DEM Parti ile Cumhur İttifakı arasında yumuşamanın yaşandığı bugünlerde Diyarbakır Barosu, Kürt meselesinin çözümünü de içerecek yeni bir Anayasa çağrısı yaptı.
Mevcut Anayasa’nın giriş maddelerinin değiştirilmesini öneren Diyarbakır Barosu, Kürtçe eğitim için düzenleme yapılmasını da teklif etti.
Yeni Anayasa tartışmaları sürerken, Diyarbakır Barosu bir öneri raporu hazırladı. Baronun yaklaşık üç ay süren çalışmanın sonunda hazırladığı “Türkiye’de Kürt meselesi bağlamında toplumsal barış için hukuki gereklilikler ve öneriler” başlıklı rapor basın toplantısıyla açıklandı.
Toplantıda söz alan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, Türkiye’de yaşanan sorunların çoğunun temelinde Kürt meselesinin yattığını savundu.
Kürt meselesinin çözümünün sadece Kürtler için değil, Türkiye'yi şekillendirecek yeni bir dönüm noktası olacağına vurgu yapan Eren, “Güvenlikçi politikaların ya da şiddetin sorunu derinleştirdiğini ve içinden daha da çıkılmaz bir hal aldığını, günümüzde ülkedeki bütün yasal mevzuatta ve aynı zamanda bürokratik işleyişte demokrasiden ülkenin uzaklaşmasına, temel hak ve özgürlükler alanında ihlallerin artmasına, aynı zamanda çok açık bir şekilde içinde bulunduğumuz ekonomik krizlerin de temel sorunu, daha doğrusu temel sebebi Kürt meselesindeki çözümsüzlük iradesindeki ısrardır. Bu anlamda biz toplumsal barışı inşa edecek tüm aktörlerin bu sürece omuz vermeye destek sunmaya davet ediyoruz” diye konuştu.
İlgili Haberler Ekim ayında TBMM’nin sitesinde Anayasa öneri portalı açılıyor“Anayasa’nın giriş bölümü değişmeli”
Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren’in vurgu yaptığı konulardan biri de Anayasa’nın ilk dört maddesi oldu. Bir süre önce HÜDA-PAR’ın gündeme getirdiği ve tepki çeken çağrının benzerini Eren de yaptı.
Yeni hazırlanacak Anayasa’da giriş bölümünün değişmesi gerektiğini ifade eden Eren, “Türkiye'nin çok kültürlü, çok dilli, çok etnik yapılı niteliğine aykırı bir şekilde tek bir etnisiteyi tanımlayan başlangıç bölümünün değişmesi gerektiğini çok farklı bir şekilde ifade edebiliriz. Çünkü başlangıç bölümü ifade edeceğim üzere bütün bir anayasayı da şekillendirecek ibareleri barındırıyor. Tamamen Türk etnik kimliğine vurgu hakimiyeti söz konusu. Anayasanın başlangıcından son hükmüne kadar Türk vatanı ve milleti; yüce Türk devleti, Türk milleti, Türk toplumu, her Türk, Türk vatandaş, Türk dili, Türk kültürü, Türk tarihi gibi ifadelerle kendisini göstermektedir. Bu dil, farklı kökene mensup insanlardan oluşan Türkiye toplumunun çoğulcu yapısıyla bağdaşmamaktadır” diye konuştu.
Anayasa’nın 66’ncı maddesine de dikkat çeken Eren, “Türkiye'deki farklı etnik kimliğe sahip insanlar açısından yaralayıcı bir madde olan Anayasa’nın 66. maddesindeki ‘Türkiye Devleti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür’ tanımlamasının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üzerinden tanımlanması gerektiğini öneriyoruz. Herhangi bir kimliğe atıf yapmayan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bağlamında bugüne kadar dışlanan kendisini öteki hissedecek temel düzenlemelerden biri Anayasa’nın 66. maddesiydi” şeklinde konuştu.
Anayasa’nın giriş maddelerinin değiştirilmemesinin yeni bir Anayasa ortaya çıkarmayacağını belirten Eren, “Eğer yeni bir Anayasa dediğiniz bütün tartışmaları gidermeyecekse, yeni bir Anayasa olma özelliği taşımayacak. Türkiye'de belirli kültürleri, belirli toplulukları anayasada kendilerine dair bir güvence yaratıldığı hissi ve izlenimini kazandıklarını göremezsek biz bir yeni Anayasa yaptık diyemeyiz” diye konuştu.
