İsrail-Hamas savaşı dördüncü ayına girerken medya, gazetecilerin Gazze'ye girmek için İsrail kuvvetlerine katılmasının etik olup olmadığını daha yakından mercek altına alıyor.
Şu anda gazetecilerin Gazze Şeridi'ne girebilmelerinin tek yolu İsrail Savunma Kuvvetleri'ne (IDF) katılmak. Ancak bazı muhabir ve analistlere göre bu erişim kısıtlı ve izleyicinin İsrail-Hamas çatışmaya ilişkin anlayışını çarpıtma riski taşıyor.
Washington Post'un Kudüs büro şefi Steve Hendrix VOA'ya yaptığı açıklamada, "Gazze'ye daha fazla erişimimizin olmaması inanılmaz derecede sinir bozucu" dedi.
Hendrix, IDF'yi kastederek, "Ama geri adım atmıyorlar. Çok sıkı, çok kontrollü, rehberli turlar dışında kimsenin girmesine izin vermiyorlar" şeklinde konuştu.
Diğerleri ise erişim kısıtlamalarının uluslararası izleyicilere çatışmalara ilişkin dengesiz bir tablo sunma riski taşıdığını söylüyor.
Filistinli siyaset uzmanı Nur Odeh, işgal altındaki Batı Şeria'nın Ramallah kentinden VOA'ya yaptığı açıklamada, "Ordunun görmelerini istediği şeyler gösteriliyor ve sonra da gidiyorlar" dedi.
Hamas'ın 7 Ekim'deki terör saldırısına kadar gazeteciler Gazze'ye İsrail Hükümeti Basın Ofisi'nden aldıkları kimliklerle ve Gazze'yi yöneten Hamas'tan izin alarak girebiliyordu.
İsrailli gazetecilerin ve genel olarak İsrail vatandaşlarının Gazze'ye girmesine izin verilmediği gibi işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan Filistinliler'in de Gazze'ye girmesine izin verilmiyor.
Ancak 7 Ekim'den bu yana Gazze'den haber yapmak isteyen gazeteciler ancak IDF'ye katılarak ve IDF turundan ayrılmamak ve haberlerini ordunun yayın öncesi onayına sunmak gibi koşulları kabul ederek Gazze'ye girebiliyor.
Associated Press'in uzun süredir İsrail, Filistin toprakları ve Ürdün'den sorumlu haber müdürü olan Josef Federman, "Ordu kimin gireceği, nereye gideceği ve ne göreceği konusunda tam kontrole sahip" dedi.
İlgili Haberler BM uzmanları: “Gazetecilerin öldürülmesi savaş suçu”En az 85 gazeteci hayatını kaybetti
Bugüne kadar bunun tek istisnası CNN'den Clarissa Ward'ın Aralık ayında IDF eskortu olmadan Refah üzerinden Gazze'ye girmesi oldu.
Muhabirler, Hamas'ın ise hiçbir zaman giriş izni vermediğini ve genellikle gazetecilerin grubun askeri faaliyetlerini takip etmesini engellediğini söylüyor.
IDF, VOA'nın yorum talep eden e-postasına yanıt vermedi.
Ancak İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lior Haiat, VOA'ya yaptığı açıklamada, Hamas'ın "sivillerin ve muhabirlerin bilgilerini manipüle ettiğini" söyledi.
Haiat, Hamas'ın İsrail tarafından öldürüldüğünü söylediği muhabirlerin neredeyse yarısının "aslında terörist olduğunu" iddia etti.
Gazetecileri Koruma Komitesi'nin (CPJ) yaptığı araştırmalara göre 6 Şubat itibariyle savaşın başlamasından bu yana en az 85 gazeteci öldürüldü. Bu gazeteciler Gazze'de 26 bin, İsrail'de ise 1200 civarında insanın ölümüne neden olan toplam sayının bir parçası.
