21 Temmuz Amerikan Yüksek Mahkemesi’nin verdiği çok önemli bir kararın 25’inci yıldönümü. Mahkemenin 5’e karşı 4 oyla aldığı kararla Amerikan bayrağını yakmanın ifade özgürlüğü kapsamına girdiğine karar verilmişti
WASHINGTON —
1989’daki karar tartışma yaratmış ancak bayrağı korumak için anayasaya madde ekleme girişimleri başarılı olmamıştı.
Bazı görüntüler tarihe gömülse de şiddetini korur.
Amerikan bayrağını yakmak Amerika’da, küçük ya da büyük savaş karşıtı protestolarda bir gelenekti.
Bayrağın yakılması kızgınlığa yol açmış ve birçok eyalet bayrağa hakarete karşı yasa çıkarmıştı.
Ancak 1989’da Yüksek Mahkeme, bayrak yakmanın yasalara uygun bir protesto biçimi olduğuna karar verdi. Elliot Mincberg People for the American Way adlı dernekten:
“Anayasamıza göre birilerinin söylediklerinden hoşlanmadığınız için konuşmalarını yasaklayamazsınız.”
25 yıl sonra dava duygusal tepkilere neden olmaya devam ediyor. Bu özellikle Amerikan bayrağını demokrasi sembolü olarak gören eski muharipler için geçerli.
Emekli Başçavuş Louis Celli, American Legion üyesi.
“Amerikan bayrağı bir kumaş parçası değildir. Amerikan askerlerinin fedakarlığını temsil eder. Aynı zamanda Amerikan halkının 200 yıldır kazandığı başarıların ve karşılaştıkları zorlukların bir sembolüdür.”
Celli, Kongre’yi ve eyaletleri ikna ederek anayasaya bayrağı koruyan bir madde eklemeyi umuyor.
“Buna yalnızca eski muharipler oy vermez. Amerikan halkının çoğunluğunun böyle bir maddeye destek vereceğini düşünüyoruz.”
2001 terör saldırılarından sonra Amerikalılar’ın bayrağa saygılarının arttığı görülüyor.
Ancak Elliot Mincberg gibi ifade özgürlüğü savunucuları bayrak yakmakla ilgili kararın zamana göğüs gerdiğini düşünüyor.
“Amerikan anayasası vatandaşların birbirlerinden farklı düşünmesini ve barışçı bir biçimde eylem yapma hakkını koruyor. Buna cumhuriyetimizin önemli sembollerini protesto etmek de dahil. Bu haklar Amerikalılar’ın ve dünyanın bu ülkedeki özgürlüklere değer vermesini sağlıyor.”
Dava hukuk dahilinde çözülse de bayrağın korunmasıyla ilgili siyasi tartışma devam ediyor.
Bazı görüntüler tarihe gömülse de şiddetini korur.
Amerikan bayrağını yakmak Amerika’da, küçük ya da büyük savaş karşıtı protestolarda bir gelenekti.
Bayrağın yakılması kızgınlığa yol açmış ve birçok eyalet bayrağa hakarete karşı yasa çıkarmıştı.
Ancak 1989’da Yüksek Mahkeme, bayrak yakmanın yasalara uygun bir protesto biçimi olduğuna karar verdi. Elliot Mincberg People for the American Way adlı dernekten:
“Anayasamıza göre birilerinin söylediklerinden hoşlanmadığınız için konuşmalarını yasaklayamazsınız.”
25 yıl sonra dava duygusal tepkilere neden olmaya devam ediyor. Bu özellikle Amerikan bayrağını demokrasi sembolü olarak gören eski muharipler için geçerli.
Emekli Başçavuş Louis Celli, American Legion üyesi.
“Amerikan bayrağı bir kumaş parçası değildir. Amerikan askerlerinin fedakarlığını temsil eder. Aynı zamanda Amerikan halkının 200 yıldır kazandığı başarıların ve karşılaştıkları zorlukların bir sembolüdür.”
Celli, Kongre’yi ve eyaletleri ikna ederek anayasaya bayrağı koruyan bir madde eklemeyi umuyor.
“Buna yalnızca eski muharipler oy vermez. Amerikan halkının çoğunluğunun böyle bir maddeye destek vereceğini düşünüyoruz.”
2001 terör saldırılarından sonra Amerikalılar’ın bayrağa saygılarının arttığı görülüyor.
Ancak Elliot Mincberg gibi ifade özgürlüğü savunucuları bayrak yakmakla ilgili kararın zamana göğüs gerdiğini düşünüyor.
“Amerikan anayasası vatandaşların birbirlerinden farklı düşünmesini ve barışçı bir biçimde eylem yapma hakkını koruyor. Buna cumhuriyetimizin önemli sembollerini protesto etmek de dahil. Bu haklar Amerikalılar’ın ve dünyanın bu ülkedeki özgürlüklere değer vermesini sağlıyor.”
Dava hukuk dahilinde çözülse de bayrağın korunmasıyla ilgili siyasi tartışma devam ediyor.