Amerika Başkanı Joe Biden’ın göreve başlamasının üzerinden 2,5 ay geçmesine rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşme gerçekleştirmemiş olmasının nedenleri Washington’da tartışılıyor. Başkent Washington’daki Türkiye uzmanlarından Soner Çağaptay, Türkiye’nin Amerika’da göreve gelen başkanların ilk aradığı 10 ülke arasında yer aldığını, bu sayede iki lider arasında şahsi ilişki başlayıp, kimya oluştuğunu, ancak Biden döneminde çeşitli nedenlerle hükümetlerin arasının iyi olmadığını söylüyor.
Your browser doesn’t support HTML5
“Erdoğan piyasalar için Biden görüşmesini istiyor”
VOA Türkçe’nin konuştuğu Washington Enstitüsü Türkiye Uzmanı Soner Çağaptay’a göre iki taraf da birbirinden kendi pozisyonuna yakınlaşmasını istiyor. Washington S-400’ler konusunda adım beklerken, Ankara YPG konusunda verilen sözlerin tutulmasını istiyor. Ancak Çağaptay’a göre ABD’nin acele etmediği bu görüşme için eli şu nedenlerle güçlü:
“Biden’ın eli biraz daha kuvvetli. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çok istediği bir gelişme var. O da telefon görüşmesi. Özellikle piyasaların telkin edilmesi açısından çok önemli. Türkiye'ye tekrar yabancı yatırımcıların çekilmesi açısından çok önemli bir adım. Pandemi sonrasında sanırım Cumhurbaşkanı ekonominin katlanarak büyümesini istiyor, tabanını tekrar genişletmek için. Türkiye doğal kaynakları kıt olan, dışarıdan gelen yabancı sermayeyle büyüyen bir ülke olduğu için Biden-Erdoğan arasındaki görüşme özellikle piyasalara verilecek mesajlar açısından çok önemli. Yani sadece sembolik değil, ekonomik büyümenin geri dönmesi açısından önemli bir görüşme.”
“Ankara’nın Uygurlar konusundaki tavrı Washington’a S-400 meselesini unutturabilir”
Washington Enstitüsü Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü, Türkiye Programı Direktörü Soner Çağaptay, iki ülke ilişkilerinin bir numaralı çıkmazı S-400’lerin Rusya’ya iadesinin mümkün olmadığını hatırlatıyor. Bu nedenle krizi aşmanın formülü olmadığını ancak farklı işbirliği alanı açarak S-400’lerin unutturulabileceğini belirtiyor.
“Herhalde tek çözüm madem bunun iadesi mümkün değil. Bu sistem Türk toprakları dışına çıkmadıkça da Türk-Amerikan ilişkilerinde düzelme olması mümkün değil. Bu sorunu ileri ötelemek. Şu anda her iki tarafın diplomatları da son derece işin ehli insanlar, bunu yapabilecek durumdalar. Ya da yepyeni bir iş birliği alanı açıp ki Çin'in bence bunun zemini olabilir S-400 konusunu unutturmak. Washington'da Çin gerçekten önemli bir mesele. Türkiye'nin bu konudaki iradesinin en zayıf olduğunu düşünüyorum. Uygurlara yapılan zulme karşı Ankara Washington ile beraber durduğu takdirde işte o zaman Washington, Kongre, Savunma Bakanlığı S-400 meselesini unutabilir gibi geliyor. Aksi takdirde bu mesele herhalde ötelenecek, ileriye ertelenecek. Ama ne yazık ki sorun ortadan kalmayacak gibi görünüyor.”
“Çin konusunda işbirliği Türkiye ABD ilişkilerinde kuantum sıçraması yaratır”
Çin’in Amerika açısından kendisine karşı askeri, siyasi ve ekonomik olarak tehdit oluşturabileceğini düşündüğü tek ülke ve küresel tehdit olarak gördüğünü belirten Çağaptay, Çin konusunda Türkiye ile Amerika arasında işbirliği zemini oluşmasının diğer tüm sıkıntıların aşılmasına yol açabilecek bir “kuantum sıçraması” ortaya çıkartabileceğini savunuyor.
“Ama soru şu. Ankara Çin'de ipleri atmak için hazır mı? Uygurlar konusunda Uygurlara yapılan zulmü kabul etmek mümkün değil. Fakat bu konuda Ankara'nın çok sessiz kaldığını görüyoruz. Önemli bir tartışma konusu.”
