DİYARBAKIR —
Diyarbakır’da hava kasvetli. Yağmur ha yağdı ha yağacak. Taksi şoförü, havalimanından çıkarken şöyle bir gökyüzüne bakıyor, şunları söylüyor: “Bir yağsa rahatlayacak, aynı bizim gibi bir barışsak ondan sonra rahatlayacağız. Yalnız biz değil herkes rahatlayacak.”
Uzun zaman sonra, belki iki yıl aradan sonra yeniden Diyarbakır’dayım. Bölge insanıyla İstanbul’da Ankara’da çokça konuşuyoruz ama “ora”ya gelince herkesin sözü ayrı kıymetli. Onlar kadar, belki daha fazla konuşmaya ben açım “Soyadımı boş ver” dedikten sonra şöyle devam ediyor taksici Ahmet, “ Ben gün yüzü görmedim. Hep savaş, hep gerilim, yıllardır bu topraklarda bunları yaşadık. Ama artık umutluyum. Kendim için bir beklentim yok, ama çocuklarım huzurlu bir ülkede yaşasın istiyorum.”
Diyarbakırlı taksiciden ‘kardeş olalım’ çağrısı
“Peki, Ahmet nasıl bir çözüm istiyorsun?” diye üsteliyorum. Bir zamanlar bölge insanının bir resmi görüşü olurdu, bir de gayrı resmi görüşü. O günlerin altından çok sular aktı. Şimdi herkes çok rahat, o yüzden Ahmet, hiç dolandırmadan kafasındakini söylüyor: “Özerklik, federasyon, bir sürü laf var. Ben tek bir şey isterim. Kardeş olalım, ha bir de Öcalan artık çıksın.”
Günü kazanmak için erken yola çıkınca mecburen kent daha yeni uyanırken indim Diyarbakır’a. Kent serpme kahvaltılarıyla ünlü, ben de açım. O zaman ilk durak, Kahvaltıcı Mustafa. Bahçedeki masalardan birine ilişiyorum. Bir iki muhabbetten sonra gazeteci olduğum anlaşılınca birkaç genç yanıma geliyor. Heyecanlı bir şekilde hızla konuya giriyor. Hepsinin ortak görüşü: “Dicle Üniversitesi’ndeki PKK-Hizbullah çatışması aslında provokasyondur.”
PKK-Hizbullah çatışması provokasyon mu?
Geçtiğimiz hafta başında Dicle Üniversitesi’nde Hizbullah yanlısı Bilge Adam Gençlik Kulübü üyelerinin astığı Kutlu Doğum Haftası afişlerinin PKK’ya yakın Yurtsever Gençlik üyesi öğrencileri tarafından sökülmesiyle başlayan çatışmalarda iki gruptan da yaralananlar olmuştu. Olayların ardından Dicle Üniversitesi haftanın son iki günü tatil edildi. Olaylarda iki taraftan da çok sayıda kişi gözaltına alındı. Mahkeme Yurtsever Gençlik’ten 5 öğrenciyi, Bilge Adam üyelerinden de üç öğrenciyi tutukladı.
Kahvaltıdaki gençler, okulda polisin Hizbullah yanlısı öğrencileri koruduğunu anlatıyor. İsmini vermeyen gençlerden biri, “Yalnız okulda değil Diyarbakır’ın içinde dahi münferit tehditler oluyor” dedi. Okul bugün tekrar açılıyor. Hafta sonu yapılan görüşmelerde tarafların olayları büyütmeme kararı aldığı söyleniyor.
Hizbullah’a yakın Peygamber Sevdalıları Platformu’nun 21 Nisan’da Diyarbakır’da Nevruz Meydanı’nda düzenleyeceği “Özgürlük ve Kurtuluş Önderi Hz. Muhammed” başlıklı Kutlu Doğum Haftası etkinliği öncesi tansiyonun düşürülmesi amaçlanıyor.
Hizbullah, Kutlu Doğum Haftası’nı politik aktör olmak için kullanıyor mu?
Aslında Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri, 90’lı yıllardan sonra kabuğuna çekilen Hizbullah için gövde gösterisi oluyor. Çoğunluğunu Hizbullah üyelerinin oluşturduğu Hür Dava Partisi’nin (HÜDA-PAR) de kurulmasıyla bölge siyasetinde etkisini artıran örgüt, bu yıl da Kutlu Doğum Haftası kutlamasını bir fırsat olarak görüyor.
Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Veysi İpek, Hizbullah ya da HÜDA-PAR’ın Kutlu Doğum Haftası’na katılanları kendi kitlesi olarak görmesinin yanlış olduğu iddiasında. İpek, “Kürtlük nasıl BDP’nin tekelinde değilse, İslamiyet ya da peygamber sevdası da herhangi bir gruba ait değil. Dolayısıyla o etkinliğe de her partiden insan katılabilir. Bunu politik bir güç olarak göstermek doğru değil ” diyor.
Veysi İpek: Önce Kürtler kendi arasında barışmalı
Güneydoğu Gazeteciler Cemiyet Başkanı’nın asıl vurgusu ‘barış’ üzerine oluyor: “Adı barışsa önce Kürtler kendi içinde barışmalı, önce kendi içinde kucaklaşmalılar. 90’larda Kürtlerle Türkler arasındaki problemden çok daha büyüğü Kürtler’in kendi arasında çıktı. Madem süreci iki taraf da destekliyor o zaman gereğini yapmak gerek.”
