Reuters haber ajansı, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’daki operasyonuyla ilgili bir makale yayınladı. Savunma ve güvenlik uzmanı Peter Apps imzalı makalede, Bakü’nün zaferi ile Türkiye’nin bölgedeki etkisini derinleştirdiği ve Rusya'nın da Batı'nın bölge ülkelerine verdiği desteğin sınırlarını göstermek için güçlü bir örnek ortaya koyduğu belirtildi.
Ermenistan, tartışmalı Dağlık Karabağ bölgesindeki Rus barış güçlerini Azerbaycan'ın bu haftaki saldırısını durdurmak için devreye girmeye çağırdı. Ancak makaleye göre Moskova'daki Kremlin yanlısı uzmanlarsa sosyal medyada Ermenistan liderlerinin Batı ile ilişki kurma çabalarıyla dalga geçiyordu.
Azerbaycan, Rus barış güçlerinin aracılık ettiğini söylediği ve 1990'lardan bu yana bölgenin büyük bölümünü kontrol eden Ermeniler’i silahsızlandıracak bir ateşkes ilan etti.
Makaleye göre bu durum Batı diplomasisi açısından önemli bir başarısızlığı temsil ediyor gibi görünüyor. Zira hem ABD hem de Avrupa Birliği yetkilileri Azerbaycan hükümetinin bu yıl yeni bir saldırı başlatmasını engellemek için yoğun çaba sarf ediyordu. Ermenistan da bu ayın başlarında Batı arasında daha fazla bağ olduğunu göstermek amacıyla ABD kuvvetleriyle ortak eğitim tatbikatı düzenledi.
Ermenistan ayrıca, Kremlin’i çileden çıkaracak bir hamle ile Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne katılmayı düşünüyor. Zira Ukrayna'daki eylemleri nedeniyle Rusya lideri Vladimir Putin hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin bir tutuklama emri bulunuyor.
Amerikalı ve Rus yetkililer dün New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda ateşkes çağrısında bulunurken, Azerbaycan saldırısını destekleyen tek önemli lider Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dı. Erdoğan, uluslararası arenada Azerbaycan'ın bir parçası olarak tanınan Dağlık Karabağ'ın, Bakü’ye tamamen yeniden entegre edilmesi çağrısında bulundu.
2020'de Azerbaycan güçleri Ermenistan'la 44 gün süren bir savaşa girdi; Dağlık Karabağ'ın yaklaşık üçte birinin kontrolünü ele geçirdi.
Bu çatışma, Ermeni tanklarını imha etmek için İHA’ların yaygın kullanımı dahil Azerbaycan'ın Türk teçhizatıyla donatılmış ordusunun etkinliğini gösterdi. Rusya ise ateşkes sağlanmasına yardımcı olmadan önce büyük ölçüde arkasına yaslanıp olayları izledi.
Türk medyası bu haftaki "yeni Azerbaycan zaferine" geniş yer verirken, hükümet yanlısı Sabah gazetesi Azerbaycan'ın "haddini aşan Ermeni militanlara yumruğunu gösterdiğini" yazdı. Bir başka hükümet yanlısı gazete olan Türkiye ise saldırının "Batı ve İran'a güvenen şımarık Ermenistan'a cevap" olduğunu söyledi.
Reuters makalesine göre bu yorumların hepsi, sadece Ermenistan-Azerbaycan dinamiğinin değil, Kafkasya, Orta Asya ve tüm Sovyet sonrası bölgenin artan karmaşıklığına işaret ediyor. Bu geniş bölgede çok sayıda devlet, hem kendi amaçları için hem de nüfuzlarını korumak ve büyütmek isteyen daha büyük güçlerden yararlanmak için çabalıyor.
Rusya'nın Şubat 2022'de Ukrayna'yı işgali ve birkaç hafta önce Kazakistan'a yaptığı çok daha küçük çaplı askeri müdahale, Kremlin’in bir zamanlar doğrudan yönettiği bölgelere hükmetme kabiliyetini göstermeyi amaçlıyordu.
Ancak güç gösterisi yerine, gücünün sınırları ortaya çıktı ve Moskova'nın başka yerlerdeki nüfuzunu korumak için yeni girişimlerine yol açtı.
Makalede, “Bu girişimler şimdiye kadar tutarsız bir başarı gösterdi. Kremlin, bir zamanlar Batı yanlısı olan Gürcistan'ı daha tarafsız ya da Moskova yanlısı bir yol izlemeye ikna etmekte biraz etkili oldu. Rusya şimdi ise Kazakistan gibi Orta Asya ülkelerinde, Putin için son derece karmaşık ortaklar olan Çin, Hindistan, Türkiye ve İran'ın eş zamanlı artan nüfuzuyla mücadele etmek zorunda’’ deniliyor.
