Türk Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde Türkiye’ye yönelik alınan kararlara tepki gösterdi. Bakanlık açıklamasında “AB hiç bir yararı olmayan kısıtlayıcı önlem alma arayışından çıkamamıştır” denildi.
Açıklamada, bazı ülkelerin dayanışma ve veto haklarını, Türkiye’ye karşı kötüye kullanması nedeniyle AB-Türkiye ilişkisinin kısır bir döngüye girdiği ifade edildi.
İlgili Haberler AB’den Türkiye’ye “Kısıtlayıcı Tedbirler” KararıDışişleri Bakanlığı açıklamasında “Bazı üye ülkelerin üyelik dayanışmasını ve veto haklarını kötüye kullanarak, Türkiye’ye karşı gündeme getirdikleri maksimalist talepleri ve haksız tutumları, Türkiye ile AB’yi bir kısır döngü içine sokmuştur. Bu durum, Türkiye ve AB’nin ortak çıkarları ile bölgemizin barış, güvenlik ve istikrarına zarar vermektedir. Özellikle Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Ege ve bölgesel konularda, esasen AB’nin büyük kesiminin de benimsemediğini bildiğimiz, ancak dayanışma ve veto baskısıyla 10 Aralık AB Zirvesi Sonuçlarına konulmak zorunda kalınan yanlı ve hukuka aykırı tutumu reddediyoruz” ifadelerine yer verildi.
Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin Yunanistan’la diyaloğa hazır olduğunu da hatırlattı ve Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, 2004 yılından bu yana bölgede gerginlik değil, yapıcı girişimlerde bulunan taraf olduğunu ifade etti.
Açıklamada “AB bu kararında bir kez daha Kıbrıs adasının ortak sahibi olan Kıbrıs Türk halkını ve iradesini görmezden gelmiş, kendisini Kıbrıs meselesi ve Kapalı Maraş konularında GKRY’nin dayatmasına mahkûm etmiştir. AB artık, Kıbrıs meselesine Ada’daki gerçekler temelinde adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm bulunmasını engellemeye matuf bu tutumundan vazgeçmelidir. Kıbrıs Rumları'nın Kıbrıs Türkleri'yle bir şekilde biraraya gelerek Doğu Akdeniz’de gerginliğe neden olan hidrokarbon kaynakları ve bunların gelirlerinin paylaşımı konusunu ele almaya başlamaları ve çözüm yolunda somut adımlar atmaları en sağlıklı çıkış yoludur. Esasen, Doğu Akdeniz bölgesel konferansı da bu açıdan bir fırsattır. Doğu Akdeniz’de ülkemizin ve KKTC’nin meşru hakları kararlılıkla korunmaya devam edilecektir” denildi.
Göçmenler vurgusu
Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, Yunanistan’ın Ege Denizi’nde göçmenlere yönelik tavrına da atıfta bulunuldu ve Yunanistan’ın eylemleri, yüz kızartıcı olarak nitelendi.
Göçmenlerle ilgili olarak “Yunanistan’ın Ege denizinde göçmenleri geri itmesi ve bu eylemlere Frontex’in dahil olması, AB için yüz kızartıcıdır. Ciddi bir insan hakkı ihlali olan ve uluslararası kamuoyu tarafından şiddetle kınanan bu ihlallere ve toplu sınırdışı uygulamalarına son verilmeksizin, göç akımlarının sorumlu bir şekilde yönetiminden bahsedilmesi mümkün değildir. AB, göç yönetimi konusundaki hassasiyetini ülkemize değil, sığınmacılara insanlık dışı muameleyi sistematik hale getiren özellikle Yunanistan'a göstermelidir” ifadeleri kullanıldı.
Dışişleri Bakanlığı açıklamasında AB’nin dürüst arabulucu rolü üstlenmesi çağrısında bulunuldu ve “Türkiye-AB 18 Mart Mutabakatı’nı oluşturan tüm konuların önkoşulsuz olarak ve bu konulardan birinin diğerinin koşulu haline getirilmeksizin güncellenmesine dair çalışmanın biran önce başlatılması, ortak menfaatimize olacaktır. Bu aynı zamanda, Avrupa’da ve ötesinde karşılaştığımız ortak sınamalarımızın aşılmasına da hizmet edecektir. Her zaman söylediğimiz gibi AB dürüst arabulucu rolünü üstlenmeli; ilkeli, stratejik ve aklıselimle davranmalıdır” denildi.