Arap dünyasının büyük kısmında bu yıl halk ayaklanmaları yaşandı. Avrupa’da da hükümet karşıtı gösteriler düzenlendi. Amerika’nın Sesi muhabiri Henry Ridgwell, iki farklı bölgedeki protestolar arasındaki benzerlikleri araştırdı.
Ocak ayında Tunus’ta Sidi Buzit kasabasında başlayan protestolar Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali’nin istifa etmesine yol açtı.
Daha sonra Mısır’da başlayan benzer protestolar Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek iktidarını devirdi. Gösteriler hız kazanır ve Arap dünyasına yayılırken ‘Arap Baharı’ adını aldı.
Soğuk Savaş sırasında Macaristan muhalefet hareketine katılan Mary Kaldor şu sıralarda London School of Economics’te küresel yönetim profesörü. Kaldor, “Herkes Ortadoğu’nun farklı olduğunu düşünüyordu. Bu varsayımlar İslam dininin farklı olduğu anlayışına dayanıyordu. Bizim gibi değiller deniyordu. Terörle mücadeleyi destekleyen varsayım da buydu. Arap Baharı’nı olağanüstü kılan özellik, bu varsayımı yıkmasıdır. Araplar herkes gibi demokratik olduklarını gösterdi,” diyor.
Arap Baharı ivme kazanırken Avrupa’nın bazı kesimlerinde de protestolar başladı. Atina’da binlerce kişi Yunan Hükümeti’nin bütçe kesintileri ve özelleştirme paketine karşı gösteriler düzenledi.
Prof.Kaldor, “Bu olaylar halkın temsil edilememesine, siyasi sınıfın tek bir sınıf olduğu hissine bağlı. Avrupa’da halklar siyasetçileri etkileyemediklerini, bankaların hatalarının bedelini ödemek zorunda kaldıklarını düşünüyor. Arap dünyasında da benzer bir öfke sözkonusu. Bu nedenle Avrupa’da olanlarla Arap dünyasındaki gelişmeler arasında birçok benzerlik var,” şeklinde konuşuyor.
Avrupa’daki başka ülkelerde de protestolar oldu. Madrid’de göstericiler kent merkezindeki Puerta del Sol meydanını işgal etti ve birkaç ay önce Kahire’nin Tahrir Meydanı’ndaki protestolara benzer görüntüler sergilendi.
Owen Tudor İngiltere İşçi Sendikaları Kongresi’nin Genel Sekreteri. Tudor, “Değişik ülkelerdeki gelişmeler arasında çok açık farklılıklar var. Avrupa’da demokrasilerden, Kuzey Afrika’nın büyük çoğunluğundaysa diktatörlüklerden bahsediyoruz. Ancak olup bitenlerin nedenleri hemen hemen aynı. Hepsi ekonomik krize bağlı,” diyor.
Tudor, sendikaların Mısır’da Mübarek’in devrilmesine yol açan grevleri körüklemede kilit rol oynadığını söylüyor. Avrupa’daki işçi sendikaları Arap ülkelerindeki benzer sendikaları destekliyor.
Owen Tudor, “Arap sendikalarının temsilcileri Avrupa’ya gelip İngiltere’de, başka Avrupa ülkelerinde sendikacılarla görüşüyor ve kendi halklarına destek sağlayabilecekleri, davayı kazanabilecekleri mesajı veriyor,” şeklinde konuşuyor.
Kimi gözlemciler Arap Baharı’nın Libya ve Suriye’de durma noktasına ulaştığını söylese de Profesör Kaldor protestoların Arap dünyasındaki jeopolitik manzarayı değiştirdiğine inanıyor: “1989 yılında Soğuk Savaş sona erdi. 2011’deyse terörle mücadele ikinci plana itildi. El Kaide örgütü tecrit edildi. Usame bin Ladin Pakistan’da fiziksel olarak öldürülmüş olsa da siyasi olarak Ortadoğu’daki gösterilerle öldürüldü.”
Avrupa ve Arap dünyasındaki protestoların sonuçlarının ne olacağı henüz belirsiz. Ancak uzmanlara göre 2011, çok büyük değişimler yaşanan bir yıl olarak hatırlanacak.