Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, Fransız Anayasası’nın “laiklik” ilkesine göre, “Cumhurbaşkanı’nın tüm dinlere eşit mesafede ve tarafsız durması” zorunluluğuna rağmen, birbiri ardına attığı politik adımlar ülkede sert tartışmalara sahne oldu.
Marsilya’da Papa Françis ile ayine katıldığı için eleştirilen Macron, bu sefer üstelik Elysee Sarayı’nda Fransa’nın baş hahamı Haim Korsia ve Musevi dini temsilcilerini Perşembe günü kabul etti. Macron’un, Musevilerin Hanuka (Işık) Bayramı için Elysee Sarayı’nda sekiz mumlu şamdanın ilk mumunu misafirleriyle birlikte yakması ve dualar okunması sert eleştirildi.
Sosyal medyada hızla yayılan görüntülerde, Macron, Fransız Cumhuriyeti’nin sembolik “Balo Salonu’nda”, Cumhuriyet tarihinde ilk kez Yahudi dinine ait bir törene ev sahipliği yaparak, Hanuka şamdanının ilk mumunun yakılmasına ve dualar okunmasına eşlik ediyor. Musevi dininin temsilcileri de, “antisemitizm ile mücadele çabalarından dolayı” Macron’a ödül veriyor.
Basına ve kamuoyuna duyurulmadan gerçekleştirilen bu etkinliğin görüntüleri sosyal medya üzerinden paylaşılınca, tüm ülkede hızla yayıldı. Kullanıcılar, sosyal medya üzerinden Cumhurbaşkanı’nı eleştiri yağmuruna tutarken, politikacılar ve laik gruplar da Macron’u “vahim bir hata işlemek ve cumhuriyete ihanet etmekle” suçladı.
Üstelik Macron’un bu görüntüleri, Fransa’da “din ile devleti ayıran” 9 Aralık 1905 Laiklik Yasası’nın yıldönümüne iki gün kala sergilemesi, Yahudi cemaatinin laik kesimi de dahil ülkedeki laiklerin öfkesine hedef oldu.
Laik Yahudiler: “Bu cumhuriyetin DNA’sına aykırı”
Fransa Musevi Dernekleri Konfederasyonu (Crif) Başkanı Yonathan Arfi, “Macron’un bu jestinin bir hata olduğunu” söyleyerek bu girişimle arasına mesafe koydu. Radyo Sud’e konuk olan Arfi, baş hahamın inisiyatifine katılmadığını belirterek, “Hanuka mumunun yakılacağı mekan Elysee Sarayı olamaz. Cumhuriyetçi DNA, dini olan her şeyden uzak durmayı gerektirir. Fransız Yahudileri laikliği her zaman bir koruma ve özgürlük yasası olarak görmüşlerdir. Laikliği zayıflatan her şey Yahudileri de zayıflatır” dedi.
Özellikle sol parti üyesi politikacılar arasında tartışmayı alevlendiren görüntülere tepkiler sert oldu. Sosyalist Partili Occitania bölgesi yöneticisi Carole Delga, X hesabından, "Elysee bir ibadet yeri değildir. Laiklikten taviz vermeyiz. Bu ortak alan değerli ama kırılgandır. Bu tür davranışlar Cumhuriyet’e zarar veriyor" diye kınadı.
Radikal Sol Parti başkanı Guillaume Lacroix, "Elysee ne bir kilise, ne cami, ne tapınak, ne de sinagogdur" derken, La France Insoumise (LFI) yöneticisi Manuel Bompard için Macron’un yaptığı, "Cumartesi günü Laiklik Yasası’nın yıl dönümünden iki gün önce işlenen, affedilemez bir siyasi hata".
Milletvekili Jerome Guedj de, 7 Ekim'de İsrail'de Hamas saldırılarından bu yana "anti semitizmin yükselişine karşı Fransız Yahudilerine destek vermenin meşru olduğunu belirtti, “Ancak, herhangi bir dini gösteri, Cumhuriyet’in seçilmiş hiçbir yetkilisinin katılmaması gereken bir yerdir” dedi.
