Hamas’ın İsrail’e 7 Ekim’deki saldırısı, İsrail’in Gazze’ye operasyonları ve Lübnan’daki Hizbullah’la İsrail sınırındaki çatışmalar, Ortadoğu’da krizin daha geniş bir coğrafyaya yayılması tehlikesini doğurdu.
ABD’nin Ortadoğu’daki üslerini hedef alan saldırılardaki artışı VOA Türkçe’ye değerlendiren eski CENTCOM Komutanı General Joseph Votel, “Amerikalılar’a yönelik can kaybıyla sonuçlanacak etkili bir saldırı ya da Hizbullah’ın İsrail’in kuzeyine Tel Aviv’i tehdit edecek şekilde büyük çaplı bir saldırısının ABD’nin kırmızı çizgisi olabileceğini” söyledi.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), 17 Ekim'den bu yana Irak ve Suriye'deki ABD kuvvetlerini hedef alan son saldırılarda en az 45 ABD askeri ve personelinin yaralandığını açıkladı. ABD, bu saldırılardan İran destekli grupları sorumlu tutuyor.
ABD’nin ikinci uçak gemisi USS Dwight Eisenhower’ın da içinde olduğu uçak gemisi görev gücü, Ortadoğu’ya ulaştı. Bu görev gücü, güdümlü füze destroyerlerini de kapsıyor. ABD donanmasından yapılan açıklamaya göre gemiler 4 Kasım’da Süveyş Kanalı üzerinden Akdeniz’den geçerek Kızıldeniz’e girdi.
Your browser doesn’t support HTML5
ABD’nin Beşinci Filosu’nun operasyon bölgesi; Basra Körfezi’ni, Umman Körfezi’ni, Kızıldeniz’i, Hint Okyanusu’nun bir bölümünü, Süveyş Kanalı’nı, Babülmendep Boğazı’nı ve Hürmüz Boğazı’nın üç kritik noktasını içeren 6 milyon kilometrekarelik bir alanı kapsıyor. Peki bu askeri kabiliyetler bölgede nasıl bir caydırıcılık sağlayabilir?
2016-2019 yılları arasında ABD’nin Ortadoğu’daki kuvvetlerinden sorumlu olan emekli CENTCOM Komutanı General Joseph Votel, ABD’nin bölgede hem diplomatik hem de askeri varlık göstermesinin önemli olduğunu vurguladı; “İran gibi aktörler ve İran bağlantılı gruplar buna dikkat etmeli. İran destekli örgütlerin yaptıklarının yanlarına kar kalmasına izin vermemek, çatışmanın sınırlı kalmasını sağlamanın önemli bir bölümü” diye konuştu.
Amerikalı yetkililer bölgedeki kuvvetlerinin korunması için gereken her önlemin alınacağını ve karşılık vermekte tereddüt edilmeyeceğini söylüyor.
30 Ekim’de gazetecilerle yapılan bilgilendirme toplantısında konuşan üst düzey Pentagon yetkilisi, İran’ın uzun süredir ABD ordusunu bölgeden çekilmeye zorlamayı amaçladığını belirtmişti.
Pentagon yetkilisi, caydırıcılık kapsamında “askeri adım atmaya hazır olunduğu mesajını güç kullanımıyla desteklediklerini” söyleyerek, İran’ın üst düzey liderlerinin milislere saldırıları durdurma talimatı vermesini istediklerini vurgulamıştı.
“Taraflardan birinin yapabileceği bir hatanın çatışmayı genişletme ihtimalinden endişeliyim”
Peki ABD açısından hangi gelişme ya da gelişmeler kırmızı çizgi olabilir?
Eski CENTCOM Komutanı Votel’e göre, ABD ordusuna, diplomatlara ya da başka Amerikalılar’a yönelik can kaybıyla sonuçlanacak etkili bir saldırı ya da Hizbullah’ın İsrail’in kuzeyine Tel Aviv’i tehdit edecek şekilde büyük çaplı bir saldırısı, ABD’nin duruma daha fazla müdahil olmasını tetikleyebilir.
Emekli General Votel, “Bu konuda kararı elbette liderler verir. Ben yanlış bir hesap ya da taraflardan birinin yapabileceği bir hatanın çatışmayı genişletme ihtimalinden endişeliyim. Bunun için her zaman tetikte olmak zorundayız” dedi.
İlgili Haberler ABD’nin Ortadoğu’da askeri varlığını arttırması ne anlama geliyor?ABD, AB ve İngiltere’nin terör örgütü olarak gördüğü Hamas’ın İsrail’e saldırısında bir ay geride kaldı.
İsrail’in hem karadan ilerlediği hem de havadan bombardımanla yürüttüğü operasyonda İsrail ordusu Gazze Şeridi’ni ikiye ayırdığını açıkladı. Gazze’de yaşayan sivillerle ilgili büyük bir endişe de var. İsrail ise Hamas’ın sivilleri canlı kalkan olarak kullandığını söylüyor.
Gazze’de sivillere yönelik etki en aza indirilebilir mi?
Peki operasyonun ileriki aşamalarında, meskun mahal çatışmalarda ne bekleniyor ve sivillere etkisi nasıl en aza indirilebilir?
Eski CENTCOM Komutanı Votel, İsrail’in operasyonları konusunda şeffaf bir iletişim içinde olmaya devam etmesinin ve yerlerinden olan Filistinliler’e insani yardım sağlamaya çalışan uluslararası toplumla birlikte çalışmasının önemli olduğunu vurguladı.
