İngiliz haber ajansı Reuters Avrupa’nın Türkiye’de yapılacak seçimleri özellikle güvenlik, göç ve enerji politikaları bakımından yakından takip ettiğini yazdı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yirmi yıllık iktidarında en zorlu seçim sınavıyla karşılaştığına dikkat çeken haberde Avrupa Birliği (AB) ve NATO üyelerinin, kendilerini güvenlik, göç ve enerji konularında etkileyen Türkiye’ye seçimlerin bir değişim getirip getirmeyeceğini izlediği belirtildi.
27 üyeli Avrupa Birliği’nin insan hakları, yargı bağımsızlığı ve basın özgürlüğüne yönelik uygulanan baskıları kınadığı Türkiye’nin AB üyeliğine soğuk baktığı; Erdoğan ve AB arasındaki ilişkilerin son yıllarda gerginleştiği hatırlatıldı.
Türkiye’nin de üyesi olduğu NATO’da bazı ülkelerin Erdoğan’ın Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile yakın ilişkisinden duyulan rahatsızlığı ve Ukrayna işgali nedeniyle Rusya’ya uygulanan yaptırımların baypas edilmesinde Türkiye’nin kullanıldığına ilişkin kaygıları ifade ettikleri vurgulandı.
Reuters’ın haberinde Erdoğan’ın rakibi Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’de daha fazla özgürlük, dış politkada da Batı’ya daha yakın bir siyaset izleme vaadinde bulunduğu kaydedildi.
Habere göre sonuç ne olursa olsun, Avrupa ülkeleri seçim sonrası süreci Ankara ile ilişkilerini değerlendirmek isteyecek.
Diplomat ve analistlere göre Avrupa’nın yakından izlediği konular şu şekilde sıralanıyor:
Seçim güvenliği
Seçimlerde herhangi bir adaydan yana tercih ortaya koymamaya dikkat eden AB yetkilileri, olası usulsüzlük, şiddet ve başka müdahaleler bakımından süreci yakından izleyeceklerini vurguladı.
İlgili Haberler Seçim gözlemci heyetinde AfD’li politikacılar da varTürkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu eş başkanı olan Avrupa Parlamentosu’ndan Alman milletvekili Sergey Lagodinsky, "Sürecin sorunsuz ve özgür gerçekleşmesi önemli" dedi.
AB’nin dışişlerinden sorumlu sözcüsü Peter Stano, Brüksel’in seçimlerin "şeffaf ve kapsayıcı" olmasını ve Ankara’nın taahhüt ettiği demokratik standartlara uygun gerçekleşmesini beklediğini söyledi.
Kitabında Erdoğan yönetiminde Türkiye’yi ele alan yazar Dimitar Bechev, hem Türkiye hem de AB için en kötü senaryonun muhtemel bir ikinci tur sonrası, iktidarın protestocuları bastırabileceği tartışmalı bir sonuç olacağını söyledi.
İsveç ve NATO
AB'nin eski Türkiye Büyükelçisi ve düşünce kuruluşu Carnegie Europe’un kıdemli uzmanlarından Marc Pierini, "Erdoğan’ın beş yıl daha iktidarda kalması demek, Türkiye'nin bir zayıf ayağı NATO'da ve bir güçlü ayağı Rusya'da olacak şekilde beş yıl daha geçirmesi anlamına geliyor" dedi.
Haberde Erdoğan’ın Rusya’dan S-400 savunma sistemi alarak ve NATO’nun doğu kanadını güçlendirmesine az katkıda bulunarak diğer NATO ülkelerinin tepkisine yol açtığı belirtildi.
Seçimi kazanan tarafın Türkiye’nin NATO ile ilişkilerini onarmak isteyip istemediğine ilişkin ilk sınavını İsveç’in NATO üyeliğine ilkişkin alacağı kararla vereceği vurgulandı.
Erdoğa Stockholm’den bazı Kürt militanların iadesini talep etti; ancak İsveç mahkemeleri bazı sınırdışı işlemlerini engelledi.
Analistler ve diplomatlar seçimi Kılıçdaroğlu’nun kazanması halinde İsveç’in NATO üyeliği önündeki engeli kaldıracağı ve İsveç’in katılım protokolünü henüz onaylamayan Macaristan’ın da benzer bir adım atacağı görüşünde.
