IŞİD’in Kobani kuşatması sonrası başlayan sokak eylemleriyle yara alan çözüm süreci, cumhurbaşkanı ve hükümetten oluşan iktidar bloğuyla Kürt siyasi hareketinin meşru temsilcisi olarak görülen Halkların Demokratik Partisi’ni karşı karşıya getirdi. 13 Ekim’de yaşanan sokak eylemlerinde ‘sokağa çıkın’ çağrısı yaptığı gerekçesiyle hükümet üyeleri tarafından sıkça eleştirilen HDP, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı açıklamaya göre, ‘muhataplık’ rolünü kaybedebilir.
Davutoğlu: HDP anayasal çerçevede davranırsa muhatap kalır
Partisinin Afyon kampında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan, “HDP provokatif eylemlere yönelik, ülke istikrarını bozan bir grup değil gerçek bir siyasi parti olarak hareket edip, Türkiye’de anayasal ve yasal çerçevede davranmaya başlarsa bütün bu çerçevede muhatap olmaya devam eder ama kamu düzenini bozacak şekilde, kamu düzenini bozan uygulamalara cevaz verecek şekilde bir tutum takınırsa bu sadece çözüm süreci bağlamında değil Türkiye’deki iç siyaset bağlamında da kayba sebebiyet verir’ dedi.
Davutoğlu: Bundan sonra HDP’yle değil halkın bütünüyle temaslar olacak
HDP’yi şiddetin, terörün, izinsiz eylemlerin ve can mal kaybına yol açan tutumların dışında olmaya ve bunlara karşı açık tavır almaya çağıran Başbakan, hükümetin halkın da sahiplendiği çözüm sürecindeki kararlılığının süreceği söylerken önemli bir mesaj da verdi. ‘Bu temaslar bu sefer sadece HDP ve belli bir kesimle değil halkın bütünüyle olacak. Her bir şehrimizde çözüm süreciyle ilgili kanaat önderleriyle özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde temaslarımızı yoğunlaştırarak devam edeceğiz” diyen Davutoğlu, HDP dışındaki Kürt sivil aktörlerin de artık muhatap alınacağını ifade etmiş oldu.
HDP: Hükümetin dili zehir saçıyor
HDP İmralı heyeti üyeleri Grup Başkanvekilleri İdris Baluken, Pervin Buldan ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıklamalarına yıldırım hızıyla yanıt verdi. TBMM’de düzenlenen basın toplantısında konuşan Önder, ‘Başbakan, HDP bir parti gibi davranırsa muhataplığımız devam eder diye üstten, buyurgan, çok itici, sürece hizmet etmeyen barışı öncelemeyen, bir dille partimiz üzerinden ahkam kesmiş Bu çizgiye had bildirme sevdası yeni değil. Bu hevese kapılan ilk kişi de sayın başbakan değil. Bu sevdaya düşen bu kostümü giyip salınmak isteyen çok yönetici gördük, çok egemen gördük ki hepsi şimdi siyaset tarihimizin unutulmuş hafızasında siyaseten yok hükmünde bir akıbetle karşılaşmışlardır. Bunun için dil bu değildir. Dil başlangıçta gerekirse baldıran zehri içerim diyen bir dildi ama o dil bu gün baldıran zehiri saçıyor’ dedi.
Barış, kardeşlik ve adaletten artık endişe duyduklarını belirten HDP İstanbul milletvekili, hükümetin Kobani sürecinde insiyatifi yitirdiğini ve provokasyonlara zemin sağladığını söyledi.
Hem hükümet cephesinden hem de HDP’den gelen sert açıklamalara rağmen sürecin devam etmesi konusunda herkes hemfikir. Zira Davutoğlu’ndan sonra Sırrı Süreyya Önder’in de ‘Türkiye halkları buna inandı, bu hükümeti de bizi de aşacak bir irade olarak ortaya çıktı’ demesi bu kararlılığı gözler önüne seriyor.
Erdoğan: Kobanili Kürtleri biz yediriyoruz, biz giydiriyoruz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Pazartesi günü yaptığı açıklamalarla Kürt siyasi hareketinin sık sık dile getirdiği daha sonra uluslararası basında da yer bulan ‘Türkiye’nin IŞİD’e destek veriyor’ iddialarını yerden yere vurdu. Erdoğan, ‘Elinize, dilinize dursun. 200 bin Kürt'ü Kobani'den Ayn-el Arab'tan Türkiye'ye kabul eden bu iktidar. Biz aldık. Onları biz yediriyoruz, biz giydiriyoruz, biz içiriyoruz, her şeyini biz veriyoruz. Bizim şu ana kadar yaptığımız harcama 4,5 milyar doları buldu. Dünyanın değişik yerlerinden bize gelen destek 200 milyon dolar’ dedi.
Erdoğan’a göre, bu iddianın arkasında amaçlar var.
‘Bu yalanı söyleyenler, DEAŞ da bizimle yakından uzaktan bu noktada ilgimiz, alakamız olmadığını bildikleri halde iftira at, tutmasa iz bırakır mantığıyla bunu devam ettiriyorlar. Çok büyük yanılgının içindeler ve inşallah bunda da başarılı olamayacaklar. Bir asır sonra burada tüm dünyaya bir kez daha hatırlatmak isterim, biz, Serv Anlaşması'nı yırtıp atmış, manda ve himayeyi elinin tersiyle itmiş, bağımsız, hür bir ülkeyiz, Türkiye'yiz. İçeride ya da dışarıda Türkiye'ye bunun dışında farklı bir gözle bakanlar varsa, bakış açılarını değiştirsinler.’
Erdoğan: Amerika’ya PYD terör örgütü yardım etmeyin dedik ama dinletmedik
Erdoğan, Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye politikasına olan eleştirilerini de sürdürdü. Türkiye Cumhurbaşkanı, Amerika, ‘'Kobani düştü düşecek'’ diyor, oraya silah yardımı yapacak, bizimle görüşüyor, biz de diyoruz ki '’Yanlış yapıyorsunuz. PYD filan bunlar terör örgütüdür. Yapmayın. Onların eline düşer bunlar. 'Yok' diyor, düşmez. Laf dinlemediler o gece C -30'larla indirdiler. Kimin eline düştü? Bir kısmı DEAŞ'ın eline düştü, bir kısmı PYD'nin eline düştü. Irak'ın yüzde 40'ı DEAŞ'ın işgali altında, oraya niye müdahale etmiyorsunuz? Neden Kobani?' Farklı bir oyun, tezgah burada çalışıyor’ dedi.