İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhuriyet Gazetesi ve Cumhuriyet Vakfı yöneticileri hakkında, 'FETÖ/PDY ve PKK/KCK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek' suçlarından bir kısım şüpheliler hakkında soruşturma başlattı.
Your browser doesn’t support HTML5
Başsavcılıktan yayınlanan açıklamada “Soruşturma kapsamında alınan MASAK Vakıflar Genel Müdürlüğü ve bilirkişi raporları doğrultusunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosunun talebi ile Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğinden şüpheliler hakkında arama ve gözaltı kararı alınmış olup soruşturma işlemlerine devam edilmektedir" dendi
Cumhuriyet gazetesi ve Cumhuriyet Vakfı’ndan görevli 15 kişi gözaltında
Soruşturma kapsamında Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmen Murat Sabuncu, yayın danışmanı Kadri Gürsel, Yayın Kurulu üyeleri Güray Öz ve Hakan Kara, Cumhuriyet Vakfı yönetim kurulu üyeleri Bülent Utku, Eser Sevinç, Güray Öz, Hikmet Çetinkaya, Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Önder Çelik, yönetim kurulu eski üyesi Bülent Yener, gazetenin muhasebe müdürü Günseli Özaltay, Cumhuriyet Kitap Yayın Yönetmeni Turhan Güney ve gazete yazarlarından Aydın Engin gözaltına alındı.
Haklarında gözaltı kararı olan Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Vakıf Yönetim Kurulu üyesi Nebil Özgentürk ve gazetenin eski genel yayın yönetmeni Can Dündar, yurtdışında oldukları gerekçesiyle gözaltına alınamadı. Bu isimlerle birlikte yaşı nedeniyle gözaltına alınamayan Cumhuriyet Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Eski Başkanı Orhan Erinç’in evinde arama yapılıyor.
Cumhuriyet gazetesi yöneticilerine yönelik operasyonun sabah saatlerinde kamuoyuna yansımasının ardından toplumun çeşitli kesimlerin tepkiler yükseldi.
Binlerce Cumhuriyet okuru, gazetenin Şişli’deki merkez binasına giderek soruşturmayı protesto etti.
Kılıçdaroğlu: İktidar darbe fırsatçılığı yaparak medyayı karartıyor
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da gazetenin Ankara Temsilciliği’ne giderek Cumuriyet’e destek verdi.
İktidarın darbe fırsatçılığı yapıp toplumun aydın kesimlerini susturmak, medyayı karartmaya çalıştığını söyleyen CHP lideri, tüm toplumu demokrasiye ve özgürlüklere sahip çıkmaya çağırdı.
Kılıçdaroğlu, “Cumhuriyet gazetesi her darbe sonrası bedel ödeyen bir gazetedir. Uğur Mumcu gibi, Ahmet Taner Kışlalı gibi katledilerek bir bedel ödemiştir Cumhuriyet gazetesi. Bu toplumun tüm aydınlarına, kadınlarına sesleniyorum. Demokrasiye ve özgürlüklere sahip çıkmak zorundayız. Bunun yolu da Cumhuriyet gazetesine sahip çıkmaktan geçiyor. Tüm gazetecilere de seslenmek istemiyorum; eğer medya üzerindeki baskılara ortak direnç gösterebilirsek o zaman Türkiye'deki demokrasiyi de ortak koruma zemini oluşturmuş oluruz. Eğer ses çıkarmazsak bir gün sıra onlara da gelir” dedi.
Cumhuriyet Vakfı’ndaki kavga
Bir süredir Cumhuriyet Vakfı’nda yaşanan gerilim kamuoyunun gündemindeydi. Daha önce vakıf başkanlığı görevinde bulunan eski turizm bakanlarından Alev Coşkun, gazetenin eski Ankara Temsilcisi ve CHP İzmir milletvekili Mustafa Balbay’in 2014 yılında yapılan son seçimlerde usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle konuyu yargıya taşımıştı.
Cumhuriyet gazetesi 4 Ekim’de yayınlanan başyazısında konuyu duyururken özellikle Coşkun ve Balbay’ı iktidarla işbirliği yapmakla suçlamıştı.
“Cumhuriyet gazetesinin yönetiminde olmayı kendileri için -ölünceye kadar geçerli- kazanılmış hak olarak gören birkaç eski yönetici ve yazarımız da, yeniden seçilememiş olmanın etkisiyle bu kumpasta etkin bir rol üstlenmekte, iktidarın gazeteye müdahale etmesine zemin ve fırsat yaratmak için onunla işbirliği yapmaktadır.”
Balbay ve Coşkun da soruşturmaya tepkili
Mahkemenin taraflarından CHP Milletvekili Mustafa Balbay Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Cumhuriyet gazetesine operasyon Türkiye'ye, tüm demokrasi ve mücadele birikimine saldırıdır. Cumhuriyet gazetesi tüm darbelerden ve olağanüstü dönemlerden payını almıştır. Hep dimdik çıkmıştır” diyerek gazete yöneticilerine destek verdi.
Alev Coşkun ise yazılı açıklamasında soruşturmanın siyasal bir nitelik kazanarak gazetenin kapatılması ya da kayyuma devredilmesine yönelik bir adım olduğu kuşku doğurduğunu dikkat çekti
Cumhuriyetçilerin bir an önce serbest bırakılmasının demokratik hukuk devletinde açısından bir zorunluluk olduğunu belirten Cumhuriyet Vakfı Eski Başkanı Coşkun, “Yapılması gereken, usulsüz seçimden önceki yönetim kurulu üyelerinin davet edilerek vakıf seçiminin hukuka uygun olarak yapılmasının sağlanmasıdır. Yaratılan siyasi baskı ve tehdit ortamından yararlanılarak Cumhuriyet Vakfı’nın kayyıma devredilmesine ve Cumhuriyet’in Cumhuriyetçilerce yönetilmesinin engellenmesine karşıyız.” dedi.