Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Fethullah Gülen’in öldüğünü doğruladı

1941’de Erzurum-Pasinler’de doğan Gülen, 28 Şubat sürecinde "Gülen örgütlenmesi" hakkında hazırlanan iddianamenin ardından, 1999’da sağlık sorunlarını gerekçe göstererek ABD’ye gitmişti.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, yaptığı açıklamada, Fethullah Gülen'in öldüğünü doğruladıklarını söyledi.

“FETÖ elebaşının ölümünü istihbarat kaynaklarımız da doğruluyor” diyen Fidan, “Bu karanlık örgütün lideri ölmüştür. Bu ölüm haberi bizi hiçbir zaman rehavete itmeyecektir” şeklinde konuştu.

Gülen'in “Binlerce genci kutsal değerler adına kandırarak saflarına kattığını, bu gençleri kendi vatanlarına ihanet eden bir makinaya dönüştürdüğünü” söyleyen Dışişleri Bakanı Fidan, “Bu ölüm vesilesiyle artık onların üzerindeki büyünün kalkmış olması lazım, kendilerini girdikleri ihanet dolu yoldan vazgeçmeye davet ediyorum. Bu yolun sonu iyi bir son değil, artık yol yakınken dönmeyi bilsinler” dedi.

15 Temmuz 2016'daki darbe girişimini planlamakla suçlanan Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen internet siteleri, Gülen’in öldüğünü duyurmuştu.

Herkül sitesi, Fethullah Gülen'in 20 Ekim'de tedavi gördüğü hastanede öldüğünü ve defin işlemleriyle ilgili ayrıntıların ayrıca duyurulacağını bildirdi.

1941’de Erzurum-Pasinler’de doğan Gülen, 28 Şubat sürecinde "Gülen örgütlenmesi" hakkında hazırlanan iddianamenin ardından, 1999’da sağlık sorunlarını gerekçe göstererek ABD’ye gitmişti. Gülen o tarihten bu yana Pennsylvania eyaletindeki Saylorsburg kasabasında yaşıyordu.

Ankara 2 Numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından 22 Ağustos 2000’de Gülen hakkında "laik devlet yapısını değiştirerek yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasa dışı örgüt kurup bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunmak" gerekçesiyle 10 yıla kadar ağır hapis istemi ile yargılama başlatıldı ve gıyabi tutuklama kararı alındı.

Yargılama, eski Başbakanlardan Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Ecevit’in adıyla anılan ve kamuoyunda “Rahşan Affı” olarak bilinen af yasası ile ertelendi.

"En çok aranan teröristler" listesindeydi

28 Ekim 2015’te İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan “en çok aranan teröristler” listesinin kırmızı kategorisinde yer alan Fethullah Gülen, Fethullahçı Terör Örgütü ve Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) lideri olmakla suçlandı.

15 Temmuz 2016’da, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde bulunan takipçilerinin, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini yıkmak için bir darbe girişiminde bulunduğu belirtildi.

2016 darbe girişiminden kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gülen'in ağını “hain” olarak tanımladı ve nerede olurlarsa olsunlar köklerini kazıma sözü verdi. Gülen'le bağlantılı yüzlerce okul, şirket, medya kuruluşu ve dernek kapatıldı ve mal varlıklarına el konuldu.

Gülen, darbe girişimiyle ilişkisi olduğunu reddetti. Darbe girişiminden bu yana Gülen'in lideri olduğu hareket Türkiye'de sistematik olarak tasfiye edildi ve uluslararası alanda etkisi azaldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Amerikalı yetkililere sıklıkla Gülen’i teslim etmeleri çağrısında bulunurken, Adalet Bakanlığı yetkilileri de aralarında anayasal düzeni ortadan kaldırma, silahlı terör örgütü kurma, Cumhurbaşkanı’na suikast, usulsüz dinleme gibi suçların da bulunduğu 27 farklı suçtan Fethullah Gülen için ABD’ye yedi kez iade talebinde bulundu.

Hükümetin Gülen'in takipçilerini hedef aldığını söylediği başarısız darbenin ardından en az 77 bin kişi tutuklandı ve olağanüstü hal kapsamında öğretmenler, hakimler ve askerler de dahil olmak üzere 150 bin kamu çalışanı açığa alındı.

Gülen ile bağlantılı olduğu düşünülen şirketlere ve medya kuruluşlarına devlet tarafından el konuldu ya da kapatıldı.

Çocukluğunda ve gençliğinde dini eğitim alan Fethullah Gülen, Edirne, Kırklareli, İzmir gibi şehirlerdeki çeşitli camilerde imamlık ve vaizlik yaptı.

1959'da Edirne'ye cami imamı olarak atanan Gülen, 1960'larda İzmir'de öğrenci yurtları kurarak ve çay evlerine giderek vaazlar veren bir vaiz olarak öne çıkmaya başladı.

Bu öğrenci evleri, sonraki on yıllar boyunca eğitim, iş dünyası, medya ve devlet kurumları aracılığıyla yayılacak ve destekçilerine geniş bir etki sağlayacak gayri resmi bir ağın başlangıcı oldu.

Bu etki aynı zamanda Türkiye sınırlarının ötesine, Orta Asya'daki Türki cumhuriyetlere, Balkanlar'a, Afrika'ya ve Batı'ya bir okul ağı aracılığıyla yayıldı.

Gülen’in 1990 ve 2000’li yıllarda kimi Türk siyasetçilerle yakın ilişkileri olduğu biliniyor.