Türkiye’de asgari ücret pazarlığında işçi temsilcisi konumundaki Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (TÜRK-İŞ) açlık sınırı olarak açıkladığı 7 bin 785 lira rakamıyla masaya oturması ve işveren temsilcisi Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) çalışanlara yönelik iyileştirmelerde mali yükü devletle bölüşme talebi dikkat çekti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, asgari ücret artışıyla ilgili görüşme takvimini belirlemek üzere TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay ve TİSK Başkanı Burak Akkol ile bugün biraraya geldi. Bu kapsamda, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 7 Aralık’ta birinci kez ve 14 Aralık’ta ikinci kez toplanması kararlaştırıldı. Komisyonun ilk toplantısı 6 Aralık’taki TİSK Genel Kurulu’nun ardından gerçekleşecek.
Normal koşullarda ikinci toplantı sonunda 2023 yılı için asgari ücret belirlenmiş olacak. Ancak geçtiğimiz yıl komisyonun üçüncü kez toplanması ihtiyacı ortaya çıkmıştı. Sonuçta Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, yüzde 50 oranında artış iddiasıyla 2022 yılı için en düşük, bekar işçi için asgari ücreti 4 bin 253 lira 40 kuruş olarak açıklamayı bizzat yapmıştı. Türkiye’deki enflasyon artışı tartışması üzerine asgari ücrette 1 Temmuz itibarıyla yeniden düzenleme yapılarak, 5 bin 500 lira 35 kuruş olarak tespiti yine Erdoğan’ın başkanlığında yapılmıştı. Şimdi komisyonun müzakere sürecinde yeniden Erdoğan’ın müdahalesi söz konusu olacak mı merak konusu.
İlgili Haberler Türkiye’de Asgari Ücret Nasıl Tartışılıyor?TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay ise, Bakan Vedat Bilgin ile görüşmesinden sonraki açıklamasında, “Topluma tebessüm ettirecek bir rakam çıkarsa arzumuz üçümüz imza atalım geçen sene olduğu gibi. Arzu etmediğimiz bir rakam olursa o masada olmayacağımızı her zaman ifade ediyorum Asgari ücret yeni işe başlayanlar ile ilgili ama öyle bir noktaya geldi ki maalesef geçim ücreti oldu. Çalışma hayatında bazı sorunlar var; EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar), taşeron, vergi dilimi, promosyon ilgili sıkıntılar var. Bunların tamamının Ocak ayı sonunda çözülmesi gerekiyor. Mesele asgari ücret ile bitmiyor. Asgari ücretin üzerinde çalışanların durumu ne olacak? Onunla ilgili de iş yerlerinde düzenleme gerekiyor” diye konuştu.
Vergilendirme ile ilgili Mayıs ayı sonunda yüzde 27 dilimine girilmesine itirazda bulunduklarını da anımsatan Atalay, asgari ücret artışı olacağı gerekçesiyle gıda fiyatlarına artış yapıldığı iddiasıyla esnafı ve marketleri de eleştirdi.
İşverenler noktasında Atalay’ın “Hükümet’in bir şey yapması lazım, asgari ücret arttı diye işçi çıkartanlar geçmişte oldu. Onun önüne geçmek lazım” ifadesi de göze çarptı. Burada asgari ücret talebine ilişkin rakamı paylaşmayan Atalay, TRT Haber’deki açıklamasında, “7 bin 785 liranın altındaki bir rakamı kabul etmemiz sıfır, kırmızı çizgimiz. Bu miktarın üzerine çıkmamız lazım. Gıda da artış yüzde 138. Neyin ne olduğunu biz A’dan Z’ye biliyoruz. Bunlar göz önünde bulundurulmalı ve öyle bir rakam bize getirilmeli” dedi.
TÜRK-İŞ’in kırmızı çizgisi “yaşam maliyeti” olmadı
Ergün Atalay’ın “kırmızı çizgi” dediği rakam, TÜRK-İŞ’in Kasım 2022 Açlık ve Yoksulluk Sınırını Araştırması itibarıyla belirlenmiş açlık sınırı 7 bin 785 lira oldu. Böylece açlık sınırı, mevcut 5 bin 500 lira olan asgari ücretten 2 bin 285 lira fazlası oldu. Bu araştırmaya göre; yoksulluk sınırı ise 25 bin 365 liraya yükseldi. Bekar bir işçi için yaşam maliyeti ise 10 bin 107 lira olarak hesaplandı.
