WASHINGTON —
Dağlık Karabağ’da Azerbaycan’ın terörle mücadele amaçlı olduğunu söylediği 24 saatlik operasyonla tırmanan gerilim, etnik Ermeni yönetimle imzalanan ateşkesle dinmiş görünüyor. Ancak sahadaki son askeri harekat, masadaki diplomatik çabaların sorgulanmasına neden oluyor.
Zira ağır çatışmaların 2020'de Rusya'nın arabuluculuğunda ateşkesle sona ermesinden bu yana iki taraf, sınırlar üzerinde anlaşmak ve Dağlık Karabağ konusundaki anlaşmazlıkları çözmek konusunda bir barış anlaşmasını müzakere ediyordu.
Son aylarda hem ABD hem Avrupa Birliği hem de Rusya, Ermeni ve Azeri liderlerle bakanları biraraya getirerek barış görüşmelerinde aracı rol üstleniyordu. Son görüşmeler 28-30 Haziran arasında başkent Washington’da üç gün sürmüş ve sadece ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın ilerleme kaydedildiğine dair kısa bir açıklaması olmuştu.
Bölgedeki gelişmeleri ve aktörleri yakından izleyen uzmanlardan bazıları bu beklenmedik harekat ve sonuçlarının, bu görüşmelerin başarısızlığına işaret ettiği görüşünde. Batı diplomasisi bir yandan tartışılırken, dikkat çeken bir başka süreç de Ermenistan ile Rusya arasındaki sert rüzgarlar oldu.
Ermenistan, Azerbaycan’ın son taarruzunda Rusya’nın eylemsizliğine tepki gösterdi. Haftasonu yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında Paşinyan, Karabağ'ın etnik Ermeni nüfusunun göç etmesinden Rusları sorumlu tuttu. Paşinyan, Rusya ile askeri ittifakın ve Rusya liderliğindeki Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (CSTO) üyeliğinin Ermenistan'ın ulusal güvenliğini sağlamak için yeterli olmadığını söyledi. Moskova'nın şimdi de Güney Kafkasya ülkesinin bağımsızlığını sona erdirmeye niyetli olduğunu iddia etti.
Moskova’nın yanıtı gecikmedi. Rusya Dışişleri Bakanlığı hafta başında Paşinyan'ı Rus-Ermeni ilişkilerini bozmaya ve ülkesini Batı'ya doğru yeniden yönlendirmeye çalışmakla suçladı. Açıklamada "Erivan yönetiminin Ermenistan ile Rusya arasındaki çok yönlü ve asırlık bağları kasıtlı olarak yok etmeye çalışarak ve ülkeyi Batı'nın jeopolitik oyunlarının rehinesi haline getirerek büyük bir hata yaptığına inanıyoruz" denildi.
Tüm bu gerilimin ortasında Azerbaycan’ın en büyük destekçisi Türkiye’ydi. Geçen hafta New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda hitap eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hafta başında da Nahçıvan’ı ziyaret etti.
Şimdi akıllarda pek çok soru var. Batı diplomasisi çöktü mü, kim kazançlı çıktı, Rusya’nın rolü ne oldu, bundan sonra bölgeyi ne bekliyor? VOA Türkçe bu sorulara yanıt aradı.
Batı diplomasisi başarısız mı oldu?
Washington Enstitüsü Türkiye Masası Direktörü Soner Çağaptay’a göre bu sorunun yanıtı, “Hayır, henüz değil.”
VOA Türkçe’ye konuşan Çağaptay’a göre Dağlık Karabağ’daki etnik Ermeni güçleri ve Azerbaycan arasındaki gerginliğe rağmen Ermenistan ordusunun son krize dahil olmaması da bunun bir göstergesi.
“Ermenistan Dışişleri Bakanlığı Azerbaycan'ı eleştirmiş olsa da Paşinyan temelde Dağlık Karabağ'daki güçlerle arasına mesafe koydu. Böylece Güney Kafkasya'da topyekün bir patlama önlenmiş oldu’’ diyen Çağatay, Paşinyan’ın hala Ankara ve Bakü ile normalleşme yolunun açık tutulmasını istediği görüşünde ve bu bağlamda ABD stratejisi işe yarıyor.
Oxford Üniversitesi öğretim üyesi uluslararası ilişkiler uzmanı Dimitar Bechev ise VOA Türkçe’nin bu sorusuna “Hem evet hem hayır’’ yanıtını verdi. Bechev, “AB meseleye çok daha yakından müdahil olmak istiyordu ancak genel anlamda Batı hiçbir zaman çatışmada büyük bir rol oynamadı, sahada varlıkları yoktu” dedi.
Bechev, Ankara’nınsa bu ivmeyi Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirme yolunda ilerlemek için kullanacağı öngörüsünde bulundu; “Dağlık Karabağ’ın aradan çıkarılması, ilişkilerin normalleşmesine giden yolda büyük bir engeli ortadan kaldırıyor’’ ifadelerini kullandı.
Dimitar Bechev, Azerbaycan’ın zaferiyle Türkiye’nin bölgede nüfuzunu derinleştirmesini ise tek şarta bağladı; o da Bakü’nün Ankara'nın vekili değil, kendi patronu olması. Uluslararası ilişkiler uzmanı, “Türkiye Bakü'de alınan kararlara uyum sağlamak zorunda kalacaktır” öngörüsünde bulundu.
Düşünce kuruluşu Chatham House’un Kafkasya uzmanı Laurence Broers ise son yaşananların, Batı'nın Güney Kafkasya'daki etkisinin daha da azalmasına yol açacağı görüşünde.
