Türkiye Pazar günü yerel yöneticilerini seçmek için sandık başına gidiyor. Seçimler mahalli olsa da ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullar ve seçim sonrasına yönelik tahminler ve söylemler nedeniyle ekonomi açısından da önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor.
New York’tan makrostratejist Balı Fırat Ekin, Türk halkının özellikle sabit gelirliler ve emeklilerin, içinde bulundukları ekonomik sıkıntılar nedeniyle sandığa ilgi göstermeyecekleri görüşünde.
Your browser doesn’t support HTML5
“Geçen seçimde belki bir hareketlilik görmüştük ama bu seçimde direkt hayat pahalılığının altında ezildiğini görüyoruz insanların, bunun içine tabii beyaz yakalıları da katmamız gerekiyor. Her şey çok pahalanmış durumda. Beklentilerin tersine belki iktidar seçmeninin bir kısmının da oy vermeme olasılığını da yüksek buluyorum. Çünkü geçim sıkıntısı çeken bir kısım var” diyen Ekin, “En son mesaj verebilecekleri seçim bu. Belediye seçimi çok önemli değil gibi düşünebiliriz ama ya katılım oranı çok az olur ya da beklemediğimiz muhalefet adaylarında oy artışı bekleyebiliriz. Çünkü verilebilecek tek tepkileri hayat pahalılığı altında ezilen kesimin bu kaldı” dedi.
Dünya piyasalarının kalbinin attığı New York’ta Amerikalı yatırımcıları gözlemleme şansına sahip olan Ekin’e göre Türkiye özellikle birçok yatırım bankası tarafından ‘çok pozitif’ algılanıyor. Ekin, Amerikan ekonomi çevrelerinin tanıdığı bir isim olan Hafize Gaye Erkan’ın geçen yıl Merkez Bankası Başkanı olarak atanmış olmasının bu algıda etkisi olduğuna inanıyor ancak somut bir karşılığının olmadığına dikkat çekiyor.
“Birçok yatırım bankasının Türkiye hakkında olumlu raporları devam ediyor, yani bakış açısı çok olumlu ama bunun maalesef şu ana kadar etkisini para akışları olarak göremedik, yani yatırım akışları olarak göremedik” diyen Ekin bunun nedenlerini şöyle açıklıyor:
“Yabancı yatırımcı açısından söylersek; özellikle Gaye Hanım atandığı zaman çok hızlı bir şekilde faiz artışlarıyla gideceği düşünülüyordu. Piyasalara mesaj verileceği ilk toplantı çok önemliydi. Yani ilk toplantıdaki ‘faiz artışı ne olacak?’ sinyali çok önemliydi. Merkez Bankası’nın tam bağımsızlığını piyasa algılayabilecek mi algılayamayacak mı? Maalesef bu toplantıdaki artış çok minimum kalınca oradaki momentumdan oldu Türkiye, yani yatırımcı açısından tabii bu bir sıkıntı yarattı yani hem enflasyonun kontrolü hem de yatırımcı algısının değişmesi açısından zor bir süreç oldu. Ama daha sonra, şimdi yapılanın tamamını ben doğru buluyorum açıkçası yani son yapılan faiz artışını ama keşke hızlı başlasaydık. Keşke 30'larla başlayıp piyasaya o mesajı verseydik.”
Bugünlerde seçim sonrasına yönelik beklentiler dile getirilse de, bugüne kadar neler yapılmalıydı, neler yapılmamalıydı soruları da gündemde. Naci Ağbal’ın Merkez Bankası başkanlığı döneminde faiz arttırımıyla Türk Lirası’nın güçlendiğini hatırlatan Ekin, Ağbal’ın görevine son verilmesinin ardından enflasyonun dizginlenemediğini söylüyor.