Böylesi bir hamle İsveç'in Temmuz’da Litvanya'da yapılacak NATO zirvesi öncesinde ittifaka katılmasını sağlayabilir.
Bazı analistler ve diplomatlar, Erdoğan'ın da seçimlerden sonra İsveç’in üyeliğine itirazlarını sonlandırabileceğini söylüyor. Ancak bu konuda farklı görüşler de var.
Rusya’yla ilişkiler
Erdoğan Moskova ve Batı arasında denge kurmaya çalışsa da, Putin’le olan siyasi ilişkisi ve Türkiye’nin Rusya ile ekonomik bağları, AB ile gerilime neden oluyor. Erdoğan’ın bir dönem daha iktidarda olması halinde gerilimin devam etmesi bekleniyor.
Haberde seçimi Kılıçdaroğlu’nun kazanması halinde Avrupalı yetkililerin, Türkiye’nin kriz içindeki ekonomisinin önemli ölçüde Rusya’ya bağımlı olduğunu kabul ederek, Ankara’nın Moskova’dan kademeli uzaklaşmasına razı geleceği yorumu yapıldı.
Bechev, "Yeni hükümet Rusya konusunda ince eletip sık dokuyacaktır" diyor.
Haberde Kılıçdaroğlu’nun Pazar günkü seçimler öncesinde Moskova'yı sosyal medyada yayılan sahte içeriklerden sorumlu tutarak Rusya'yı eleştirmeye istekli olduğunu gösterdiği de kaydedildi.
Hukukun üstünlüğü
Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı’nın seçimi kazanması durumunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını uygulayarak Erdoğan’ın muhaliflerini serbest bırakma vaatlerini yerine getirip getirmeyeceğinin ve hukukun üstünlüğü standartlarını iyileştirip iyileştirmeyeceğini takip edileceği belirtiliyor.
Eski diplomat Marc Pierini, "AB’nin bekle ve gör yaklaşımı sergileyeceğini göreceksiniz" diyor.
Pierini olası bir yeni dönemde yolsuzlukla mücadele edilmesi halinde Avrupalı şirketlerin AB ve üye hükümetlerin de desteğiyle Türkiye'de yeniden büyük yatırımlar yapmaya hazır olabileceği görüşünde.
Seçimlerden sonra, AB ve Türkiye arasındaki gümrük birliği anlaşmasının kapsamının genişletilmesine ve Türk vatandaşlarına vizesiz seyahat hakkı tanınmasına yönelik çabaların yeniden canlanabileceği de belirtiliyor.
Kıbrıs sorunu
Ancak habere göre bu gelişmeler Kıbrıs sorunu nedeniyle kolay olmayacak. Kıbrıslı Rumlar’ın yönettiği ve uluslararası tanınırlığı olan hükümet AB üyesi. KKTC ise sadece Ankara tarafından tanınıyor.
Avrupa Parlamentosu üyesi Lagodinsky Kıbrıs’ın ilişkilerdeki en büyük engel olduğunu belirtiyor.
AB yetkilileri, Kılıçdaroğlu’nun Ankara’nın Kıbrıs politikalarında önemli bir değişikliğe gideceğine ilişkin bir işaret görmüyor.
İsmini vermeyen üst düzey bir AB yetkilisi, "AB-Türkiye ilişkilerinin seyrini değiştirebilecek en büyük etken Kıbrıs olacaktır. Ancak burada adayların gündemi birbirinden çok da farklı görünmüyor" dedi.
Yetkililer ve analistler, Kıbrıs'ın Ankara’nın AB ile üyelik müzakerelerinin yeniden canlanmasının önündeki engellerden biri olduğunu belirtiyor.
Avrupalı bir diplomat, "İlişkileri güçlendirmenin, güven oluşturmanın başka birçok yolu var. Halihazırda Türkiye'ye giren fazla miktarda Avrupa parası var" dedi. Diplomat, "Avrupa'da AB üyelik müzakerelerini yeniden canlandırmak isteyen kimseyi tanımıyorum" diye de ekledi.