Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin Rahip Brunson’ın ev hapsinden F-35 uçaklarının teslimatına, İran’a ambargodan Suriye’deki YPG/PYD varlığına dek birçok konuda anlaşmazlık yaşadığı Amerika’daki muhataplarını bu konuları seçim malzemesi yapmakla itham etti.
Sırbistan Dışişleri Bakanı Ivica Dacic’le düzenlediği ortak basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çavuşoğlu, ABD’li yetkililerinin birbirlerinden farklı görüşler savunduğunu söyleyerek yönetim katında bir kaos yaşandığını ifade etti.
Dışişleri Bakanı, “Ben kendilerine de söyledim. ‘Öyle görülüyor ki siz bu sorunları çözmek istemiyorsunuz, kendi siyasi kaygılarınızla hareket ediyorsunuz ve kendi seçimlerinize malzeme yapmak istiyorsunuz, bunu seçime kadar da uzatmak istiyorsunuz’ dedim. Çünkü sergilenen tutumu izah etmek mümkün değil. Tamam kendi aralarında farklı kişilerden farklı açıklamalar geliyor. Onların içişleri diyebiliriz ama bizi de ilgilendirdiği, tüm dünyaya yansıdığı için bu konularda yorum yapma hakkımız var. Orada bir kaos var. Benim de izlenimim ABD bu sorunları çözmek istemiyor, seçimlerde bu konuları malzeme yapmak istiyor” dedi.
Çavuşoğlu: ‘Sorunlar çözülebilir ama tehdit diliyle değil’
Çavuşoğlu, Türkiye’nin diplomasiyi işletmek için uğraştığını buna karşılık ABD yönetiminin baskı ve tehdide başvurduğunu vurguladı.
Çavuşoğlu, “Var olan sorunların çözülmesi konusunda biz diplomasiyi işlettik. Sorunların çözümü konusunda önerilerde de bulunduk. Var olabilir sorun yaşanabilir, yarın yine yaşanabilir. Ama sorunun çözülmesi konusunda çaba sarf edeceksiniz.
Ara ara bu konularda birlikte çalıştık, yol haritaları gitti geldi. Bu toplantılar yapıldı ama bu toplantılardan hemen sonra veya sonunda, önünde, ortasında bir bakıyoruz farklı bir açıklama, tehdit dili geliyor, bir dayatma anlayışı var. Onlara diyoruz ki, bu yaklaşımla bir yere varamayız. Sorunlar çözülebilir ama dayatmayla tehditle değil” dedi.
Menbiç’te ABD’yle varılan mutabakatın takvimde gecikme de de olsa işlediğini belirten Dışişleri Bakanı, F-35 projesi hakkında ise “ ‘Ben istedim olmadı, Türkiye çıksın’ gibi bir tarafın vazgeçeceği bir süreç değildir. Herkesin ortak olduğu bir proje, bu da devam edecek” yorumunu yaptı.
Kılıçdaroğlu: Erdoğan ile Trump arasındaki inatlaşmanın bedelini Türkiye ödüyor
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise Türkiye ile ABD arasındaki gerilime Erdoğan ve Trump’ın inatlaşmasının neden olduğunu söyledi.
Medya temsilcileriyle bir araya gelen CHP lideri, “Erdoğan'la Trump arasında bir inatlaşma var. O inatlaşmanın faturasını da Türkiye ödüyor. Bir diplomasi dilini kullanmak gerekiyor hem burada hem Amerika'da. Şu süreçte en fazla konuşması gereken Dışişleri bürokrasisidir. Konuşturmuyorlar çünkü. En son ABD'ye bürokratlar gitti çünkü siyaset kurumuna güvenmiyorlar. Dışlanmış bir siyasal iktidar var. Türkiye yönetilmiyor, Türkiye savruluyor. Bürokrasi darmadağın. Her şey bir kişiye teslim edildi. Trump da böyle, bu da böyle. Bir ipte iki cambaz oynuyor. Karşılıklı restleşiyorlar, rakibini tutup ölçmen lazım. Aynı kiloda olmanız lazım. Gardını ona göre alman lazım. Şunu yapacağım bunu yapacağım o zaman niye ABD'ye heyet gönderdin. O zaman gönderme” dedi.
Kılıçdaroğlu: Kriz geliyordu, hükümet papaz kriziyle kendi beceriksizliğini örtmek istiyor
Brunson krizinin, kur krizini tetiklediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, böyle bir sorun yaşanmasa da Türkiye’nin bir ekonomik kriz yaşayacağını iddia etti.
CHP Genel Başkanı, “Doların 7 lira olacağını herkes biliyordu, konuşuyordu. Rahip meselesi krizi önceledi o kadar. Yoksa rahibe bağlı bir olay değil. Çok daha köklü bir olay. Krizin geleceğini Erdoğan da çok iyi biliyordu, seçimleri niye erkene aldı? Krizin geleceğini biliyordu. Seçimleri erkene alalım, bu işi bitirelim dedi. Siyasetçi biliyorsa bürokrasi de biliyordur. Bir yıl içinde ödeyeceği para 240 milyar dolar. 240 milyar doları nereden bulacak? Hükümet Papaz krizini öne çıkararak kendi beceriksizliğini, basiretsizliğini bir anlamda örtmek istiyor. Olay bir papaz olayı değil. Merkel istedi pat diye verdiler. Bir gecede iddianame hazırlandı. Başka bir mahkemenin tahliye kararı eline verildi ama Deniz Yücel uçağa bindi gitti. Siz bana hukukun üstünlüğünden söz edeceksiniz. Buna kargalar bile güler. Makron, Putin istedi verdiler” dedi.