Türkiye'nin her bölgesinde devam eden 2019 Yerel Seçim heyecanı Gaziantep'te de sürüyor. Cumhur İttifakı ve millet ittifakının yanı sıra DSP'den aday olan Celal Doğan arasında geçen başkanlık yarışının son bulmasına günler kala kentin nabzı daha da hızlı atmaya başladı.
Adaylığı çeşitli tartışmalara yol açan Celal Doğan yaptığı açıklamada, ''Ben hizmette eşitsizlik yapmadım, partizanlık yapmadım, adaletsizlik yapmadım ve bu kentte toplum bunu arar hale geldi. Dolayısıyla bana toplumsal teveccüh olduğu için, partilerin istekleriyle değil toplumun isteği ile geldim burada aday oldum'' dedi.
1989 yerel seçimlerinde Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olan ve bu göreve seçilen Celal Doğan, 1994 ve 1999’da yapılan yerel seçimlerde de tekrar aynı göreve seçilmiş, 2015 genel seçimlerinde ise HDP'nin Gaziantep Milletvekili olarak meclise girmeye hak kazanmıştı. 2019 Yerel Seçimlerinde ise CHP'den aday gösterilmesi beklenen Celal Doğan, Millet İttifakı ortaklarından İYİ Parti yöneticilerinin adaylığına sıcak bakmaması sonucu Demokratik Sol Parti’den Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan Adayı oldu.
Adaylığı sürecinde ortaya atılan iddialar ve spekülasyonlar konusunda VOA Türkçe'ye açıklamalarda bulunan Doğan, seçim çalışmaları hakkında da bilgiler verdi.
VOA: Gaziantep solun kalesi iken, iş nasıl bu noktaya geldi? Kentin dinamiklerinde ne değişti?
DOĞAN: Gaziantep 1980'den önce sol değil soldan çok cumhuriyetin modern yaşama anlayışına uygun ve kültürün ön planda olduğu bir şekildeydi. Bu nedenle Gaziantep'teki hayat tarzını etkileyecek değişikliklerin cumhuriyetle paralel gitmesi konusunda Antepli özel bir itina gösterirdi. Radikal kesimin Antep'e sızması mümkün olamazdı. Ancak 12 Eylül 1980'den sonra Türkiye'de sadece göç değil, 12 Eylül ile birlikte militarizmin yani faşizmin etkili olduğu yerlerde halkın çaresiz kalacağı muamele Gaziantep'te kesin sonuçlarını gösterdi. Görme, duyma, karışma, siyasete bulaşma gibi birtakım söylemler Gaziantep'te uzun süre geçerli oldu. Bunun yanında Antep'e doğudan gelen Kürt kökenli vatandaşların yoğun göçü meydana geldi. Bu göçler o dönem yılda Gaziantep'te 15 bin kişiden fazlaydı. Tabi her göç kendi gelenek ve kültürü ile geliyor. Bu da dinsel yani metafizik açıdan daha muhafazakar şekilde etkili olan bir göç olduğu için gelen vatandaşlarımızın kente empoze olması çok kolay olmadı. Bu nedenle Gaziantep'teki nüfusun değişimi aynı zamanda siyasi değişimi de getirdi. Gaziantep'te Cumhuriyet Halk partisi yani cumhuriyetin temsilcisi olarak adlandırılan parti yüzde 45 oy alırken arkasından bu defa İslami endeksi partiler Milli Selamet Partisi ve sonra da AK Parti onun yerine geçti. Dolayısıyla Antep'e solun kalesi değil de cumhuriyetin değerlerine bağlı kale desek daha doğru olur. Şimdi artık değişebilecek mi bu kafa yapısı, dediğim gibi ekonomik etkiler kesin bir neden. Yerel yöneticilerin beceriksizliği ve basiretsizliği de söz konusu. Yerel yöneticiler Gaziantep'te bizim gösterdiğimiz performansı gösteremedi o nedenle 15 yıl sonra benim aranmış olmam yaptığım hizmetler ile ilgilidir. Ben hizmette eşitsizlik yapmadım, partizanlık yapmadım, adaletsizlik yapmadım ve bu kentte toplum bunu arar hale geldi. Dolayısıyla bana toplumsal teveccüh olduğu için, partilerin istekleriyle değil toplumun isteği ile geldim burada aday oldum.
