Balyoz ve Ergenekon davalarının yeniden görülmesiyle ilgili tartışmalar artıyor. İngiliz araştırmacı Gareth Jenkins beş yıl önce yazdığı raporda kanıt olarak sunulan belgelerdeki usulsüzlüğü dile getirmişti
WASHINGTON —
17 Aralık’ta başlayan rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasıyla birlikte daha çok su yüzüne çıkan, Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetiyle Gülen Hareketi arasındaki kavgada en son tartışılan konulardan biri Ergenekon ve Balyoz davalarının yeniden görülmesi oldu. Hatta Yargıtay’ın Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım hakkındaki cezayı onaylamasının ardından Şike davasının bile yeniden görülebileceği yönünde düşünceler ortaya atılıyor.
Son olarak Türk basınında çıkan haberlere göre, Balyoz ve Poyrazköy davalarının en önemli delillerinden biri sayılan bilgisayar verilerinin usulsüz transfer edildiği ve tarihleriyle oynandığı TÜBİTAK tarafından belgelenince bu davaların yeniden görülmesi yönündeki tartışmalar alevlendi. Sonuçta uzmanlar da kanıt olarak gösterilen bilgisayar verilerinin tarihleriyle oynanmış olduğunu doğrulayan raporlarını şimdi açıklıyor.
Davaların yeniden görülmesi tartışmaları 17 Aralık’tan itibaren hükümete yakın çevrelerce ortaya atılmış olsa da, dava delillerinin toplanış ve sunuş biçiminde usulsüzlük ve mantıksızlık olduğu savunmaları yeni değil. Bu savunmayı beş yıl önce yazdığı raporda da dile getiren Gareth Jenkins. Ergenekon davasındaki binlerce sayfalık iddianameyi okuyan İngiliz araştırmacı ve yazar, bu mantıksızlığı Ağustos 2009’da yazdığı Türkiye’nin Ergenekon Soruşturması: Gerçek ve Fantezi Arasında adlı raporunda ele almıştı. Jenkins’in yazdığı raporun karşılığında aldığı tepkiyse, o dönemin koşulları çerçevesinde aldığı olumsuz eleştiriler, hatta tehditler oldu. Jenkins o dönem davaların gerçekliğini sorgulamanın hükümetin işine gelmediğini söylüyor:
Amerika’nın Sesi muhabiri Alparslan Esmer, Gareth Jenkins’in görüşlerini aldı:
‘Devlet içinde devlet yeni bir şey değil’
VOA: "Türkiye'de siz özellikle Ergenekon davasıyla ilgili raporunuzla tanınıyorsunuz. Tam beş yıl önce kaleme alınmış bir rapor bu. "Gerçek mi Fantezi mi?", aslında Ergenekon nasıl Türk tarihinde bir destan, bir efsaneyse, davanın da o denli "efsane" olduğunu anlatmıştınız o raporda. Aynı şekilde bunu Balyoz davası için de geçerli görüyorsunuz. Üstelik de rapordan dolayı çok büyük eleştiri aldınız, hatta tehditler aldınız. Şimdi özellikle 17 Aralık'tan sonra Başbakan Erdoğan ve Gülen Hareketi arasında büyük bir gerginlik de ortaya çıktı. Başbakan'a yakın kesimlere açılan yolsuzluk ve rüşvet davalarının ardından şimdi Ergenekon ve Balyoz davalarının, hatta Şike davasının bile yeniden görülmesi yönünde olasılıklar dile getiriliyor. Ne oldu beş yıl sonra? Sizin raporu mu okumaya karar verdiler?"
