WASHINGTON —
Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, 2013 yılının belirsizliklerin çok olacağı bir yıl olacağını, Türkiye’nin çok dikkatli olması gerektiğini söyledi.
Uluslararası Para Fonu IMF-Dünya Bankası Bahar Toplantıları ve 20’ler Grubu (G-20) toplantılarına katılan Devlet Bakanı Babacan, temaslarını tamamlayarak Amerika’dan ayrıldı. Washington’da Türk gazetecilere temaslarını özetleyen Ali Babacan, “Büyük ekonomilerle ilgili bir miktar yönsüzlük var” diye konuştu, daha önceki toplantılarda alınan ortak kararların bu toplantılarda gevşediğini gördüğünü, bu durumu kaygı verici bulduğunu söyledi.
Katıldığı toplantılarda geleceğe dönük, güven sağlayan bir izlenim almadığını açıklayan Ali Babacan, Türkiye’nin kendini farklı senaryolara hazırlaması gerektiği uyarısında bulundu. 2013 yılı içinde Merkez Bankası’nın (Federal Reserve) para basma politikası nedeniyle Amerika’da kısa vadeli büyüme yaşanacağı öngörüsünde bulunan Ali Babacan, bu politikaların bankacılık sisteminin sıkıntıda olduğu Euro Bölgesi’nde işe yaramayacağını, Japon ekonomisinin de zaten belirsiz olduğunu söyledi. Dünya ekonomisinde birden bire çöküş ihtimalinin azaldığını kaydeden Babacan, yine de orta ve uzun vadede küresel ekonomik krizden nasıl çıkılacağıyla ilgili somut, elle tutulur bir sonuç olmadığını belirtti.
Ali Babacan son G-20 toplantılarında görüş ayrılığı yaşandığına ve bu görüş ayrılığının sonuç bildirgesine yansıdığını da açıkladı. Devlet Bakanı Babacan, daha önceki 20’ler Grubu toplantılarında borç stokunun mutlaka azaltılması gerektiği, bunun için de bütçe açıklarının öngörülebilir bir şekilde azaltılması gerektiği yönünde ortak bir görüş oluştuğunu, ama son toplantılarda bu ortak görüşün “gevşediğini” gözlemlediğini söyledi. Özellikle Amerikan politikasında son birkaç yıldır Beyaz Saray ve Kongre arasında bütçe açığını azaltma yönünde yaşanan yoğun anlaşmazlığa dikkati çeken Babacan, “’Nasıl olsa borçlanmayla ilgili bir sorun yok. Merkez bankaları da parayı basıyor. Biz de rahat borçlanabiliyoruz. Dolayısıyla bütçe açıklarını hemen düşürmesek de, biraz bu işi ertelesek, biraz daha gevşek maliye politikasına devam etsek’ gibilerden bir görüş var. Bu görüş IMF tarafından bir ölçüde, ama ihtiyatlı bir şekilde destekleniyor” derken, toplantıya katılan diğer ülkelerin bu politikayı yanlış bulduğunu, bütçeyle ilgili önceden verilmiş taahhütlerin mutlaka yerine getirilmesi gerektiği yönünde görüş ifade ettiğini kaydetti.
‘Büyüme güvenle olur’
Son katıldığı toplantılarda Türkiye’nin gelişmiş ülkelere önerileri olduğunu söyleyen Ali Babacan, “Eğer büyüme istiyorsanız bu güvenle olacak. Merkez bankalarının para basarak, ya da bütçe açığıyla devlete daha fazla para harcatarak olacak büyüme ancak kısa vadeli ve düşük miktarda olacaktır. Ama sürdürülebilir büyüme, istihdam yaratan büyüme ancak güvenle olacak” diye konuştu. Amerikan ekonomisinde böyle bir şey görmediğinin altını çizen Ali Babacan, Amerika’nın ekonomi programının olmadığını, 2013 yılı bütçesinin ne olacağını bilmediğini, gelecek yılla ilgili bir öngörü de sunmadığını kaydetti.
Babacan, G-20 sonuç bildirgesinde de gelişmiş ülkelerin orta vadeli, güvenilir programlarını mutlaka hazırlaması ve açıklaması gerektiğinin ifade edildiğini belirtti. Babacan, “Güven oluşturmak istiyorsak mutlaka somut hedefler, bir çıpa ve yapılabilecek şeylerin söylenmesi ve söylenen şeylerin de mutlaka arkadan yapılması gerek. Başka türlü nasıl güven oluşur, ben bunun formülünü bilmiyorum” dedi.