Eren, raporu tüm siyasi partilere ulaştırdıktan sonra ziyaretler gerçekleştireceklerini de sözlerine ekledi.
Raporda neler var?
Baronun 60 sayfalık raporunun girişinde Türkiye’nin çekince koyduğu uluslararası sözleşme hükümlerine dikkat çekilerek, atması gereken adımlar sıralandı. Raporda bu başlık altında yer alan öneriler şöyle:
“Türkiye’nin insan haklarına dair yasal güvencelerin güçlendirilmesi açısından kısa vadede atması gereken bazı adımlar şunlardır:
Aşağıda adı geçen uluslararası sözleşmeler ve ek protokoller, metinlerin lafzına ve ruhuna aykırı çekinceler konulmadan bir an önce imzalanmalı ve/veya onaylanmalıdır:
-Avrupa Konseyi Ulusal Azınlıkların Korunmasına Dair Çerçeve Sözleşme
-Avrupa Bölgesel ve Azınlık Diller Şartı
-AİHS, 1 No’lu Ek Protokol
Aşağıda belirtilen, insan haklarının korunmasına dair temel Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi sözleşmelerinin lafzına ve ruhuna aykırı çekinceler bir an önce kaldırılmalıdır:
-BM MSHS; Madde 27
-BM ESKHS; Madde 13
-BM ÇHS; Madde 17, 29 ve 30
-AİHS, 1 No’lu Ek Protokol; Madde 2
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının 1991 tarihli yasanın kapsamı dışında bırakılan bütün hükümleri imzalanıp onaylanmalıdır. Bu hükümleri iç hukukun parçası haline getirmek için gerekli anayasal ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır.”
Raporda Anayasa’nın genelinde yapılması önerilen değişiklikler ise şöyle sıralandı: “Anayasa’nın Başlangıç bölümü dahil olmak üzere bütününde, Türk etnik kimliğine vurgu hâkimdir. Bu vurgu, metin boyunca sıkça tekrarlanan “Türk vatanı ve milleti”, “yüce Türk devleti”, “Türk milleti”, “Türk toplumu”, “her Türk”, “Türk vatandaşı”, “Türk dili”, “Türk kültürü”, “Türk tarihi” gibi ifadelerle kendisini göstermektedir. Bu dil, farklı etnik kökene mensup insanlardan oluşan Türkiye toplumunun çoğulcu yapısı ile bağdaşmamaktadır. Bu nedenle, hazırlanacak yeni Anayasa’da herhangi bir etnik kimliğe bu ve benzeri göndermeler yapılmamalıdır. Gerek Anayasa’nın birçok maddesinde, gerekse çeşitli yasalarda yer alan “Türk milleti” ifadesi “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları” ifadesiyle değiştirilmelidir.”
İlgili Haberler DEM Parti, Bahçeli'nin tokalaşmasını “stratejik hamle” olarak yorumladıAna dilde eğitim önerisi
Anayasa’da Kürtçe eğitim için öneriler de yer aldı. Raporda yer alan önerilere göre Anayasa’nın eğitim dilini düzenleyen 42. Maddesi’nde yer alan “Türkçe’den başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez” düzenlemesinin değiştirilmesi talep edildi.
Baro, mevcut maddenin “Herkesin anadilde eğitim hakkına sahip olduğu, devletin bu hakkın kullanılmasını sağlayacak gerekli kaynakları sağlamakla ve hukuki düzenlemeleri yapmakla yükümlü olduğuna dair düzenleme getirilmelidir” şeklinde düzenlenmesini önerdi.
Anayasa’nın “Türk vatandaşlığı” başlıklı 66. Maddesi’nde yer alan “Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” ibaresinin de değiştirilmesini isteyen Baro, “Herhangi bir kimliğe atıf yapmayacak şekilde, Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes din, mezhep, ırk, etnik köken ve kültür farkı olmaksızın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu şeklinde değiştirilmelidir” şeklinde bir öneri sundu.
Siyasi partilerin kapatılması, yargı bağımsızlığın gibi konularda da düzenleme öneren Diyarbakır Barosu, Türk Ceza Kanunu’nun da düzenlenmesi gerektiğine dikkat çekti.
İlgili Haberler Diyarbakır'da Kürtçe dil dersleri veren MED-DER'e ve bir kitabevine polis baskını: 25 gözaltı