Çanakkale Savaşı'nda Çarpışan Suriyeliler

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mithat Atabay, 1915 yılındaki Çanakkale Cephesi'nde 30 bin Suriyeli'nin savaştığını, 600 Suriyeli'nin ise bu savaşta hayatını kaybettiğini ifade etti.

Your browser doesn’t support HTML5

Çanakkale Savaşı'nda Çarpışan Suriyeliler

VOA Türkçe ’ye konuşan Dr. Atabay, o dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırlarının Meriç Nehri’nden başlayarak Yemen’e kadar uzandığına dikkat çekerek, “1914 yılında savaş başladığında Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırlarına baktığımız zaman bugünkü Suriye topraklarının Osmanlı İmparatorluğu’nun tam ortasına denk düştüğünü söylemek gerekir’’ dedi.

Çanakkale 18 Mart Üniversitesi'nden Dr. Mithat Atabay

Çanakkale geçilirse İstanbul düşecek, saltanat merkezi düşmanın eline geçmiş olacaktı’’

Çanakkale cephesinde verilen mücadelenin önemine vurgu yapan Dr. Atabay, aynı zamanda birçok cephede de savaşın sürdüğünü belirterek, “Savaş bir taraftan Süveyş Kanalı’nın ele geçirilmesi konusunda kanal harekatıyla başlamışken, Doğu’da Kafkas Cephesi'yle Ruslar'ın saldırısı, diğer tarafta İngilizler'in özellikle Fav Adasını ele geçirmesinden sonra Basra Körfezi'nde devam ederken aynı zamanda 1915 yılında da Çanakkale ve Boğazlar bölgesinde de devam etti. Bu bağlamda baktığımız zaman özellikle Çanakkale’nin farklı bir niteliği bulunmaktadır. Çünkü eğer Çanakkale geçilirse İstanbul düşecek, hilafet ve saltanat merkezi düşmanın eline geçmiş olacaktı. O nedenle de bütün yığınakların ve insan kaynaklarının 1915 yılında Çanakkale bölgesine getirildiği ve orada konuşlandığı, dolayısıyla da düşmanın geçmemesi için her türlü tedbirin alındığını görüyoruz’’ diye konuştu.

Savaşta hayatını kaybeden her 100 askerden 1’i Suriyeliydi’’

Suriye bölgesinden gelen askerlerin Mustafa Kemal Atatürk’ün komutasında savaştıklarını belirten Dr. Atabay, “Seferberlik 3 Ağustos 1914 tarihinde başlamıştı. Seferberliğin başlamasıyla birlikte ülkede bulunan her yerden belirli yaş grubundan insanların askere yazıldığını görüyoruz. Mustafa Kemal Paşa’nın emrinde Suriye bölgesinden ve özellikle Türkiye’nin Güneydoğu bölgesinde bulunan Urfa, Antep ve Kilis illerinde oluşturulan birliklerin Çanakkale’de görev aldığını görüyoruz. Tabii bu birliklerin burada çok önemli bir askerlik hayatı oldu. Suriye bölgesinden buraya yaklaşık olarak 30 bin civarında askerin geldiğini görüyoruz. O birlikler içerisinde hayatlarını kaybeden Suriyeli asker sayısı resmi kayıtlara göre 600 civarında. Çanakkale şehitliğinde 600 civarında Suriyeli şehidin yattığını görüyoruz. Dolayısıyla bu sayı savaşta burada hayatını kaybeden her 100 askerden birinin Suriye coğrafyasından gelen askerlerden olduğunu belirtmek gerekir’’ ifadelerini kullandı.

“Ortadoğu coğrafyasının tarihinde kader birliği vardır’’

Halklar arasında yaşanan nefret söyleminin milliyetçi ve ırkçı yaklaşımlardan kaynaklandığını vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Mithat Atabay, sözlerinin devamında şu ifadeleri kullandı:

“Bugün Ortadoğu coğrafyası olarak isimlendirilen ve her gün haberlerden pek çok olayın yaşandığını gördüğümüz bu coğrafya aslında tarihte kader birliği yapmış olan bir coğrafyadır. Burada yaşayan halklar İslamiyet, Hristiyanlık ve Musevilik gibi semavi dinlere inanmışlardır. Bu dinlerin doğduğu yer Ortadoğu coğrafyasıdır. Bu bölgede bugün 500 milyona yakın insan yaşamaktadır. Bu insanlar 400 yılı aşkın bir süre Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği altında kaldılar. Bugün de maalesef baktığımız zaman tarihte bu kadar uzun süre kader birliği yapmış olan insanlar zor durumda kaldıklarında Türkiye’ye sığındılar ve burada yaşamak zorunda kaldılar. Ancak tarihi iyi bilmeyen insanlar bu durumu farklı insanların amaçları doğrultusunda kullanabildiklerini görüyoruz. Bu durumda yine milliyetçilik kavramı ön plana çıkmıştır. Bugün Suriye’de şartlar uygun olduğu zaman buradaki insanlar ülkelerine döneceklerdir. Bugün Türkiye’de sığınmacı ya da mülteci olarak bulunan Suriyeliler'in de gelip Çanakkale cephesindeki yaşanmış olan olayları görmeleri, şehitlikleri gezmeleri ve orada dedelerinin şehit olduklarını ve onların yazılı olan isimlerini görmeleri onların bu coğrafyada yaşananları anlamalarına yardımcı olacak. Aynı zamanda burayı ziyaret eden Türklerle birlikte burayı dolaştıkları için de kader birliğini çok daha iyi anlayabileceklerdir.’’