Almanya’da mültecilerin başvurularını karara bağlayan Federal Göç ve Mülteciler Dairesi’nin Bremen kentindeki şubesinde en az bin 200 sığınmacının, sığınma taleplerinin rüşvet karşılığı usulsüzce ve kontrol edilmeden onaylanması skandalı Başbakan Angela Merkel’e kadar sıçradı.
Basında yer alan ve Göç ve Mülteciler Dairesi'nin eski müdürü Frank-Jürgen Weise’nin doğruladığı bilgilere göre, Başbakan Merkel söz konusu kurumda yaşanan sorun ve usulsüzlüklerle ilgili olarak 2017 yılında bilgilendirilmesine rağmen, harekete geçmedi. İddialara göre, Frank Jürgen Weise kurumdaki sorunlar hakkında bir rapor hazırlayarak, Merkel’i geçen yıl en az iki kez bilgilendirdi. 2015 sonbaharından 2016 sonuna kadar Göç ve Mülteciler Dairesi'nin müdürü olarak görev yapan Weise, 2017 yılında Alman hükümetinin göç ve mülteci sorumlusu olarak çalışmıştı. Weise "Merkel olaya el koysaydı, yaşananlar engellenebilirdi" derken, Alman başbakanının geçen Eylül ayında yapılan seçimlerin ardından mülteci politikalarının tartışmaya açılmaması ve yabancı karşıtı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin konuyu istismar etmemesi için, olayların kamuoyuyla paylaşılmasını engellediği öne sürüldü. Merkel’i töhmet altında bırakan iddialara Hristiyan Demokrat Parti’nin koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) tepki gösterdi. SPD Genel Sekreteri Lars Klingbeil yaptığı paylaşımda, "Federal Göç ve Mülteci Dairesi’ndeki durumdan Angela Merkel sorumludur. Mülteci politikası başbakanlıktan koordine edildi" dedi. Almanya için Alternatif (AfD), Federal Meclis’te bir soruşturma komisyonu kurulması için başvurdu ve liberal FDP’nin desteğini aldı. Muhalefetteki Yeşiller de olayın aydınlanmasını isterken, AfD’nin arzuladığı soruşturma komisyonunun Merkel’in 2015’te mültecilere kapıları açma politikasını yargılamaya dönüştüreceği gerekçesiyle komisyon kurulmasına karşı çıktı. Sol Parti, Merkel'in kurumdaki sorunlar karşısında neden hiçbir şey yapılmadığı sorusuna yanıt vermesi için İçişleri Komisyonu'na davet edilmesi gerektiğini söyledi. CDU'nun Bavyera'daki kardeş partisi CSU da, Angela Merkel'e skandalı açıklığa kavuşturması çağrısında bulundu.
Geçen Mayıs ayında Federal Göç ve Mülteciler Dairesi’nin Bremen şubesinin eski yöneticisi dahil beş kişi hakkında rüşvet ve çete üyeliğinden soruşturma başlatılmıştı. Alman basınında ‘skandal’ olarak tanımlanan olayın ardından, Federal Göç ve Mülteciler Dairesi’nin şimdiki başkanı Jutta Cordt, 2000 yılından bu yana olan tüm iltica olaylarının usulsüzlük yapılıp yapılmadığını tespit etmek için incelendiğini belirterek, söz konusu incelemenin 3 ay süreceğini söyledi.
Irkçı ve İslam karşıtı AfD, Merkel’i ‘açık sınır politikası' ile Alman hukuklarını hiçe sayarak, ülkeye bir milyon mültecinin girmesinin sorumlusu olarak eleştiriyor. AfD’li siyasetçiler bu bağlamda mülteci sorunuyla ilgili Türkiye-AB Anlaşması’nın da ‘imzalı anlaşma’ değil, sadece dönemin Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu tarafından verilen bir ‘söz’ olduğunu iddia ederek, Başbakan Merkel’in bu konudaki tavrını da eleştiriyorlar. Türkiye, 2016’da Merkel’in girişimi ile varılan uzlaşı sonrasında Yunan adalarına ulaşan mültecilerin Türkiye’ye iadesini kabul etmeyi ve göçmen kaçakçılığına karşı gereken önlemleri almayı taahhüt etmiş, AB Komisyonu da bunun karşılığında Ankara’ya 2017 sonuna kadar 3 milyar Euro ödeme yapmıştı.
Alman toplumunda derin ayrışmalara yol açan mülteci politikasının öncelikle AfD’yi büyüttüğü analizi yapılıyor. Merkel'in politikalarından hoşnut olmayan ve AfD'nin güçlü popülist söylemlerinden etkilenenlerin bu partiye yöneldiği gözlemlenirken, Federal Göç ve Mülteciler Dairesi’nde yaşandığı öne sürülen usulsüzlüklerin AfD’ye daha fazla destek sağlayacağı düşünülüyor.