Avrupa Birliği’nin (AB) dışişleri ve savunma bakanları, önümüzdeki 10 yıl için, 2030 yılına kadar, Avrupa Birliği'nin dış politikalarına rehberlik edecek, Avrupa'nın savunmasını ve güvenliğini güçlendirmeyi hedefleyen "Savunma Pusulası" adlı proje taslağının son halini onayladı.
Önümüzdeki Perşembe ve Cuma günü yapılacak AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi öncesinde, Pazartesi gününden bu yana devam eden toplantılar serisinde, liderlerin önüne konulacak değişiklikler tartışıldı. Tartışmaların sonunda onaylanan yaklaşık 50 sayfalık metin, Perşembe günü liderlerin önüne gelecek.
AB, Fransa dönem başkanlığında, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin Avrupa'da yarattığı sarsıntısının gölgesinde güvenlik kurumlarını tümüyle yenilemeye ve kendi savunmasını kurarak savunma araçlarını güçlendirmeye hazırlanıyor.
Belgede Türkiye'yi yakından ilgilendiren maddeler
İlk versiyonunun Kasım ayı ortasında AB dışişleri bakanlarına sunulduğu "Stratejik Pusula" adlı belge, gelecek 10 yıl için AB güvenliği ve savunması için ortak bir stratejik vizyon ortaya koyuyor. Türkiye'yi de yakından ilgilendiren pek çok maddenin yer aldığı belgede, Türkiye'den "Doğu Akdeniz'deki eylemlerinden dolayı AB için bir tehdit" olarak söz ediliyor.
AB, ilk kez savunma stratejisindeki hedefleri belirlediği "Stratejik Pusula" gibi bir metni kabul etmeye hazırlanırken, Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile Avrupa sınırlarında başlayan savaş, Polonya, Almanya, Macaristan gibi NATO'ya alternatif bir Avrupa ordusu kurulmasından endişe eden ülkelerin kafasındaki soru işaretlerini de hızla sildi. Avrupa'nın göbeğindeki Yugoslavya savaşından, Suriye'ye kadar pek çok kriz sonrası defalarca tartışılan "Avrupa'nın savunma bağımsızlığı" konusunda hazırlanan en ileri seviyedeki metin ortaya çıktı.
Metinde, Rusya ve Çin başta olmak üzere Avrupa'nın güvenliğini ve istikrarını tehdit eden ülkeler sıralandı. Avrupa'nın "otoriter rejimler altında" yönetilen ülkelerden gelen hibrit ve çok yönlü saldırıların, terörün ve mali istikrarsızlıkların tehdidi altında olduğu belirtilen belgede Türkiye, özellikle, Doğu Akdeniz ve Libya ile Suriyeli göçmenler politikası nedeniyle eleştirildi. Özellikle, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminin istediği ve Ankara'nın sert tepki gösterdiği "Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de AB üyesi ülkelerin egemenlik haklarını tehdit ettiği, uluslararası hukuku ihlal ettiği" ifadesi metinde yer aldı. Ancak AB'nin Türkiye ile iyi ilişkiler geliştirmek istediği ve iyi komşuluk ilişkilerinin hem AB'nin hem de Türkiye'nin çıkarına olduğu eklendi.
"Pusula doğru yönden şaştı"
Türk Dışişleri'nden, metnin bu bölümüne sert tepki geldi. Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada belge, "Belgenin Doğu Akdeniz bölümü, Türkiye’nin ve Kıbrıs Türkleri’nin bu denizdeki haklarını yok sayan ve maksimalist deniz yetki alanı iddiaları bulunan iki AB üyesi tarafından AB’ye dikte ettirildiği, bu haliyle uluslararası hukuka, teamüle ve hatta AB’nin kendi müktesebatına aykırı ve gerçeklikten kopuk olduğu görülmektedir. Bu anlayışla doğru yönü göstermekten şaşarak 'pusula' olmaktan çıkan belgeyi 'stratejik' olarak görebilmek de güçtür. Son günlerde yaşanan gelişmeler gözönüne alındığında, belgenin gerçekleri ve doğruları bu şekilde ıskalamış olması ve tam üyelik adayı olan bir NATO müttefikini bu denli sığ bir bakışla ele alması AB için bir vizyonsuzluk ve talihsizliktir" ifadesiyle eleştirildi.
"Stratejik Pusula" ne getiriyor?
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in hazırladığı metnin 5'inci versiyonu, Savunma ve Dışişleri Bakanları tarafından oybirliği ile kabul edildi. Son versiyonunda metne, "Avrupalılar'ın dünya sahnesinde çıkarlarını şiddetle savunmaları gerektiği ve savunma bağımsızlığını sağlamasının zorunlu olduğu" ifadeleri eklendi. "Artan düşmanca güvenlik ortamı, irademizi ve eylem kapasitemizi güçlendirerek bizi ileriye doğru bir adım atmaya zorluyor" ifadesine yer verildi.
Josep Borrell'in hazırladığı Stratejik Pusula taslağı, AB'nin kriz yönetimindeki savunma rolünün güçlendirilmesi, savunma kapasitesinin geliştirilmesi, krizlere askeri müdahale yeteneğinin arttırılması ve üçüncü ülkelerle savunma ortaklıkları kurulması gibi ana hedefler belirliyor.
