Astana’da yapılan görüşmelerde Türkiye, Rusya ve İran, Suriye’de güvenli bölgeler kurulması konusunda uzlaşmaya vardılar. Ancak bu uzlaşı cepheye nasıl ve ne kadar yansıyacak bu tartışma konusu olmayı sürdürüyor.
Anlaşmayı Amerika’nın Sesi’ne değerlendiren uzmanlar bu mutabakatın da öncekiler gibi çok uzun ömürlü olmasını beklemediklerini söylüyorlar. Brookings Enstitüsü uzmanlarından Steven Heydemann da anlaşmaya ihtiyatlı yaklaşmak gerektiğini söylüyor.
Heydemann, “Daha önceki deneyimlerimizden biliyoruz ki; toplantı odalarında varılan anlaşmalar cephede uygulanabilir olmaktan uzak olabiliyor. Bu ihtimali ciddiye almak yanlış olmayacaktır. Bu noktada eğer sivillerin korunmasını sağlayacak bir anlaşma üzerinde uzlaşılırsa bu bir ilerleme olacaktır” diyor.
Amerikan İlerleme Merkezi (Center for American Progress) uzmanlarından Max Hoffmann da benzer bir kaygıyı dile getiriyor. Hoffmann, “Önceki Astana görüşmelerinden sonra olduğu gibi (ya da Amerika ile Rusya arasında Astana öncesinde yapılan görüşmelerde olduğu gibi) bu defa da anlaşmanın uygulanıp-uygulanmayacağı asıl önemli nokta olacaktır” diyerek anlaşmanın uygulanması konusundaki beklentisinin düşük olduğunu dile getiriyor.
İki uzmanın da üzerinde önemle durduğu bir başka nokta ise uzlaşmaya varanların arasında Esat rejimi ve muhaliflerin olmaması. Yani asıl cephede çarpışanlar bu anlaşmada taraf ve destekçi değiller.
Steven Heydemann bununla ilgili olarak “Mevcut anlaşma Esat rejimi ve muhalefeti yani ana iki unsuru içermiyor ayrıca burada İran’ın katılımına da karşı çıkılıyor. Bu anlaşma en temel farklılıklar ve görüş ayrılıklarına dair bir çözüm getirmiyor. Başta Kürt gruplar olmak üzere çatışma alanında bulunan farklı grupların üslenecekleri roller konusundaki fikir ayrılıklarını yansıtmıyor. Bu yüzden de bu anlaşma çok kısa sürede başarısızlıkla sonuçlanmasına neden olacak çok fazla baskı ile karşı karşıya” yorumunda bulunuyor.
Max Hoffmann da benzer şekilde “Çatışmanın asıl tarafları olan Esat rejimi ve cephede çarpışan gruplar hem görüşmelerde hem de bu anlaşmada ikinci plandalar ve her iki taraf adına da cesaretlendirici bir durum söz konusu değil. Esat rejimi anlaşamaya rağmen ‘teröristleri’ hedef almayı sürdüreceğini söyledi ki bu da muhalifleri vurmaya devam edeceği anlamına geliyor. Benzer şekilde muhaliflerin delegasyonu anlaşmayı bağırışlar arasında salonu terk ederek protesto etti. Kaldı ki masada oturan delegasyonun cephede çarpışan güçlerin üzerinde ne kadar bir etkisi var bu da net değil. Elbette IŞİD ve Cebatül Fetih El Şam anlaşmanın tarafları değiller ve özellikle Cebatül Fetih İdlib’teki önde gelen taraflardan biri. Sonuç olarak çatışan taraflardan hiçbiri bu anlaşmayı kabul etmiyor ve savaşmaya devam edecekler gibi duruyor” görüşünü dile getiriyor.
Amerikan’ın Astana’daki rolü ile ilgili olarak da uzmanlar Washington’un bu sürecin çok dışında kaldığı yorumunu yapıyorlar.
Heydemann “Amerika’nın duruma müdahil olmaması noktasına gelince şunu söyleyebilirim ki; Amerika, Suriye’de kapsamlı bir strateji izlemek konusundaki isteksizliğinin faturasını hatırı sayılır bir diplomatik bedelle ödedi. Buradaki bedel de hem Esat rejimi ve zorunlu siyasi bir geçiş süreci hem de IŞİD ve aşırılık ile mücadele konularında oldu. Bu iki durum birbiri ile bağlantı ve ayrılmaz konulardır. Ayrıca şu an Başkan Trump’ın Suriye konusunda daha istekli olup-olmayacağı ya da kapsamlı bir yaklaşım sergileyip-sergilemeyeceği de belirsizliğini koruyor. Son gelişmeler de bu belirsizlik durumunu teyit ediyor. Maalesef Trump yönetimi Suriye politikasının ne yönde ilerleyeceği konusunda net bilgiler vermiyor. Bu nedenle biz de Amerika’nın ne yapacağını anlamak için bekle-gör durumunda olmaya devam ediyoruz” diyor.
Maxx Hoffmann da Rusya’nın Astana sürecini Amerika’yı daha da dışarıda bırakmak amacıyla kullanacağını öne sürüyor. Hofmann, “Rus hükümetinin yaptığı açıklamalar ‘Amerika ve koalisyon güçlerine ait uçakların çatışmasızlık bölgelerinde uçmalarına müsade edilmeyeceği’ şeklinde. Bu açıklamalar ile Rusya, Astana’yı Amerika’nın Suriye’deki etkisini daha da azaltmak amacıyla kullanacağının işaretini veriyor” diyor.