ANKARA - Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Soçi’deki görüşmesinde gözler Karadeniz’deki tahıl koridoruna çevriliyken Afrika açılımının yanı sıra iki ülke ilişkilerine ilişkin mesajlar da ön plandaydı.
Soçi’deki liderler zirvesinde, Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde Türkiye’nin katılımıyla Ukrayna ile Rusya arasında Karadeniz’de deniz mayınları tehlikesi gölgesi altında buğday ürünleri başta olmak üzere gıda nakliyatı amacıyla oluşturulan Karadeniz Tahıl Koridoru Girişimi ana gündem maddesiydi.
Ancak Putin, Rusya’ya yönelik Avrupa Birliği (AB) ülkeleri başta olmak üzere uygulanan yaptırımları anımsatarak, eğer bekledikleri şartlar sağlanmazsa Karadeniz Tahıl Koridoru’na geri dönmeyecekleri yönünde mesaj verdi.
Buna rağmen Erdoğan’ın, “Tahıl sevkiyatında, BM ile önemli ilerlemeler içeren yeni öneriler paketi hazırladık” sözüyle arabuluculuğa devam ettiği görüldü.
Türk gemisine müdahaleye değinilmedi, tahıl koridorunda Afrika açılımı gündemde
Rusya’nın geçtiğimiz Temmuz ayında çekildiği Karadeniz Tahıl Koridoru Girişimi’nin anlaşması 22 Temmuz 2022’de İstanbul’da imzalanarak, 1 Ağustos 2022’den itibaren Ukrayna limanlarından güvenli tahıl nakliyatını sağlıyordu.
Türkiye’nin arabulucu rolüne rağmen son olarak Rusya Savunma Bakanlığı, 15 Ağustos’ta Türk denizci personele sahip Palau bandıralı “Şükrü Okan" adlı kuru yük gemisine Rus askerlerce Ka-29 tipi helikopterle yapılan baskın görüntülerini paylaşarak, Karadeniz’de İzmir’e doğru yol alan gemide denetim yapıldığını açıklamıştı.
Türk Dışişleri Bakanlığı’nın sessiz kaldığı olaya ilişkin 17 Ağustos’ta Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi kaynaklı açıklama yapılması dikkat çekti.
Bu açıklamada, gemiye uluslararası sularda müdahale edildiğini belirterek, “Geminin sahibi Türk olsa bile gemi Türk bayraklı bir gemi değildir. Rusya Federasyonu’ndaki muhatapların Karadeniz’de gerginliği tırmandıracak girişimlerden kaçınılması için uygun bir şekilde ikaz edilmiştir” denildi.
Oysa Türk denizcilik sektöründe, liman vergileri ve bazı ticari kolaylıklar gerekçesiyle pek çok şirket başka ülke bayrağı kullansa da İstanbul ve İzmir merkezli faaliyet gösteriyor.
Putin ve Erdoğan ise Soçi’deki basın toplantısında, Rus silahlı deniz piyadelerince Türkiye’nin kuzeybatı sahiline sadece 60 kilometre uzaklıkta yaşanan bu olaya ilişkin hiçbir değerlendirmede bulunmadı. Basın toplantısında liderlere bu konuda soru da yöneltilmedi. Karadeniz Tahıl Koridoru Girişimi’ne Rusya’nın geri döndürülmesi konusunda ise, “Afrika açılımı” niteliğinde Türkiye ve Katar’ın katılımıyla yeni öneri gündeme taşındı.
Sezer: "Liderler arasındaki görüşme olumlu geçmiş görünüyor"
Rusya-Türkiye ilişkileri uzmanı Aydın Sezer, iki lider arasındaki görüşmeyi “olumlu” değerlendirdiği vurgulayarak, basın toplantısında liderlerce karşılıklı jestlerle bunun ortaya konulduğunu söyledi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Sezer, Karadeniz Tahıl Koridoru Girişimi konusunda Putin’in Rusya tarafınca epeydir dile getirilmekte olan şartları yinelediğini işaret etti.
Sezer, gündemdeki Afrika açılımıyla ilgili Rusya’nın buğday hammaddesini sağlayacağı ve Katar’ın finansman desteği vereceği yeni yaklaşım ile Türkiye’de un üretimi yapılarak altı Afrika ülkesine temel gıda yardımı yapılacağını dile getirdi.
Katar’ın uluslararası arenada “sosyal sorumluluk projesi” niteliğindeki bu yeni hamleyle varlık göstermeye çalıştığını söyleyen Sezer, “Türkiye açısından ise kuşkusuz ticari boyutu yarar sağlayacaktır. Rusya’nın buğdayı Türkiye’de işlenerek un dolayısıyla temel gıda maddesine dönüştürülecek ve az gelişmiş altı Afrika ülkesine gönderilecek görünüyor. Bunun Karadeniz Tahıl Koridoru Girişimi’ne yönelik etkisi ne olacak bunu izleyeceğiz” diye değerlendirdi.
“Sinop konusunda Rusya maddi ortaklık bekliyor”
Aydın Sezer, liderler görüşmesinde iki ülke ilişkilerine bugüne kadar gündemdeki tüm başlıkları değinildiğini ancak ilk kez Erdoğan’ın Sinop Nükleer Santrali konusunu da gündeme getirdiğini ifade etti.
Rusya’nın Sinop’taki bu projeyle de ilgilendiğini ancak Akkuyu Nükleer Santrali’yle aynı maddi şartlarla projeye katılmayacağını açıkladığını kaydeden Sezer, “Rusya, Türkiye’nin de elini taşın altına koyarak, nükleer santral projesine finansman ortağı olması durumunda buna sıcak bakıyor. Rusya dışında bu projeyle ilgili bir başka ülke de yok” yorumunu yaptı.
“Suriye’de TSK’nın geri çekilmesi talep edilmiştir”
Sinop dışında iki ülke ilişkilerinde yeni bir boyut gözlemlemediğini belirten Sezer, şöyle konuştu:
“Putin’in Rusya’nın Suriye politikasında açık bir mesajı söz konusu oldu. Açıkça Suriye’nin toprak bütünlüğü ve bağımsızlığını işaret ederek, Suriye’nin geleceğine Suriye halkının karar vermesi gerektiğini söyledi. Zannediyorum ki içeride basına kapalı görüşmeler sırasına Suriye konusunda Putin daha net birtakım mesajlar vermiş olabilir. Bu da Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Suriye’den çekilmesi talebi. TSK’nın çekilmesi konusunda Erdoğan hiçbir şekilde geri adım atılmayacağını söylemişti. Ama Rusya, Türkiye’nin en azından TSK’nın Suriye topraklarından çekilmesine ilişkin bir takvim verilmesini arzu ediyor. Ama bu takvim önerisine de yanaşmıyor. Soçi’deki basın toplantısında, Erdoğan’ın Suriye konusuna değinmemesi ancak Putin’in değinmiş olması gösteriyor ki bu konu içeride görüşülen en önemli konulardan birisiydi."