İngiltere Dışişleri Bakanı Hague, Suriye'deki durumun daha da ciddileştiği uyarısında bulundu
İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, Suriye hükümetinin sivil halka karşı ağır silahlar kullanmasının ve uluslararası toplumun can kaybını önlemekte başarısız kalmasının, 20 yıl önce Yugoslavya’nın parçalanmasına benzediğini söylüyor.
1990’ların başında Saraybosna'da da Bosnalı Sırp askerler silahsız sivillere karşı ağır silahlarla, toplarla ateş açıyordu.
İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, Pakistan ziyareti sırasında Suriye’deki durumun hızla Balkanlar’daki savaşa benzemeye başladığı uyarısında bulundu:
"Sivillerin yaşadığı bölgelerde Suriye rejiminin ağır silahlar kullandığına ve sonra da milisler göndererek halkı öldürdüğüne tanık oluyoruz. Bu, 1990’larda Bosna’da yaşananları andırıyor. Bu yüzden Suriye’yi Libya’ya benzetmekten vazgeçmemiz gerekir."
Bosna’da uluslararası toplumun müdahale etmek için beklediği üç yıl boyunca yaklaşık 100 bin kişi öldü. Bu, İkinci Dünya Savaşı’ndan buyana Avrupa’da kaydedilen en yüksek sivil ölü sayısı.
NATO önderliğinde Bosnalı Sırp askerlere karşı yapılan askeri müdahale, 1995 yılında savaşı sona erdirdi.
İngiliz Bakan, Rusya’yı Suriye çatışmasını sona erdirmek için girişilen diplomatik çabaları engellemekle suçladı. Ancak Bakan, Batılı ülkelerin askeri müdahale düşünüp düşünmediğine değinmedi:
"Şiddet içeren herhangi bir çözüm, daha çok ölüm ve Suriye halkı için daha da büyük sıkıntılar demektir. Bu yüzden Annan planının uygulanmasını istiyoruz."
2002-2006 yılları arasında Birleşmiş Milletler Bosna Hersek Temsilcisi olan İngiliz politikacı Paddy Ashdown, Suriye’nin Bosna’ya benzetilebileceğini söylerken, arada büyük farklar olduğuna dikkati çekiyor:
"Arada birçok fark var, en önemlisi Bosna’da harekete geçebilirdik, ancak geçmek istemedik. Oysa Suriye’de istesek de harekete geçemiyoruz."
Ashdown, Libya konusunda Batı’nın, Arap ülkelerinin diplomatik çabalara öncülük etmesine izin vermekle doğru davrandığını söylüyor. Ashdown’a göre, Suriye konusundaysa umut rejim değişikliğine bağlandı:
"Ne yazık, her zaman olduğu gibi Washington’un dediğini yaptık. Batı’nın birlikte hareket etemesini bekledik. Ancak Rusya’nın bölgedeki tek ve en güçlü dostunun Suriye olduğunu unuttuk."
Birleşmiş Milletler, Suriye’de şiddetin hızla arttığı uyarısında bulunurken, diplomatic çabalar sürüyor. Buarada Birleşmiş Milletler’in bir raporuna göre, Suriye birlikleri çocuklara işkence uyguluyor ve onları kalkan olarak kullanıyor.
1990’ların başında Saraybosna'da da Bosnalı Sırp askerler silahsız sivillere karşı ağır silahlarla, toplarla ateş açıyordu.
İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, Pakistan ziyareti sırasında Suriye’deki durumun hızla Balkanlar’daki savaşa benzemeye başladığı uyarısında bulundu:
"Sivillerin yaşadığı bölgelerde Suriye rejiminin ağır silahlar kullandığına ve sonra da milisler göndererek halkı öldürdüğüne tanık oluyoruz. Bu, 1990’larda Bosna’da yaşananları andırıyor. Bu yüzden Suriye’yi Libya’ya benzetmekten vazgeçmemiz gerekir."
Bosna’da uluslararası toplumun müdahale etmek için beklediği üç yıl boyunca yaklaşık 100 bin kişi öldü. Bu, İkinci Dünya Savaşı’ndan buyana Avrupa’da kaydedilen en yüksek sivil ölü sayısı.
NATO önderliğinde Bosnalı Sırp askerlere karşı yapılan askeri müdahale, 1995 yılında savaşı sona erdirdi.
İngiliz Bakan, Rusya’yı Suriye çatışmasını sona erdirmek için girişilen diplomatik çabaları engellemekle suçladı. Ancak Bakan, Batılı ülkelerin askeri müdahale düşünüp düşünmediğine değinmedi:
"Şiddet içeren herhangi bir çözüm, daha çok ölüm ve Suriye halkı için daha da büyük sıkıntılar demektir. Bu yüzden Annan planının uygulanmasını istiyoruz."
2002-2006 yılları arasında Birleşmiş Milletler Bosna Hersek Temsilcisi olan İngiliz politikacı Paddy Ashdown, Suriye’nin Bosna’ya benzetilebileceğini söylerken, arada büyük farklar olduğuna dikkati çekiyor:
"Arada birçok fark var, en önemlisi Bosna’da harekete geçebilirdik, ancak geçmek istemedik. Oysa Suriye’de istesek de harekete geçemiyoruz."
Ashdown, Libya konusunda Batı’nın, Arap ülkelerinin diplomatik çabalara öncülük etmesine izin vermekle doğru davrandığını söylüyor. Ashdown’a göre, Suriye konusundaysa umut rejim değişikliğine bağlandı:
"Ne yazık, her zaman olduğu gibi Washington’un dediğini yaptık. Batı’nın birlikte hareket etemesini bekledik. Ancak Rusya’nın bölgedeki tek ve en güçlü dostunun Suriye olduğunu unuttuk."
Birleşmiş Milletler, Suriye’de şiddetin hızla arttığı uyarısında bulunurken, diplomatic çabalar sürüyor. Buarada Birleşmiş Milletler’in bir raporuna göre, Suriye birlikleri çocuklara işkence uyguluyor ve onları kalkan olarak kullanıyor.