63 yaşındaki emekli Nimet Umul, eline 2 bin 430 lira emekli aylığı geçtiğini söylüyor. İzmir’in Balçova ilçesinde kirada oturan Umul, maaşının 1400 lirasını kiraya verdikten sonra kalan parayla geçimini sağlamaya çalışıyor. Çocuklarının desteğiyle ve sağlık sorunlarına rağmen yaptığı ek işle ayakta kalmaya çalışan Umul, Türkiye’nin ekonomik şartlarında geçim kavgası veren milyonlarca emekliden biri.
Umul, eşini 2018 yılında kaybettikten sonra yalnız yaşamaya başlamış: “Eşimden kalan hiçbir maaşım yok. Kendi çabalarımla emekli oldum. 38 yaşından sonra işe başladım. Orada, burada derken 2017’de emekli oldum. 900 TL ile emekli olmuştum, şu an 2430 TL maaş alıyorum. Evim kira. Zor şartlarda geçinmeye çalışıyorum.”
Your browser doesn’t support HTML5
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (TÜRK-İŞ) hesaplamalarına göre Türkiye’de Nisan ayı itibariyle dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 5 bin 323 TL, yoksulluk sınırı ise 17 bin 340 TL. Bekar bir kişinin aylık yaşama maliyeti ise 6 bin 965 TL. Nimet Umul’un kirasını ödedikten sonra eline kalan para ise bin liranın biraz üzerinde.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Umul, “1000 lira tabii ki bana yetmiyor. Mümkün değil yetmesi. Bunun içinde marketim var. Kasaba zaten hiç gidemiyorum. Kasap diye bir şey yok hayatımda. Çocuklar falan alırlarsa ancak o şekilde yiyebiliyorum. Tavuğun da fiyatı uçtu ama arada bir tavuk alabilirsem tavukla çorbadır, yemektir yapabiliyorum. Pazara çok az bir para ayırabiliyorum. Çok zor şartlar, geçinemiyorum. 100 lira pazara ayırmak zorunda kalıyorum. İki haftada bir sefer pazara gidebiliyorum. Markete de 200-300 lirasını ayırsam ekmek, yoğurt derken onlara bile yetmiyor. Elektriğime, suyuma, telefonuma hiç para kalmıyor” dedi.
“Torunlarımın doğum günü geldiği zaman onlara bir şey alamamak beni çok üzüyor”
İki çocuğu olan Umul onların desteğiyle geçinmeye çalıştığını anlattı: “Mesela bayramda tüpüm bitti. Çocuklar geldi, ‘anne yedek tüp var mı’ dediler. ‘Yok’ dedim. Ne yapacağız? Ertesi günü bir baktım oğlum sağ olsun hemen para atmış. Ertesi günü çocuğumun verdiği para ile tüp aldım. Bir tüp 330 lira oldu. Ben kendi başıma mümkün değil alamayacaktım onu. Ben çocuklarıma kesinlikle destek olamıyorum. Çok isterdim ama olmuyor maalesef. Torunlarımın doğum günü geldiği zaman bile onlara bir şey alamamak beni çok üzüyor.”
Geçmişte alım gücünün daha yüksek olduğunu vurgulayan Umul, “Geçmişte çok daha iyiydi. En azından kiramı rahat veriyordum. Pazarıma daha rahat gidiyordum. Tabii ki şimdi mümkün değil. Geçmişle kıyas bile edilmez. Eskiden pazar arabasının etrafına bile doldurur gelirdim. Ama şimdi iki üç şey alıyorum. Para bitiyor” dedi.
“Emekli olunca hayalim eşimi alıp deniz kenarında kalmaktı ama olmadı maalesef”
Umul evden dikiş yaparak ek gelir elde etmeye çalıştığını kaydetti: “Birazcık dikişten anladığım için tadilattır, ufak tefek işlerdir, mesela pandemide maske diktim, maske sattım. Bu işleri yapıyorum. Onlarla biraz ayakta durmaya çalışıyorum. Ama çok yoruluyorum, öyle böyle değil. Makinanın başında çalışmaktan çok yoruluyorum. Ben zaten rahatsız bir insanım. Belimden ameliyatlıyım, dizlerimden ameliyatlıyım. Yani beni çok yoruyor.”
Ancak Umul hayalinin, emekli olunca çalışmaya devam etmek olmadığını da belirtti: “Emekli olunca en büyük hayallerimden birisi eşimi alayım gideyim, deniz kenarında kalalım. Ama maalesef olmadı, yapamadık.” Umul, bu geçim şartlarında tatil yapmanın hayalden öteye gitmediğini de söyledi.
“Balık almak çok istiyordum, alamadım”
VOA Türkçe Umul’a pazar alışverişinde de eşlik etti. Pazardan iki haftalık ihtiyaçlarını almak için 100 lira bütçe ayıran Umul, “Patlıcan, fasulye, yeşillik ve dolma biber aldım. Başka bir şey yok. Balık almak çok istiyordum alamadım. 40 liradan aşağı balık yok. Meyve de alamadık. Fiyatlar çok yüksek. Enginarın memleketinde yaşıyoruz ama enginarı yiyemiyoruz. Çünkü çok pahalı. Enginar alamadım” dedi.
