İspanya’nın Granada kentinde 5-6 Ekim’de yapılacak Avrupa Siyasi Topluluğu ve Avrupa Birliği zirvelerine geri sayım başlarken, gözler, Granada zirvesine katılacak Azeri, Ermeni ve Türk liderlerle yapılacak toplantılara çevrildi.
Zirvelere evsahipliği yapacak olan Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, gelişmelerden Rusya’yı sorumlu tuttu. Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinin kontrolünü Ermeni ayrılıkçılardan geri almasının ardından, buradaki ayrılıkçı güçlerin silah bırakmasıyla sonuçlanan gelişmelerden Rusya’nın sorumlu olduğu görüşünde olan Michel, "Rusya Ermeni halkına ihanet etti" dedi.
"Rusya'nın, Dağlık Karabağ bölgesinde barış ve güvenliği garanti edememesi Ermeni halkına ihanettir" diyen Charles Michel, Azerbaycan’ın askeri harekatına dur demedikleri için "Rusya’yı kınadığını" söyledi.
Michel, AB olarak hedeflerinin tarafları biraraya getirerek, güvenilir bir anlaşma sağlamak olduğunu söyledi. Azerbaycan’ın ise "ilişkiler zor olsa da, AB’nin ortağı olmaya devam ettiğini" açıkladı.
Euronews haber kanalına söyleşi veren AB Konseyi Başkanı Charles Michel, 2020'de Moskova'nın aracılık ettiği barış anlaşmasından bu yana Dağlık Karabağ'da bulunan Rus barış koruma güçlerini, Bakü'nün askeri harekatı başladığında ‘kenarda durup seyretmekle’ suçladı ve "Rusya'nın Ermeni halkına ihanet ettiği herkesçe açıktır. Bu tavrını kınıyorum" dedi.
Michel, "Rusya, 2020’deki bu barış ve güvenlik anlaşmasını garanti altına almak için, askerlerin sahada olmasını istiyordu. Ancak askeri operasyonun, bölgedeki Rus barış güçlerinin en ufak bir tepkisi olmadan başlatıldığını görüyoruz. Avrupa Birliği'nin ise bölgede askeri bir gücü ya da varlığı yok" sözleriyle eleştirdi
Charles Michel, "Azerbaycan'ın aldığı karardan son derece büyük hayal kırıklığına uğradım ve bunu Cumhurbaşkanı Aliyev'e çok güçlü bir şekilde ifade ettim" dedi.
Michel, Azerbaycan güçleri tarafından aylardır sürdürülen blokaj ile gerekli malzemelerin Dağlık Karabağ'daki Ermeni nüfusuna ulaşmasının engellendiğini belirterek, Laçin koridorunun yeniden açılmasını sağlamak için AB müdahalesinin şart olduğunu söyledi.
Birliğin insani destek sağlamaya devam edeceği, Dağlık Karabağ'ı terk eden çok sayıda mülteciye evsahipliği yapan Ermenistan'ı destekleyeceği konusunda güvence verdi. Michel, "Ermenistan'ın toprak bütünlüğüne saygının net bir şekilde yeniden teyit edilmesini sağlamak için siyasi ve diplomatik düzeyde de meşguliyetimizi sürdürmeliyiz. Pes etmeyeceğiz" dedi.
"Başarısız arabuluculuk" eleştirileri
AB Konsey Başkanı Michel, özellikle Avrupa Parlamentosu’ndan gelen "AB’nin arabuluculuk çabalarının başarısız olduğu ve Azerbaycan'a yaptırım uygulamaktan kaçındığı" gibi eleştirilere yanıt veren Michel, tam tersine bu krizde AB’nin öncü bir rol üstlendiğini savundu. Michel bu eleştirilere, "On yıllardır süren çatışma boyunca Paşinyan’ın Batı’dan destek istediği dönemde krizi yatıştırmaya yönelik öncü bir rol oynadık. Tarafları Brüksel’de görüşmeye çağırdık. ABD gibi diğer arabulucularla paralel olarak yürütülen AB arabuluculuğu, örneğin mahkum takası konusunda ilerlememize ve daha güvenli bir istikrar için bu bölgenin bağlantısını daha iyi anlamamıza olanak sağladı. Ermenistan ile Azerbaycan arasında gelecekte bir barış anlaşmasını garanti altına almayı amaçlayan metinler üzerinde de ilerleme kaydettik" yanıtını verdi.
