Depremin Ardından Akıl Sağlığı Krizi Yükselişte

Modern Türkiye tarihinde en çok can kaybıyla sonuçlanan Kahramanmaraş merkezli 7,8 büyüklüğündeki deprem, uzmanlar ve yetkililere göre derin psikolojik etkiler yarattı.

Resmi verilere göre 44 bin 300'den fazla kişinin hayatını kaybetmesine, bir buçuk milyondan fazla kişinin dondurucu soğuk hava şartlarında evsiz kalmasına yol açan deprem aynı zamanda milyonlarca kişinin aile fertlerini, işlerini, hayat boyu elde ettikleri maddi ve manevi birikimleri ve geleceğe ilişkin umutlarını kaybetmesine neden oldu.

Antakya'da aile fertlerini kaybeden Tuğçe Seren Gül, depremin üzerinden üç hafta geçmesine rağmen her gece uyumak için depremin vurduğu saat olan 04.17'yi bekliyor.

Depremde yaşadığı ev yıkılmadan hemen önce annesiyle birlikte dışarı çıkmayı başaran, ancak teyzesiyle anneannesini yitiren 28 yaşındaki Gül, her gece aynı saatte yeni bir felaketin geleceğini düşündüğünü, bu hissin geçmesi için beklediğini söyledi.

Çıplak ayakla evden çıkan ve dışarıda ölen komşularını gördüğünü söyleyen Gül, enkaz altında kalanların çığlıklarını hatırlıyor.

Depremin Antakya'da kurtulan ancak "her şeyini kaybeden" insanların üzerinde ağır bir psikolojik yük oluşturduğunu söyleyen Gül, yaşadığı travmanın üstesinden gelebilmek için bir gün profesyonel yardım almak istediğini, ancak şimdilik tek önceliğinin kendisi ve ailesi için yeni bir yaşam kurmak olduğunu belirtti.

Çocuklar risk altında

Uzmanlar, depremin yarattığı travmadan en çok çocukların etkilenmesinden korkuyor. Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuk Fonu (UNICEF), deprem bölgesinde yaşayan 5 milyon 400 binden fazla çocukta kaygı bozukluğu, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu gibi ruhsal rahatsızlıklar görülme riski bulunduğunu kaydetti.

İlgili Haberler "Türkiye ve Suriye'de Binlerce Çocuk Risk Altında" 

UNICEF Avrupa ve Orta Asya Bölge Direktörü Eşref Han, Türkiye'yi ziyareti sonrasında, "Çocukların iyileşme sürecinde rutine uymanın ve eğitimin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz" dedi.

Han, "Çocuklar eğitimlerine yeniden başlayabilmeli, yaşadıkları travmayla başa çıkmaları için acilen psikolojik desteğe ihtiyaçları var" şeklinde konuştu.

Hatay Stadyumu'nun yanında evlerini kaybeden depremzedeler için kurulan büyük kampta görev yapan psikolojik destek ekipleri, çocuklar için oyun alanları oluşturdu ve oyuncaklarla dolu çadırlar kurdu. Çocuklar, büyük portatif ekran önüne yerleştirilen renkli sandalyelere oturup çizgi film izliyor. Bazı çocuklar sek sek oynuyor.

Psikolojik destek ekibinden Mehmet Sarı, hem kendisinin hem de diğer uzmanların çocuklarda travma izlerine rastladıklarını kaydetti. Sarı, "Bazı çocukların uyuyamadığını, diğerlerinin yemek yiyemediğini, altlarını ıslattıklarını ve depremle ilgili anları hatırladıklarını gördük" dedi.

Sarı, çocukların travmayı atlatabilmeleri için uzun vadeli desteğe ihtiyaçları olduğunun altını çizdi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, deprem bölgesinde hayatta kalanlara destek vermeleri için 3 bin 700'den fazla psikolojik yardım uzmanının bölgede görevlendirildiğini kaydetti.

Merkezi İzmir'de bulunan Sokak Sanatları Atölyesi'nden gönüllüler, Süperman ve palyaço kostümleri giyerek, Hatay'da çadırda barınan çocuklar için etkinlikler düzenliyor.

Ancak geçen hafta meydana gelen 6,4 büyüklüğündeki deprem, günlerdir devam eden artçı sarsıntılardan sonra çocuklara az da olsa normal yaşam hissi sağlama çabalarını sekteye uğrattı.

Sokak Atölyesi sanat yönetmeni ve gönüllü Erdal Çoban'ın çektiği video, çocukların söyledikleri şarkıların ve attığı kahkahaların bağrışmalara dönüştüğünü gösteriyor.

Kronik stres

MEF Üniversitesi'nden psikolog ve profesör Ayşe Bilge Selçuk, Türkiye'de insanların artan yoksulluk ve COVID-19 pandemisinin etkileri nedeniyle zaten ciddi bir baskı altında olduğunu, deprem felaketinin bu stresin seviyesini daha da arttırdığını söyledi.

Kronik ve sürekli olan stresin şimdiyse başa çıkılabilecek seviyenin ötesine geçtiğini belirten Selçuk, ülkenin yeniden ayağa kalkması için insanların içindeki gücü bulması gerektiğini ve bunun psikolojiyle başladığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir yıl içinde yıkılan binaların yeniden inşa edileceği sözü verse de binlerce kişi, kalıcı konutlarına yerleşene kadar aylar boyunca çadırlarda ve konteynerlerde yaşamaya, her gün yemek kuyruklarına girmeye devam edecek. Bu da depremzedelerin kaybettikleri normal ve güvenli yaşam hissinin uzun süre geri gelmeyeceği anlamı taşıyor.

Profesör Selçuk, başa çıkılamaz büyüklükte stresle karşı karşıya olan kişilerin savunma mekanizmasının parçası olarak donuk olduğunu kaydediyor. Selçuk, kaygı bozukluğu, çaresizlik ve depresyonun sık rastlanan bulgular haline gelebileceğini, gençlerinse öfke duygusuna kapılabileceğini belirtiyor.

Yeniden yapılanma çabalarının akıl sağlığına ağırlık vermeyi de içermesi gerektiğini kaydeden Selçuk, deprem bölgesine psikologların gönderilmesi ve bölgede bir süre kalmaları amacıyla fon sağlanması için hükümete çağrıda bulundu. Selçuk, psikolojik destekte sürdürülebilirliğin kilit önem taşıdığının ve üç ay sonra bu desteğin çekilmemesi gerektiğinin altını çizdi.