Irak ve Suriye’de IŞİD’le mücadele operasyonları sırasında CENTCOM’un başında olan Votel, “İsrail silahlı çatışma hukukuna uyarak hareket etmeye devam etmek ve vurduğu hedeflerin askeri hedefler olduğundan emin olmak için uygun önlemleri almak durumunda. Benim Musul’daki tecrübemde çeşitli insani yardım kurumlarıyla çalışarak etkileri en aza indirebilmiştik” dedi.
Associated Press haber ajansının 2017 yılı Ekim ayındaki haberine göre dokuz ay süren IŞİD’le mücadele operasyonu sırasında 9 bin sivil hayatını kaybetti. Bu sayıyı koalisyon ya da Irak hükümeti doğrulamamıştı.
“Uzun, sert ve ne yazık ki kanlı bir savaş’’
Eski CENTCOM Komutanı Votel, Hamas ve İsrail arasında haftalar, hatta aylar sürecek bir çatışma öngördüğünü söyledi.
“Musul’un batı yarısını ele geçirmek dokuz ay almıştı. Orası çok yoğun bir araziydi ve son derece motive bir düşmana karşı savaşıldı. Gazze Şehri’nde de çok farklı bir durum yok. Hamas’ı da İsrail’in son derece motive bir düşmanı olarak tanımlayabilirim” ifadelerini kullanan Votel, “Uzun, sert ve ne yazık ki kanlı bir savaş olacağına kendimiz hazırlamamız gerekiyor” dedi.
İsrail-Hamas çatışmasından sonra Gazze’yi ne bekliyor?
Gazze’de İsrail-Hamas çatışmasının ardından bölgenin akıbeti ve kimin kontrolünde olacağına ilişkin soru işaretleri var.
VOA Türkçe’ye çatışma sonrası daha uzun vadede Gazze’nin yönetiminin kimde olacağı konusundaki olasılıkları değerlendiren Votel, uluslararası toplumun biraraya gelerek siyasi çözüm için çalışması gerekeceğinin altını çizdi.
Eski CENTCOM Komutanı, “Gazze’de (Hamas sonrası) bir sonraki yönetim nasıl olabilir bilmiyorum. İsrailliler, uluslararası toplum ve Filistinliler arasında uzun vadeli yönetim konusunda görüşmeler devam ederken, uluslararası bir kuruluş oradaki durumla ilgilenebilir” diye konuştu.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, ABC’ye verdiği röportajda, Hamas’la savaşın ardından İsrail’in Gazze’de süresiz şekilde genel güvenlik sorumluluğunu alacağını söyledi; “Bu güvenlik sorumluluğu bizde olmadığında Hamas terörünün hayal edemediğimiz bir boyutta patladığını gördük” dedi.
Gazze’nin “Hamas yöntemini sürdürmek istemeyenler tarafından yönetilmesi gerektiğini” belirten ancak ayrıntı vermeyen Netanyahu’nun sözleri, İsrail’in Gazze’de belirli bir düzey kontrolü korumak istediğine ilişkin bir işaret olarak yorumlandı.
İsrail, Filistinliler’in gelecekte kurulacak bir devlet için talep ettikleri topraklar olan Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü 1967’deki savaşta ele geçirmiş, 2005’te Gazze’den çekilmişti. Bir yıl sonra da Hamas, Filistin Yönetimi lideri Mahmud Abbas’a bağlı güçlerden yönetimi alarak Gazze’de hakimiyeti sağlamıştı.
“Türk halkının barışçı protesto hakkı, Türkiye’nin de topraklarındaki ABD güçlerini koruma yükümlülüğü var”
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Ortadoğu’daki gelişmeler konusunda temaslarda bulunmak üzere hafta başında Türkiye’deydi.
Türkiye’nin Gazze’deki insani durum derinleştikçe İsrail’e yönelik eleştirisinin dozunu arttırdığının gözlemlendiği bir sırada, Blinken’ın ziyaretinden bir gün önce Adana’daki İncirlik Üssü’ne Filistin yanlısı bir grup gösterici girmeye çalışmış ve polis müdahale etmişti.
İsrail-Hamas çatışması, Washington ile Ankara arasında, ABD ve Suriye Demokratik Güçleri’nin birlikte çalışması dahil pek çok konu başlığında sorunların yaşandığı bir döneme de denk geldi.
Votel, “Türkiye elbette ABD’nin uzun süredir müttefiki ve ittifakın çıkarlarının ilerletilmesi için çok şey yapmış, iyi bir NATO ortağı. Bu konuda bazı politika farklılıklarının olduğu açık. En önemlisi iki tarafın diplomatlarının konuşuyor olması ve sorun yaratmamak adına herkesin ne yaptığımızı tam olarak anlaması için askeri kanallar üzerinden görüşmelerin devam etmesi” dedi.
İncirlik Üssü yakınlarındaki protesto gösterilerini de değerlendiren eski CENTCOM Komutanı, “Elbette Türk halkının barışçı şekilde protesto yapma hakkı var. Türkiye’nin kendi toprakları üzerinde bulunan Amerikan güçlerini koruma yükümlülüğü var. Yaşanan da bu gibi görünüyor. Bana kalırsa bölgede pek çok duyguyu ve farklı görüşleri ortaya çıkaran olağanüstü bir durum yaşanıyor. İnsanların fikirlerini ifade etmeleri ama bunu barışçı şekilde ve bu çatışmayı da daha körüklemeyecek şekilde yapmalarını sağlamak için elimizdeki tüm araçları kullanmamız çok önemli” ifadelerini kullandı.