Teknik pek çok detaya yer verilen Stratejik Pusula ile, AB Siber Savunma birimi kuruluyor. Bununla, kriz anında 200 güvenlik uzmanını hızla toplamak, AB'nin istihbarat kapasitesini arttırmak, hibrit ve siber saldırıları tespit etmek ve bunlara hızla yanıt vermek, yabancı ülkelerden gelen sahte haberleri analiz etmek, yeni bir AB Uzay Stratejisi geliştirmek gibi adımlar hedefleniyor.
Avrupa ordusu kuruluyor
Bu çerçevede, AB içinde acil durumlarda konuşlandırılabilecek, daha önce, 2009 yılında kurulan "taktik birliklerinin" genişletilmesiyle, 5 bin askerlik yeni bir "Hızlı Mukavemet Birliği" oluşturulması öngörülüyor. Afganistan'da ABD'nin Avrupa'ya danışmadan çekilmesi sonrası güçlenen 5 bin askerlik Avrupa ordusu fikri, özellikle "kurtarma ve tahliye" operasyonlarında kullanılabilecek. Bu ordunun kara, hava ve deniz birimlerinden oluşması ve düzenli tatbikatlar yapması hedefleniyor.
Ancak Avrupa ordusunun AB sınırları dışına da gönderilebilmesi için kararın 27 üyenin oy birliği ile alınması da öngörülüyor. Bunun dışında bir bölgeyi ilgilendiren krizlerde kullanılabilmesi için de, bu askeri birlik, bir grup üye ülke tarafından oluşturulacak "koalisyonlar" şeklinde de harekete geçirilebilecek. Her an müdahaleye hazır modüler yapıda oluşturulacak birliğin 2025 itibarıyla kurulmuş olması planlanıyor.
NATO ve "Karşılıklı savunma" maddesi
Metinde, Türkiye'yi ilgilendirebilecek bir başka önemli değişiklik de, AB Anlaşması'nın 42'inci maddesinin 7'inci paragrafına atıfta bulunulan "Birliğin karşılıklı savunma" hükmünü düzenleyen bölüm. Bu hükümle, "karşılıklı savunma" maddesi, NATO üyesi olmayan Avusturya, Kıbrıs Rum Kesimi, Finlandiya, İrlanda, Malta ve İsveç için de genişletiliyor. Bu madde ile bir anlamda, dolaylı olarak, NATO'ya üye olmayan 6 ülke, NATO üyesi olan 21 AB ülkesinin şemsiyesi altına alınıyor.
Özellikle Polonya gibi NATO'nun doğu kanadındaki AB üyesi ülkeler, taslak metin hazırlanırken, NATO'nun Avrupa savunmasının temel taşı olduğu" ifadesinin eklenmesi konusunda ısrar ettiler. Sonuçta bu ifadeye, metin içinde bir kaç defa yer verilmesi üzerinde uzlaşıldı. Metinde ayrıca, Avrupa ordusunun NATO'ya alternatif değil "NATO'nun tamamlayıcısı olduğu" ifadelerine de yer verildi.
Borrell, bu bölümü, "Burada amaç bir Avrupa ordusu yaratmak değil. Örneğin, siber savunma gibi alanlarda ortak tatbikatlar uygulayabilirler, ancak NATO'nun karşılıklı savunma görevine eşdeğer olmayacak. Tek başımıza hareket edemeyiz ve kendi aramızda daha koordineli bir şekilde hareket etmek istiyoruz. Avrupa'nın toprak savunmasının temel taşı olmaya devam eden NATO ile tamamlayıcılık içinde hareket edeceğiz. Biz Avrupalılar, bu belge ile vatandaşlarımız için daha güçlü bir güvenlik sağlayıcı olma konusundaki kararlı arzumuzu teyit etmiş olduk. Bu daha başlangıç. Savunma boşluklarımızı doldurmalı, direncimizi arttımalıyız" dedi.
AB'ye tehdit oluşturan ülkeler
AB'nin hazırladığı yeni belgede, ABD, Kanada, Norveç, İngiltere, Japonya gibi müttefiklerle karşılıklı anlaşmalarla özel ortaklıkların geliştirilmesi, AB'nin, Batı Balkanlar başta olmak üzere, doğu ve güney komşularıyla, Asya, Afrika ve Latin Amerika'da diyalog ve iş birliğini geliştirmesi hedefliyor. Ancak bunun yanısıra, AB'ye tehdit oluşturan ülkeler de sıralanıyor.
Belgede, AB etrafındaki yakın ve uzak tehditler sıralanırken, AB'ye tehdit oluşturan ülkeler listesinde Rusya ve Çin başta geliyor. Türkiye ise, Doğu Akdeniz'de Yunanistan ve Kıbrıs ile yaşanan gerginlik ve Libya politikası nedeniyle, Akdeniz'de bir tehdit unsuru olarak tanımlanıyor.
Rusya zaten Kasım ayında sunulan ilk taslak metinde de, AB'ye tehdit oluşturan ülkeler analizi bölümünün başında yer alıyordu. Ancak üye ülkeler tarafından 5 kez revize edilen taslağın son halinde, Rusya'ya ilişkin Ukrayna'nın işgali öncesi konulması düşünülmeyen sert ifadeler yer aldı. Borrell, gazetecilere yaptığı açıklamada, metnin Rusya'nın işgali sırasında hazırlanmadığını ancak böylesine hassas bir dönemde onaylanmasının "doğru bir zamanlama" olduğuna dikkat çekti.
Avrupalı liderler, Perşembe ve Cuma günü, ABD Başkanı Joe Biden'ın da ilk bölümüne katılacağı zirvede taslağa son onayı verecek.