İlk kez Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2011 Seçimleri öncesi bir seçim vaadi olarak sunulan Kanal İstanbul, 28 Kasım’da yapılan ÇED İnceleme Değerlendirme Komisyonu toplantısından beri yeniden gündemde.
Başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP, İyi Parti, HDP ile Saadet Partisi Kanal İstanbul projesine karşı çıkıyor.
İstanbullular, yılbaşından hemen önce İstanbul’daki Çevre İl Müdürlüklerinin önünde uzun kuyruklar oluşturarak bu projenin yapılmasını engellemek için ÇED raporuna itiraz başvurusunda bulundular.
Your browser doesn’t support HTML5
Erdoğan: ‘‘Kanalı yapmakta geç bile kaldık’’
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, Boğazlar üzerindeki yük ve insan trafiği baskını gerekçe göstererek bu projenin mutlaka hayata geçirileceğini söyledi.
Bugün partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, ‘‘İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum dönemden itibaren böyle bir Kanal İstanbul projesinin arayışı içerisine girdik. 2011'de milletimize bu sözü verdik. Esasen 2023 hedeflerimizden biri olan Kanal İstanbul'u yapmakta geç bile kaldık. İstanbul Boğazı, yılda ortalama 45 bin geminin geçtiği günde 500 bin kişinin taşındığı üzerimizdeki yük ve insan trafiği baskısının her geçen yıl arttığı bir yer haline gelmiştir. Montrö'ye göre boğazdan geçen gemiyi engelleme hakkımız bulunmuyor. Kazaları önlemede yetersiz kalıyor. Şehrin iki yakası arasındaki deniz trafiğini engellemek de ekonomik ve sosyal olarak mümkün değil’’ dedi.
Erdoğan: ‘‘İnşa maliyeti 75 milyar TL, Kanal İstanbul bünyesinde iki liman, bir lojistik merkez ve 7 köprü olacak’’
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nca 2018 yılında hazırlanan sunumda Kanal İstanbul'un toplam maliyeti 20 milyar dolar öngörülüyordu. Bu yıl kabul edilen son ÇED raporunda ise maliyet 75 milyar dolara indi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da son ÇED raporundaki maliyeti esas alıyor.
‘‘Kendi alanlarında dünyanın en önde gelen uluslararası firmalarıyla çalışıldı. ÇED çalışmalarının tamamlanmasıyla bugünkü aşamaya gelindi. İnşa maliyeti 75 milyar lira olarak hesaplanan Kanal İstanbul bünyesinde iki liman, bir yat limanı, bir lojistik merkezi, 7 köprü, 2 ayrı raylı sistem hattı yer alacak. Kanal etrafında sadece 500 bin kişilik konut alanına izin verilebilecek. Buna rezerv alan da diyebiliriz. Bu 500 bin kişi İstanbul'a dışardan gelmeyecek. Görüldüğü gibi bu tüm unsurları ve boyutlarıyla iyi çalışılmış bir projedir. Öyle zincirleme yapmakla bunu engelleyemezsiniz. Projenin inşasında herhangi bir sıkıntı, sorun yaşamayacağımıza inanıyoruz.’’
Prof. Gerçek: ‘‘Tahminim 32 milyar dolara mal olacak’’
Ancak bu maliyetin çok gerçekçi olmadığını düşünenler var. Uzun yıllar kent için ulaştırması konusunda dersler vermiş olan İstanbul Teknik Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Haluk Gerçek, kanalın inşa maliyetinin hesaplanın iki katına çıkabileceği kanaatinde.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Profesör Gerçek, ‘‘ÇED raporunun revizyondan önceki baskısında 20,7 milyar Amerikan doları olarak bir rakam vardı. Daha sonra değişik yerlerde 75 milyar TL telaffuz edildi. Bu tabii 20,7 milyar dolar kurunun hangi yılda alındığıyla ilgili olabilir. Projenin yüzde 60’ı kazı maliyetleri. ÇED raporunda verilen 1,3 milyar metreküp kazı miktarının çok daha üzerinde kazı hesaplanabiliyor. Çünkü bu işle ilgili yapılan ciddi çalışmalar var. Kazı miktarının 2,4 milyar metreküpe kadar çıkacağı söyleniyor. Kazı miktarı bu kadar artarsa ve kazı maliyeti toplam maliyetin yüzde 60’ı olduğunda toplam maliyet yüzde 60 artacak demektir. 8 tane İstanbul boğaz köprüsünden daha uzun köprü inşaatı söz konusu. Lojistik bir liman, lojistik merkez, Marmara konteynır limanı söz konusu. Benim tahminim ÇED raporunda verilen maliyetin iki katına yaklaşacağı şeklinde, 32 milyar dolar gibi bir rakam olabilir’’ dedi.