Amerikan karma heyetiyle görüşmeler
Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, Washington’da kaldığı sürece ikili temaslarda da bulunduğunu açıkladı. Amerika’nın yeni Maliye Bakanı Jack Lew ile görüşmesi olduğunu söyleyen Babacan, yine Amerika Dışişleri Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Beyaz Saray’dan karma bir heyetle ayrı görüşmesi olduğunu, bu temaslar sırasında İran, Suriye, Türkiye’nin Irak’taki Kürt yönetimiyle ticareti gibi değişik konuların gündeme geldiğini söyledi.
‘İran’la finans trafiğini Halk Bankası yürütüyor’
ABD Maliye Bakanı Jack Lew ile İran’a yaptırımlar konusunun ele alındığını söyleyen Babacan, İran’a yönelik hem Amerika’nın kendi bireysel, hem de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ayrı yaptırımları olduğunu hatırlattı, Türkiye’nin İran’ın petrol ve doğal gazına bağımlı olduğunu söyledi. Türkiye’nin İran’la finans trafiğinin Halk Bankası üzerinden yürüdüğünü kaydeden Ali Babacan, Halk Bankası’nın hem İran’la, hem de Amerika Maliye Bakanlığı ile bir diyalog hattı olduğunu belirtti. Babacan Türk hükümetinin bundan dolayı bu konularda muhatap olmadığını ve tarafların birebir temas yürüttüğünü sözlerine ekledi.
‘Irak’ın Kürt bölgesi ekonomik olarak Türkiye’nin doğal uzantısı’
Amerikan karma heyetiyle görüşmelerde Irak’ın kuzeyindeki Kürt yönetimiyle yürütülen ticari ilişkilerle ilgili olarak Türkiye’nin bakış açısını anlattıklarını söyleyen Devlet Bakanı Ali Babacan, “Bizim Irak politikamız açık. Biz Irak’ın toprak bütünlüğünü çok önemsiyoruz ve Irak’ın kuzeyindeki Kürt yönetimiyle Bağdat’ın mutlaka çok sıkı ilişkileri olmasını önemsiyoruz” diye konuştu. Babacan bununla birlikte Bağdat’taki Nuri el Maliki hükümetinin mezhepçi bir politika izlediğini, bunun ülkede yalnızca Kürtler’i değil, Sünniler’i ve Türkmenler’i de rahatsız ettiğini söyledi. Irak’ta gelecek yıl seçimlerden sonra kurulacak hükümetin Irak’ın tümünü temsil eden bir hükümet olması gerektiğini vurgulayan Ali Babacan, “Bizim en son görmek istediğimiz tablo, Erbil’le Bağdat’ın birbirinden uzaklaşmasıdır” dedi.
Irak’ın kuzeyinde ciddi bir iş potansiyeli olduğunu da belirten Devlet Bakanı Ali Babacan, “Irak’ın kuzeyindeki Kürt bölgesi ekonomik olarak Türkiye’nin doğal uzantısı haline geldi” dedi. Ancak Bakan Babacan “Erbil Ankara’ya çok yaklaşırken, Bağdat’tan uzaklaşması ya da kopmasını önleyici bir çizgi izlememiz gerekiyor” diye konuştu.
Washington’un, Türkiye’nin Irak’taki Kürt yönetimiyle ticaretinden rahatsızlık duyup duymadığı sorulan Ali Babacan, Amerika’nın Irak’tan askerlerini yeni çekmiş olmasından dolayı kısa vadede istikrar ve güvenlik temelli bir bakış açısı olduğunu, Irak’la ilgili bir sorumluluk altına girdiğini söyledi. Ancak Babacan, Amerikan tarafının yalnızca kendilerinden görüş aldığını kaydetti.
Serbest ticaret anlaşmasında Türkiye’yi ‘resmin içinde’ tutmak
Devlet Bakanı Ali Babacan, Amerika’nın Avrupa Birliği’yle başlatmak istediği Serbest Ticaret Anlaşması’yla ilgili olarak, Türkiye’nin bu süreç dışında kalmaması gerektiği yönünde Amerikan tarafında bir “farkındalık” oluştuğunun altını çizdi. Bu farkındalığı Avrupa Birliği tarafında da oluşturduklarını belirten Babacan, bununla birlikte bu sürecin çok başında olduklarını, Amerika ve AB arasındaki müzakerelerin yıllarca sürebileceğine dikkati çekti. Babacan Türkiye’nin bu denli erken aşamada tarafların zihinlerinde yer etmiş olmasının yararlı olduğunu söyledi.