GARETH JENKINS: "(Gülümseme) Hayır, ama geç fark ettiler. Bence daha önce biliyorlardı. Zaten Ergenekon iddianamelerine bakarsanız, çok belli. Küçük bir çocuk bile anlayabilir gerçek bir dava olmadığını. Sayın Erdoğan ve bakanı bakmak istemedi. Çünkü işlerine yaramadı. Şimdi 17 Aralık'tan sonra hedef saptı. Eskiden [hedefte] giden laik kesim, askerler, solcular, gazeteciler arasında Gülen Hareketi'ni eleştiren[ler] vardı. Ondan sonra Fethullah Gülen Hareketi doğrudan Erdoğan'a saldırmaya başladı. Şimdi o yüzden Erdoğan 'paralel bir devlet yapısı var, devletin içinde paralel bir yapı var' diyor. Ama hep böyleydi. Son on senedir vardı."
'Eskiden de biliyorlardı'
VOA: "O kadar zaman siz de söylediniz. Başbakan'ın dile getirdiği 'devlet içinde devlet' ya da 'paralel devlet' kavramlarını dile getiren, kitap yazanlar, bu yüzden tutuklananlar, hatta uzun süre tutuklu kalanlar oldu. Şimdi, Başbakan, sıklıkla dile getiriyor bu 'paralel devlet' kavramını. Üç dört yıl önce benzer kaygıları dile getirenlerin hapse girmesine niye razı oldu?"
GARETH JENKINS: "Onu Sayın Başbakan'a sormanız lazım (gülümseme). Ama daha önce hem Gülen Hareketi'nin, hem de Sayın Başbakan'ın ortak düşmanlığı vardı. O zaman hiçbir şey söylemedi. Hep söylüyorum. İddianamelere baksaydı, okusaydı. O kadar çok belli oluyor ki. Bu gerçek bir dava değil. Balyoz'da da aynı şey geçerli, yani darbe planı... mesela 5 Mart 2003'te bir CD kaydedildi[ği iddia edildi]. Bakıyorsunuz, Microsoft Office 2007 kullanılmış. Bunu mantıkla anlatmak mümkün değil. Şimdi Sayın Başbakan 'Belki Ergenekon, Balyoz davaları yeniden yargılanabilir' diyor, onun başdanışmanı Sayın [Yalçın] Akdoğan askere karşı bir kumpas olduğunu söyledi. O tip şeyleri şimdi söylüyorlar. Ama bence eskiden de bunu biliyorlardı, işlerine gelmediği için hiçbir şey söylemediler. Tam tersine bana çok saldırdılar. Şimdi AK Parti'ye yakın gazeteler beni arıyorlar, 'Nasıl bildiniz?' diye bana soruyorlar (gülümseme). Tabi eskiden herkes biliyordu gerçeği. Ama şimdi söylemeye başladılar. Eskiden de biliyorlardı.”
'Amaç hiçbir zaman demokratikleşme değildi'
VOA: "Geçmişte birbirine çok yakın iki kesim, demokrasiyi sivilleştirmek adına askerleri karşılarına aldılar. Ondan sonra Ergenekon, Balyoz davaları çıktı. Tabi 28 Şubat ve 12 Eylül davaları da var. Şu anda AK Parti neden askerlere yakın durmaya çalışıyor?"
GARETH JENKINS: "Biliyoruz ki eskiden askerler, otoriter bir rejim vardı. Şimdi o rejim gitti, onun yerine başka bir otoriter rejim geldi. Bence hiçbir zaman bu davalar demokrasiyle ilgili bir şey değildi. Sadece eski düşmanları etkisiz hale getirmek için yapıldı. Gülen Hareketi Sayın Erdoğan'a her zaman rakipti. Eskiden ortak düşmanları olduğu için, beraber çalıştılar. O düşmanı etkisiz hale getirdiği zaman başka rakip kalmadı. O zaman Gülen Hareketi ve Başbakan birbirini yemeye başladı. Amaç hiçbir zaman demokratikleşme değildi. Darbeci eski düşmanlarını yok etmeye çalışıyorlardı.”