Analistlere göre orduların kendilerine eşlik eden gazetecilere kısıtlamalar getirmesi yaygın bir durum. Örneğin birliklerin hareketleri ya da silah kapasiteleri hakkında haber yapmamayı kabul etmek, bu kısıtlamalardan biri. Ancak analistler, IDF'nin kısıtlamalarının normalden daha sert olduğunu belirtiyor.
Gazetecilerin ordunun himayesinde olmasını destekleyenler VOA'ya, istedikleri erişime izin vermese de bu uygulamanın, erişimin hiç olmamasından daha iyi olduğuna inandıklarını söyledi.
Hendrix, "Kendimize sormamız gereken soru şu: Vazgeçtiğimiz haber yapma özgürlüğü, oradaki durumun bir kısmını bile kendi gözlerimizle görebilme fırsatıyla dengeleniyor mu?" dedi.
Hendrix Kasım ayında Gazze'de IDF'ye katıldı ve orduyu, yayın öncesi sansür şartından kendisi için feragat etmeye ikna ettiğini söyledi.
İlgili Haberler "Kataib Hizbullah'ın komutanı Bağdat'ta İHA saldırısında öldürüldü""Tüm süreç sıkı kontrol altında"
Ancak Federman'a göre bu zorunluluktan kurtulmak küçük bir kazanç çünkü "her şey çok sıkı kontrol ediliyor."
Yirmi yıldır İsrail'de çalışan bir gazeteci olarak Federman hala ordu himayesinde görev yapmanın buna değdiğine inanıyor.
"Şu anda erişimin çok eksik olduğu bir dönemdeyiz. Yani hiç yoktan iyidir. İdeal olmaktan çok uzak" diyen Federman, aynı zamanda Kudüs'teki Yabancı Basın Derneği'nin yönetim kurulu üyesi.
Aralık ayında Yabancı Basın Derneği, İsrail Yüksek Mahkemesi'ne bir dilekçe sunarak gazetecilerin Gazze'ye bağımsız girişine izin verilmesini talep etti. Mahkeme Ocak ayında başvuruyu reddetti.
Poynter Enstitüsü'ne bağlı Craig Newmark Etik ve Liderlik Merkezi'nin başkanı Kelly McBride, gazetecilerin Gazze'ye ordu eşliğinde girmesinin bir değeri olmadığını söyledi.
VOA'ya konuşan McBride, "Bu, neler olup bittiğine dair gerçek bir bakıştan ziyade sahnelenmiş bir tiyatro olayına benziyor" dedi.
McBride, ordu himayesinde görev yapan gazetecilerin, yaşadıkları kısıtlamalar konusunda izleyicileri bilgilendirmesinin önemli olduğunu söyledi.
McBride, "İzleyicilere 'Ordunun bana verdiği bu pencereden bakıyorum' demelisiniz" dedi.
Santa Clara Üniversitesi'nde gazetecilik ve medya etiği direktörü olan Subramaniam Vincent'a göre gazetecilerin ordu eşliğinde çalışmasıyla ilgili sorunlar pek de yeni değil.
In the Israel-Hamas war, but also more broadly, Vincent said it’s important for journalists to recognize that militaries have their own reasons for letting journalists embed.
Vincent, İsrail-Hamas savaşında ve daha geniş anlamda gazetecilerin, orduların gazetecileri kendi himayelerinde görev yapmasına izin vermek için kendi nedenleri olduğunu anlamalarının önemli olduğunu söyledi.
Vincent, "Anlatının kontrolünü bir araç olarak görüyorlar. Medyaya çatışma ve güç için stratejik bir araç olarak bakıyorlar" dedi.
Ramallah ile Ürdün'ün başkenti Amman arasında serbest gazetecilik yapan Dalia Hatuqa, gazetecilerin ordunun bir aracı haline gelmemelerini sağlamanın kendilerine düştüğünü söylüyor.
Hatuqa, gazetecinin IDF'yi sorumlu tutmaya ve zor sorular sormaya hazır olduğu sürece ordu eşliğinde görev yapmalarının bir değeri olabileceğini söyledi. Hatuqa, "Her zaman bir propaganda sözcüsü olabileceğiniz korkusu vardır" dedi.