Türkiye’nin gündemindeki en önemli tartışma konularından Kanal İstanbul projesinde bugün yeni bir aşamaya geçildi.Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Kanal İstanbul ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) raporunu bugün itibarıyla onayladıklarını bildirdi.
Kurum dün de Akıllı Şehirler ve Belediyeler Kongresi’nde yaptığı konuşmada, bakanlığın bu konudaki kararlılığını dile getirmişti.
Kurum, ‘‘Kanal İstanbul projesi, doğal kaynaklarımızın, su kaynaklarımızın, vatandaşlarımızın, İstanbul Boğazı’mızın korunduğu, deprem ve her türlü affet testinden geçmiş, çevre hassasiyetlerimizin tüm unsurlarıyla içinde bulundurulduğu medeniyet projesidir. İstanbul Boğazı’nın koruma kurtarma projesidir, boğazımızın özgürlük projesidir’’ demiş ve izleyiciler arasında bulunan Cumhurbaşkanı’na dönerek ‘Sayın Cumhurbaşkanım son 18 yılda sizin liderliğinizde marka projeleri nasıl gerçekleştirdiysek sizin liderliğinizde aynı inanç ve kararlılıkla Kanal İstanbul’u gerçekleştireceğiz’’ demişti.
Erdoğan: ‘‘Kanal’da kararlıyız finansman arayışımız yok’’
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bugün İstanbul’da Cuma namazı çıkışında Katar emirinin annesi Şeyha Moza’nın kanal çevresinde arsa aldığı iddiası başta olmak üzere Kanal İstanbul’la ilgili çeşitli değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı, ‘‘Şeyha Moza'nın şu kadar yeri var falan yalan. Tabii ki hanımefendinin burada böyle bir yeri söz konusu değil, yok, yalan. Son günlerde bir şey ortaya çıktı, ‘CHP'liler buralarda yer alıyor’ diye. Bu da benim derdim değil. Niye? Parası olan gider nereden ne alacaksa alır. Çok da beni ilgilendirmiyor. Yasal düzenlemeler yaptık, bunun neticesinde yabancılara da bu arazilerimizin satışlarını açtık. Yerli olanlar da zaten alabiliyor. Şu anda Kanal İstanbul'la biz dünyaya bir sinyal veriyoruz. Bir mesaj veriyoruz. Nasıl bir Süveyş varsa, Panama varsa buna benzer birçok sanal kanallar varsa biz de sürekli çevremizi tehdit eden bu geçişe karşı kanal yapıyoruz. Bu Kanal İstanbul'a farklı bir güzellik getirecek. 500 bin kişinin yerleştirilebileceği bir yerde, akın olacak gibi bir takım şeyler söyleniyor. Bakın belediyecilik veya kamu yönetimi veya devlet, planlama üzerine hayatını sürdürür. Eğer siz planlamacılıkta başarılıysanız en güzel şekilde yapar, şehrin güzelliğini artırırsınız. Hem de insanlarınızı mağdur etmeyecek şekilde insanlarınızı yerleştirirsiniz. Biz Kanal İstanbul'da kararlıyız. Finansman noktasında da şu anda ciddi bir arayış söz konusu değil" diye konuştu.
İmamoğlu 1/100.000 Ölçekli Plana İtiraz Dilekçesi Verdi
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise bu projenin İstanbul’a ‘ihanet’ ve ‘cinayet’ olduğunu söyleyerek Kanal İstanbul’a karşı tutumunu sürdürüyor.
Daha önce İstanbullular’ı plana itiraz etme çağrısında bulunan ve on binlerce İstanbullu’nun Ataşehir ve Beşiktaş’taki il çevre müdürlüklerine itiraz yapmasını sağlayan İBB Başkanı Kanal İstanbul 1/100.000 Ölçekli Çevre Planı’na itiraz dilekçesi verdi.
Your browser doesn’t support HTML5
CHP’li ilçe belediye başkanları ile birlikte İl Çevre Müdürlüğü’ne giden İmamoğlu, ‘‘Bu ayın sonuna kadar askı süreci var. Ben itiraz dilekçemi vereceğim ama süreci burada bitirmiyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, sivil toplum kuruluşlarının mahkeme açma hakları vardır. Ben şahsen mahkeme açma hakkımı kullanacağım. Toplumun da en üst seviyede kullanacağını biliyorum. İstanbulluların bu plana itiraz hakkını kullanacaklardır. Planla ilgili süreç de bu da olumsuz olursa yine süreç var. Hukuki yollarla İstanbul’a yapılacak bu ihanete -ki İstanbul’a ihanet kavramını ilk kim kullandı biliyorsunuz- itiraz ediyoruz. Bu ihanet onların kat be kat fazlası geri dönüşü olmayan bir ihanet. Onları tarihi büyük hatadan döndürmeye çalışıyoruz’’ dedi.
İmamoğlu’nun görüşme talebine Erdoğan’dan yorum yok
ÇED raporuna İstanbulluların itiraz dilekçelerinin dikkate alınmadığını savunan İBB Başkanı, Cumhurbaşkanı’na dört sayfalık bir mektup gönderdiğini görüşme talebine ise henüz yanıt verilmediğini ifade etti.
İmamoğlu, ‘‘On binlerce dilekçeyi, bırakın incelemeyi, işin ruhunu kavrama konusunda çaba gösterdiklerini dahi düşünmüyorum. Siz eğer toplumla bir yere gitmek istiyorsanız toplumun sesini duyarsanız. Ama isteseniz de istemeseniz yaparım anlayışı var. Hukuk sistemi sıkıntıda dahi olsa bu tehlikeli sürece olumlu yanıt vereceğine inanmıyorum. ÇED raporunda da bunu bekliyordum. Ben rehberliğimi yapmaya devam edeceğim. Cumhurbaşkanı’na verdiğim dört sayfalık mektupta Merkezi hükümetle büyükşehir arasındaki kanalları bozma olduğunu yazdım. Kanalı yüz yüze konuşmak istediğimi çok samimi bir dille anlattım. Türkiye’nin cumhurbaşkanı ile görüşme talebi ilettim. Cevabını merakla acil bir şekilde beklemekteyim’’ dedi.
Mektup konusu bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da soruldu.
‘‘Bu mektup gizli bir mektup. Kendisi bir açıklama yaptı mı yapmadı mı bilmiyorum ama mektubun içinde sizin anlattıklarınızdan daha farklı şeyler var. Mektubun detaylarını benim açıklamama gerek yok. Kişiye özel bir mektupsa, özellikle kapalı olan kısımda çizikler varsa şahsa aittir. Açıklama doğru olmaz. Kanal İstanbul konusu bu şahsın konusu değil, bizim konumuz. Benim ta belediye başkanlığımdan bu yana adımını attığım bir konu. Başbakanlığım döneminde de süratlendirdiğim bir süreçtir’’ diyen Erdoğan, İmamoğlu’nun görüşme talebine ilişkin herhangi bir değerlendirme yapmadı.