Christian Science Monitor Arizona’daki saldırının ardından silahların denetimi konusunun yeniden gündeme geldiğini belirtiyor. Gazete, bu tartışmada şimdiye kadar silah lobisinin baskın çıktığını kaydediyor:
“1994’te silah almak isteyenlerin sabıka kaydına bakılması ve saldırı silahlarının satışının yasaklanması kuralı yürürlüğe girmişti. O günden bu yana silah denetimi konusunda hiçbir ulusal düzenleme yapılmadı. Silah lobisi sürekli olarak güç kazandı. Saldırı silahlarının satışına getirilen yasak kalktı. Silahla girilebilecek yerlerin sayısı arttı. Silah denetimini savunan gruplar ise savunmada kaldı. Her yıl yaklaşık 30 bin kişi silahla öldürülüyor. Eğer Amerika, silahlardan kaynaklanan şiddet eylemlerini azaltmak istiyorsa, silah denetimine daha sıcak bakan kıyı eyaletleriyle ülkenin orta kesimlerini ve kırsal bölgelerle şehirleri ayıran tartışmada bir orta yol bulmak zorundadır.”
Washington Post İran’a karşı uygulanan yaptırımların ve düzenlenen gizli operasyonların etkili olduğunu vurguluyor. Gazete, İran’ın 2015’ten önce nükleer silah üretemeyeceği yönündeki tahminlere dikkat çekiyor:
“Dışişleri Bakanı Clinton’un söylediği gibi, İran’ın nükleer silah üretme takviminin değişmesi, bu tehdidin ortadan kalktığı veya bu sorunu çözme çabalarının aciliyetinin azaldığı anlamına gelmez. Clinton, Körfez ülkelerine yaptığı ziyaret sırasında ‘zamanımız var, ancak fazla zamanımız yok’ dedi. Şimdi Obama yönetiminin, İsrail’in ve diğer müttefiklerin önündeki temel sorun, bu fırsatı değerlendirerek, İran’ın nükleer silah programının tamamen ortadan kalkmasını sağlamaktır. Yönetim hala, 20 Ocak’ta başlayacak görüşmelerde bu amaca ulaşılabileceğini umuyor. Ancak muhtemelen, İran’ın sertlik yanlısı yönetiminde kökten bir değişime gidilmesiyle gerçek bir çözüm sağlanacaktır. Bu açıdan bakıldığında, beş yıl hiç de uzun bir süre sayılmaz.”
New York Times Tunus’ta iktidarı hedef alan protesto gösterilerinin zor kullanarak bastırılmak istenmesine tepki gösteriyor. Gazete, daha fazla baskı uygulanmasının ülkedeki huzursuzluğu da artıracağını vurguluyor:
“Yaklaşık 30 insanın ölümünden ve ülkenin karışıklığa sürüklenmesinden sonra Amerika’dan, Avrupa Birliği’nden ve Birleşmiş Milletler’den tepki yağıyor. Sadece Tunus Devlet Başkanı Bin Ali’nin en yakın müttefiki olan Fransa, utanç verici bir sessizlik içinde. Bundan kısa bir süre öncesine kadar Amerika ve diğer Batılı ülkeler, Bin Ali ile diğer laik diktatörleri, aşırı unsurlarla mücadelenin vazgeçilmez müttefikleri olarak görüyorlardı. Washington artık, Bin Ali’nin baskılarının ve halkın ihtiyaçlarına karşı gösterdiği duyarsızlığın tepkiyi daha da artırdığını fark etmiş görünüyor. Şimdi asıl mesele Bin Ali’nin de bu gerçeği görmesini sağlamaktır.”
USA Today Meksika Körfezi’ndeki petrol sızıntısının, petrol sondajı çalışmalarına engel oluşturmaması gerektiğini vurguluyor. Gazete, Amerika’nın tükettiği petrolün yarısından çoğunu ithal ettiğini hatırlatıyor:
“İçişleri Bakanlığı Atlas Okyanusu kıyılarını ve Meksika Körfezi’nin doğusunu sondaj çalışmalarına açma planından vazgeçti. 2017’ye kadar bu bölgelerde hiçbir sondaj çalışmasına izin verilmeyeceğini duyurdu. Bakanlığın bu kararı açıklarken, önce güvenlik önlemlerinin alınması gerektiği gerekçesine sığındı. Elbette sondaj güvenliğinin sağlanması son derece önemlidir. Ancak tek bir kaza, büyük ihtiyaç duyulan yeni sondaj çalışmalarının engellenmesine neden olmamalıdır. Ayrıca sondaj çalışmalarının yedi yıl içinde daha güvenli hale getirileceğini söylemek de saçmalıktır. Bakanlık, Atlas Okyanusu kıyısındaki petrol rezervini ölçmek için sismik çalışmalar yapacağını ve sondaj çalışmalarına 2017’den önce izin verilmemesi yönündeki kararın değişebileceğini de açıkladı. Umarız, öyle olur.”