Basın özgürlüğü konusunda Türkiye’yi en fazla büyüteç altında tutan kuruluşlardan biri de merkezi New York’ta bulunan Gazetecileri Koruma Komitesi. Bu kuruluş yakın zamanda kadar Türkiye’de yetkililerle görüşebiliyor, cezaevlerindeki gazetecileri ziyaret edebiliyor ve basın özgürlüğü alanındaki durumu not ediyordu. Ancak bu kuruluş da son zamanlarda Türk yetkililerle bağlantılarının kesilmesinden rahatsız. New York’tan Aslı Pelit, Gazetecileri Koruma Komitesi’nin merkezine giderek kuruluşun Avrupa ve Orta Asya Program Koordinatörü Gülnoza Said’le konuştu.
Birleşmiş Milletler, düşünce ve ifade özgürlüğünün bir insani hak olduğunu savunsa da dünyada hapsedilen gazetecilerin sayısı her gecen gün artıyor. Tüm dünyada 251 gazeteci hapiste bulunuyor. Türkiye ise dünyada en çok gazetecinin hapsedildiği ülke.
Gazetecileri Koruma Komitesi'nden Gülnoza Said, “1 Aralık 2018’de yayınladığımız rapora göre Türkiye’de 68 gazeteci yaptıkları iş yüzünden hapse atılmış. Türkiye dünyada en çok gazetecinin hapiste olduğu ülke.Maalesef bu eğilim birkaç yıldır artışta. Başka örgütlerin elinde değişik rakamlar olabilir ama bir gerçek var ki Türkiye, dünyada en çok gazeteciyi hapseden ülke. Biz bu durumu yakından izliyoruz, bazen gazeteciler affediliyor, hapisten çıkıyorlar. Ya da tam tersi. Cumhuriyet gazetesi çalışanlarından bazıları tekrar hapis cezasına çarptırıldı. Çıkmışlardı, ama şimdi tekrar giriyorlar, yasal prosedürler böyle işliyor. Uzun sözün kısası, Türkiye dünyada en çok gazetecinin hapsedildiği ülke" diye konuşuyor
"Türkiye henüz bir Türkmenistan ya da Kuzey Kore değil"
VOA Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Gülnoza Said şöyle konuştu: "Gazetecileri Koruma Komitesi’ne göre her ne kadar basın özgürlüğü ciddi anlamda kısıtlansa da Türkiye’de hala bağımsız olarak çalışan birçok gazeteci bulunuyor. Ancak bu kişiler çok zor koşullarda çalışıyor. Türkiye’de basın özgürlüğü son birkaç yıl içinde ciddi gerileme kaydetse de, durum bazı ülkelerde daha kötü. Türkiye henüz bir Türkmenistan ya da Kuzey Kore değil. Eğer Türkiye’de basın özgürlüğü yok dersem, bu zor şartlarda çalışan birçok cesur gazeteciye haksızlık yapmış olurum. Türkiye’de hala birçok gazeteci büyük cesaretle çalışıyor, hükümetin ideolojisini sorguluyor, hükümetin kontrol ettiği medya kuruluşlarından çıkan haberleri sorguluyorlar. Bu yüzden bence Türkiye’de hala birçok cesur gazeteci var. Biz de CPJ olarak Türkiye’deki bu bağımsız medya kuruluşlarını ve gazetecileri destekliyoruz.”
"Darbe girişimi Erdoğan'a bahane oldu"
Gülnoza Said’e göre Türkiye’de çok bilgili, yetenekli ve işlerinde uzman kişiler gazetecilik yapıyor. Ama özellikle 2016’daki darbe girişiminden sonra gazetecilere baskılar çok arttı. Said, "Darbe girişimi Erdoğan hükümetinin gazetecileri susturmak için kullandığı bir bahane daha oldu diyebiliriz" diyor.
"Türk hükümetiyle diyalog yolları kapandı"
Bundan birkaç yıl öncesine kadar Türk yetkililerle sorunlar hakkında diyalog kurabildiklerini belirten Gazetecileri Koruma Komitesi'nden Said, 2016’dan bu yana diyalog yollarının neredeyse tamamen kapandığını söylüyor.
“Geçen yıl Türkiye’yi ziyaret edip, hapisteki gazetecilerle görüşmek istedik. Bunun için de Adalet Bakanlığı’na resmi bir talepte bulunduk. Ama maalesef bu isteğimiz reddedildi. Bizim en büyük isteğimiz hapisteki gazetecilere destek olmak. Onların bir an önce serbest kalmalarını sağlamak istiyoruz. Ayrıca bağımsız medya bürolarını ziyaret etmek istiyoruz, Türk hükümetiyle bir diyalog başlatmak ve tekrar birkaç yıl önceki seviyeye gelmek istiyoruz. Sorunların çözümü ancak ve ancak sağlıklı bir diyalogla olabilir.”
Cezaevindeki en çok kadın gazeteci de Türkiye de
Gazetecileri Koruma Komitesi, dünyada cezaevlerindeki kadın sayısının da en fazla Türkiye’de olduğunu iddia ediyor. CPJ Orta Asya Koordinatörü Said, Türkiye’de hapiste yatan gazetecilerle iletişim halinde olduklarını, ancak koşullarının giderek kötüleştiğini belirtiyor, özellikle de hapiste yatan kadın gazeteciler için. Gülnoza Said de bu konuya dikkati çekiyor: “Hapiste yatmak, hele işlemediğiniz bir suçtan hapiste yatmak, herkes için çok korkunç bir durum. Ama kadınlar hapiste çok daha zor günler geçiyor. Aldığımız bilgilere göre kadınlar hapiste en basit hijyenik malzemelere bile erişim sağlayamıyor.”
Gazetecileri taciz etmek için birçok yöntem kullanılıyor
CPJ’e göre dünyanın birçok bölgesinde otoriter rejimler, muhalif sesleri susturmak amacıyla hapis cezasına başvuruyor. CPJ Acil Durumlar Birimi'nden Maria Salazar Ferro'ya göre gözdağı, siber hırsızlık ve sosyal medya saldırıları da hükümetlerin gazetecileri taciz etmek için kullandığı yöntemlerden biri: “CPJ kurulduğundan bu yana gazeteci olmak için daha kötü başka bir dönem olmadı. Gazetecilere karsı birden fazla tehdit söz konusu. Gazetecilerin güvende olması, işlerini güvenli bir şekilde yapmaları denince akla hemen protestolarda gaz maskesi takmak ya da kursun geçirmez yelek giymek akla geliyor. Evet, bunları sağlamak bizim görevimiz. Ayrıca günümüzde hapis cezası ve gözdağı dışında da tehlikeler var, siber güvenlik bunlardan birisi.”