Charles Michel, 5 Ekim Perşembe günü İspanya'nın Granada kentinde düzenlenecek Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) zirvesinin oturum aralarında, Azerbaycan ve Ermenistan liderlerini biraraya getirmeyi planlıyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Nikol Paşinyan’ın yanı sıra, görüşmeye, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un da katılması planlanıyor. Zirveye katılacak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da oturum aralarında bu isimlerle görüşmesi bekleniyor.
Benzer bir “Kafkasya Zirvesi” Ekim 2022’de AST’nin kuruluş zirvesi olan Prag’da, ardından Erdoğan’ın katılımı olmadan Haziran 2023’te Kişinev’de yapılmıştı.
Michel, "Barış iki tarafın da taahhütlerini belirleyecek bir müzakereyi gerektiriyor. Ancak askeri operasyonu başlatan taraf Azerbaycan olduğu için, Azerbaycan daha büyük bir sorumluluk taşıyor. Uluslararası hukuka uygun olarak Ermeni nüfusu da dahil olmak üzere, Azerbaycan'da yaşayan tüm nüfusun haklarını ve güvenliğini koruma taahhüdünde bulunarak iyi niyet göstermek artık Azerbaycan'ın görevidir" diyerek bu zirveden beklentileri hakkında da ipuçları verdi.
Dağlık Karabağ halkının, toplu halde Karabağ bölgesinden göç edişini "etnik temizlik" girişimi olarak nitelendirmekten kaçınan AB yöneticisi, "Ermeni nüfusunun ezici çoğunluğunun, muhtemelen Azerbaycan otoriteleri tarafından nasıl karşılanacağı korkusuyla bölgeyi terk ettiği doğrudur. Bu nüfusun büyük bir kısmı şu anda Ermenistan'da ve bu nedenle AB'nin insani yardım sağlaması gerekiyor" dedi.
Azerbaycan AB'nin “ortağı” olmaya devam ediyor
Charles Michel, söyleşisinde, Bakü'nün askeri operasyonuna rağmen AB’nin ortağı olmaya devam ettiğini de vurgulayarak, "Azerbaycan bugün ortaktır, evet ortaktır. Bu, ilişkinin kolay olduğu anlamına gelmez. Hayır, kolay değil. Zorluklar var mı? Evet, son derece gerçek zorluklar var ve bu zorlukların anlaşılması gerekiyor" diye konuştu.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in 2022'de Bakü'yü "güvenilir bir ortak olarak selamlayıp Azerbaycan'ın AB'den gaz ithalatını 2027 yılına kadar ikiye katlama yönünde bir anlaşma imzalaması nedeniyle, AB’nin bölgede olanları görmezden geldiği" eleştirilerine ise; "Bu sözleri anlıyorum ama bu doğru değil. Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından Avrupa'nın enerji kaynaklarını çok hızlı bir şekilde çeşitlendirme yeteneğini gösterdik ve artık enerji tedariği açısından birçok seçeneğimiz var" şeklinde yanıtladı.
Michel, AB'nin Bakü'yle olan gaz anlaşmasını yeniden gözden geçirip geçirmeyecekleri sorusuna ise şu yanıtı verdi: "Elbette. Şimdi bakmamız gereken şey, her iki ülkenin toprak bütünlüğünün karşılıklı tanınmasını sağlamak ve tartışmasız bir şekilde garanti altına alabilmek. Bunun için de Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki ilişkileri nasıl normalleştireceğimize bakmalıyız. Her iki tarafın da verdikleri sözlere saygı duyması yönünde taahhütlerde bulunmasına yol açabilecek bir normalleşme sürecini teşvik edeceğiz. En önemli öncelik, toprak sınırları konusunda müzakerelerin yapılmasını sağlamaktır. İlişkileri normalleştirecek bir barış anlaşmasında AB arabuluculuğu sayesinde ilerlemeye başlamıştık. Aynı zamanda ‘bağlanabilirlik’ dediğimiz, yani Azeri ve Ermeni halklarının bölgede dolaşımını sağlamaktır."