Küresel mali krize rağmen, Çin ekonomisi 2010 yılında da büyümeye devam etti. Çin kaydetttiği gelişmeyle Japonya’yı geride bıraktı ve Amerika’nın ardından dünyanın en büyük ikinci ekonomisi ünvanını kazandı.Çinli liderler şimdi iç tüketimi canlandırmayı hedefliyor. Bu sağlanabilirse, Çin, diğer ülkelerin büyümesine de yardım etmiş olacak.
Kasım’da Japonya’daki bölgesel ekonomi toplantısında Başkan Barack Obama Amerikalı tüketicilerin bundan sonra dünya ekonomilerinin itici gücü olmayacağını söyledi: “Büyük oranda ticari fazlaları olan ülkeler, ihracata bağımlı olmaktan kurtulmalı ve kendi iç tüketimlerini canlandırmalı. Bundan sonra hiçbir ülke Amerika’ya ihracat yaparak refahını yükseltmeyi düşünmemeli.”
Aynı toplantıda konuşan Çin Devlet Başkanı Hu Jintao, 1 milyar 300 milyonluk nüfusa sahip olan Çin’in iç tüketimi hızlandırmayı planladığını söyledi.
Hu, Çin’in reformlar ve iç tüketim yoluyla ekonomik kalkınmayı hızlandıracağını söyledi. Çin lideri bir diğer önceliğin de kırsal alanda kalkınmayı hızlandırmak olduğunu kaydetti.
Çin, 2010 yılında Amerika’yı geride bırakarak dünyanın en büyük otomobil pazarı oldu.
Çin’in artan ekonomik gücü daha fazla dış yatırımları da beraberinde getiriyor. Daha fazla yabancı işçi de çalışmak için Çin’e gidiyor. Örneğin ticaret kenti Guangzhou’da Afrika ülkeleri dahil birçok yerden gelen işçiler çalışıyor.
Brookings Ensititüsü uzmanı Cheng Li, Çinliler’in ülke ekonomisine inancının giderek arttığını söylüyor: “Çin hem küresel mali krizden ilk çıkan ülke oldu, hem de ekonomik gücü arttı. Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi oldular. Artık Çin’in parası var ve Çin halkı paranın nasıl büyük bir güç olduğunu biliyor.”
Çinli ekonomistler, gelinen noktayı takdir etse de hala katedilecek çok mesafe olduğunu düşünüyor. Pekin Teknoloji Enstitüsü uzmanı Hu Xingdou, batılı ülkelerin Çin’deki gelişmeleri abarttığını ve Çin’in aslında dengesiz büyüdüğünü söylüyor.
Hu, Çin’in gücünün abartıldığını ve bu şekilde bir korku ortamı yaratıldığını söylüyor.
Hu, çok az yabancının kırsal kesim veya daha az gelişmiş olan batı bölgelerindeki durumdan haberdar olduğunu söylüyor. Uzmana göre birçok Çinli akademisyen kırsal yerlerde koşulların Afrika’daki kadar kötü olduğunu düşünüyor.
Fark gelir düzeyinde kendini belli ediyor. Kentlerde kişi başına gelir 2009 yılında 2600 dolardı, kırsal kesimde ise bu rakam 800 doların altında.
Her ne kadar hükümet kırsal kesimlerdeki durumu düzeltmeye çalışsa da bu alanda çok az ilerleme sağlandı. Gelecek aylarda daha da yükselmesi beklenen enflasyon oranı, kırsal kesimi daha da zor durumda bırakabilir.
Profesör Hu, Çin’de kişi başına düşen gayrisafi yurtiçi hasılanın hala düşük olduğunu söylüyor. Bu nedenle kalkınmanın Çinli liderler için öncelik taşıdığını belirtiyor. Hu, bununla birlikte, kalkınmanın sürdürülebilir olması için siyasi ve sosyal reformlara ihtiyaç olduğunu kaydediyor.