Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Türk ve Kürtler'in birbirini sevmesi farzdır” açıklamasına destek verdi. Bakırhan, “Biz de Türk ve Kürtler'in birbirini sevmesinin, birbirlerinin haklarına ve hukuklarına saygı duymasının farz olduğunu söylüyoruz” dedi.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi’nin (ESP) 4’üncü Olağan Genel Kongresi’nde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın gündeminde, Bahçeli’nin son günlerdeki açıklamalarıyla başlayan çözüm tartışmaları vardı.
Bakırhan, AK Parti ve MHP tarafından son zamanlarda yapılan açıklamaları, Kürt sorununun çözülmemesine ve Türkiye’deki mevcut anlayışla yürütülmeyecek bir noktaya gelmesine bağladı.
İlgili Haberler Bahçeli'den Öcalan'a yeni çağrı: "Teröristbaşı gelsin, TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun”Türkiye’nin yaşadığı krizlerden kurtulmasının yolunun Kürt sorununu çözmekten geçtiğini savunan Bakırhan, “Kürt meselesi, bugüne kadar 42 başbakan gördü, 13 cumhurbaşkanı gördü. Dünya kadar içişleri, dışişleri bakanı ve bürokrat gördü. En önemlisi de 3 trilyon doların heba edilmesine neden olan bir sorun haline geldi. İşte emekçilerin, ezilenlerin, insanca geçinebilecekleri bir ücreti alamamalarının sebebi 3 trilyon dolarının Kürtler'in başına top, mermi olarak yağmasıdır. Dolayısıyla bu tartışmalarda bizim ortaya koyacağımız en önemli duruşlardan birisi artık bu ülkenin ekonomisini, siyasetini, yaşamını zehirleyen, çürüten bu anlayışı bir kenara bırakarak bu sorunun demokratik yollarla, müzakereyle, diyalogla çözülmesini savunmalı ve bunun mücadelesini yürütmektir” dedi.
Bakırhan, Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılı için de yetkililere bir çağrı yaparak, “Ülkeyi yönetenlerin bir karar vermesi gerekiyor. İkinci yüzyıla Türkiye halkları ve emekçileri ayaklarında prangalarla mı girecek ya da Cumhuriyet'in ikinci yüzyılında çözümle mi, demokratik bir cumhuriyetle mi gireceğiz sorusuna bu tartışmayı başlatanlar bir cevap bulmalı” diye konuştu.
Bakırhan’dan Bahçeli’ye destek
Bakırhan konuşmasında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dün söylediği “Türk ve Kürtler'in birbirini sevmesi farzdır” sözlerine de atıfta bulundu. Bakırhan, Bahçeli’nin sözlerine şöyle yanıt verdi: “Biz de Türk ve Kürtler'in birbirini sevmesinin, birbirlerinin haklarına ve hukuklarına saygı duymasının farz olduğunu söylüyoruz. Biz de buna inanıyoruz. Biz de geçmişte defalarca şahitlik yaptığımız gibi Türk ve Kürtler'in tarihsel işbirliklerinin çok önemli süreçlere sebebiyet verdiğini ve Türkiye halklarına kazandırdıklarına defalarca şahitlik yaptık."
İlgili Haberler Kürt Sorunu’nda yeni süreç mi geliyor? Erdoğan’dan “İçeride barışın tesisi önem kazanıyor” çıkışıBakırhan toplumun Kürtler'e tanınacak her hakkın Türkler'in kaybı olacağı endişesinden kurtulması gerektiğini ifade ederek, "Tarihsel Kürt ve Türk ilişkilerinin demokratik bir zemine, demokratik bir anlayışa kavuşmasını belirtmek istiyoruz. Kürtler'e tanınacak her hakkın Türklerin kaybı olacağı endişesinden artık kurtulmamız gerekiyor. Kürt kazandıkça Türk kazanır, Kürt kazandıkça Türkiye halkları, emekçileri kazanır. Türk kazandıkça Kürtler kazanır. Türk kazandıkça Türkiye emekçileri kazanır. Her iki halk kazandıkça Türkiye halkları, emekçileri, Türkiye kazanır” şeklinde konuştu.