'Hakimler ve savcılar Gülenciler'den korkuyordu'
VOA: "Başbakan'ın dediği kadar 'devlet içinde devlet' yapılaşması ne kadar ciddi? Gülen cemaati ne kadar yargı ve polisin içine yerleşmiş durumda?"
GARETH JENKINS: "Onu bilmiyoruz. Fethullah Gülen'i her seveni eleştirmek istemiyorum. Bazı, çok samimi, Müslüman olmaya çalışanlar var. Ama Gülen Hareketi'nin arzuları, devlet hırsı belli. Bunu hepimiz biliyoruz. Kaç kişi oldukları, kim Fethullahçı, kim değil tespit etmek çok zor. Çünkü üyelik kartları yok. Eskiden Gülen Hareketi devletin içinde çok güçlü olduğu zaman, belki Fethullahçı olmayan biri, olan birinin söylediklerini hemen yapardı. Çünkü korkardı. Bazı davalarda da gördük. Hakimler korkuyordu. O zaman Gülen Hareketi'nden biri bir şey dediği zaman herkes onu yapmaya çalışıyordu. Fethullah Gülen Hareketi üyesi olduğu için değil, korktuğu için yapıyordu. Şimdi binlerce polis başka yerlere atandı. Hepsinin Gülen Hareketi'nin üyesi olduğunu sanmıyorum. Sadece birkaç gün önce 97 savcı ve hakim tayin edildi. Onların da hepsinin Fethullahçı olduğunu zannetmiyorum. Fethullah Gülen'in hareketinin etkisi, her zaman üye sayısından daha fazladır. Onun için bir şey söylemek çok zor. Aynı şeyi geçmişte de gördük. Eski rejim, yani askerler güçlü olduğu zaman, askerleri sevmeyenler bile söylediklerini yapıyordu. Yeni rejimde de, yani Fethullah Gülen Hareketi de güçlenince aynı şey oldu."
Gülen'e yakın olmayanlar da mağdur
VOA: "Siz de söylüyorsunuz, bu kadroların içinde tamamen Hareket'e yakın olan kişiler yok. Özellikle bu son dönemde girişilen ve yüzlerce polisle savcılara yönelik görevden alma ya da sürülme gibi durumlarda, bu durumda Gülen Hareketi'ne yakın olmayan kişiler de mağdur oluyor diyebiliriz, o halde.
GARETH JENKINS: "Evet. Zaten eskiden Gülen Hareketi TSK'ya sızmaya çalışıyordu. O zaman çok subay atıldı. Bütün subaylar suçlu değildi. Şimdi polise yapılanlarda da aynı şeyi görüyoruz. Küçük bir şüphe bile o kişinin tayin edilmesiyle sonuçlanıyor."
'Yargı hiçbir zaman bağımsız olmadı'
VOA: "Eskiden Başbakan, Ergenekon ya da Balyoz tutuklamalarına razı olmasa da Türkiye'nin demokratik bir devlet olduğunu, o yüzden de Yargı'ya karışmayacağını söylüyordu. Şimdi Yargı’ya yönelik topyekun bir operasyon var. Görevden almalar, sürgünler devam ediyor. HSYK düzenlemesi için haftalardır Meclis'te gecenin geç saatlerine kadar, kavgalı, yumruklu, 'uçan tekmeli' toplantılar düzenleniyor. Şimdi ne oldu? Türkiye artık demokratik olmadığı için mi Yargı’ya müdahale ediliyor?"
GARETH JENKINS: "Zaten hiçbir zaman yargı bağımsız değildi. Eskiden başka gücün, en çok askerin etkisi vardı. Ondan sonra iki güç vardı. Eski laik kesim vardı, hem de yeni giren Fethullahçılar vardı. Eylül 2010'dan itibaren tüm güç hükümete ve Cemaat'e geçti. Hiçbir zaman Yargı siyasetten bağımsız olmadı. Bunu hepimiz biliyoruz."