VOA: Bugün enflasyon, pahalılık ve işsizlik TÜİK raporlarına dahi yansımış durumda, bu Gaziantep’teki seçimlerde bir faktör olur mu?
DOĞAN: Sadece Türkiye'de değil dünyanın her yerine ekonomi birçok meselenin önüne geçer. Her zaman birinci sıradadır. İstisnalar hariç ekonominin kötü olduğu yerlerde seçim sonuçlarını değişmesi düşünülür. Türkiye'de şu anda geldiğimiz noktada ekonominin boyutu seçimi etkileyecek gibi görünüyor ama onun ölçüsü ne olacak ne kadar derece etkileyici olduğu konusu seçimdeki yansıyacak sonuçlara göre değişecek. Ben 2 aydır Antep'i dolaşıyorum, Antep sanayisinde üretimin düştüğü kesin. Esnafı dolaşıyorum doğru düzgün siftah yapmayan esnaf sayısı çok fazla. Hem faizlerin yüksekliği hem satılan malların bedelinin geri dönmemesi Gaziantep'teki ekonomiyi yavaş yavaş çıkmaz sokağa doğru taşıdığını gösteriyor. Bu nedenle ekonomi hem esnafa hem sanayiye hem de vatandaşın satın alma gücüne çok büyük bir etki yaptığı için mutlaka sonuçları olacaktır.
VOA: Suriyeliler konusunda ne düşünüyorsunuz, bu konuda bir projeniz var mı?
DOĞAN: Suriye meselesi bir devlet politikası. Baştan sona kadar yanlış bir politikanın sonucu hem Suriye'ye hem kendi ülkemize zarar vermiş durumda. Suriye politikasında devletin yapması gereken başka bir ülkenin içişlerine karışmamış olmaktı. Bu konuda Sayın cumhurbaşkanımız ile bir görüşmem olmuştu. Suriye'ye girilmemesi gerektiğini kendisine uzun uzun anlatmaya çalışmıştım. O Suriye girmeyi tercih etti ve geldiğimiz noktada tarih maalesef bizim girmememiz gerektiğinin daha doğru olduğunu ortaya koydu.
VOA: Kazandığınız takdirde DSP ile mi devam edeceksiniz, yoksa başka partiye geçişiniz söz konusu mu?
DOĞAN: Siyasi parti bir adrestir ben zaten seçimden seçime rozet taşırım. Ondan sonra da halkın belediye Başkanı olarak hiç bir rozet taşımam. Ben hiç anket yaptırmadım bizim anketimiz halk zaten ittifakımızın adı da halk ittifakı. Biz sonucu halktan alacağımız oylarla belirleyeceğiz buna inanarak yola çıktık ve başaracağımıza da inanıyorum.
VOA: HDP'de siyaset yapmış olmanız neden sürekli gündeme getiriliyor?
DOĞAN: Bana oy vermek istemeyenlere bir gerekçe lazım, o da diyecekleri şudur, benim için suiistimal yaptı diyemezler, şehre hizmet etmedi diyemezler. Diyecekleri şudur, 'Celal Doğan iyi adamdır hoş adamdır ama HDP de siyaset yaptı.' Halkların Demokratik Partisi benim gittiğim zaman legal bir partiydi şimdi de legal bir parti. Ben oraya barış elçisi olarak gittim barışın Türkiye'de ikamesine bir damla katkım olsun diye gittim. Yarın da aynı şartlar olsa yine barışa katkı için bütün hayatımı ortaya koyacak riskleri üzerime alır yine gider barışı savunurum. Çünkü benim felsefem de şiddet yoktur. Ben her zaman için barışı şiddete tercih ederim. Şiddetin arzusu ne kadar yüksek olursa olsun onun elde edeceği sonuç barıştan daha güzel değildir. Barışın elde edeceği zaferler kalıcıdır. O dönem sayın cumhurbaşkanı da barışı savunuyordu. Diyarbakır konuşması herkesin belleğinde. Dediği laf şuydu 'Dağlardan kurşun sesi değil kuş sesi gelsin'. O dönem yine barışı savunmak için Oslo'ya kadar gittiler. Barış ikame edebilmek için Kandil'e bile milletvekili gönderdiler. Onlar yaptığı zaman sevap oluyor ben yaptığım zaman mı günah oluyor? Böyle bir anlayış doğru değildir. Mezarımda ot bitene kadar da savaşı değil barışı tercih edecek bir siyasi çizgi de devam edeceğim.
