Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, cumhurbaşkanlığı seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu’na verilen desteğin giderek arttığını söyledi ve seçimi ilk turda Millet İttifakı adayının kazanacağı inancını dile getirdi.
VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan Babacan, seçimlerin ardından bakanlıkların paylaşımının değil, ortak aklın birlikte yönetiminin öne çıkacağını belirtti.
Your browser doesn’t support HTML5
“Arzumuz ve hedefimiz birinci turda bu işin bitmesi”
VOA Türkçe: Seçimin ilk turda biteceğini düşünüyor musunuz?
Ali Babacan: Sadece bugünün fotoğrafına değil, bir de trendlere bakıyoruz. Yani trendlerde sayın Kılıçdaroğlu’na ve bizlerin de tek liste ile beraber girmemizle genel anlamda CHP’ye destek sürekli artıyor. Yani trend artış yönünde. Dolayısıyla her ne kadar böyle bıçak sırtı görünen dönemlerde yaşamış olsak da artık bundan sonraki süreçte birinci turda biteceğini daha rahat görmeye başladık. Ama tabii ki seçimdir, her seçimde vatandaşlarımızın son dakikada tercihleri şekillenebilir. Bazı vatandaşlarımız gerçekten son güne kadar bekliyor. Hatta o oy kabininde kararını veriyor. Onun için arzumuz ve hedefimiz birinci turda bu işin bitmesi.
“Hiçbir dönemde devlet imkanları bu kadar iktidarın lehine kullanılmıyordu”
VOA Türkçe: Ekonomideki sıkıntılar sizce seçmenin tercihini ne ölçüde etkileyecek?
Ali Babacan: Daha önceki dönemlerde tencere kaynamayınca iktidar düşer denirdi. Doğru bir tespit. Ekonomi kötü olunca, krizler olunca hükümetler değişirdi. Ama şu anda sayın Erdoğan’ın yıllardır bütün medyayı kontrol altına alma çabası ve bunu da bir ölçüde gerçekleştirmiş olması, dezenformasyon mekanizmalarının kurulmuş olması, düzinelerce trol ordularının kurulmuş olması olanı biteni daha farklı vatandaşımıza anlatmakla ilgili bir ellerine imkan vermiş durumda. Üstelik hiçbir dönemde, devlet imkanları bu kadar iktidarın lehine kullanılmıyordu.
Dolayısıyla, geçmişle mukayese edilirken bu gerçekleri de görmek zorundayız. Onun için ben hep söylüyorum; ‘Demokrasi seçimden seçime çalışan bir sistem değil. Demokrasi aynı zamanda iki seçim arası özgür basınla, sivil toplumla istişare ile ülkeyi yönetme modelidir.’
Hükümetin aklında ‘seçimden seçime giderim, oyları cebime koyarım, bir daha da arkama dönüp bakmadan bir sonraki seçime kadar kafama eseni yaparım’ böyle bir yönetim zihniyeti, tarzı var. Ama bu artık değişecek. İnşallah Pazar günü akşam sandıklar açıldığında, sonuçlar açıklandığında hep beraber göreceğiz. Bu bir pembe tablo değil, bu gerçek bir hedef.
“Hükümetlerin birisini hapse atma, birisini hapisten çıkartma yetkisi yok”
VOA Türkçe: İktidar kanadı son zamanlarda Millet İttifakı’nın kazanması halinde başta Abdullah Öcalan olmak üzere bazı hükümlü ve tutukluların serbest bırakılacağını söylüyor. Öcalan’ı serbest bırakacak mısınız?
Ali Babacan: Bu tamamen şu andaki iktidarın ve ellerindeki propaganda makinesinin ürettiği bir yalan. Çünkü zaten hukuki açıdan baktığınızda hükümetlerin birisini hapse atma, birisini hapisten çıkartma yetkisi yok. Biz ülkenin yürütme organına talibiz. Yani hükümete talibiz. Yargı olma diye bir talebimiz, hedefimiz de yok. Dolayısıyla bu kararlar yargının kararıdır. Yani bir insanın tutuklu yargılanması, hükümlü olması ya da tahliyesi ya da beraatı bunların hepsi bağımsız ve tarafsız yargının kararlarıdır.
Dolayısıyla kim iddia ediyorsa ki ‘işte bunlar gelecek şunu yapacak bunu yapacak’, bunlar külliyen yalan çünkü bu konular tamamen bağımsız, tarafsız yargının yetkisindeki hususlardır.
“Ortak akılla, istişareyle yöneteceğiz”
VOA Türkçe: Peki seçimi Millet İttifakı’nın kazanması durumunda partiler arasında bakanlıkların paylaşımı nasıl olacak?
Ali Babacan: Şimdi biz bakanlıklar söz konusu olunca paylaşma ifadesini hiç kullanmıyoruz. Ne diyoruz? Beraberce, birlik beraberlik içerisinde bu ülkeyi yöneteceğiz. Ortak akılla, istişareyle yöneteceğiz diyoruz. Dolayısıyla burada bir paylaşım ifadesi asla söz konusu olmaz. Kullanmak çok yanlıştır.
Aynı zamanda biliyorsunuz 6 genel başkandan oluşan bir istişare ve uzlaşma mekanizmamız var. Bunu ortak cumhurbaşkanı adayımızı belirlediğimiz günde de ilan etmiştik. 12 maddelik o ortak yönetim modeli. Burada da bunları açık açık yazdık.
Dolayısıyla DEVA Partisi sadece ekonomi de değil, konu sağlık da olsa, eğitim de olsa, dış politika da olsa, güvenlik de olsa bütün önemli kararların şekillendirme aşamasının ve istişare aşamasının zaten içinde olacak. Ben DEVA Partisi'nin genel başkanı olarak her türlü önemli kararın zaten bir parçası olacağım.
Dolaysıyla partiler arasında ‘şu parti buraya baksın, o parti bu konuya baksın’ diye bir görev ayrımını da doğru bulmuyorum. Çünkü bizim bir kolektif sorumluluğumuz var. Yani kolektif sorumluluk ne demek? Yani bizim DEVA Partisi olarak kurulacak hükümetin hukukta ve adalette de başarılı olması ile ilgili sorumluluğumuz var. Eğitimde de başarılı olması ile ilgili sorumluluğumuz var. Dış politikadaki itibarımızla ilgili de sorumluluğumuz var. Dolayısıyla bakanlar nihayetinde bu ortak politika metninin iki bin üç yüz maddelik ortak politika metninin uygulamasından sorumlu olacaklar.
Genel çerçeve, 6 genel başkan ve 6 siyasi parti tarafından zaten çizilmiş durumda. Burada daha genişletmek gerekiyorsa bazı konularda yeni bir şeyler yapmak gerekiyorsa ve bu konular da önemli kararlarsa önemli kararlar zaten bizim 6 genel başkanlardan oluşan o istişare sistemimiz içerisinde görüşülecek, konuşulacak.
İnşallah sadece birleşe birleşe kazanmakla kalmayacağız, seçimden sonra da bir olarak, beraber olarak, istişare ve ortak akılla ülkemize en iyi sonuçları getirecek bir icraat içinde olacağız. Bir uygulamanın içinde olacağız. Bunun için de şimdiden hazırlanıyoruz.