'Gülenciler artık siyasi bir hareket. Başbakan'ın da demokrat olduğuna kimse inanmaz'
VOA: "Son olarak Diyanet İşleri Başkanlığı'nca düzenlenen iki günlük Müftüleri İstişare Toplantısı oldu. Toplantı sonunda çıkan açıklamada, "Müslümanlar'ın bugün mezhep, meşrep, cemaat ve hizip tarafgirliğine soyunması, grupların kendilerini hakikat yerine ikame ederek kardeşlik ahlakını ve kardeşlik hukukunu ihlal etmesi, kabul edilemez" deniyor. "Cemaatleşmeye" karşı bir açıklama bu. Diyanet'in Başbakanlık'a bağlı bir kurum olarak farklı bir açıklama yapması beklenemez. Ama bütün bunları düşündüğümüzde, size tekrar sormak istiyorum, Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti ve Gülen Hareketi arasındaki ittifakı (ilişkiyi) nasıl değerlendirebilirsiniz?"
GARETH JENKINS: "Sadece Yargı değil, Diyanet de siyasetten bağımsız değil. Türkiye'de her zaman 'cemaat' vardı. Şimdi Diyanet bunu eleştiriyor ama hep vardı. Niye daha önce hiçbir şey demediler? Çünkü şimdi Sayın Erdoğan'ın işine yaramadığı için eleştirmeye başladılar. Ama hep vardı. Ayrıca başka cemaatler de var. Sadece Gülen Hareketi değil. Başka cemaat ve tarikatlar da var. Bu son olaylara baktığımız zaman iki taraf da zarar görüyor. Eskiden Gülen Hareketi 'biz siyasi bir hareket değiliz' diyordu. Ama şimdi ne kadar siyasi bir hareket olduğunu hepimiz görüyoruz. Aynı zamanda Sayın Erdoğan'ın Hareket'e karşı davranışı çok otoriter. Bunun için hem Gülen Hareketi hiç bir zaman 'Biz siyasi bir hareket değiliz' diyemeyecek. Artık kimse buna inanmaz. O kadar çok yapılandan sonra, Erdoğan da 'Artık demokrat oldum' derse, ona da kimse inanmaz. Yolsuzluk, Ergenekon ve Balyoz davalarının hepsine ayrı bakmamız lazım. Son bir ay, iki otoriter, iki demokratik olmayan güç arasında bir mücadele gördük."
Son olarak Türk basınında çıkan haberlere göre, Balyoz ve Poyrazköy davalarının en önemli delillerinden biri sayılan bilgisayar verilerinin usulsüz transfer edildiği ve tarihleriyle oynandığı TÜBİTAK tarafından belgelenince bu davaların yeniden görülmesi yönündeki tartışmalar alevlendi. Sonuçta uzmanlar da kanıt olarak gösterilen bilgisayar verilerinin tarihleriyle oynanmış olduğunu doğrulayan raporlarını şimdi açıklıyor.