Planlaması yıllar öncesinden yapılsa da Amerika’nın Avrupa Birliği’yle serbest ticaret fikri, Başkan Barack Obama’nın bu yıl başında yaptığı Birliğin Durumu konuşmasında gündeme gelmişti. Ancak AB’ye Gümrük Birliği anlaşmasıyla bağlı olan Türkiye, dünyanın iki büyük ekonomik devi arasında serbest ticaret anlaşmasının yürürlüğe girmesi durumunda, Amerika’yla zaten dezavantajlı olduğu dış ticaret dengesinin daha da aleyhinde seyretmesinden kaygı duyuyor ve bu durumda Amerika’yla ayrı bir serbest ticaret anlaşması yapmak istiyor. Amerikan yönetimi de Türkiye’nin bu kaygılarına olumlu yaklaşıyor.
IMF ve Dünya Bankası Türk ekonomisinden memnun
Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, Türk ekonomisinin son on yılda başardığı reformların IMF ve Dünya Bankası nezdinde göz doldurduğunu da söyledi. Türkiye’nin IMF’ye borcunun son taksitini Mayıs ayında ödeyeceğini hatırlatan Babacan, Türkiye ve IMF ilişkilerinde rollerin son on yıldır değiştiğini, Türkiye’ye farklı bakıldığını kaydetti. Babacan, “Bizimle ilişkilerinden çok memnunlar. Türkiye deyince yere göğe sığdıramıyorlar. IMF ve Dünya Bankası tarafında gözlerinin içi gülüyor” diye konuştu.
Ali Babacan ayrıca Türkiye’nin Dünya Bankası’yla 20 ülke ekonomisi üzerinde birlikte çalışma yürüttüğünü, Banka’nın Türkiye’nin farklı alanlarda yaptığı reformları kitaplaştırarak diğer ülkelerin yararlanabileceği bir kaynak haline getirmeyi planladığını söyledi.
Babacan’dan Fazıl Say yorumu
Türkiye’deki insan hakları uygulamaları konusunda görüşleri alınan Devlet Bakanı Ali Babacan, bu konuda “İlerleme var ama yeterince hızlı ilerlemiyoruz. Arzu ettiğimiz noktanın gerisindeyiz, ama on yıl öncesine göre çok farklı bir noktadayız” diye konuştu.
Dine hakaret ettiği gerekçesiyle hapis cezası alan ve cezası askıya alınan piyanist Fazıl Say’la ilgili kararın kendisine bazı temasları sırasında sorulduğunu belirten Ali Babacan, Türkiye’de düşünce özgürlüğünün daha da gelişmesi gerektiğini ve bu konuda mükemmel olmadığını söyledi. Ancak Babacan, ifade özgürlüğünün “başkalarına hakaret etmek, başkalarını aşağılamak ya da şiddete teşvik etmek” amacıyla kullanılması durumunda bunlara dünyanın her yerinde yaptırım getirildiğini savundu.
Fazıl Say davası sonucunda alınan mahkeme kararının doğruluğunu tartışmayı uygun görmediğini söyleyen Devlet Bakanı Ali Babacan, “İnsanların bir şey söylerken, bir şeyler ifade ederken vatandaşlarımız için çok kutsal bir konuysa, onu yerecek bir konu konusunda dikkatli olunması gerektiğini düşünüyorum. Bunun yolu hapis cezası mıdır, ya da yolu başka şeyler midir, yaptırımlar mıdır, bilmiyorum. Bunlar da Türkiye’de hep tartışılabilecek şeylerdir” diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Amerika Dışişleri Bakanlığı’nın Cuma günü açıkladığı Yıllık İnsan Hakları Raporu konusunda kendisine bir şey iletilmediğini söyledi. Ülke bazında 2012 yılındaki insan hakları uygulamalarını değerlendiren rapor, Türkiye’de adalete erişimde eksiklikler yaşandığı, hükümetin ifade özgürlüğüne müdahale ettiğini ve ‘savunmasız topluluklar’ olarak adlandırdığı, kadın, çocuk ve eşcinsel bireyler için yeterli koruma sağlanmadığını vurguluyor.
