11 Eylül 2001'de ikiz kulelere yapılan saldırıdan kurtulan Türk mühendis, Amerika'nın Sesi'nin Gündem programında yaşadığı inanılmaz dakikaları anlattı. New York'ta, Dünya Ticaret Merkezi'ndeki ofisinde 11 Eylül saldırılarını yaşayan Turan Ayaz, programın sunucusu Özge Övün Sert'in sorularını yanıtladı.
ÖZGE ÖVÜN SERT'İN TURAN AYAZ İLE YAPTIĞI SÖYLEŞİ:
Özge Övün Sert: Turan bey, siz 11 Eylül günü New York’ta ikiz kulelerdeki ofisinizdeydiniz. Öncelikle biraz bilgi verebilir misiniz; ofisiniz kaçıncı kattaydı, orada ne işle uğraşıyordunuz? O günü genel olarak anlatabilir misiniz?
Turan Ayaz: Ben 1990 senesinden beri New York Port of Authority’nin merkezinde çalışıyorum. 11 Eylül’den iki hafta önce 82. kattaki mimar ve mühendislerin ofisinde çalışıyordum. O gün 65. katta, havalimanları planlarının yapıldığı bölümdeydim. Saat 9’a varmadan evvel ofisteyken bir şey oldu, ne olduğunu bilemedik. Deprem gibi bina sallandı. Ben ayaktaydım, dosyalarım elimde düşüyor gibi oldum. Dışarıya baktığım zaman yağmur gibi birşeyler aşağıya doğru düşüyordu. Bu parçalar ilkin ofisteki parçalar gibi göründü gözüme, sonra yabancı parçalar da düşmeye başladı.
ÖÖS: Peki siz o gün 82. katta da olabilirdiniz ve bu kat uçağın vurduğu yere çok yakın değil mi?
TA: Evet, o kattaki arkadaşlar, uçağı son anda yukarı doğru sıçrarken görmüş. Uçak 90. katlara vurmuş. Arkadaşlarımın anlattığına göre, uçağın geldiğini görüyorlar ve pilotu da görüyorlar. Herkes tabi o an donuyor, kıpırdayamıyor ve uçağın çarptığına şahit oluyorlar. Bu arkadaşlardan birkaç tanesini kaybettik. Ama hikayeleri gerçekten çok korkunç bir olay.
ÖÖS: Onlar oradan inmeyi başarabildiler mi?
TA: Evet, herkes merdivenlere koştu, yavaşça inildi. Her kattan binlerce kişi inmeye başlayınca merdivenler de bayağı kalabalık oldu. Herkes acele etmeden yavaş yavaş aşağıya indi. Ben havalimanlarında çalışırken uçakların, terminallerin yanında gezdiğim için bazı zamanlar değişik kokular gelirdi. Aynı kokuyu aldım.
ÖÖS: Yanık kokusu gibi mi?
TA: Yanık kokusu değil de jet fuel (uçak yakıtı) gibi. Ve damla damla merdivenlerden akıyordu.
ÖÖS: O günleri 10 yıl boyunca hiç bu kadar ayrıntılı konuşmadığınızı belirttiniz, ilk kez anlatma imkanınız oluyor. Ve eminim çok duygulanıyor, zor anlar yaşıyorsunuz. Deprem gibi bir sarsıntı oldu dediniz. İlk düşünceniz ne idi, ne olduğuna kanaat getirdiniz ve hemen çıkma kararı aldınız mı binadan?
TA: Yıllar evvel aynı binada transformer denen elektrikle ilgili odada bir patlama olmuştu. Biz ilkin ofisteki arkadaşlarla öyle bir şey oldu galiba diye tahmin ettik. Yani kimse, heyecan ve korkudan bir hareket yapmadı. Ama tabi ki dışarıdan akan şeyleri görünce herkes anladı ki bu başka bir şey. Değişik parçalar inmeye başladı. O an hemen arkadaşları toplayıp merdivene doğru hareket etmeye başladık. O an bile ilk önce evi aradım. Annem babamlar çıkmayınca eşimi aradım. Tabi ki insan ne olacağını bilemiyor...
ÖÖS: Ailenizi aradığınızda hala binada mıydınız?