Prof. Gerçek: ‘‘Ulaştırma Bakanlığı, Boğaz’dan geçen gemi sayısının nasıl artacağını açıklamıyor’’
Son on yılda İstanbul Boğazı’ndan geçen gemi sayısında azalma olmasına rağmen ÇED raporunda gelecek 50 yılda yüzde 75’e yakın bir artış hesaplandığına dikkat çeken Profesör Gerçek, bakanlığın bu konuya açıklık getirmediğini söyledi.
Gerçek, ‘‘ÇED raporunda Boğaz’dan geçen gemi sayısın 2018’den 2072’ye kadar, 44 binlerden 76 bin seviyesine çıkacağı yazılı. Yani böyle bir değişimin olabilmesi, azalma trendinde olan gemi trafiğinde bu kadar büyük bir sıçrama yapabilmesi için çok önemli sosyoekonomik değişikler olması gerekir. Şu anda biliyoruz ki boğazda gemi trafiğine alternatif yeni yollar ortaya çıkıyor. Baltık üzerinde taşımalara başladı. Rusya, Kuzey Denizi’nde buzulların erimesiyle yeni yollar olduğu için taşıma oraya doğru kaymaya başladı. En önemlisi de boru hatları projeleriyle gerek gaz gerekse petrol taşımaları tankerle yapıldığından azalma oluyor. ÇED raporunda belirtildiği gibi bugünkünün iki katına nasıl çıkacağının açıklanması lazım. O açıklamayı biz istedik ama Ulaştırma Bakanlığı bunu bizimle paylaşmadı’’ dedi.
“30 sene içinde yüzde 65 olasılıkla 7,2 büyüklüğünde deprem olacak, sen kanal yaparak riski arttıryorsun’’
Jeoloji uzmanı Haluk Eyidoğan ise muhtemel İstanbul depremine dikkat çekerek Kanal İstanbul için harcanacak kaynağın İstanbul konut stokunun yenilenmesi için kullanılması gerektiğini söylüyor.
VOA Türkçe’ye konuşan Profesör Eyidoğan, ‘‘İstanbul’un en son 2018’de Boğaziçi Üniversitesi tarafından deprem riskleri çalışması revize edildi. 2018 rakamlarına göre, İstanbul’da 40 bine yakın bina yıkılacak, 190 bin bina kullanılamaz hale gelecek, 500 bin hane barınma ihtiyacı duyacak, 1,5 milyon kişi barınma ihtiyacı duyacak. Sanayide, konutlarda çok ciddi hasarlar ortaya çıkacak. Nüfusun binde biri ile ikisi arsında ölümcül kayıplar var. Nerede olacak bu deprem? Küçük Çekmece açıklarında Orta Marmara fayında. Bu fay üzerinde 7,2 büyüklüğünde bir deprem bekliyoruz. Ne zaman? 30 sene içinde. Yüzde 65 gibi yüksek bir olasılıkla . Böyle bir tehlike varken İstanbul’un neye ihtiyacı olabilir? Mevcut yapı stokunun güçlendirilmesine, gerekirse yeniden yapılandırılması. Yani kentsel dönüşüm. Sen ne yapıyorsun? Risk dururken bir kanal yapıyorsun, riski arttırıyorsun’’ dedi.