“İki taraf da ilişkilerde kırılma istemiyor”
Çağaptay, iki ülke ilişkilerinin her konuda olumsuz olmadığını da şöyle ifade ediyor: “Ben Türk-Amerikan ilişkilerinde bir kırılma beklemiyorum. Ne Ankara ne de Washington bir kırılma ya arzu ediyor. İlişkilerde Washington bir yandan farklılıkları idare etme yani S-400 meselesi ya da YPG gibi iki tarafın üzerinde hemfikir olmadığı konularda farklılıkları idare etme, bir yandan yeni işbirliği olanakları bulma üzerine odaklanmış durumda. Afganistan'daki barış görüşmelerine Türkiye’nin ev sahipliği yapmış olması, Suriye de işbirliği alanı olabilir. Esat rejimine karşı Libya ya da Güney Kafkaslarda Rusya'ya karşı işbirliği olabilir.”
“Türkiye Rusya-Ukrayna gerginliğinde denge siyaseti izleyecek”
Rusya’yla Ukrayna arasında yaşanan gerginlikte Karadeniz’in güney komşusu olan NATO üyesi Türkiye’nin alacağı pozisyonu da değerlendiren Çağaptay, Montrö Anlaşması’nın Türkiye lehine, Karadeniz’in de Türkiye ile Rusya tarafından ortak idare edilen bir alan olduğunu, Türkiye’nin Kırım’da rejim değişikliği istemeyeceğini vurguluyor:
“Aslında ABD’nin istediği Karadeniz'de Rusya’ya karşı artan bir NATO varlığı. Ben bu konuda Ankara'nın denge siyasetini izlemeye devam edeceğini düşünüyorum. Montrö’yü değiştirmeyeceğini, değiştirmek istemeyeceğini fakat Ukrayna ve Kırım konusunda ancak Ankara Washington'da çalışacak.
Amerika Başkanı Biden’ın stratejilerinden birisi Putin'e karşı daha ofansif bir dış politika izlemek. İşte bunun da Ukrayna, Gürcistan, Doğu Avrupa gibi boyutları var. Türkiye zaten bir süredir İHA’lar satarak, teknoloji paylaşımı konusunda Ukrayna’ya yardımcı oluyordu. Ukrayna konusunda ciddi iş birliği bekliyorum. Kırım konusunda Türkiye'nin hassasiyeti son derece anlaşılır.”
Washington’un 24 Nisan açıklaması bu yıl öncekilerden farklı olur mu?
Amerika’da 1915 olaylarını soykırım olarak niteleyen Ermeni Tasarısı kongrenin üst kanadı senatoda 2019’da kabul edilmişti. Özellikle Demokrat partili başkanlar döneminde, 1915 olaylarının yıl dönümü için “soykırım” ifadesinin kullanılma ihtimali daha sık gündeme geliyor. Soner Çağaptay, Biden döneminde bunun önceki yıllara göre gündeme gelme ihtimalinin yüksek olduğunu ifade etti:
“Biden Kampanya döneminde bu konuda söz verdi. 24 Nisan'da Ermeni soykırımını tanıyacağını söyledi. Yüksek bir ihtimal bence. Özellikle Türk-Amerikan ilişkilerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'la Amerika Başkanı arasındaki eski kimyanın yakalanmamış olmasının da etkisiyle. Eski kimya neydi? Amerika Başkanı seçildiğinde ilk aradığı 10 ülke arasında Türkiye olurdu. O liderler arasında şahsi ilişki ve başlatır, kimya oluşurdu. Bu da ilişkilerdeki sorunların iki lider arasında halledilmesinin yolunu açardı. Bu artık yok. Bunun olmamasının çeşitli sebepleri var. Biden ekibi içinde Türkiye'de bahsedilen demokrasi paketi konusunda örneğin ‘Biz bu filmi daha önce gördük’ saptaması var. Savunma Bakanlığı içinde S-400 alımı konusunda büyük endişeler var. Kongre'de bunlardan müteşekkil ve başka faktörlerin etkisiyle Türkiye aleyhtarı oldukça ciddi bir hava var. Bunların hepsinin etkisiyle belki de bu sene ilk defa yüzde 50'den fazla şans var diyebiliriz.”