Yerel seçimlerde aday belirleme mesaisinin sürdüğü Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) şu ana kadar 13'ü Büyükşehir, 595 seçim çevresinde isimler belli olurken, aday düğümünün yaşandığı illerin başında İzmir geliyor. “CHP’nin kalesi” olarak bilinen İzmir’de büyükşehir belediye başkan adayının kim olacağı sorusu belirsizliğini koruyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan siyaset bilimci Tanju Tosun, İzmir’de adayın henüz açıklanmamasının başlıca nedenini, adaylığa çok fazla ismin talip olmasına bağlıyor. CHP üzerine akademik çalışmalarıyla tanınan Tosun, “Nitelikli adaylar çok fazla. Dolayısıyla bu adaylar arasında yapacağı tercihte ‘CHP’ye İzmir’de en fazla oyla seçimi kim kazandırabilir’ sorusuna yanıt aranıyor. Ayrıca adayların vaatleri üzerinden ‘CHP’yi İzmir’de en iyi kim temsil eder’ sorusuna da yanıt aranıyor. Gecikmeyi bununla ilgili görüyorum” dedi.
Tosun, “İzmir’de CHP seçime giderken her zaman 1-0 önde başlıyor. Oysa 5-0 geride başladığı iller var, ilçeler var. Kanımca öncelikle mesailerini bu ilçelere ve illere ayırıp, adaylarını belirleyip kampanya sürecini onlar için daha uzun tutmayı tercih ediyorlar. Bunun için harcanan mesaiden sonra İzmir’e gelecekler. İzmir’de biraz rahat olmalarından kaynaklanan bir durum bu” diye konuştu.
Your browser doesn’t support HTML5
İmamoğlu-Özel anlaşmazlığı mı kurultay sonrası iç hesaplaşma mı?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel en son 4 Ocak’ta İzmir adayıyla ilgili yaptığı açıklamada, “İzmir'e özel gayret gösteriyorum. Özel çalışıyorum çünkü amiral gemisidir, sancak taşıyor. Deniz kuvvetlerinde en zor tayin amiral gemisine yapılan tayindir" demişti. İzmir'de anketlerin yapıldığını belirten Özel, kente 46 milletvekili yolladıklarını da ifade etmişti.
Ancak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun aday belirlemede etkili olmak istemesinin süreci yavaşlattığı iddiaları da gündemde. CHP lideri Özel, bu iddiaya yönelik olarak “Ekrem Bey İstanbul’a yoğun çalışıyor. Ekrem Bey’in içinde İzmir geçen bir cümle kurduğunu duymadım. O, İstanbul’a konsantre olmuş durumda” yanıtı vermişti.
Özel, mevcut Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in yeniden adaylığı için ise "Aday gösterilmemiş olması aday gösterilmeyecek anlamına gelmiyor, gösterilecek anlamına da gelmiyor" açıklamasında bulunmuştu.
“Anket dediğiniz iki ayda olmaz, CHP’nin çalıştığı büyük araştırma firmaları bunu üç günde ölçer"
İntegral Araştırma Genel Koordinatörü ve gazeteci Ümit Yaldız, İzmir adayının halen açıklanmamasının, hem kurultay sonrası parti içi hesaplaşmadan hem de İmamoğlu-Özel gerginliğinden kaynaklandığı görüşünde.
VOA Türkçe’ye değerlendirmede bulunan Yaldız, “CHP’nin yeni lideri, kurultayda kendisine destek vermeyen Tunç Soyer’i aday yapmak istemiyor ama bunu da doğrudan buna dayandırmamak için bence süreci siyasi açıdan bir parça sündürüyor. ‘Anket yapacağız, ince eleyip sık dokuyacağız’ gibi cümlelerle her geçen gün İzmir’deki süreçteki belirsizlik katsayısını biraz daha arttırıyor. Anket dediğiniz iki ayda olmaz. CHP’nin çalıştığı büyük araştırma firmaları bunu üç günde ölçer” dedi.
Tunç Soyer’in de adaylığına hala açık kapı bırakılmasının süreci belirsizliğe soktuğunu söyleyen Yaldız, “İzmir hiç bu kadar kaotik ve belirsiz, hiç bu kadar dışarıdan isimlerin konuşulduğu bir süreç yaşamamıştı” ifadesini kullandı.