“Zorlamanın işe yaradığı ve dayatmanın sonuç verdiği bir sürece şahit olduk” diyen Broers, VOA’ya açıklamasında “Avrupa Atlantik yaklaşımı, ABD ve AB'nin diyalog için arabuluculuk yaklaşımı dramatik bir şekilde reddediliyor’’ dedi.
Görüşmeler sürecek mi? ABD’nin rolü ne olacak?
Kongre tarafından kurulmuş federal bir kurum olan ABD Barış Enstitüsü’nden Mary Glantz, Washington ve Brüksel’in evsahipliğindeki görüşmelerin devam edeceği görüşünde; zira bir dizi sorunun üstesinden gelinmesi gerekecek.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nda da görev yapmış bir isim olan Glantz VOA’ya açıklamasında, “Azeriler elbette ve anlaşılır bir şekilde mültecilerinin Dağlık Karabağ'a dönmesini istiyor. Ermeniler de yıllardır orada yaşıyorlar ve birçoğu muhtemelen orada yaşamaya devam etmek isteyecek. Dolayısıyla onlara nasıl davranılacağı, her iki tarafın güvenliği ve bu halklar arasında ileriye dönük bir tür barışın sağlanması, sadece Rusya ve Türkiye'nin değil, AB ve ABD'nin de dahil olduğu uluslararası toplumun ilgilendiği kilit bir konu olacak’’ dedi.
Soner Çağaptay da ABD’nin, Ermeni-Azeri ve Ermeni-Türk normalleşmesi için bastıracağını, böylece Güney Kafkasya ülkelerinin hepsinin iyi geçinerek bir şekilde kendisiyle bağlantılı, müttefik ya da ortak olması için çalışmayı sürdüreceğini belirtiyor.
Bechev de ABD'nin hem Avrupa'ya gaz tedariki hem de İran'ı çevrelemek için Azeriler’e ihtiyacı olduğunu hatırlatıyor ve ekliyor; “Ancak ABD'nin müdahalesi diplomatik alanla sınırlı kalacaktır.“
Ermenistan, Rusya’dan uzaklaşarak Batı eksenine mi giriyor?
Rusya, Azerbaycan'ın saldırısından Ekim 2022 ve Mayıs 2023’te Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Avrupa Birliği arabuluculuğunda görüşen Paşinyan'ın Karabağ üzerinde Azerbaycan egemenliğini tanıma yönündeki tartışmalı kararı sorumlu tutuyor.
Ancak Erivan ve Moskova arasında karşılıklı suçlamalar artsa da Erivan’ın tamamen Batı eksenine kayması olasılığı hakkında Soner Çağaptay “Henüz o noktada değiliz” dedi. Çağaptay’a göre bu, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’da yaşayan Ermeniler’in geleceğiyle ilgili tutumunu bağlı olacak.
Çağaptay, ’’Her şey Paşinyan'ın iktidarda kalıp kalmayacağına, Azerbaycan'la normalleşmenin, Karabağ Ermenileri’nin kitlesel olarak sınırdışı edilmeyecekleri ya da göç etmeyecekleri bir yolda ilerleyip ilerlemeyeceğine bağlı, çünkü eğer göç ederlerse Ermenistan halkı bunu büyük bir başarısızlık olarak görecek. Dolayısıyla bence pek çok şey, Azerbaycan'ın bir parçası olarak Dağlık Karabağ'ın gelişen bir Ermeni toplumuna sahip olup olmamasına bağlı. Bu da içeride Paşinyan’a duyulan kızgınlığın bir kısmını azaltabilir. Eğer bunun tersi olursa, yani Ermeniler göç ederse, bence büyük olasılıkla görevden alınacaktır’’ dedi.
Türkiye ve Doğu Avrupa politikaları üzerine çalışan uluslararası ilişkiler uzmanı Dimitar Bechev’e göre, İran ve hatta gelecekte Türkiye dahil Ermenistan’ın çok kutuplu bir dış politikaya yönelmesi mümkün; “Batı tercih edilen ortak olacak ancak buna daha çok var.”
Etnik temizlik ve çatışma ihtimali
Azerbaycan’ın 24 saatlik operasyonu sona erdiğinden bu yana binlerce Karabağ Ermenisi, Ermenistan’a göç ediyor. Bu göçün en büyük nedeni Ermeniler’in etnik temizlik korkusu. Peki gerçek bir tehdit mi? Bölge gelecekte yeni çatışmalara gebe mi?
Dimitar Bechev’e göre “evet”. Bakü’nün eskiden güçlü bir Ermeni toplumuna sahip olduğunu artık böyle bir durumun sözkonusu olmadığını söyleyen Bechev, “Dağlık Karabağlı erkekler Azerbaycan'a karşı savaşa katıldılar. İleride iyi muamele görmeleri beklenmiyor. Ayrıca Dağlık Karabağ Sovyet dönemi Azerbaycan'ında olduğu gibi özerk bir statüye sahip olmayacak” dedi.
Kafkasya uzmanı Laurence Broers da Ermenistan'ın güneyinden geçen ve Azerbaycan ile Türkiye arasında Zengezur koridoru olarak adlandırılan geçiş güzergahı konusunda endişeler olduğuna dikkat çekiyor.
Zengezur, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'ni Azerbaycan’ın diğer bölgelerine bağlayabilecek bir koridor. Ancak bölge Ermenistan toprağı. VOA’ya konuşan Broers, “Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in, Ermenistan'ın kabul etmemesi halinde koridorun zorla alınabileceğini söylemesi nedeniyle Erivan’da bunun bir şekilde güç kullanılarak uygulanabileceğine dair bir endişe var” diyor.
VOA Azerice ve Ermenice servislerinin haberlerinden yararlanılmıştır.