Dolayısıyla Atalay, TÜRK-İŞ’in açıkladığı “yaşam maliyeti” rakamı yerine Asgari Ücret Tespit Komisyonu pazarlığına ilişkin kırmızı çizgi olarak “açlık sınırı” rakamını tercih etti. Bu durum “TÜRK-İŞ pazarlık masasına otururken eli düşürdü” yorumlarına yol açtı.
DİSK eylem hazırlığında, HAK-İŞ’te görüş farklılığı gündemde
Türkiye’deki tarihsel süreçte sağ çizgide ve iktidarlara yakın konumda olmasıyla tanınmış TÜRK-İŞ’in aksine Komisyon’da yer almayan, sol çizgideki Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ise, 5 Aralık Pazartesi günü asgari ücret talebini kamuoyuna duyuracak. DİSK, “gelir bölüşümdeki eşitsizlikler hızla büyürken milyonların geçim mücadelesi verdiği” görüşüyle asgari ücret talebiyle birlikte meydanlarda da mücadele stratejisini açıklayacak. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve DİSK yönetimi, özellikle asgari ücretin artık yaygın ücret olması sorununa çözüm talep edecek.
Türkiye’deki sendikal örgütlenmede, sağda ve geçmişte Milli Görüş çizgisine yakın iken son yirmi yıldır AKP iktidarına yakınlığıyla tanınmış Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) bünyesinde ise görüş ayrılıkları yaşanıyor.
HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Öz’ün, 30 Kasım’da basın mensuplarına, “Asgari ücret ile çalışan 7 milyon vatandaşımızın ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için en azından 10 bin lira gibi bir rakamın verilmesi gerekir” açıklaması dikkat çekti. Bu açıklamaya karşı HAK-İŞ yönetimi tarafından, konfederasyon adına açıklama yapmakta tek yetkili HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan olduğu yönünde bilgi notu iletildiği öne sürüldü. Hüseyin Öz ise, “Ben HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ genel başkan yardımcısıyım. Bu kimliğimle ve Hüseyin Öz kimliğim ile konuşuyorum. Benim ifadelerim doğrudan konfederasyona yönelik bağlayıcı bir ifade değil. Farklı bir sesin basın mensupları ile çalışma yaşamanın sorunlarını görüş alışverişinde bulunması benim anladığım konfederasyon başkanını rahatsız etmiş. Demokrasiye tahammül etmeleri gerekmiyor mu?” tepkisini gösterdi.
Ayrıca “İşçi temsilinde Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda sorun var. Komisyonun içerisinde sadece işçi kesiminin yüzde 7’lik kısmını temsil eden bir konfederasyon var. Peki yüzde 93 nerede?” diyen Öz de, asgari ücretin yaygın ücret olmasına çözüm talebinde bulundu.
İşverenler EYT’yi kamu bütçesinden destekler ile kabul etti
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Genel Başkanı Burak Akkol ise, Bakan Vedat Bilgin ile görüşmesi üzerine EYT düzenlemesinde işverenlere yönelik destekleme olacağını açıkladı.
Akkol, EYT’lilere ilişkin hükümete sundukları üç öneriye ilişkin olumlu yanıt aldıklarını belirterek, emekli olacaklara ilişkin kıdem tazminatı yükü konusunda da uzlaşma sağlandığını bildirdi. Akkol, “Emekli olacak çalışanların aynı anda emekli olması durumunda kıdem tazminatı nedeniyle işveren için ciddi bir finansman problemi doğması söz konusu. Bu durumda da işçilerin mağdur olma ihtimali var. Sayın Bakan az evvel müjdeyi verdi. Kredi Garanti Fonu’dan (KGF) uygun krediler ile işverenlerin yalnız bırakılmayacağı müjdesini aldık” dedi. Akkol, Bakan Bilgin’in verdiği bilgiye göre EYT düzenlemesiyle artık emekli olup çalışmayı sürdürenlerle diğer çalışanlar arasındaki 5 (beş) puanlık prim farklılığı olmayacağını söyledi.
