Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, her yıl sık sık tekrarladığı “en az üç çocuk” çağrısını yinelerken doğurmak istemeyen iş hayatındaki kadınları eleştirdi.
Erdoğan, kariyeri için çocuk sahibi olmaktan kaçınan kadınların insanlıktan vazgeçtiği görüşünde.
“Kadının iş hayatındaki konumu onun anneliğini asla geriye atmamalıdır. 'Çalışıyorum' diye annelikten imtina eden bir kadın aslında kadınlığını inkar ediyor demektir. Anneliği reddetmek insanın yarısından vazgeçmektir. Daha geniş tutuyorum. İnsanlıktan vazgeçmektir. Üretmek, hayatın her alanında var olmak kesinlikle anneliğe engel değildir. İş hayatının anneliğin alternatifi haline getirilmesini kesinlikle kabul etmiyorum. Anneliği reddeden, evini çekip çevirmekten vazgeçen bir kadın, iş dünyasında istediği kadar başarılı olsun, özgünlüğünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır, eksiktir, yarımdır.”
‘Kadın hakları savunucuları kadınları tecrit ediyor’
Türkiye'de kadın haklarını savunucularının yıllarca insana dair gerçekleri inkar eden ve kesinlikle bu topraklara, bu medeniyete ait olmayan bir bakış açışıyla bu konuyu tekellerine aldığını belirten Cumhurbaşkanı’na göre, kadını yaratılış fıtratından, toplumsal ve biyolojik gerçekliğinden tecrit eden görüşler aslında onun hakkını savunmuyor:
“Tam tersine kadını özgünlüğünden uzaklaştırıyor, tecrit ediyor. İnsanlığın yarısını oluşturan kadın, anneliğiyle, evinin ve çocuklarının üzerindeki etkinliğiyle, estetiğiyle, sahip olduğu farklılıklarla kadındır. Bu gerçeği bir kenara bırakıp erkekle kadını birbirilerine hasım olarak, rakip olarak gören anlayışı kesinlikle reddediyoruz. Anne olmazsa insanlık olur mu? Anne varsa insanlık var. Bunun için her fırsatta en az 3 çocuk tavsiyesi yapıyorum. Bunu ben yapmıyorum. Rabbim emrediyor, Peygamberimiz söylüyoruz. Üretmek, hayatın her alanında var olmak kesinlikle anneliğe engel değildir.”
AKP iktidarında daha önce hiçbir dönemde olmadığı kadar kadına ve aileye destek verildiğini de vurgulayan Cumhurbaşkanı, güçlü milletleri ancak güçlü ailelerin doğuracağını söyledikten sonra bir devletin en önemli görevinin “neslin güvenliği” olduğunu açıkladı.
Kadın Cinayetleri Duydurma Platformu’ndan eylem çağrısı
Erdoğan’ın bu sözlerinin ardından Kadın Cinayetlerini Durdurma Platformu, “Kadın kadındır, yarım aklındır” sloganıyla yarın (Pazartesi) İstanbul İstiklal Caddesi ve Ankara Sakarya Caddesi’nde basın açıklaması düzenleyeceğini duyurdu.
‘Müslüman aile doğum kontrolü anlayışı içinde olamaz’
KADEM’in toplantısında “anneliği reddetmek insanlıktan vazgeçmek” diyen Erdoğan bir hafta önce de oğlu Bilal Erdoğan ve kızı Esra Albayrak’ın yönetim kurulu üyesi olduğu TÜRGEV’in yönetim kurulunda yaptığı konuşmada doğum kontrolü ve nüfus planlamasına tepki gösterdi.
Erdoğan, "Asli amacımızı asla unutmadan vakıf anlayışının gerektirdiği mütevazılıktan taviz vermeden yolumuza devam etmeliyiz. Zürriyetimizi artıracağız. Neslimizi çoğaltacağız nüfus planlamasıymış, doğum kontrolüymüş hiçbir Müslüman aile böyle bir anlayış içinde olamaz. Rabbim ne diyorsa, sevgili Peygamberimiz ne diyorsa biz o yolda gideceğiz" diye konuştu.
Erdoğan, kürtajı cinayet olarak gördüğünü daha önce açıklamıştı
Cumhurbaşkanı’nın doğum kontrolü ilgili ilk sözler bunlar değil. Başbakanlık görevinde bulunduğu 2012 yılında doğum kontrolü meselesini yine gündeme getirdi. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ve Avrupa Parlamenterler Forumu tarafından düzenlenen Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı’nda kürtajın cinayet olduğunu ifade etti.
“Sezaryenle doğuma karşı olan bir başbakanım. Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum. Buna kimsenin müsaade etme hakkı olmamalı. Ha anne karnında bir çocuğu öldürürsünüz ha doğduktan sonra öldürürsünüz, hiçbir fark yok”
Cumhurbaşkanı’nın kadın derneklerinin tepkisini çeken başka açıklamaları da var.
‘Kadınla erkeğin eşit olması mümkün mü?’
Cumhurbaşkanı başbakan olarak kampanya yürüttüğü 2010 referandum sırasında Hatay’da yaptığı konuşmada kadın ve erkeklerin eşit olmadığını ifade etti.
Erdoğan o gün, “Kadın kadındır erkek erkektir. Bunların eşit olması mümkün mü? Bunlar birbirinin tamamlayıcısıdır” dedikten sonra 2014’te bu kez cumhurbaşkanıyken katıldığı KADEM toplantısında bu konuya açıklık getirdi.
"İş hayatında hamile bir kadını erkek ile aynı şartlara tabi tutamazsınız. Bir anneyi, örneğin çocuğu emzirmek zorunda olan bir anneyi bu tür yükümlülükleri olmayan bir erkek ile eşit konuma getiremezsiniz. Kadınları, erkeklerin yaptığı her işte çalıştıramazsınız, komünist rejimlerde geçmişte olduğu gibi. Eline ver kazmayı küreği, çalışsın. Olmaz böyle bir şey. Onun narin yapısına ters düşer. Bizim dinimiz kadına bir makam vermiş, annelik makamı. Anneye bir makam daha vermiş. Cenneti ayakları altına sermiş. Babanın değil, annenin ayakları altına koymuş. Bunu feministlere anlatamazsın mesela, onlar anneliği kabul etmiyor. Ama anlayanlar yeter bize diyoruz, onlarla yola devam ederiz”
‘Bir anne baba kızının başkasının kucağına oturmasını ister mi?’
2013 yılındaki Gezi Direnişi’nin üçüncü günü Habertürk Televizyonu’nda Fatih Altaylı’nın konuğu olduğunda yaptığı açıklamalar da kadın derneklerinin tepkisini çekmişti.
Erdoğan, “Her yerin kendine ait kuralları vardır. Devletin metrosunda da ahlak kuralları vardır. Bu ahlak kuralları aşılırsa buna karşı anonsa yapılmasının nesi yanlış? Sonra da bir grup geliyor, ellerinde alkoller malkoller; şimdi soruyorum, bir anne baba kızının affedersin birinin kucağına oturmasını ister mi? Biz de diyoruz ki buna dikkat edin. Birisiyle bir bankta oturursun sohbet edersin, bunu saygıyla karşılarsın. Tayyip Erdoğan olarak ben bunu saygıyla karşılamam ve toplumun büyük kesimi de saygıyla karşılamaz Ben Dolmabahçe’de ofisimin önünde Kadıköy’den gelenlerin durumunu görüyorum ama saygı gösteriyorum. Giyimine kuşamına karışmıyorum ama aynı saygıyı benim eşim, kızım giyinenlere de göstermeliler" demişti.