İlgili Haberler Ekonomist Selva Demiralp "Faiz ilacının etkilerini görmek zaman alacak"“Ben arabada gaza basarsam araba durur mantığıyla gidildi. Tabii gaza basınca araba durmuyor O konseptte birkaç yıl kaybettiğimiz için enflasyonun da ucu kaçtı. Tabii doların da aşırı değerlenmesi söz konusu oldu. Hatanın neresinden dönülse kardır. Bir şekilde bu sıkı politikanın izlenmesi gerekiyor” diyen Ekin, “Biraz acı çekmeden maalesef bu süreci atlatamayacağız” ifadelerini kullandı.
Son zamanlarda Merkez Bankası başkanlığı koltuğundaki isimlerin değişimine de değinen Ekin, bu durumun yabancı yatırımcıları engellediği görüşünde.
“Önemli olan güveni inşa etmek, o da ancak yapısal reformlarla olur” diyen Ekin, “Yapısal reformlar olmadan para girişlerini göremeyebiliriz” yorumunda bulundu ve “Gaza basınca araba durur felsefesiyle gittiğimiz için bir süre bu acıyı maalesef yaşayacağız” diye devam etti.
Makrostratejist Ekin, Nisan ayında Merkez Bankası’nın faiz arttırmasını bekliyor.
İlgili Haberler Politika faizi yüzde 50 ile son 22 yılın zirvesinde: Merkez Bankası kararı piyasalara sürpriz mi oldu?“Kripto varlıklar riskli, altın ve gümüşte seküler yükseliş eğilimi devam edebilir”
Amerikalı yatırımcıların doların TL karşısında daha da değerleneceğini düşündüğünü söyleyen Ekin, “Bu seviyelerden döviz bozdurmayı düşünmüyorlar. Yani araştırma raporlarının güvercin yaklaşımına rağmen yanaşmıyorlar veya faizlerin bir şekilde ciddi bir şekilde artması gerekiyor. Ben açıkçası süper bono bekliyorum, bu daha önce de yapılmış ve başarılı olmuştu 90'larda, o yüzden büyük bir ihtimalle süper bono çıkacaktır. Süper bono çıkınca ben döviz hesaplarının bozulacağını ve TL'ye geçiş olacağını düşünüyorum. Yani süper bono süreci iyi idare edilirse Türkiye bu süreçten çok az yara alarak çıkar” dedi.
Borsada belirsizlik, kripto paradaysa risk olduğu değerlendirmesinde bulunan Ekin, Türk halkının en güvenli liman olarak gördüğü altına yatırımaysa sıcak bakıyor.
“Altın ve gümüş seküler bir yükseliş eğilimine girmiş durumda” diyen Ekin, kripto varlıklar konusundaysa, “Bir iki regülasyonda her şeyinizi kaybedebilirsiniz” uyarısında bulunuyor.
İlgili Haberler Türkiye'de kripto para piyasasına hangi düzenlemeler getirilecek?Ekin, “Altın daha değerlenebilir bir malzeme olduğu için yatırımcılar buraya yönelebilir. Yani arada geri çekilmeler olsa da hem altın hem gümüşte seküler yükseliş eğiliminin devam edeceğini bekliyorum. Yatırımcı disiplinli olarak bakıldığı zaman da her ay belirli miktarda altın alınabilir ayırabilecek paranız varsa. Düştüğü çok düştüğü zaman da pozisyonunuzu da arttırabilirsiniz. O yüzden her portföyde yüzde 5-10 civarında değerli metal olması gerektiğini düşünüyorum” diyor.
“Likitte kalmakta, borçlu olmamakta, kaldıraçlı işlemler yapmamakta yarar var”
Balı Fırat Ekin’in bir başka tavsiyesi de yatırımcıların seçim sonrası oluşacak tabloya göre karar vermeleri.
“Şu anda olabilecek en iyi tavsiye herhalde likiditelerinin olması” diyen Ekin, “Süper bono gibi şeyler çıkarsa mutlaka onlara yatırım yapılabilir. Likit kalmakta yarar var, borçlu olmamakta yarar var. Kaldıraçlı işlemler yapmamakta yarar var. Biraz sabırlı olmalarını tavsiye ediyorum.”