Davaların yeniden görülmesi tartışmaları 17 Aralık’tan itibaren hükümete yakın çevrelerce ortaya atılmış olsa da, dava delillerinin toplanış ve sunuş biçiminde usulsüzlük ve mantıksızlık olduğu savunmaları yeni değil. Bu savunmayı beş yıl önce yazdığı raporda da dile getiren Gareth Jenkins. Ergenekon davasındaki binlerce sayfalık iddianameyi okuyan İngiliz araştırmacı ve yazar, bu mantıksızlığı Ağustos 2009’da yazdığı Türkiye’nin Ergenekon Soruşturması: Gerçek ve Fantezi Arasında adlı raporunda ele almıştı. Jenkins’in yazdığı raporun karşılığında aldığı tepkiyse, o dönemin koşulları çerçevesinde aldığı olumsuz eleştiriler, hatta tehditler oldu. Jenkins o dönem davaların gerçekliğini sorgulamanın hükümetin işine gelmediğini söylüyor:
Amerika’nın Sesi muhabiri Alparslan Esmer, Gareth Jenkins’in görüşlerini aldı:
Your browser doesn’t support HTML5
VOA: "Türkiye'de siz özellikle Ergenekon davasıyla ilgili raporunuzla tanınıyorsunuz. Tam beş yıl önce kaleme alınmış bir rapor bu. "Gerçek mi Fantezi mi?", aslında Ergenekon nasıl Türk tarihinde bir destan, bir efsaneyse, davanın da o denli "efsane" olduğunu anlatmıştınız o raporda. Aynı şekilde bunu Balyoz davası için de geçerli görüyorsunuz. Üstelik de rapordan dolayı çok büyük eleştiri aldınız, hatta tehditler aldınız. Şimdi özellikle 17 Aralık'tan sonra Başbakan Erdoğan ve Gülen Hareketi arasında büyük bir gerginlik de ortaya çıktı. Başbakan'a yakın kesimlere açılan yolsuzluk ve rüşvet davalarının ardından şimdi Ergenekon ve Balyoz davalarının, hatta Şike davasının bile yeniden görülmesi yönünde olasılıklar dile getiriliyor. Ne oldu beş yıl sonra? Sizin raporu mu okumaya karar verdiler?"
GARETH JENKINS: "(Gülümseme) Hayır, ama geç fark ettiler. Bence daha önce biliyorlardı. Zaten Ergenekon iddianamelerine bakarsanız, çok belli. Küçük bir çocuk bile anlayabilir gerçek bir dava olmadığını. Sayın Erdoğan ve bakanı bakmak istemedi. Çünkü işlerine yaramadı. Şimdi 17 Aralık'tan sonra hedef saptı. Eskiden [hedefte] giden laik kesim, askerler, solcular, gazeteciler arasında Gülen Hareketi'ni eleştiren[ler] vardı. Ondan sonra Fethullah Gülen Hareketi doğrudan Erdoğan'a saldırmaya başladı. Şimdi o yüzden Erdoğan 'paralel bir devlet yapısı var, devletin içinde paralel bir yapı var' diyor. Ama hep böyleydi. Son on senedir vardı."
'Eskiden de biliyorlardı'
VOA: "O kadar zaman siz de söylediniz. Başbakan'ın dile getirdiği 'devlet içinde devlet' ya da 'paralel devlet' kavramlarını dile getiren, kitap yazanlar, bu yüzden tutuklananlar, hatta uzun süre tutuklu kalanlar oldu. Şimdi, Başbakan, sıklıkla dile getiriyor bu 'paralel devlet' kavramını. Üç dört yıl önce benzer kaygıları dile getirenlerin hapse girmesine niye razı oldu?"
GARETH JENKINS: "Onu Sayın Başbakan'a sormanız lazım (gülümseme). Ama daha önce hem Gülen Hareketi'nin, hem de Sayın Başbakan'ın ortak düşmanlığı vardı. O zaman hiçbir şey söylemedi. Hep söylüyorum. İddianamelere baksaydı, okusaydı. O kadar çok belli oluyor ki. Bu gerçek bir dava değil. Balyoz'da da aynı şey geçerli, yani darbe planı... mesela 5 Mart 2003'te bir CD kaydedildi[ği iddia edildi]. Bakıyorsunuz, Microsoft Office 2007 kullanılmış. Bunu mantıkla anlatmak mümkün değil. Şimdi Sayın Başbakan 'Belki Ergenekon, Balyoz davaları yeniden yargılanabilir' diyor, onun başdanışmanı Sayın [Yalçın] Akdoğan askere karşı bir kumpas olduğunu söyledi. O tip şeyleri şimdi söylüyorlar. Ama bence eskiden de bunu biliyorlardı, işlerine gelmediği için hiçbir şey söylemediler. Tam tersine bana çok saldırdılar. Şimdi AK Parti'ye yakın gazeteler beni arıyorlar, 'Nasıl bildiniz?' diye bana soruyorlar (gülümseme). Tabi eskiden herkes biliyordu gerçeği. Ama şimdi söylemeye başladılar. Eskiden de biliyorlardı.”