Aldıklarının sofra kurmaya yetmeyeceğini söyleyen Umul, “Hiç yeter mi? Hani bunun yağı, pirinci yani? Yetmez tabii ki. Mümkün değil. Domates alamadım mesela. 15 liradan aşağı domates yok, dolma yapacağım, fasulye yapacağım ama domates yok. Domatessiz olmaz ama ne yapalım, yapacak bir şey yok. Emekli gerçekten çok zor durumda. Emeklilere bir çözüm getirilmeli. Enflasyona göre bizim de maaşlarımıza zam yapılmasını istiyorum. Başka hiçbir şey istemiyorum. Şu pahalılık bitsin, emeklinin maaşı artsın. Enflasyon bir dur densin artık” şeklinde konuştu.
Emeklilerin 1 Mayıs’ta beklediği maaş zammı ‘sürprizi’ gelmedi
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre geçen yıl sonu itibariyle Türkiye’de emekli sayısı 13 milyon 644 bin 30 kişi oldu. Emekli ve memur maaşlarına ise en son bu yılın Ocak ayında sosyal refah düzenlemesi ile artış yapıldı. SSK ve Bağ-Kur emekli zammı yüzde 25,48 olurken memur ve memur emeklisinin zam oranı ise yüzde 30,5 oranında belirlendi. Yapılan düzenlemeyle en düşük emekli maaşının da bin 500 TL'den 2 bin 500 TL'ye yükseldiği açıklandı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin emekli maaşlarıyla ilgili “Temmuz'da bir sürprizimiz olacak, en düşük emekli maaşı artacak. Düzenleme ile yaklaşık 13 milyar liralık bir maliyet oluşturacağız. Bunun biraz üzerinde ama devamlı olan bir düzenleme olacak. Emekli maaşı yıl boyunca yüksek olmuş olacak” demiş ve ayrıntılarını 1 Mayıs'ta açıklayacağını duyurmuştu. Ancak emeklilerin yeniden maaş zammı için gözlerini çevirdiği Bakan Bilgin’den 1 Mayıs’ta beklenen açıklama gelmedi.
“Emeklilerinin ellerine geçen ortalama maaş 3000-3500 lira civarındadır”
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Emekliler Sendikası (Emekli-Sen) Balçova Şube Başkanı Ömer Arslan, Türkiye’de emeklilerin çoğunun geçim sıkıntısı içinde olduğunu kaydetti. Arslan, “Son zamlar ile en düşük emekli maaşı 2500 liraya yükseltildi. Şu anda açlık sınırı 6 bin lira ve üzerinde olduğu bir dönemde emeklilerinin ellerine geçen ortalama maaş 3000-3500 lira civarındadır. Bu da açlık sınırının yarısına tekabül ediyor” diye konuştu.
Bakan Bilgin’in maaş zammıyla ilgili bekledikleri açıklamayı yapmamasını değerlendiren Arslan, “Bunların hepsi tek adam rejiminin getirmiş olduğu, kendisinin dışında hiçbir şey söylenmemesi gerektiğini, bu nedenle de bakanın içinden gelen küçük bir zammın bile engellenmesi demektir. Bizi aldatmaya yönelik, kandırmaya yönelik kaşıkla bile değil çay kaşının ucuyla bir zam vermeye çalışıyorlar” dedi.
“Bize en az yüzde 75 zam verilirse açlık sınırının üzerine çıkabiliyoruz”
VOA Türkçe’ye konuşan Arslan taleplerini şöyle açıkladı: “Şu anda bize en az yüzde 75 zam verilirse ancak açlık sınırının üzerine çıkabiliyoruz. Önceki verilen yüzde 25’lik ve 35'lik zammın dışında eğer yüzde 75'lik bir zam verirse ancak açlık sınırına erişebiliyor veyahut onun üzerine biraz çıkabiliyoruz. Yoksa yüzde 75'in altında bir zam verilirse, hepimiz açlık sınırının altında yine halk pazarlarının akşam saatlerini beklemek zorunda kalacağız. Zam sürecinin Emekliler Sendikası olarak toplu sözleşme hakkıyla masa başında bizim de dahil olarak yürütülmesini istiyoruz. Hiçbir sağlık giderinden emeklilerden ücret alınmaması gerektiğini talep ediyoruz. İntibak Yasası'nın çıkmasını sağlamak, 3600 ek göstergenin ve kıdem tazminatı yasasının çıkarılarak emeklilerin belirli haklara sahip olmasını istiyoruz. Bunun dışında EYT'lilerin (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) sorunlarının çözümü ve bunun sonucunda EYT'lilerin de belirli haklara sahip olmasını, onların da yaşam standardının yükselmesini talep ediyoruz.”