Türkiye, 1 Haziran itibariyle Corona virüsü salgınına karşı alınan tedbirlerde yeni normalleşme kurallarına geçti. Cumartesi günleri uygulanan sokağa çıkma yasağı kaldırıldı, gece sokağa çıkma yasakları da 22.00’den itibaren başlayacak. Daha önce sadece paket ya da gel-al servisi yapabilen yeme içme yerleri artık masalara da servis yapabilecek. 14 Nisan’dan bu yana kapalı olan sinema salonları, kahvehane, çay bahçesi, kafe, internet salonu, halı saha, açık yüzme havuzu, lunapark gibi işletmeler de yeniden faaliyete geçti. Ancak kahvehane, kıraathane, kafe, dernek lokali, çay bahçesi, çay ocağı gibi yerlerde herhangi bir şekilde oyun (kağıt-okey, tavla dahil) oynanmayacak, aynı anda aynı masada açık alanlarında üç, kapalı alanlarında ise ikiden fazla müşteri kabul edilmeyecek.
“Bir meslek grubuna bu kadar darbe vurulmaz”
Oyun yasağının sürmesi, kahveler açısından gelirlerinin de büyük ölçüde düşmesi anlamına geliyor. Yasağa tepki gösteren kıraathane işletmecisi Veysel Baloğlu, salgı sürecinde zaten maddi olarak çok yıprandıklarını belirterek, “Bu süreçte 6,5 ay çalıştık. Sadece çay satabildik. Oyunlar yasaktı. Ama kimse buraya çay içmek için gelmez. Bir meslek grubuna bu kadar darbe vurulmaz” dedi. VOA Türkçe’ye konuşan Baloğlu, “Oyun, bizim çay içmek için bahanemizdi. Bahanemizi elimizden aldılar. Diğer tüm gruplara çalışma imkanı tanıdılar. Lokantacıya ‘Yemek yap, ama satma’ demediler. Bize onu diyorlar. ‘90 dakika maç yapabilirsin, ama sana top vermiyoruz’ dediler. Bizim topumuzu elimizden aldılar” diye konuştu.
Your browser doesn’t support HTML5
Salgın boyunca devletten sadece dört bin lira yardım alabildiğini, ancak bu süreçteki sadece kira masrafının 60 bin lira olduğunu kaydeden Baloğlu, şunları söyledi: “Ben devletten hiçbir şey istemiyorum. Sadece adalet istiyorum. Benim de yüzde 50 kapasiteyle oyun oynamama izin ver. Denetimi artır, uygula. HES kodunu iste. Yapmam gerekenleri talep et. Beni sorgula, cezalandır. Ama bana nefes aldır. Başka bir şey istemiyorum.”
“Oyun olmazsa günde bin çay satışı 200’e düşer”
İzmir Kemeraltı’nda bir çay bahçesi işleten Salim Akbulut da yaklaşık 15 aydır devam eden pandemi sürecinin 10 ayında kapalı olduklarını hatırlattı. 15 ayda devletten toplam dört bin lira yardım alabildiğini söyleyen Akbulut, oyun oynanmadığı sürece gelirlerinin yüzde 80 oranında düşeceğini vurguladı: “Oyun oynandığında günde bin çay satıyorsan oyunsuz olduğunda bu, 200 çaya düşer. Millet kahveye niçin geliyor? Oyun oynamaya, tavla oynamaya, kağıt oynamaya, okey oynamaya. Başka niçin gelecek kahveye?”
“İki, üç senede toparlanabiliriz”
Salgınla mücadele kapsamında uygulanan kısıtlamaların en çok etkilediği işletmelerden biri de kafeler. Kafeterya işletmecisi İsam Gültekin, sürecin hem maddi hem de psikolojik olarak kendilerini çok yorduğunu belirterek, “Biz 12 yıllık bir mekanız. Şu anda bütün eski personelim dağıldı. Eski hiçbir personelim kalmadı. Dükkanlarımızdan bir tanesini kapatmak zorunda kaldık 10 ay bilfiil kapalı kaldık. Bunların kiraları, vergileri bize zarar olarak yazdı” diye konuştu.
Gültekin bu olumsuz tabloya rağmen yeniden açılmaktan memnun: “Yüzde 50 kapasiteyle açılma, hiç olmamasından iyidir. Bu süreçte bize biraz daha destek, yardım verilse çabuk toparlanırız gibi geliyor bana. Ama yüzde 50’yle toparlamamız zor. Normalleşir, eski günlerimize geri dönersek kaba bir hesapla iki, üç senede toparlanabiliriz.”
“Çarşı sakin, insanlarda bir korku var”
Kemeraltı’nda bir restoranda garsonluk yapan Serkan Kılınç ise masalara servis yapma izni verilmesine rağmen işlerin umdukları kadar iyi olmadığını söyledi: “İnsanlarda yine de bir sokağa çıkma korkusu var. Ayrıca herkes zora girdi, cebindekileri harcadı, kartla alışverişe yöneldi. Zaten gidişat da belli. İnşallah iyi olur. Temennimiz eski günlere dönmek ama tahminimce eski günler biraz zor gelecek.”
Dokuz yıldır aynı restoranda garsonluk yaptığını belirten Kılınç, “Normalde buralar tıklım tıklım olurdu. Millet birisi kalksın da oturayım diye ayakta beklerdi. Şimdi bakıyorum da çarşı sakin, insanlarda bir korku var” diye konuştu.
“Bizi bir nebze rahatlattı”
Bir başka restoranda kasiyerlik yapan Dilan Göktepe ise geçmişteki kısıtlamalardan sonra şimdi yüzde 50 kapasiteyle de olsa masalara servis yapabilmenin işletmeler için iyi olduğunu belirtti. Göktepe, “Bir işçi olarak söylüyorum, süreç bizim için çok zor geçti. Bazen paket servis oluyordu, çalışıyorduk. Bazen evde oturuyorduk. Tabii işverenler daha da büyük zorluklar çekiyor haliyle. Bu dönemin böyle olması, bizi bir nebze rahatlattı. Kısıtlama olduğu zaman para kazandıramıyorduk, biz de kazanamıyorduk” dedi. Yüzde 50 kapasiteyle çalışmanın isteneni vermeyeceğini belirten Göktepe, tam açılma için ise biraz daha zaman olduğunu düşünüyor.