'Amaç hiçbir zaman demokratikleşme değildi'
VOA: "Geçmişte birbirine çok yakın iki kesim, demokrasiyi sivilleştirmek adına askerleri karşılarına aldılar. Ondan sonra Ergenekon, Balyoz davaları çıktı. Tabi 28 Şubat ve 12 Eylül davaları da var. Şu anda AK Parti neden askerlere yakın durmaya çalışıyor?"
GARETH JENKINS: "Biliyoruz ki eskiden askerler, otoriter bir rejim vardı. Şimdi o rejim gitti, onun yerine başka bir otoriter rejim geldi. Bence hiçbir zaman bu davalar demokrasiyle ilgili bir şey değildi. Sadece eski düşmanları etkisiz hale getirmek için yapıldı. Gülen Hareketi Sayın Erdoğan'a her zaman rakipti. Eskiden ortak düşmanları olduğu için, beraber çalıştılar. O düşmanı etkisiz hale getirdiği zaman başka rakip kalmadı. O zaman Gülen Hareketi ve Başbakan birbirini yemeye başladı. Amaç hiçbir zaman demokratikleşme değildi. Darbeci eski düşmanlarını yok etmeye çalışıyorlardı.”
'Hakimler ve savcılar Gülenciler'den korkuyordu'
VOA: "Başbakan'ın dediği kadar 'devlet içinde devlet' yapılaşması ne kadar ciddi? Gülen cemaati ne kadar yargı ve polisin içine yerleşmiş durumda?"
GARETH JENKINS: "Onu bilmiyoruz. Fethullah Gülen'i her seveni eleştirmek istemiyorum. Bazı, çok samimi, Müslüman olmaya çalışanlar var. Ama Gülen Hareketi'nin arzuları, devlet hırsı belli. Bunu hepimiz biliyoruz. Kaç kişi oldukları, kim Fethullahçı, kim değil tespit etmek çok zor. Çünkü üyelik kartları yok. Eskiden Gülen Hareketi devletin içinde çok güçlü olduğu zaman, belki Fethullahçı olmayan biri, olan birinin söylediklerini hemen yapardı. Çünkü korkardı. Bazı davalarda da gördük. Hakimler korkuyordu. O zaman Gülen Hareketi'nden biri bir şey dediği zaman herkes onu yapmaya çalışıyordu. Fethullah Gülen Hareketi üyesi olduğu için değil, korktuğu için yapıyordu. Şimdi binlerce polis başka yerlere atandı. Hepsinin Gülen Hareketi'nin üyesi olduğunu sanmıyorum. Sadece birkaç gün önce 97 savcı ve hakim tayin edildi. Onların da hepsinin Fethullahçı olduğunu zannetmiyorum. Fethullah Gülen'in hareketinin etkisi, her zaman üye sayısından daha fazladır. Onun için bir şey söylemek çok zor. Aynı şeyi geçmişte de gördük. Eski rejim, yani askerler güçlü olduğu zaman, askerleri sevmeyenler bile söylediklerini yapıyordu. Yeni rejimde de, yani Fethullah Gülen Hareketi de güçlenince aynı şey oldu."
Gülen'e yakın olmayanlar da mağdur
VOA: "Siz de söylüyorsunuz, bu kadroların içinde tamamen Hareket'e yakın olan kişiler yok. Özellikle bu son dönemde girişilen ve yüzlerce polisle savcılara yönelik görevden alma ya da sürülme gibi durumlarda, bu durumda Gülen Hareketi'ne yakın olmayan kişiler de mağdur oluyor diyebiliriz, o halde.
