Yaklaşık 90 ülke, sera etkisi yapan en güçlü gazlardan biri olan metanın emisyonunu 2030 yılına kadar 2020 seviyesinin yüzde 30 altına indirme taahhüdünde bulundu.
ABD, AB ve diğer ülkelerin katılımıyla oluşturulan taahhüt, Salı günü resmen açıklandı. ABD Başkanı Joe Biden, Küresel Metan Taahhüdü'ne katılan ülkelerin küresel metan emisyonlarının yarısına yakınından sorumlu olduğunu ve küresel gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 70'ine sahip olduğunu söyledi.
Biden, "Hep beraber 2030 yılına kadar metan emisyonunu yüzde 30 oranında azaltma taahhüdü veriyoruz. Bu taahhüt ekonomilerimize itici güç olacak, şirketlerin tasarruf etmesini sağlayacak, metan sızıntılarını azaltacak, sendikalı ve yüksek maaşlı istihdam oluşturacak" dedi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de "Metan, en hızlı azaltabileceğimiz gazlardan biri. Bunu başarmak, iklim değişikliğini derhal yavaşlatacak" şeklinde konuştu.
Metan, karbondioksitten sonra en fazla rastlanan sera gazı. Karbondioksite kıyasla daha yüksek ısı tutma potansiyeli olan metan, atmosferde karbondioksitten daha hızlı parçalanıyor. Metan emisyonlarının azaltılması, küresel ısınmayı kontrol altına alma çabalarında daha hızlı olumlu etki gösterebilir.
İlk kez Eylül ayında açıklanan Küresel Metan Taahhüdü, Beyaz Saray’a göre şu anda dünyada en fazla metan emisyonuna yol açan 30 ülkenin yarısının katılımını sağladı. Bu ülkeler, küresel ekonominin de üçte ikisini oluşturuyor.
Salı günü ortaklığa imza attığı açıklanan ülkelerden biri, dünyanın en fazla metan emisyonuna yol açan beş ülkesinden biri olan Brezilya.
İlk beş içinde yer alan Çin, Rusya ve Hindistan ise taahhüde katılmadı. Bu üç ülke de daha önce Reuters haber ajansının bildirdiğine göre taahhüde katılması hedeflenen ülkeler listesinde yer alıyordu.
ABD ve AB, Eylül ayında birkaç ülkenin katılımıyla açıklanmasından bu yana dünyada metan emisyonunun en büyük sorumlularını taahhüde dahil etmek için çaba sarfediyordu.
İlgili Haberler BM İklim Konferansı Başladıİskoçya'nın Glasgow kentinde devam eden COP26 İklim Değişikliği Konferansı'ndan hemen önce ABD ve AB, son bir diplomatik atılımla geçen hafta yaklaşık 60 ülkenin taahhüde katılmasını sağladı.
Resmi Birleşmiş Milletler müzakerelerinin bir parçası olmamasına rağmen metan taahhüdü, COP26 konferansının en önemli sonuçlarından biri olabilir.
BM'nin Mayıs ayında yayınladığı raporda, içinde bulunduğumuz on yılda metan emisyonunun ciddi oranda azaltılmasının 2040'lı yıllara kadar küresel ısınmayı yaklaşık 0,3 Santigrad derece düşürebileceği bildirilmişti. Metan emisyonlarının azaltılmaması Paris İklim Anlaşması'nın öngördüğü, küresel sıcaklıkları sanayileşme öncesi döneme göre 1,5 Santigrad dereceyle sınırlandırılması hedefine ulaşılamamasına neden olabilir.
Yüzde 30 oranındaki metan emisyonu kesintisine, taahhüde imza atan tüm ülkelerin ortak katılımıyla erişilmesi ve tüm sektörleri kapsaması bekleniyor. Metan emisyonuna en çok sızıntı yapan petrol ve doğalgaz, eski kömür madenleri, tarım ve çöplükler neden oluyor.