VOA: Yerel değil bir genel seçim havası var ve sık sık beka sorunu gündeme geliyor, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
DOĞAN: Türkiye'deki yerel seçimleri genel seçim minderine çekmek istiyorlar. Çünkü belediyelerin başarısızlığı görülüyor. Özellikle Antep için söylüyorum, Antep'te başarısız bir belediyecilik anlayışı var. Antep'te belediyecilik çıkar amaçlı rant yaratarak paylaşma esası üzerine kurulmuş bir belediyecilik var. Bundan 15 sene önce de bunları yapmayan bir belediye vardı,tam tersi halkçılık yani halk için belediyecilik yapan bir anlayış vardı, bunu gören vatandaş şimdi anlayışta kaçmaya başladı. Bu nedenle de belediye seçimlerinde kendi belediyelerinin başarısızlığını kamufle edecek alandan genel siyasetle toplamı taşımaya çalışıyorlar. Bu bir stratejidir ama bunu yapmaya gerek yok çünkü ben Tayyip Bey ile seçime girmiyorum, Tayyip Bey Antep'i yönetmeyecek. Karşımdaki Fatma hanım yönetecek. Fatma Şahin'in yaptıkları ile benim yaptıklarımı terazinin iki kefesine koyarsanız eğer, benim yaptıklarımı Antep'ten çıkarırsanız burada bir şehir değil kasaba bile köy bile kalmaz. Biliyoruz ki Türkiye'nin en borçlu ikinci belediyesi Gaziantep. Öyle bir hale gelmiş ki belediye tefecilerin eline düşmüş. Ankara'nın nüfusu 6 milyon Gaziantep'in nüfusu 2 milyon Ankara Belediyesi yılda 172 trilyon faiz ödüyor Fatma hanım yılda 170 trilyon faiz veriyor. Tefecilerin eline düşmüş bir belediyenin bilançosunu tartışmaya bile gerek yok. Türkiye'de 2 tane ittifak kuruldu biri millet ittifakı diğeri Cumhur ittifakı. Cumhur ittifakının dayandığı başka bir gerekçe bulamadılar dolayısıyla beka konusu ile onu takviye etmeye çalıştılar. Beka dediğiniz zaman bir ülkenin merkezinde çıkmış başka ülkenin yabancı askerlerinden bahsetmek gerekir. Yoksa ülkede işgal varda biz mi görmüyoruz. Diğer bir faktör, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bundan 15 yıl önce ülkeyi bir partiye teslim etti. Ülkede beka sorunu yoksa mevcut beka sorununu bu partinin yaratmış olması gerekmektedir. Sen geldiğinde beka sorunu yoktu ama sen bugün beka sorunu var diyorsan senin siyasi kusurundan kaynaklanan bir beka sorunu vardır. Kaldı ki o beka sorununa da inanmıyorum. Sebebi de şu ne PYD ne YPG Türkiye için asla Türkiye'nin bekasını tehdit edecek kadar güçlü değildirler. Bunu dikkate almak gerekir ama beka sorunu olarak topluma lanse etmek pek uygun değildir.
VOA: Gaziantep'i kazanmanız durumunuzda Kayyum atanması endişesi yaşıyor musunuz?
DOĞAN: Kayyum meselesinde Güneydoğu'da resmen ve açıkça yasal bir prosedüre uyulmaksızın, bütün kanunlar çiğnenerek tepeden inme bir şekilde insanların görevine son verilmiştir. Suçlu olanlar için yapılacak prosedür bellidir. Gerçekten bir belediye başkanı suç işlemişse yapılacak iş bellidir. Önce İçişleri Bakanlığının müfettişleri o belediyeye gider rapor tanzim ederler, bu fezleke haline gelir kendisine tebliğ edilirdi. Bu raporla daha sonra Danıştay'a dava açılırdı. Biz de bunları 15 yıl boyunca yaptık zaten. Danıştay'dan eğer karar çıkarsa belediye başkanı gider mahkemede yargılanır. Bu safhaların tümü atlanarak milli irade ile gelmiş insanların yerine zilli irade ile getirip koyuyorsunuz oraya. Benim kazanmam durumunda belediyeye Kayyum atanmasını aklından geçirenin aklına şaşarım.