Sosyalist senatör Laurence Rossignol de X hesabından, “Cumhurbaşkanı Macron, bir grup kimyacıyla, elinde kibrit ve gerçek dinamitle 10 yaşında bir çocuk gibi...” benzetmesi yaptı.
Müslümanlar’ın yüzde 78’i “devlet ayrımcı” diyor
Cumhuriyetçiler’den (LR) yalnızca parti yöneticisi Julien Aubert’den eleştiri geldi. Aubert, “Elysee’de bir Noel ayini veya kurban bayramı mı hayal edebilir misiniz? Bu hiç ciddi değil” mesajını paylaştı.
Cannes belediye başkanı olan önde gelen sağcı muhalefet isimlerden David Lisnard da, "Bildiğim kadarıyla bu ilk kez oluyor. Bu laikliğin ihlalidir" dedi.
Radikal sol LFI’den milletvekili Alexis Corbiere, “Macron, diğer dinlerle de aynı şeyi yapacak mı? Bazılarına ‘evet’ diğerlerine ‘hayır’. Bu tehlikeli bir sarmal” diyerek, müslüman topluma ilişkin yapılan ayrımcılığa dikkat çeki.
IFOP araştırma şirketi tarafından 8 Aralık’ta yapılan bir anket, müslümanların yüzde 78’inin, “devletin kendilerine ayrımcı davrandığını, diğer dinlere daha ayrıcalıklı davrandığını” düşündüğünü ortaya koyuyor.
Macron’un, okullarda çarşafı yasaklarken yayınladığı mektupta, “Devletin ve toplumun tüm dinlere karşı tarafsız olmasını” gerekçe olarak gösterdiğini hatırlatan ülkenin haber kanalı BFM TV de, Elysee’deki Hanuka kutlaması haberini verirken, “Papa ile ayin, Elysee’de Hanuka bayramı gibi adımlar, tarafsız adımlar gibi görünmüyor” yorumunu yaptı.
Macron: “Hiç pişman değilim”
Fransa'da tartışmanın büyümesi üzerine eleştirilere yanıt veren Macron, “Yahudi bayramının başlangıcının kutlanmasından hiç pişman olmadığını” söyledi ve bu davranışının “Cumhuriyetin ruhuyla uyum içinde olduğunu” savundu.
Macron, Notre Dame Katedrali’nin inşaatını ziyareti sırasında konuya ilişkin yöneltilen bir soruya, "Bütün bunlar, davet edilen diğer tüm dinlerin huzurunda, Cumhuriyetin ruhuyla uyum içinde yapıldı. Açıkçası, siyasi bağlam göz önüne alındığında, onlara güven vermeliyiz. Aynı şekilde saldırıya uğradığı hissine kapılan Müslüman inancına sahip yurttaşlarımız da var. Onlara da yeniden güven duygusu vermeliyiz” yanıtını verdi
Başbakan Elisabeth Borne da Macron'u, “Yahudi cemaatine karşıtlığın yükseldiği bir dönemde destek sinyali göstermek istediğini düşünüyorum” diyerek savundu.
İçişleri ve dinlerden sorumlu bakan Gerald Darmanin ise Cumhurbaşkanı’nın davranışının “laikliğe saldırı olmadığını” söyledi.
Laiklik Yasası’nın yıldönümü
"Laiklik" fikri, Fransız devletiyle Roma Katolik Kilisesi arasında yıllar süren mücadelelerin ardından 1905 yılında Fransa kanununa konuldu. İnanç özgürlüğünü kutsallaştırdı, ancak devletin Kilise'ye müdahalesine son verdi ve kamu binalarından dinin tüm işaretlerini kaldırdı.
Fransa’da bugün yıldönümü kutlanan 9 Aralık 1905 Laiklik Yasası; Modern Fransa’nın temel taşı olarak değerlendiriliyor. Anayasa’da yer alan laiklik ilkesi “ülkede devletin Hıristiyanlık, İslam ve Musevilik dinleri arasında kesin tarafsızlığını; vatandaşların bir topluluğun üyeleri değil, bir ulusun eşit bireyleri olarak görülmesini” garanti ediyor.