İSTANBUL - 6 Şubat Pazartesi günü meydana gelen ve 10 ilde çeşitli düzeylerde yıkıma neden olan Kahramanmaraş depremi, 14 Mayıs’ta yapılmasına kesin gözüyle bakılan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin tarihini de değiştirecek gibi görünüyor.
Dört gün önce Reuters haber ajansına konuşan üst düzen bir Türk yetkili, “Gelişmelere bakacağız ama şu an itibariyle seçimlerin 14 Mayıs’a yetişmesinde çok ciddi zorluklar var” diyerek, olası bir ertelemenin işaretini vermişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün ziyaret ettiği Şanlıurfa’da yaptığı konuşmada, “Bazı şehirlerimizi yeniden inşa edeceğiz. Sizlerden 1 yıl süre istiyorum” demesi, iktidarın seçimlerin normalde planlandığı tarih olan 18 Haziran’dan da sonraya ertelenmesi arayışında olduğu iddialarını gündeme getirdi.
Arınç: “Ülke bir an evvel seçim stresinden kurtulmalıdır”
İktidar cephesinden seçim tarihiyle ilgili son çıkış, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kurucusu olmanın yanısıra TBMM Başkanı ve Başbakan Yardımcısı görevlerinde de bulunmuş Bülent Arınç’tan geldi.
Akşam saatlerinde sosyal medya hesaplarından yazılı bir açıklama yayınlayan Arınç, “Vatandaşlarımız şu an seçim değil yaşam mücadelesi veriyor. Ahval bu iken bazı siyasetçilerin ve gazetecilerin seçimin Mayıs’ta mı Haziran’da mı yapılacağını tartıştığını görüyoruz.” diye yazdı.
Bülent Arınç, “Allah'tan korkun, hala enkaz altında cesetler var. Seçmenden bahsedilemezken seçimden bahsetmek nasıl mümkün oluyor? Aday mı olacaksınız, miting mi yapacaksınız? Bunları hangi yüzle yapacaksınız? Seçmen yok, sandık yok. Bunların yanısıra bölgede adli ve idari bürokrasi yok. Ülke bir an evvel seçim stresinden kurtulmalıdır” dedi.
Eski TBMM Başkanı Arınç, seçim için üç farklı tarih ortaya attı. Öncelikli tercihinin seçimlerin belediye seçimleri ile birlikte yani 2024 yılı Mart ayında yapılması olduğunu; bu olmadığı takdirde Kasım 2023’te ya da partilerin mutabakat sağlayacağı ileri bir tarihte olabileceğini ifade etti.
Bülent Arınç, Anayasa’nın 79. maddesine atıfta bulunarak Yüksek Seçim Kurulu’nun seçimleri erteleme yönünde tutum alabileceğini dile getirdi.
Anayasa’nın bu maddesi, “Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma; seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikayet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama; TBMM üyelerinin seçim tutanaklarını ve Cumhurbaşkanlığı seçim tutanaklarını kabul etme görevi Yüksek Seçim Kurulu’nundur. Yüksek Seçim Kurulunun kararları aleyhine başka bir merciye başvurulamaz” diyor.
AKP’nin kurucusu Bülent Arınç, seçimlerin ancak savaş koşuluyla bir yıl için ertelenebileceğini düzenleyen Anayasa’nın 78. maddesinin kutsal bir metin değil; hukuki metin olduğunu ve değiştirebileceğini ifade etti.
Ancak VOA Türkçe’nin konuştuğu anayasa hukukçuları eski Meclis Başkanı’nın Yüksek Seçim Kurulu’na biçtiği rol hakkında farklı düşünceye sahip.
Doçent Yılmaz: “Savaş gibi mücbir sebep yokken seçimin ertelenmesi anayasanın açık ihlali olur”
Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Didem Yılmaz, Anayasa’ya göre Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) görevinin seçimi belirlenen tarihte yapmak olduğunu söyledi.
Anayasa hukukçusu Doçent Yılmaz, “Öncelikle seçim kararı Mayıs için alınmış değil. Dolayısıyla YSK’nın dört ay sonra yapılacak bir seçimi ‘yapamıyorum’ demesi mümkün değil. Can kayıplarıyla hepimiz mahvolduk. Ancak seçim kütükleri bu zaman zarfında yeniden oluşturulabilir. Kimleri kaybettik belli. Evlerinden taşınanların yeni kayıtları oluşturulacak” diye konuştu.
“Bu kapı kesinlikle açılmamalı”
Seçim sandığı için bina inşa etmeye gerek olmadığını, konteynerlarda da sandık kurulabileceğini belirten Yılmaz, seçimin yapılmasının anayasal sistemin devam etmesi için gerekli olduğuna dikkat çekti.
Doçent Yılmaz, “YSK’nın seçimi erteleme hakkı yok. Diyelim ki seçimler dün (Pazar günü) yapılacak olsaydı, egemenlik yetkisini kullanan Meclis çıkıp ‘afet yaşadık bu kadar kısa sürede seçime gidemeyiz’ diyerek seçimi erteleyebilirdi. O zaman anayasal meşruiyeti olurdu. Ama 78. maddede belirtilen ‘savaş gibi mücbir sebep’ yokken seçimin ertelenmesi anayasanın açık ihlali olur. Bu kapı kesinlikle açılmamalı” dedi.