“Açın İmralı kapılarını, Sayın Öcalan’ın düşünceleri kendi partisi ve yoldaşlarıyla buluşsun”
DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan'ın Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmeye de değinen Bakırhan, Kürt sorununun çözümü için Öcalan’ın muhatap olduğunu söyledi. Hükümetin pratik bir adım atmadığını vurgulayan Bakırhan, “İktidara bu tartışmaları yapan ama ne yapacakları belli olmayan ne dedikleri belli olmayan, sadece söz kuran, pratikte herhangi bir değişmeye, gelişmeye sebebiyet vermeyen bu anlayışa diyoruz ki bu meselenin en önemli çözüm ayaklarından birisi başmüzakereci Sayın Öcalan’dır. Açın İmralı kapılarını, Sayın Öcalan’ın düşünceleri, fikirleri halklarla, Türkiye emekçileriyle, yoksullarla, Kürtler'le, kendi partisi ve yoldaşlarıyla buluşsun. Madem çözümden bahsediyorsunuz, çözüm diye bir şeyin henüz ortada olmadığını belirterek buyurun açın Sayın Öcalan’ın yolunu. Çözüm konusunda eğer hukuki ve siyasi zemini oluşturursanız biz de büyük bir rol oynayacağını, yüzyıldır bir pranga olarak Türkiye halklarının ayağına vurulan bu sorunun demokratik yollarla çözüleceğine inanıyoruz” dedi.
İlgili Haberler Öcalan yeğeni aracılığıyla mesaj gönderdi: “Koşullar oluşursa süreci hukuki ve siyasi zemine taşıyacak güce sahibim”DEM Parti PM’den ‘çözüm süreci’ uyarısı
Bu arada 21-22 Ekim’de Ankara’da düzenlenen DEM Parti Parti Meclisi toplantısının sonuç bildirgesinde de çözüm süreci tartışmalarına vurgu yapıldı. Bildirgede, son günlerdeki tartışmaların önemine vurgu yapıldı.
Kürt sorununa çözüm bulunması amacıyla yürütülen tartışmaların siyasi iklimi geçici olarak yumuşatma amacıyla yapılmaması gerektiğine dikkat çeken DEM Parti PM, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “Uyguladığı politikalarla toplumu nefessiz bırakan iktidarın, halkların en büyük özlemi olan barışı araçsallaştırmasının kimseye kazandırmadığını da geçmiş dönem deneyimlerinden hatırlıyoruz. Kürt halkının kazanımlarını tasfiye etme girişimine, ekonomik çöküşe ve toplumsal çürümeye karşı halkların tepkisini dindirme amacıyla siyasi iklimin geçici ve taktik bir adımla yumuşatılması, mevcut sorunların çözümüne katkı sağlamayacaktır. Bu politikanın iktidarın umduğu sonuçları vermesi de mümkün değildir. Yıllardır büyük bedeller ödeyerek her koşulda savaş karşıtı cepheyi büyütme ve barış talebini toplumsallaştırma mücadelesi veren partimiz, normalleşme söylemlerinin halklarımıza karşı mevcut sorunların perdelenmesi amacıyla kullanılmasına izin vermeyecektir."
Çözüm için önce Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması gerektiğine işaret edilen bildirgede, “Öcalan’ın geçmiş çözüm süreçlerinin yürütülmesinde ve yönetilmesindeki kritik ve belirleyici rolü tartışmasızdır. 43 ay sonra mutlak iletişimsizliğin kırılarak Öcalan’la yapılan son görüşme önemli ve olumlu olmakla birlikte tecrit devam etmektedir. Kendisinin de 'koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim' ifadesiyle belirttiği gibi, fiziki özgürlüğü öncelikli olmak üzere sağlık, güvenlik ve özgür çalışma koşullarının sağlanması bu belirleyici misyonunu yerine getirebilmesi ve toplumsal barışa gidecek yolun açılabilmesi için hayati önemdedir” denildi.
İlgili Haberler Bahçeli’nin açıklamaları ve Özel’in ziyareti Diyarbakır’da nasıl yankı buldu?