadan neredeyse hiçbir sorun çözülemiyor. Trump’la yapılacak görüşme sonrası havanın olumluya dönmesi beklentisi ve umudu hakim” dedi.
Gürcan: “Hava desteği olmadan 40 kilometre derinliğe inmek mümkün değil”
Peki bu beklenti gerçekleşmezse ve istenen alınamazsa Ekim ayında Türkiye, Fırat’ın doğusunda güvenli bölge kurmak için tek taraflı müdahalede bulunur mu?
Metin Gürcan, “Tek taraflı bir askeri harekat demeyelim ama bir güç gösterisi olabilir. Fırat’ın doğusunda askeri hareketlilik aslında zorlayıcı diplomasi kapsamında bir şey olarak değerlendirilmeli. Tek taraflı bir harekat, yani ‘bir gece ansızın gelebilirim’ opsiyon dışı. Böyle bir askeri harekat mümkün değil. Çünkü Amerika orada hava sahasını açmadan tek uçağınızı uçuramazsınız. O sahada hava desteği olmadan 40 kilometre derinliğe girebilmek hiç kolay değil” diyor.
Prof. Güvenç: “Fırat’ın doğusuna askeri müdahale elbette mümkün ama bundan Putin karlı çıkar”
Profesör Serhat Güvenç ise bir harekatın her zaman mümkün olduğunu söylerken bunun kaçınılmaz olarak Türkiye’yi Rusya’ya doğru iteceğini vurguluyor.
Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi, “Fırat’ın doğusuna askeri müdahale elbette mümkün. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra komuta kademesi ve insan gücü olarak daha zayıf bir TSK olsa da böyle bir operasyon yapabilir. Ama bu zaten küçülmüş bir ordunun üzerine ekstra yük yüklemek anlamına gelecek. Elbette Amerika’yla çatışmaya girmez, çatışmacı ilişkiler kurulacak demektir. Ve bununla beraber dünyadaki yeri de başkalaşmış olacak. Tabiatıyla bu gerilimden Putin karlı çıkar. Kesinlikle Türkiye’yi iyice Rusya yörüngesine yerleştirecek bir hamle olur. Ankara’nın bunu sürmekte olan müzakerede son çare olarak gündeme getirirse yarayıp yaramayacağını birlikte göreceğiz. Ancak bu yöntem şu ana kadar işe yaramadı” dedi.