GARETH JENKINS: "Evet. Zaten eskiden Gülen Hareketi TSK'ya sızmaya çalışıyordu. O zaman çok subay atıldı. Bütün subaylar suçlu değildi. Şimdi polise yapılanlarda da aynı şeyi görüyoruz. Küçük bir şüphe bile o kişinin tayin edilmesiyle sonuçlanıyor."
'Yargı hiçbir zaman bağımsız olmadı'
VOA: "Eskiden Başbakan, Ergenekon ya da Balyoz tutuklamalarına razı olmasa da Türkiye'nin demokratik bir devlet olduğunu, o yüzden de Yargı'ya karışmayacağını söylüyordu. Şimdi Yargı’ya yönelik topyekun bir operasyon var. Görevden almalar, sürgünler devam ediyor. HSYK düzenlemesi için haftalardır Meclis'te gecenin geç saatlerine kadar, kavgalı, yumruklu, 'uçan tekmeli' toplantılar düzenleniyor. Şimdi ne oldu? Türkiye artık demokratik olmadığı için mi Yargı’ya müdahale ediliyor?"
GARETH JENKINS: "Zaten hiçbir zaman yargı bağımsız değildi. Eskiden başka gücün, en çok askerin etkisi vardı. Ondan sonra iki güç vardı. Eski laik kesim vardı, hem de yeni giren Fethullahçılar vardı. Eylül 2010'dan itibaren tüm güç hükümete ve Cemaat'e geçti. Hiçbir zaman Yargı siyasetten bağımsız olmadı. Bunu hepimiz biliyoruz."
'Gülenciler artık siyasi bir hareket. Başbakan'ın da demokrat olduğuna kimse inanmaz'
VOA: "Son olarak Diyanet İşleri Başkanlığı'nca düzenlenen iki günlük Müftüleri İstişare Toplantısı oldu. Toplantı sonunda çıkan açıklamada, "Müslümanlar'ın bugün mezhep, meşrep, cemaat ve hizip tarafgirliğine soyunması, grupların kendilerini hakikat yerine ikame ederek kardeşlik ahlakını ve kardeşlik hukukunu ihlal etmesi, kabul edilemez" deniyor. "Cemaatleşmeye" karşı bir açıklama bu. Diyanet'in Başbakanlık'a bağlı bir kurum olarak farklı bir açıklama yapması beklenemez. Ama bütün bunları düşündüğümüzde, size tekrar sormak istiyorum, Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti ve Gülen Hareketi arasındaki ittifakı (ilişkiyi) nasıl değerlendirebilirsiniz?"
GARETH JENKINS: "Sadece Yargı değil, Diyanet de siyasetten bağımsız değil. Türkiye'de her zaman 'cemaat' vardı. Şimdi Diyanet bunu eleştiriyor ama hep vardı. Niye daha önce hiçbir şey demediler? Çünkü şimdi Sayın Erdoğan'ın işine yaramadığı için eleştirmeye başladılar. Ama hep vardı. Ayrıca başka cemaatler de var. Sadece Gülen Hareketi değil. Başka cemaat ve tarikatlar da var. Bu son olaylara baktığımız zaman iki taraf da zarar görüyor. Eskiden Gülen Hareketi 'biz siyasi bir hareket değiliz' diyordu. Ama şimdi ne kadar siyasi bir hareket olduğunu hepimiz görüyoruz. Aynı zamanda Sayın Erdoğan'ın Hareket'e karşı davranışı çok otoriter. Bunun için hem Gülen Hareketi hiç bir zaman 'Biz siyasi bir hareket değiliz' diyemeyecek. Artık kimse buna inanmaz. O kadar çok yapılandan sonra, Erdoğan da 'Artık demokrat oldum' derse, ona da kimse inanmaz. Yolsuzluk, Ergenekon ve Balyoz davalarının hepsine ayrı bakmamız lazım. Son bir ay, iki otoriter, iki demokratik olmayan güç arasında bir mücadele gördük."