“Seçimin ertelenmesi ancak muhalefetin de desteğiyle anayasa değişikliği yapılırsa mümkün olur”
İktidar çevrelerinin, 2012 yılında dönemin Anayasa Mahkemesi üyesi Osman Paksüt’ün “nükleer bir felaket, büyük illerimizi vurabilecek çok şiddetli bir deprem gibi nedenlerle milyonlarca seçmenin güven içinde oy kullanmasının mümkün olmayacağı haller de (cumhurbaşkanlığı) seçiminin ertelenmesi için mücbir sebeptir” tezinden hareketle seçimlerin ertelenmesi gerektiğini savunacağı belirtiliyor.
Ancak Doçent Yılmaz bu görüşün geçerli olmadığı kanaatinde. Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi, “Bu görüş ortaya atıldığında Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçimler ayrı zamanlarda yapılıyordu. Ancak bu değiştirildi ve aynı güne alındı. Dolayısıyla bu görüş dayanak yapılarak seçim ertelenemez. Bu erteleme anayasal bir suç değil anayasaya karşı bir suç olur” diye konuştu.
Seçimin Cumhurbaşkanı kararıyla da ertelenemeyeceğini, bunun yasal dayanağının bulunmadığını belirten Yılmaz, “Tek bir koşulda seçim ertelenebilir. O da seçimde anayasa değişikliği yapılırsa. Bunun için de muhalefetin destek vermesi şart” diye konuştu.
Akşener: “Seçimin 14 Mayıs’ta yapılması zor görünüyor, 18 Haziran’da yapılır”
Cumhuriyet Halk Partisi bu konuda henüz görüşünü açıklamadı. Ancak CHP’de Altılı Masa’da bulunan partiler net bir şekilde ertelemeye karşı.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener dün yaptığı açıklamada “Seçimin 14 Mayıs’ta yapılması zor görünüyor, zamanında 18 Haziran’da yapılır. Biz siyasiler de bu seçimin kesinlikle yapılmasını sağlamakla yükümlüyüz” ifadelerini kullandı.
Deva Partisi de aynı görüşte. Bugün açıklama yapan Deva Partisi Sözcüsü İdris Şahin, “Seçimi YSK da erteleyemez, Sayın Cumhurbaşkanı da. Ortada anayasa varken, YSK’nın veya herhangi bir başka yapının iradesinin hiçbir hükmü yoktur. Seçim anayasa ne zaman diyorsa o zaman yapılacak” dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serkan Özcan da seçimlerin ertelenmesini “sivil darbe” olarak tanımladı.
Demirtaş: “Deprem felakettir, diktatörlüğe geçiş için ‘Allah’ın lütfu’ değildir”
Seçimlerin ertelenmesi ihtimaline bir itiraz da cezaevinden geldi.
HDP’nin tutuklu eski eş başkanı Selahattin Demirtaş, “Herkes felakete yoğunlaşmışken bir grup hukukçuya, seçimlerin ertelenmesi için çalışma yapılması talimatı verilmiş. Bir kez daha, oldu bitti yaparak Anayasa’yı yok saymaya hazırlanıyorlar” dedi.
Seçimlerin Anayasa’nın 78’inci maddesine göre sadece TBMM’de ve resmen ilan edilmiş savaş hali kararıyla ertelenebileceğini belirten Demirtaş, “Bunun istisnası yoktur. TBMM’yi yok sayıp seçimleri erteleme kararı almak açıkça siyasi darbe olur. Anayasal suç olmasına rağmen seçimler bir kez ertelenirse bunun önü açılır ve kimse Yüksek Seçim Kurulu’na bir daha seçim kararı aldıramaz. Deprem felakettir, diktatörlüğe geçiş için ‘Allah’ın lütfu’ değildir. Halk buna izin vermez, nokta” ifadelerini kullandı.
Doçent Sevinç: “Elbette kolay değil ama anayasa açık”
Bir başka anayasa hukukçusu Murat Sevinç de ancak muhalefetin katılımıyla yapılacak bir anayasa değişikliğiyle seçimlerin ertelenmesinin mümkün olabileceğini söyledi ve başka hiçbir şekilde ertelemenin anayasal olmayacağının altını çizdi.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Doçent Sevinç, “OHAL ilanı ile seçim erteleme arasında bir ilişki yok. Anayasa değişikliği olmadan erteleme mümkün değil. Bunun için de muhalefetin de destek vermesi şart” görüşünü dile getirdi.
Anayasa hukukçusu Sevinç, “Demografi değişti ve seçimi yapmak elbette kolay değil. Ama anayasa açık. Ya Haziran’a kadar oy vermeyi mümkün hale getirecekler ya da anayasayı değiştirecekler. Tabii propaganda zor olacak. Kuşkusuz hepsi aynı zararı görmedi ama depremin yaşandığı illerde zorlu bir süreç yaşanacak” ifadelerini kullandı.