Üçünçü öneri olarak ise belli sektörlerde kademeli emeklilik düzenlemesi talep ettiklerini kaydeden Akkol, “Üçüncü konu; kritik sektörlerde yüzlerce kişinin emekli olması durumunda sorunlar oluyor. Ülke olarak çalışma arkadaşlarımızı mağdur etmeden planlama dahilinde emeklilikleri organize ediyor olmamız gerekiyor” ifadesiyle bunu da müzakere ettikleri mesajını verdi.
Akkol, asgari ücrete ilişkinse, “Ortak mutabakat devam etmeli. İşçi tarafının memnun olduğu, işverenleri koruyan dengeli bir ücret için elimizi taşın altına koyacağız” dedi.
Akkol’un açıklaması itibarıyla 8 Eylül 1999 öncesi sigorta girişi olanları ilgilendiren EYT düzenlemesinde son aşamaya gelindiği ortaya çıktı. Ancak kadınlarda 20 yıl, erkeklerde 25 yıl sigortalılık süresini ve 5 bin prim gününü tamamlayanlara emeklilik hakkı tanınacak düzenleme nedeniyle öyle görünüyor ki kamu bütçesi, işverenler açısından yükü paylaşacak. Hem sigorta primi düzenlemesi hem de uygun kredilendirme, kamu bütçesine maliyet oluşturacak görünüyor.
AKP ve MHP asgari ücretli sorunlarını araştırmayı reddetti
Bu arada TBMM Genel Kurulu’nda da asgari ücret gündemdeydi. HDP’nin ‘Asgari ücret alan emekçilerin yaşadıkları sorunların araştırılması’ için verdiği genel görüşme önergesi, TBMM Genel Kurulu’nda AKP ve MHP’nin oy çokluğuyla reddedildi.
Önergeye ilişkin HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, “Gelir adaletinin sağlanabilmesi için asgari ücret, tek kişinin geçimi üzerinden değil, bir işçinin ailesinin geçimini sağlayacak geçim ücreti olarak belirlenmek zorundadır ve gelirde adalet olabilmesi için vergide de adalet sağlanmalıdır. Evet, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınacak bir sistem getirilmek zorundadır. Bunlar yapılmadan belirlenecek olan bir asgari ücretin milyonları açlığa mahkum edeceği açıktır. Asgari ücretin biz en az 12 bin 500 lira olması gerektiğini savunuyoruz ve yüzde 1’in zenginliği için yüzde 99'un ölümüne çalıştırılmasını asla kabul etmiyoruz” dedi.
İyi Parti Grubu adına söz alan Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş da, “Asgari ücret demek aslında en aşağı, en düşük ücret demektir yani sefalet ücreti demektir. Bugün itibarıyla 5 bin 500 TL olan asgari ücret açlık sınırının çok altındadır. TÜİK’in rakamlarına baktığımız zaman, TÜRK-İŞ’in rakamlarına baktığımız zaman gerçek ortaya konuyor. Bugün TÜRK-İŞ’in açlık sınırı 7 bin 785 lira, aradaki fark 2 bin 285 lira yani şu anda sefalet ücretinin de sefaleti bir yapıyla karşı karşıyayız. Bu asgari ücretle, bizim asgari ücretlimiz evini nasıl geçindirecek, kirasını nasıl verecek? Enflasyonu kontrol altına almadığınız sürece de dar ve sabit gelirliler perişan olmaya devam edecek” diye konuştu.
CHP Grubu adına Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünver de, “Asgari ücretin durumunu en iyi, asgari ücretle yaşayan yani sefalete mahkum edilenler bilir. 2022 yılına 4 bin 253 lira asgari ücretle giren emekçi Temmuz ayında gelen zamla 5 bin 500 liraya ulaşan ücretiyle Ocak ayında aldığını alamadı. Açlık sınırının 8 bin liraya ulaştığı bir ortamda ‘Asgari ücretliye zam yaptık, rahat etti’ diyebiliyor musunuz? Diyemezsiniz. Asgari ücret görüşmeleri sırasında yaptığınız insani seviye vurgusu asgari ücretliyi açlığa mahkum eden seviye mi? Vatandaşın sofrasından eksilen ekmeğin hesabını elbette sandıkta asgari ücretliye vereceksiniz, sandıktan kaçamayacaksınız” dedi.