Uluslararası Para Fonu IMF-Dünya Bankası Bahar Toplantıları ve 20’ler Grubu (G-20) toplantılarına katılan Devlet Bakanı Babacan, temaslarını tamamlayarak Amerika’dan ayrıldı. Washington’da Türk gazetecilere temaslarını özetleyen Ali Babacan, “Büyük ekonomilerle ilgili bir miktar yönsüzlük var” diye konuştu, daha önceki toplantılarda alınan ortak kararların bu toplantılarda gevşediğini gördüğünü, bu durumu kaygı verici bulduğunu söyledi.
Katıldığı toplantılarda geleceğe dönük, güven sağlayan bir izlenim almadığını açıklayan Ali Babacan, Türkiye’nin kendini farklı senaryolara hazırlaması gerektiği uyarısında bulundu. 2013 yılı içinde Merkez Bankası’nın (Federal Reserve) para basma politikası nedeniyle Amerika’da kısa vadeli büyüme yaşanacağı öngörüsünde bulunan Ali Babacan, bu politikaların bankacılık sisteminin sıkıntıda olduğu Euro Bölgesi’nde işe yaramayacağını, Japon ekonomisinin de zaten belirsiz olduğunu söyledi. Dünya ekonomisinde birden bire çöküş ihtimalinin azaldığını kaydeden Babacan, yine de orta ve uzun vadede küresel ekonomik krizden nasıl çıkılacağıyla ilgili somut, elle tutulur bir sonuç olmadığını belirtti.
Ali Babacan son G-20 toplantılarında görüş ayrılığı yaşandığına ve bu görüş ayrılığının sonuç bildirgesine yansıdığını da açıkladı. Devlet Bakanı Babacan, daha önceki 20’ler Grubu toplantılarında borç stokunun mutlaka azaltılması gerektiği, bunun için de bütçe açıklarının öngörülebilir bir şekilde azaltılması gerektiği yönünde ortak bir görüş oluştuğunu, ama son toplantılarda bu ortak görüşün “gevşediğini” gözlemlediğini söyledi. Özellikle Amerikan politikasında son birkaç yıldır Beyaz Saray ve Kongre arasında bütçe açığını azaltma yönünde yaşanan yoğun anlaşmazlığa dikkati çeken Babacan, “’Nasıl olsa borçlanmayla ilgili bir sorun yok. Merkez bankaları da parayı basıyor. Biz de rahat borçlanabiliyoruz. Dolayısıyla bütçe açıklarını hemen düşürmesek de, biraz bu işi ertelesek, biraz daha gevşek maliye politikasına devam etsek’ gibilerden bir görüş var. Bu görüş IMF tarafından bir ölçüde, ama ihtiyatlı bir şekilde destekleniyor” derken, toplantıya katılan diğer ülkelerin bu politikayı yanlış bulduğunu, bütçeyle ilgili önceden verilmiş taahhütlerin mutlaka yerine getirilmesi gerektiği yönünde görüş ifade ettiğini kaydetti.
‘Büyüme güvenle olur’
Son katıldığı toplantılarda Türkiye’nin gelişmiş ülkelere önerileri olduğunu söyleyen Ali Babacan, “Eğer büyüme istiyorsanız bu güvenle olacak. Merkez bankalarının para basarak, ya da bütçe açığıyla devlete daha fazla para harcatarak olacak büyüme ancak kısa vadeli ve düşük miktarda olacaktır. Ama sürdürülebilir büyüme, istihdam yaratan büyüme ancak güvenle olacak” diye konuştu. Amerikan ekonomisinde böyle bir şey görmediğinin altını çizen Ali Babacan, Amerika’nın ekonomi programının olmadığını, 2013 yılı bütçesinin ne olacağını bilmediğini, gelecek yılla ilgili bir öngörü de sunmadığını kaydetti.
Babacan, G-20 sonuç bildirgesinde de gelişmiş ülkelerin orta vadeli, güvenilir programlarını mutlaka hazırlaması ve açıklaması gerektiğinin ifade edildiğini belirtti. Babacan, “Güven oluşturmak istiyorsak mutlaka somut hedefler, bir çıpa ve yapılabilecek şeylerin söylenmesi ve söylenen şeylerin de mutlaka arkadan yapılması gerek. Başka türlü nasıl güven oluşur, ben bunun formülünü bilmiyorum” dedi.