“İzmir’de seçim çalışmalarını İmamoğlu ekibi yürütüyor”
CHP’de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için 9 isim adaylık başvurusunda bulundu. Görevdeki İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer, Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, eski İzmir milletvekilleri Atila Sertel, Musa Çam, Tacettin Bayır, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcılığı görevinden istifa eden Buğra Gökce, eski Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila, eski belediye başkan adayı Ayhan Baltacı adaylık başvurusu yaptı.
Adaylık için başvuruda bulunmayan birçok isim de masada. CHP eski il başkanı Alaattin Yüksel, Selçuk Belediye Başkanı Filiz Sengel ve CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, İzmir için adı geçen adaylar arasında.
“Selin Sayek Böke, Özgür Özel’e birinci yardımcısı konumunda yakın bir isim. Başından itibaren resmi bir başvurusu olmamasına rağmen adı sıklıkla geçti. Hala daha önemli ihtimallerden biri olarak değerlendiriliyor” diyen Yaldız, Buğra Gökce’nin de görevinden istifa ederek İzmir’e talip olmasının ardından “İmamoğlu’nun adayı" olduğu iddiasının gündeme geldiğini hatırlattı.
İzmir’de CHP adayının belirlenmesiyle ilgili çalışmaları Ekrem İmamoğlu’na yakın bir ekibin yürüttüğünü öne süren Yaldız, “Sürecin başında ‘İzmir’i genel başkan belirleyecek’ yorumları yapılıyordu. Ancak sürecin ilerleyişinde özellikle ilçelerde görüyoruz ki, İzmir’le ilgili rapor hazırlayan, mülakatlar yapan heyetlerin başında hep Ekrem Bey’e çok yakın olan ve şu anda CHP’nin yönetiminde bulunan isimler üzerinden yürüyor. Burada bir taraftan ‘İzmir’i genel başkan belirleyecek’ derken bir taraftan da tüm sürecin yönetimini ve kontrolünü Ekrem İmamoğlu ve ekibi yapıyor gibi bir görüntü var. CHP’deki iki başlılık, İzmir adayının belirlenmesinde de önümüzdeki günlerde karşımıza çıkacak” dedi.
“Rekabetin ve çatışmanın CHP’ye yaramayacağını bilecek kadar ikisinin de politik geçmişleri var”
Siyaset bilimci Tosun ise İzmir adayının belirlenmesinde Özel-İmamoğlu anlaşmazlığı yaşandığı iddialarını reddederek, “Ben ikisi arasında pek gerilim olma ihtimali görmüyorum. Spekülatif değerlendirme yapmak yerine kendi açıklamalarını veri almak durumundayız. Ekrem Bey, Buğra Gökce’yle ilgili ‘İstediği yerden aday olabilir’ dedi. Özgür Bey de ‘Memleketim İzmir, İzmir’de söz sahibi olmak en doğal hakkımdır’ dedi. Bu anlamda Ekrem Bey’in İzmir’e, Özgür Bey’in de İstanbul’a müdahale etmesi diye bir şey söz konusu olamaz. Tabii ki müzakere edilir ama müdahale edilmez. Herkes görüşünü açıklar, son tahlilde kendi seçim çevrelerinde ya da yakın seçim çevrelerinde onların tercihleri dikkate alınır diye düşünüyorum. Yoksa bir rekabetin ve çatışmanın CHP’ye yaramayacağını bilecek kadar ikisinin de politik geçmişleri var” şeklinde konuştu.
“İthal aday açıklanırsa CHP’nin tepkileri yönetmesi kolay olmaz”
Peki adayın açıklanmasının gecikmesi, CHP’de parti içi dengeleri ve yerel seçim çalışmalarını sıkıntıya sokar mı? İzmir’de seçimle ilgili anket çalışmalarını sürdüren Yaldız’a göre bu, açıklanacak isme bağlı.