Taahhüt, yerine getirilmesi durumunda enerji sektöründe en büyük etkiyi yaratacak. Uzmanlar, sızıntı yapan petrol ve doğalgaz tesislerini onarmanın metan emisyonlarını kontrol altına almanın en hızlı ve düşük maliyetli yolu olduğunu kaydediyor.
ABD dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz üreticisi, AB ise en büyük doğalgaz ithalatçısı.
ABD'nin ayrıca bu hafta petrol ve doğalgaz sektörlerine getirilmesi planlanan yeni metan emisyonu düzenlemesini, AB ve Kanada'nın da bu yılın sonlarına doğru metan yasası çıkarılmasıyla ilgili planlarını açıklaması bekleniyor.
100'den fazla dünya liderinden 2030'a kadar orman tahribine son verme sözü
Öte yandan 100'den fazla lider, bu on yılın sonuna kadar orman tahribini ve toprak kaybını durdurma taahhüdünde bulundu. 19 milyar dolarlık fonların ormanların korunması ve yitirilen ormanların yerine yenilerinin oluşturulması için ayrılması sözü verildi.
Glasgow'da Pazartesi geç saatlerde yapılan ortak açıklama, dünya yüzeyindeki ormanların yüzde 85'ine sahip olan Brezilya, Endonezya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti liderleri tarafından desteklendi.
İngiltere Başbakanı Boris Johnson tarafından diğer liderler adına yapılan açıklamada, Glasgow Orman ve Arazi Kullanımı Liderler Bildirgesi'nin yaklaşık 34 milyon kilometrekarelik ormanlık alanı kapsayacağı bildirildi.
Başkan Joe Biden da ABD'nin oluşturduğu yeni bir planın 2030 yılına kadar en az 200 milyon hektarlık ilave ormanlık alan ve diğer ekosistemlerin yeniden oluşturulmasına katkıda bulunacağını söyledi.
Ormanlar emisyonları engelliyor
Kar amacı gütmeyen araştırma kuruluşu Dünya Kaynaklar Enstitüsü'ne (World Resources Institute) göre ormanlar, karbondioksit emisyonlarının yaklaşık yüzde 30'unu atmosferden çekerek bu gazların ısınmaya yol açmasını engelliyor.
Ancak bu doğal iklim tamponu, hızla yok oluyor. Dünya Kaynaklar Enstitüsü'nün dünyadaki ormanların durumunu izleyen Küresel Orman Gözlem girişimine göre 2020 yılında dünyada 258 bin kilometrekarelik ormanlık alan yok oldu.
Yeni anlaşma uyarınca aralarında İngiltere'nin de bulunduğu 12 ülke, 2021-2025 yılları arasında gelişmekte olan ülkelerin toprak kaybını geri çevirmesi ve dev orman yangınlarıyla mücadele etmesi için 12 milyar dolar tutarında kaynak sağlayacak. Bunun 7,2 milyar dolarının özel sektör yatırımcılarından gelmesi planlanıyor. Bu yatırımcılar aynı zamanda sığır yetiştiriciliği, palmiye yağı, soya fasülyesi ve seklüloz üretimi gibi orman tahribatına yol açan faaliyetlere kaynak aktarmayı durdurma taahhüdünde de bulunuyor.
Brezilya, Cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro döneminde Amazon ormanlarındaki tahribatın büyük ölçüde artmasına rağmen anlaşmaya imza attı. Öte yandan Brezilya, 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını yarı yarıya azaltma yönünde de adım attı. Brezilya, daha önce, karbon emisyonunu yüzde 43 oranında azaltma taahhüdünde bulunmuştu.
Bilim çevreleri, dünyanın en büyük yağmur ormanları olan Amazon'un geriye dönüşü olmayacak şekilde tahrip olmasından korkuyor. Böyle bir senaryo, aşırı miktarda sera gazının atmosfere yayılması ve küresel iklim açısından bir felakete yol açması anlamına gelir.