Amerikan karma heyetiyle görüşmeler
Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, Washington’da kaldığı sürece ikili temaslarda da bulunduğunu açıkladı. Amerika’nın yeni Maliye Bakanı Jack Lew ile görüşmesi olduğunu söyleyen Babacan, yine Amerika Dışişleri Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Beyaz Saray’dan karma bir heyetle ayrı görüşmesi olduğunu, bu temaslar sırasında İran, Suriye, Türkiye’nin Irak’taki Kürt yönetimiyle ticareti gibi değişik konuların gündeme geldiğini söyledi.
‘İran’la finans trafiğini Halk Bankası yürütüyor’
ABD Maliye Bakanı Jack Lew ile İran’a yaptırımlar konusunun ele alındığını söyleyen Babacan, İran’a yönelik hem Amerika’nın kendi bireysel, hem de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ayrı yaptırımları olduğunu hatırlattı, Türkiye’nin İran’ın petrol ve doğal gazına bağımlı olduğunu söyledi. Türkiye’nin İran’la finans trafiğinin Halk Bankası üzerinden yürüdüğünü kaydeden Ali Babacan, Halk Bankası’nın hem İran’la, hem de Amerika Maliye Bakanlığı ile bir diyalog hattı olduğunu belirtti. Babacan Türk hükümetinin bundan dolayı bu konularda muhatap olmadığını ve tarafların birebir temas yürüttüğünü sözlerine ekledi.
‘Irak’ın Kürt bölgesi ekonomik olarak Türkiye’nin doğal uzantısı’
Amerikan karma heyetiyle görüşmelerde Irak’ın kuzeyindeki Kürt yönetimiyle yürütülen ticari ilişkilerle ilgili olarak Türkiye’nin bakış açısını anlattıklarını söyleyen Devlet Bakanı Ali Babacan, “Bizim Irak politikamız açık. Biz Irak’ın toprak bütünlüğünü çok önemsiyoruz ve Irak’ın kuzeyindeki Kürt yönetimiyle Bağdat’ın mutlaka çok sıkı ilişkileri olmasını önemsiyoruz” diye konuştu. Babacan bununla birlikte Bağdat’taki Nuri el Maliki hükümetinin mezhepçi bir politika izlediğini, bunun ülkede yalnızca Kürtler’i değil, Sünniler’i ve Türkmenler’i de rahatsız ettiğini söyledi. Irak’ta gelecek yıl seçimlerden sonra kurulacak hükümetin Irak’ın tümünü temsil eden bir hükümet olması gerektiğini vurgulayan Ali Babacan, “Bizim en son görmek istediğimiz tablo, Erbil’le Bağdat’ın birbirinden uzaklaşmasıdır” dedi.
Irak’ın kuzeyinde ciddi bir iş potansiyeli olduğunu da belirten Devlet Bakanı Ali Babacan, “Irak’ın kuzeyindeki Kürt bölgesi ekonomik olarak Türkiye’nin doğal uzantısı haline geldi” dedi. Ancak Bakan Babacan “Erbil Ankara’ya çok yaklaşırken, Bağdat’tan uzaklaşması ya da kopmasını önleyici bir çizgi izlememiz gerekiyor” diye konuştu.
Washington’un, Türkiye’nin Irak’taki Kürt yönetimiyle ticaretinden rahatsızlık duyup duymadığı sorulan Ali Babacan, Amerika’nın Irak’tan askerlerini yeni çekmiş olmasından dolayı kısa vadede istikrar ve güvenlik temelli bir bakış açısı olduğunu, Irak’la ilgili bir sorumluluk altına girdiğini söyledi. Ancak Babacan, Amerikan tarafının yalnızca kendilerinden görüş aldığını kaydetti.
Serbest ticaret anlaşmasında Türkiye’yi ‘resmin içinde’ tutmak
Devlet Bakanı Ali Babacan, Amerika’nın Avrupa Birliği’yle başlatmak istediği Serbest Ticaret Anlaşması’yla ilgili olarak, Türkiye’nin bu süreç dışında kalmaması gerektiği yönünde Amerikan tarafında bir “farkındalık” oluştuğunun altını çizdi. Bu farkındalığı Avrupa Birliği tarafında da oluşturduklarını belirten Babacan, bununla birlikte bu sürecin çok başında olduklarını, Amerika ve AB arasındaki müzakerelerin yıllarca sürebileceğine dikkati çekti. Babacan Türkiye’nin bu denli erken aşamada tarafların zihinlerinde yer etmiş olmasının yararlı olduğunu söyledi.