Yaldız, “Toplamda 15’e yakın aday adayı söz konusu. Bunlar çok büyük beklentilerle bu yola çıktılar. Sürecin adil, rasyonel ve doğru yönetileceğine olan inançla bu insanlar yol yürüyorlar. Bir kısmı ön seçim olacak diye yol çıktı, bir kısmı anket yapılacak diye yol çıktı. Halkta karşılık bulmak için ilçe ilçe dolaşan aday adayları oldu büyükşehir adayları arasında. Şimdi buradan olmadık bir adaya, dışarıdan ve hiç hak etmeyen birine dönülürse, örneğin İzmir’le çok fazla ilişkisi, derinliği, kentle aidiyet duygusu gelişmemiş olan Böke gibi veya bu kentte üç beş yıl memurluk yapmış ama son iki buçuk, üç yıldır İstanbul’da bulunan, ithal aday tartışmasının göbeğinde bulunan Gökce gibi bir isim üzerinden devam edilirse, CHP içinde ciddi hayal kırıklıkları oluşur, ciddi tepkiler oluşur. Bu tepkileri CHP’nin yönetmesi de kolay olmaz” değerlendirmesinde bulundu.
“Küskün adaylar oyları böler”
İzmir’de 2014’teki yerel seçimlerde CHP’de küskün adayların neden olduğu bölünmeyle yaşanan oy kaybını hatırlatan Yaldız, “2014 yerel seçimleri CHP’nin yine böyle kötü yönettiği, çok sayıda aday adayını beklentilere sokarak, ‘araştırma yapacağız, örgüte soracağız, rasyonel ve şeffaf bir süreç yöneteceğiz’ vaadiyle kandırıp olmadık şekilde kararlar verdiği bir süreçti. Bu, 25 ila 30 arasında CHP’linin başka partilerden ya da bağımsız aday olmasıyla sonuçlandı. Örneğin; Aliağa’da Hakkı Ülkü, CHP’den aday gösterilmeyince DSP’den aday oldu ve MHP kazandı. Halen MHP, bölünme nedeniyle Aliağa’daki iktidarını sürdürüyor. CHP, sokakla, örgütle alakasız şekilde tepeden inme bir anlayışla ‘ben yaptım oldu’, ’İzmir çantada keklik, nasıl olsa seçilir’ duygusuyla ve ayrıca ‘kurultayda bana destek verdi, vermedi’ gibi ödül ve ceza yöntemiyle adaylarını belirlemeye devam ederse bunun da etki tepki prensibi gereği bir karşılığı mutlaka olacaktır” dedi.
CHP’de aday belirlenmesine yönelik çalışmaları da eleştiren Yaldız, “Özgür Özel’in en büyük vaadi ön seçimdi. Bırakın ön seçimi örgütün en küçük görüşü şu ana kadar alınmış değil. AK Parti’nin yaptığı gibi basit, yalandan bir temayül yoklaması dahi yapılmış değil. Bir grup milletvekili İzmir’e geldi, adaylarla beşer dakikalık görüşmeler yaptılar. Beş dakikalık görüşmeyle koca bir kenti yönetecek kişiye nasıl karar verebiliyorsunuz” ifadelerini kullandı.
“Gecikme seçimi etkilemez; siyasal kutuplaşma bloklar arası oy geçişlerini önemli ölçüde zayıflatıyor”
Prof. Dr. Tanju Tosun ise CHP’de İzmir adayının açıklanmasının gecikmesinin seçimlere olumsuz etkisi olmayacağını savunarak, “Diğer partilerden çok güçlü rakipler olsa, böyle bir minimum risk olabilir ama görebildiğim kadarıyla karşılarında çok güçlü belediye başkan adayları olmayacak. Dolayısıyla bu gecikme tolere edilebilir bir gecikme” dedi.
Küskün adayların diğer partilere kaymasının seçimin sonucunu değiştirmeyeceğini de söyleyen Tosun, “İzmir’deki seçmenin oy verme anlayışı açısından bakıldığında Türkiye’deki siyasal kutuplaşma bloklar arası oy geçişlerini önemli ölçüde zayıflatıyor. Hele hele aynı blok içerisinde çok güçlü bir aday olmadığı takdirde CHP seçmeninin sandığa gitmeme ya da farklı bloktaki veya aynı bloktaki farklı bir partinin adayına oy verme eğilimi de düşük oluyor. Adayın geç açıklanmasının yalnızca şöyle bir sakıncası olabilir, özellikle belediye bürokrasinde partizanlaşmaya, işlerin ağır gitmesine, siyasallaşmaya yol açabilir” diye konuştu.