TA: Evet, daha merdivenlere gitmemiştik. Telefonlar kesilmiş gibi bir hal vardı. Cep telefonuyla eşimi aradım. Tabi ki onlara da söyledim, bir şey oldu, ne olduğunu bilmiyorum diye... Haberlere dikkatli bakın, ben şimdi binadan çıkıyorum dedim. Sonra telefonlar kesildi.
ÖÖS: O anda merdivenleri kullanarak binayı terkedenler, aynı anda itfaiyecilerin merdivenleri çıkmaya başladığından bahsediyor. O görüntüleri, itfaiyecilerin ve sağlık görevlilerinin binaya girişini siz de gördünüz mü?
TA: Evet, merdivenlerden inerken üç defa durduk. İki defa herkesi sağa çektiler, sol tarafımızdan merdivenden itfaiyeciler çıktı. Üçü de iniyordu.
ÖÖS: Yaralı mı indiriyorlardı?
TA: Çok çok feci bir yaralı indiriyorlardı. İnanın ki, bakanlar bayılıyordu. Bağıran çağıran panik olup, yani insanlar mecbur olup duvarlara döndü ki görmeyeyim diye...
ÖÖS: Binadan inişiniz yaklaşık kaç dakika sürdü? Tahmini olarak bir süre verebilir misiniz?
TA: Binadan inişimiz galiba bir 30 dakika kadar sürdü. Tabi o iniş belki bir saat, iki saat, 10 saat gibi hissedildi. Gerçekten saat durmuş gibiydi. Oradan indiğimiz an, merdiven Plaza level’a açıldı. Burası yaklaşık 40 feet (12 metre) uzunluğunda, etrafı cam kaplı bir kat. Oradan geçtiğimiz zaman dışarısı göründü. Dışarısı bir savaş alanı gibiydi. İnanılmayacak kan, bütün camlar kanla örtülüydü. Orada bile insanlar bayılmaya başladı.
ÖÖS: Bizim ekranlarda gördüğümüz insanlar o alev ve çarpmanın etkisiyle oluşan sıcaktan dolayı artık kendilerini boşluğa bırakıyordu, atıyordu. O anda, gerek merdivenleri inerken gerekse indikten sonra siz bunlara şahit oldunuz mu, gördünüz mü?
TA: Malesef evet. Sokağa indiğimiz an sesler duyulyordu. Yani acayip bir şekilde, bir şey yere çarpıyormuş gibi sesler... bağırma çağırmalar... ve insan dönüp bakınca bu düşen insanları görüyordu.
ÖÖS: Sonra oradan ayrılışınız, eve varışınız nasıl oldu?
TA: O akşam eve geç bir saate kadar yetişemedik. Ama bir şey diyebilirsem; insanın ailesi, dostları, hemşehrileri... Onlar kadar mühim bir şey yok.
ÖÖS: Bu olay gerçekten birçok aileyi parçaladı. Dediğiniz gibi kimisi evine ulaşabildi, kismisi ulaşamadı.
TA: Evet.
ÖÖS: Uzun zaman akıbeti belli olmayan insanlar vardı. Belki sizin arkadaşlarınızdan da ne olduğu belli olmayanlar vardır.
TA: Evet, bizim arkadaşlardan çok kişi kaybettik. Yani o gün kaybettiklerimiz var. Ayrıca o günü yaşadıktan sonra bir daha işe dönemeyenler var. Böyle kaybettiklerimiz çok oldu. Ve hala işe dönmüş değiller.
ÖÖS: Psikolojik olarak çalışamıyorlar yani?
TA: Evet.
ÖÖS: Sizin toparlanma süreciniz nasıl oldu?
TA: Demin anlatmaya çalıştığım gibi aile, dost, cemiyet çok mühim birşeymiş. Çünkü o an, binanın yıkıldığı an kaç kişi bizim evimize gelmiş. Bizim oturduğumuz yerde, muhitimizde tanıdık çok. Hepsi gelmişler. Allah razı olsun hepsinden...
ÖÖS: Çok teşekkür ediyorum, yaşadıklarınızı, acılarınızı bizimle paylaştığınız için.
TA: Ben teşekkür ederim.