Planlaması yıllar öncesinden yapılsa da Amerika’nın Avrupa Birliği’yle serbest ticaret fikri, Başkan Barack Obama’nın bu yıl başında yaptığı Birliğin Durumu konuşmasında gündeme gelmişti. Ancak AB’ye Gümrük Birliği anlaşmasıyla bağlı olan Türkiye, dünyanın iki büyük ekonomik devi arasında serbest ticaret anlaşmasının yürürlüğe girmesi durumunda, Amerika’yla zaten dezavantajlı olduğu dış ticaret dengesinin daha da aleyhinde seyretmesinden kaygı duyuyor ve bu durumda Amerika’yla ayrı bir serbest ticaret anlaşması yapmak istiyor. Amerikan yönetimi de Türkiye’nin bu kaygılarına olumlu yaklaşıyor.
IMF ve Dünya Bankası Türk ekonomisinden memnun
Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, Türk ekonomisinin son on yılda başardığı reformların IMF ve Dünya Bankası nezdinde göz doldurduğunu da söyledi. Türkiye’nin IMF’ye borcunun son taksitini Mayıs ayında ödeyeceğini hatırlatan Babacan, Türkiye ve IMF ilişkilerinde rollerin son on yıldır değiştiğini, Türkiye’ye farklı bakıldığını kaydetti. Babacan, “Bizimle ilişkilerinden çok memnunlar. Türkiye deyince yere göğe sığdıramıyorlar. IMF ve Dünya Bankası tarafında gözlerinin içi gülüyor” diye konuştu.
Ali Babacan ayrıca Türkiye’nin Dünya Bankası’yla 20 ülke ekonomisi üzerinde birlikte çalışma yürüttüğünü, Banka’nın Türkiye’nin farklı alanlarda yaptığı reformları kitaplaştırarak diğer ülkelerin yararlanabileceği bir kaynak haline getirmeyi planladığını söyledi.
Babacan’dan Fazıl Say yorumu
Türkiye’deki insan hakları uygulamaları konusunda görüşleri alınan Devlet Bakanı Ali Babacan, bu konuda “İlerleme var ama yeterince hızlı ilerlemiyoruz. Arzu ettiğimiz noktanın gerisindeyiz, ama on yıl öncesine göre çok farklı bir noktadayız” diye konuştu.
Dine hakaret ettiği gerekçesiyle hapis cezası alan ve cezası askıya alınan piyanist Fazıl Say’la ilgili kararın kendisine bazı temasları sırasında sorulduğunu belirten Ali Babacan, Türkiye’de düşünce özgürlüğünün daha da gelişmesi gerektiğini ve bu konuda mükemmel olmadığını söyledi. Ancak Babacan, ifade özgürlüğünün “başkalarına hakaret etmek, başkalarını aşağılamak ya da şiddete teşvik etmek” amacıyla kullanılması durumunda bunlara dünyanın her yerinde yaptırım getirildiğini savundu.
Fazıl Say davası sonucunda alınan mahkeme kararının doğruluğunu tartışmayı uygun görmediğini söyleyen Devlet Bakanı Ali Babacan, “İnsanların bir şey söylerken, bir şeyler ifade ederken vatandaşlarımız için çok kutsal bir konuysa, onu yerecek bir konu konusunda dikkatli olunması gerektiğini düşünüyorum. Bunun yolu hapis cezası mıdır, ya da yolu başka şeyler midir, yaptırımlar mıdır, bilmiyorum. Bunlar da Türkiye’de hep tartışılabilecek şeylerdir” diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Amerika Dışişleri Bakanlığı’nın Cuma günü açıkladığı Yıllık İnsan Hakları Raporu konusunda kendisine bir şey iletilmediğini söyledi. Ülke bazında 2012 yılındaki insan hakları uygulamalarını değerlendiren rapor, Türkiye’de adalete erişimde eksiklikler yaşandığı, hükümetin ifade özgürlüğüne müdahale ettiğini ve ‘savunmasız topluluklar’ olarak adlandırdığı, kadın, çocuk ve eşcinsel bireyler için yeterli koruma sağlanmadığını vurguluyor.