Madem süreci iki taraf da destekliyor. O halde üniversitedeki kavganın nedeni ne? Veysi İpek, bunun sorumluları arasında süreci sabote etmek isteyen güçler olduğunu söylüyor. Cemiyet Başkanı, “Bu bölgede rantı olanlar, çatışmalardan nemalananlar var. Savaş baronları, gladyatörler arenada kaldıkları sürece kazanacaklarını düşünüyorlar ama kazanamayacaklar” diyor.
Ben bu satırları yazarken polis telsizinden üniversitedeki Yurtsever Gençlik grubunun toplandığı geçiyordu. Polis yürüyüş yapılması halinde müdahale edileceği anonsu yaptı. Öğrenciler basın açıklamasını okuyup dağıldılar. Sağduyu galip geldi.
Uzun zaman sonra, belki iki yıl aradan sonra yeniden Diyarbakır’dayım. Bölge insanıyla İstanbul’da Ankara’da çokça konuşuyoruz ama “ora”ya gelince herkesin sözü ayrı kıymetli. Onlar kadar, belki daha fazla konuşmaya ben açım “Soyadımı boş ver” dedikten sonra şöyle devam ediyor taksici Ahmet, “ Ben gün yüzü görmedim. Hep savaş, hep gerilim, yıllardır bu topraklarda bunları yaşadık. Ama artık umutluyum. Kendim için bir beklentim yok, ama çocuklarım huzurlu bir ülkede yaşasın istiyorum.”
Diyarbakırlı taksiciden ‘kardeş olalım’ çağrısı
“Peki, Ahmet nasıl bir çözüm istiyorsun?” diye üsteliyorum. Bir zamanlar bölge insanının bir resmi görüşü olurdu, bir de gayrı resmi görüşü. O günlerin altından çok sular aktı. Şimdi herkes çok rahat, o yüzden Ahmet, hiç dolandırmadan kafasındakini söylüyor: “Özerklik, federasyon, bir sürü laf var. Ben tek bir şey isterim. Kardeş olalım, ha bir de Öcalan artık çıksın.”
Günü kazanmak için erken yola çıkınca mecburen kent daha yeni uyanırken indim Diyarbakır’a. Kent serpme kahvaltılarıyla ünlü, ben de açım. O zaman ilk durak, Kahvaltıcı Mustafa. Bahçedeki masalardan birine ilişiyorum. Bir iki muhabbetten sonra gazeteci olduğum anlaşılınca birkaç genç yanıma geliyor. Heyecanlı bir şekilde hızla konuya giriyor. Hepsinin ortak görüşü: “Dicle Üniversitesi’ndeki PKK-Hizbullah çatışması aslında provokasyondur.”
PKK-Hizbullah çatışması provokasyon mu?
Kahvaltıdaki gençler, okulda polisin Hizbullah yanlısı öğrencileri koruduğunu anlatıyor. İsmini vermeyen gençlerden biri, “Yalnız okulda değil Diyarbakır’ın içinde dahi münferit tehditler oluyor” dedi. Okul bugün tekrar açılıyor. Hafta sonu yapılan görüşmelerde tarafların olayları büyütmeme kararı aldığı söyleniyor.
Hizbullah’a yakın Peygamber Sevdalıları Platformu’nun 21 Nisan’da Diyarbakır’da Nevruz Meydanı’nda düzenleyeceği “Özgürlük ve Kurtuluş Önderi Hz. Muhammed” başlıklı Kutlu Doğum Haftası etkinliği öncesi tansiyonun düşürülmesi amaçlanıyor.
Hizbullah, Kutlu Doğum Haftası’nı politik aktör olmak için kullanıyor mu?
Aslında Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri, 90’lı yıllardan sonra kabuğuna çekilen Hizbullah için gövde gösterisi oluyor. Çoğunluğunu Hizbullah üyelerinin oluşturduğu Hür Dava Partisi’nin (HÜDA-PAR) de kurulmasıyla bölge siyasetinde etkisini artıran örgüt, bu yıl da Kutlu Doğum Haftası kutlamasını bir fırsat olarak görüyor.
Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Veysi İpek, Hizbullah ya da HÜDA-PAR’ın Kutlu Doğum Haftası’na katılanları kendi kitlesi olarak görmesinin yanlış olduğu iddiasında. İpek, “Kürtlük nasıl BDP’nin tekelinde değilse, İslamiyet ya da peygamber sevdası da herhangi bir gruba ait değil. Dolayısıyla o etkinliğe de her partiden insan katılabilir. Bunu politik bir güç olarak göstermek doğru değil ” diyor.
Veysi İpek: Önce Kürtler kendi arasında barışmalı
Güneydoğu Gazeteciler Cemiyet Başkanı’nın asıl vurgusu ‘barış’ üzerine oluyor: “Adı barışsa önce Kürtler kendi içinde barışmalı, önce kendi içinde kucaklaşmalılar. 90’larda Kürtlerle Türkler arasındaki problemden çok daha büyüğü Kürtler’in kendi arasında çıktı. Madem süreci iki taraf da destekliyor o zaman gereğini yapmak gerek.”
Madem süreci iki taraf da destekliyor. O halde üniversitedeki kavganın nedeni ne? Veysi İpek, bunun sorumluları arasında süreci sabote etmek isteyen güçler olduğunu söylüyor. Cemiyet Başkanı, “Bu bölgede rantı olanlar, çatışmalardan nemalananlar var. Savaş baronları, gladyatörler arenada kaldıkları sürece kazanacaklarını düşünüyorlar ama kazanamayacaklar” diyor.
Ben bu satırları yazarken polis telsizinden üniversitedeki Yurtsever Gençlik grubunun toplandığı geçiyordu. Polis yürüyüş yapılması halinde müdahale edileceği anonsu yaptı. Öğrenciler basın açıklamasını okuyup dağıldılar. Sağduyu galip geldi.