Azerbaycan'ın aksine Ermenistan, diğer bazı eski Sovyet devletleriyle birlikte Rusya liderliğindeki Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (CSTO) üyesi. Ancak Ermenistan'ın önce 2020'de, ardından da bu hafta Rusya’ya yaptığı askeri destek çağrıları büyük ölçüde karşılıksız kalmış görünüyor.
Bunun nedeni ülkenin Batı'yı kucaklama konusunda zaten çok ileri gitmiş olarak görülmesi olabileceği gibi, Kremlin'in Erdoğan ve Türkiye ile zaten karmaşık olan ilişkileri daha da karmaşık hale getirmek istememesi olabilir.
Azerbaycan'ın dünkü saldırısı öncesinde Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Rusya'nın Ukrayna ile meşgul olmasının artık bölgenin "koruyucusu" olarak hareket edemeyeceği anlamına geldiğini söylemişti.
Paşinyan, başta ABD ve Avrupa Birliği olmak üzere Batılı aktörlerin kayda değer bir koruma sağlayabilmesi içinse epey bir zaman geçmesi gerektiğini kaydetmişti.
Her ne kadar ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Eylül 2022'deki ziyareti bölgedeki birçok kişi tarafından daha geniş bir ABD desteğinin işareti olarak görülse de, gerçekte Batı'nın Ermenistan'a yönelik taahhütleri nispeten hafif kaldı.
Ayrıca 11 Eylül'de başlayan ABD-Ermenistan ortak tatbikatı "Eagle Partner" da son derece dar çaplı. 85 ABD personeli ve 175 Ermeni, barışı koruma operasyonlarına katılıyor. Tatbikatların bu hafta patlak veren çatışmalardan etkilenmediği ve planlandığı gibi ay sonuna kadar süreceği belirtiliyor.
Azerbaycan, askeri operasyonunu Rusya'ya önceden bildirdiğini açıkladı ancak Ermeni yetkililer bu uyarının Moskova tarafından iletilmediğini söylüyor. Ancak saldırı öncesinde Kremlin yanlısı sesler giderek daha yüksek sesle Ermenistan'ın Batı'yı kucakladığı için aşağılanacağını öne sürüyordu.
Kremlin yanlısı analist Sergey Markov Ermeni yönetimini "uzun zaman önce Rusya'ya ihanet etmiş" olarak tanımladı.
Bu hafta başında da Rusya Güvenlik Konseyi Başkanı Dimitri Medvedev, NATO ile flört eden "kardeş bir ülkenin" belirsiz bir kaderle karşı karşıya olduğunu yazdı ve üstü kapalı olarak Ermenistan’ı işaret etti.
Rus devlet kontrolündeki yayın kuruluşu RT'nin editörü Margarita Simonyan, Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ı, Hz. İsa’ya ihanet eden Yehuda'ya benzetirken, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Rybakov, ABD ile ortak tatbikatın CSTO ortaklığının "ruhuna" aykırı olduğunu söyledi.
Dağlık Karabağ’a bundan sonra ne olacağı tam olarak belli değil. 2020 savaşından bu yana, bölgeden Ermenistan topraklarına giden tek yol olan "Laçın koridoru" Rus birlikleri tarafından kontrol ediliyor. Ancak Dağlık Karabağ'a ulaşan malzemeleri etkili bir şekilde abluka altına almak için güzergah boyunca Azerbaycan kontrol noktalarının kurulduğuna dair haberler var.
Rus yetkililer, bu güzergah boyunca bir gecede en az 2 bin etnik Ermeni'nin Dağlık Karabağ'dan "tahliyesini" sağladıklarını söyleyerek, Ermeniler’in bölgede etnik temizlik yapılabileceği iddialarına yol açtılar.
Makaleye göre böyle bir şeyin gerçekleşmesi halinde, Batı'nın öfkesini dile getirmesi, belki de sınırlı yaptırımlar uygulaması kaçınılmaz olacak. Ancak özellikle İsveç'in NATO'ya girmesi için Türkiye'nin onayına duyulan ihtiyaç göz önünde bulundurulduğunda, Batı devletlerinin Erdoğan'la karşı karşıya gelmeye istekli oldukları pek söylenemez.
Şimdilik görülen, Azerbaycan’ın kazandığı, Türkiye'nin bölgedeki etkisini derinleştirdiği ve Rusya'nın da Batı'nın bölge ülkelerine verdiği desteğin sınırlarını göstermek için güçlü bir örnek ortaya koyduğu. Hakkındaki Uluslararası Ceza Mahkemesi kararı nedeniyle bu hafta BM Genel Kurulu'nu ziyaret edemeyen Putin için bu gelişme, muhtemelen verimli bir haftanın işareti oldu.